Hasan Bey — Ne o Hasan Bey?. Nedir © elindeki? — Levha. — Üzerinde ne yazılı? — * İsteriz! ,, — Ne münasebet? — Ne münasebeti var mı? Görmüyor musun çocukları? Onla- rın da öllerinde böyle levhalar, sokuk sokak dolaşıyorlar. — Evet amma, birinde, istedikleri şey muayyen, belli.. Sen sade * İsteriz! ,, diye 'azdırmışsın. ü — T:.Iılt. Ben de teker teker yazdırmıya kalkışsa İdim, elimdeki levha kale duvarı gibl bir şey olurdu. — Neden? — Çünkü ben, Tatanbul hal- kının ötedenberi hasretini çekip te nail olamadıkları birçok şeyleri İstiyorum. — Meselâ?. — Susuz süt, hilesiz yağ, da- laveresiz terazi, ucuz et, asfalt kaldırım, temiz sokak, bedava su, oturup nefes alacak bahçe, tram- vayda tek bilet, yüz paraya tele- fon mükâlemesi, Boğaziçine ucuz gidip gelme, çalışkan bir Evkaf idaresi, Kavaktan Yeşilköye ak- tarmasız tramvay, dilencisir cad- deler, gürültüsüz mahalle, daha da sayayım ister misin?. Çocuklara — katılıp, — sokak sokak ben de — dolaşacağım. Allahın — hikmetine —akıl, — sir ermez. Kim bilir? Belki günün birinde eşref saat gelir do, dilek- lerimizin oluvereceği tutar, Bilmez misin? Eskiden, mahalle mekte- m hep birden yağmur lı;:ınıdı:ıuik.çıkırdı:k. Çok defa da, duamız kabul olunur, gürül gürül yağmur yağardı. Bu da şimdi onun gibi bir şey.. — Evet amma, öyle dua ile, falan, yağmur yağmıyor artık.. — Adam sen de! Yağmazsa da çiseler.. Benim hulusu kalbim vardır. Cenabıhak belediyemize insaf verir de, belki hiç olmazsa bize susuz süt, ucuz su İçirir. — Demekki #senin dileklerin hep sudan şeyler? '— Oıı”ıo şüphe?, Bundan fazlası belki suya sabuna dokunur. Budalamıyım ben? onların her Çocuk Bayramı Çocuklar, vevinin, sizindir bugün, Koşuşun, eğlenin, sıçrayın, gülün. Sizin neşenizdir bizlere düğün. Yüzünüz gülerse, ıll*ırh bütün. Serbest adım atın, ferda sizindirdir; Emel, ülkü sizin, hulyı_.iıh; Güzelliklerile, dünya sizindir ; Şen billbüller gibi şakrayın, ötüm. * Derin gözleriniz yaşla dolmasın Güleç yüzleriniz asla solmasın, Hayatın ağusu sizi bulmasin, Dikeni batmasın ılılı;ı gülün. Hep biri birinden şirin yavrular Sizleri andıkça gözlerim dolar (Pazarola) sizi candan kutlular, Rastlarsanız eğer, elini öpün Olmıyacak iş Kahvede, konuşuyorlardı. ş a Birisi Hasan B.e dedi ki: SUEN AŞi KNN ae T RBOYU, ur, Elvi i İnsan meram etsin! GRETAGA (STERİZ Hasan B. güldü: ALTIAY TATİL iSTERİZ — Sen, — dedi, sikilmiş diş macununu gerisin geriye tübün içine sokmuya hiç uğraştın mı? * Hasan Beyle Doktor Bir gün Pazarola Hasan Bey hastalanmıştı. Mahallesinde otu- ran, gayet miskin, mıymıntı, pa- saklı bir doktoru çağırtıