Muharriri: A, R. Tefrika No.: 88 Dünya Ve Ahret! Efendi Hazretleri tenbih verdi. Haksızlık olmıyacak Bedestendeki silâhlardan başka bir şey alınmıyacak — Canım, Kaç gündür. sab- rederiz.. gayri sabre hal mecal- mıi kaldı?. Bütün bu sözler, biribirine ka- rışmıştı. Fakat, Halik — Yoldaşlarl.. Der demez, herkes susarak Sönun yüzüze baktı. Patrona Halil, yumruklarını kalça'larına dayadı. Derin ve sa- bit nazarlarla oradakilerin yüzle- rine baktı. O çetrefil lisanile, söy- lemeye başladı: — Yoldaşlar, müjdel.. Eşref saat geldi. Tam kuşluk zamanı, bayrağı kaldırıp, çarşıya uğraya- cağız. Vallıh ve billah.. Kadı Efendi, birden dokuza kadar, üç karısının nikâhıma.. talâğına yemin etti. Eğer bu uğurda ölürsek, şehit olacağız. Eğer kalırsak, bu dünyada bize, yok; yok... Söyle- sene bire Musli.. Demedi mi böyle Kadı Efendi?.. Patrona Halille beraber gelen manav Musli, bu sözleri tastik etti : — Hay, bay.. Bugün dünya, yarın ahret. İki elim yanıma gele- cek. Eşhedübillah.. Kadı Efendi böyle söyledi. Amma... — Dur, bire Musli.. Orasını da ben söyliyeyim. Amma Kadı Efendi, sıkı tenbih verdi, Haksız- lık olmıyacak,.. Bedestendekl - si- lâhlardan başka, esnaftan bir çöp alınmıyacak. Ahaliden kimsenin burnü kanamıyacak,. ırza, namusa dokunulmayacak.. Eğer bu tenbih- ten zerre kadar ayrılan olursa, hemen kafası kesilip ortaya atı- lacak, Bu — tenbih, oradakilerin de hoşuna gitti. Hep bir ağızdan çıkan: — Hay, hay.. Sesleri, bir deniz da'gası gibi gürledi v — İşte — böyle, yoldaşlar!.. Nasıl., sözümüz, söz mü?.. — Hay, hay — Sözümüz, söz. — Ölmek var, dönmek yok. Patrona Halilin dudaklarındaki tebessüm genişledi. Başını, sağ tarafında duran bir Bektaşi der- vişine çevirdi: —E, oku bakalım, Gonca.., Bir fatiha, Ettün böyle mühim kararlar- dan sonra, bir ( fatiha ) okun- mak — üâdetti. Derviş — Gonca, ortaya doğru bir adım attı. başını yukarı kaldırarak gözlerini kapadı. Ellerivi kaldırdı: — Lillâkil. Faaaatihaa... Derviş Diye bağırdı. Derviş Goncas | nın dudaklarile beraber bütün o- radakilerin dudakları kıpırdadı. Semaya doğru açılmış avuçlarla yüzler ve gözler sıvazlandı. —Allah, encamnı hayır eyleye. — Taşallah, sonu hayırdır. — Elbette hayır — olacaktır. Cümlemizin gayreti, ehliis'âmın rahatı içindir. — Hadi, cenabıhak.. Cümlemi- ze yöz aklığı versin. — Amin.. Ya muin... Sözleri, bir homurtu halinde ağızdan ağıza dolaştı. Ve sonra yine Patrona Halil söze başladı: — E, artiık duracak zaman değildir. Hadi bakalım, herkes iş başına.. Şimdi hepiniz dağı- Tacaksmız.. — Gidip adamlarınızı dolaşacaksınız. Iki sant zarfında buraya — toplayacaksınız. Tam kuşluk zamanı, Eşref — sanat İmiş. Kadı — efendi, böyle söyledi, Sakın, vakıt geçirmeyin, haaa; dedi. Göreyim sizl yoldaşlar.. Beni, kadı —efendinin yanında mahcup etmeyin. Kahveci Ali karıştı: — İş yalaız kadı efendinin yanında — mahcüp — olmakla da kalmaz. Burada bize #söz veren- ler.. Şu okunan fatihaya (Amin) Diyenler.. Eğer vaktında, saatinde gelmezlerse, sonrasını kendileri düşünsünler... Biz, bugün kelle- mizi koltuğumuzun altına alm- şız. İbadollahin — selâmeti - için ortaya atılmışız. Artık bizimle oyun olmaz. Yine bir uğultu dalgalandı: — Hüşa.. L Hişü,, — Ölmek var, dönmek yok... Patrona Halil, artık bir kur mandan tavrı almıştı: — Say bakalım, Kaç kişiyiz?, diye “mırıldandı. Kahveci Ali usta saymaya başladı: — Sen, bir.. Ben, iki, Musli, fç.. Kutucu Hüseyin, dört.. Ma- nav İsmali, beş.. Derviş Mehmet, altı.. Çınar Ahmet ağa, yedi.. Erzurumlu Mehmet, sekiz.. Emir Ali, dokuz.. Derviş Gonca, on.. Pençe Ahmet, on bir.. Zahir Ali, on (İki... Derviş Gönca mırıldandı: — On iki.. mubarek adet., Tam (on iki imâm) adedinceyiz.. Sayılan isimlerde, ( Ali) de bitti. Bu da, hayıra alâmet... Inşallah, zafer muhakkaktır. Patronanın bir İşaretile, her kes dağılıvermişti. * Çenberlitaşın dibine — kadar beraber yürüyen Pençe Ahmetle Zehir Ali durdular. Kısaca ko- nuştular: Nöbetçi Eczaneler Bugece nöbetçi eczaneler gun- lardır. İstonbul — tarafu Şehzadebaşında (İsmail Hakkı ), Aksarayda ( Ziya Nuzi ), Edirsekapıda ( Arif ), Şehre- mininde (A. Hamdi ), Samatyada ( Erofilos ) , Küçükpazarda ( Küçük- pazar ), Eyüpte ( Hikmet ), Lâ'elide (Sıdkı ), Fenerde ( Emilyadi ), Cağa'oğ'unda ( Übeyt ), Bahçekapı- da (Salih Necati ), Bakırköyünde ( Merkez ) . Beyoğlu tarafı: Yüksekkaldırımda ( Vinikopu'os ), Galatasarayda (Ga- latassray ), — Findıklıda — ( Hilâl ), Şişlide ( Şişli ), Kasımpaşada ( Yeni Turan ), Hasköyde (Yeni Türkiye ). Kadıköy tarafı; Modada ( Faik İskender ). Pazaryolun'a ( Namık lsmet ), Büyükada'da ( Halk ) . usta da söze Ali usta.. (Arkası var) »Dr. ibrahim Zati Cağaloğ'u: Mahmudi) caddesi Ç.ııl:lçııuı: ınkıı’ı. No $ Hergün öğleden soara hastalarını kabul eder. SON POSTA (Osmanlıcadan Türkçey — 32 — 1 — Öz türkçe — köklerden — gelen sözlerin karşısina (T. Kö.) beldeği f(alâmeti) konmuştur. Bunların her biri hakkında — Gira ile — uzmanlarımızın (mütehaseıs) — yazılarını gazetelere ve« receğiz. £ — Yeni konan karşılıkların - iyi ayırt edilmesi için, geregine göre, Franmacaları yazılmaş, ayrıca örnekler de konul a. 3 Kn= "Türkçe olan kelimelerin bugünkü işlenilmiş ve kullanılan şe- killeri alınmıştır. —Aslı ak olan hak; aslı ügcüm olan hüküm, Türkçe “çek,, kökünden gelen şekli gibi. Mukarin — Yanaşık Mukarrib — Yalaın - Fr. Intime Örnek; Mukarriblerinden biri « yakınlarından biri ğ Mükaseme etmek — Üleşmek, paylaşmak, bölüşmek Mukassi — Bunaltıcı, sıkıntılı Mukataa —Kesim - Fr. Affermage Mukatele (kıtal ) — Öldürüşme - Fr. Tuerie Mukavele — Sözleşme, ıöıbılğı Mukavemet ( tahammül ) — Da- yanım, dayanık - Fr. Resistance Mukavemet etmek — Dayanmak * Fr. Risister Mukayim, mütehammil — Daya- nımlı, dayanıklı - Fr. Rösistant Mukavves — Eğmel, kavisli - Fr. Courbö Mukavvi — Kuvvetlendirici * Fr. Fortifiant Mukayese — Deneştirme - Fr. Comparaison Mukayese etmek — Deneştirmek, kıyaslamak - Fr. Comparer Mukayyed — Bağlı - Fr. Li Mukbil — Gözde - Fr. Favori Mukdim — Çalışkan Mukim olmak - (sakin olmak, ika- met etmek ) — Kalmak Mukni — Kanıtkan - Fr. Con- vaincant Muktazi — Gerekli, lüzumlu Muktazi olmak — Gerektirmek Muktedir — Erkmen Müktesid — 1 - tutumlu, ekonom 2- ekonomlist =:=dıfıt — Demıc eç ezasınca — Gereğince Monfasıl — Ayrık Munis — Alışık, İnsancıl, cana- yakın Munkati olmak ( inkıta etmek )— Kesilmek Munsab olmak — Dökülmek Munsif — Hakcıl - Fr. Eguitable Muntabık — Uyuk - Fr. Conforme Muntafi — Sönük, sönmüş - Fr. Effaci, &teint Muntazam — Düzenli Muntazar — Beklenen - Fr. attendu Muntazır — Bekliyen Munzam — Üstev - Fr. Supples mentaire Murahhas — Salgıt, dilege, delege Murakabe — Teftiş, kontrol Murdia (Murzia) — Südne Musab ( düçar, giriftar ) — Tutul- muş, yakalanmış - Attteint Musab olmak ( duçar olmak, gi- riltar olmak) — Tutulmak, ya- kalanmak Musaddak — Onayh Musafaha — Elsıkışma Musaflâ — Süzülük, duru Musahhih — Düzeltiç Musalâha, sulh — Barış Musallat — Yapışkan, asılgan Musanna — Uydurma, düzme Musarasa — Güleşme Musattah — Düz, yüzeyli Kürel musattaha — Yüzeyküre Kürel müceseme — Yuvarküre Mesahai sathiye — Yüzölçü Sath — Yüzey, Üüzer Musibet — Yıkım, yıkın - Fr. Malhcur, lsau Musib — Yerinde, doğru Musir (Bak: — Israr) Muslih — Arabulan, barıştıran * Fr, Conciliateur Muşikâf — Kılyaran, titiz - Fr. Minutleux, — meticuleur Muşt — Yumruk & Karşılıklar Kılavuzu Mutabakat — Uyuşma - Pr. formite Ademi mutabakat — hk - Fr. n-nı.-ı—ı—ı—ş | Mutavaasıt — Aracı - Fr. İnl' Mutavaat (Bak: İnkıya mediaire Muteber — Sayılı, — sayılır, gelen, geçer Muteberan (Vücuh, Eşraf, - İlerigelenler, ilerigelirler — Mutedil — Orta, ılıman, » Fr. Modrerd, tempöre Mutekid — Inanlı Mutemed, emin — İnal Mutlak — Saltık - Fr. Mutlaka — Uzkes, ille - Fr. solument Mutmain — Diniz - Er. incu Mutrib — Çalgıcı Ü Abs0 Mubdi, — Yaratıcı, tan - Fr. Crealeur Muttarid — Biteviye Muttasıl — Bitişik, birdü Muvafakat etmek (Razı « Oydaşmak - Fr. Consef Muvaffakıyet — Başarık - Fr. Reussi de, uygun - Fr. Muvalıkı bakikat — uygun Mııvıgkkıf — Süreksiz, ge vakitsel, Ki çİci, (%üg:ehlnkııt yi Muvakkaten — man için, bir vakit için Muvasalat (vusul) — ulaşmi pp Muvasalat etmek (vasıl © Uhşınılıh Yüş t Mm“;th—ı 15 inci yözde e ir Muvafık — Oydaşık, onağı ÖĞ l X )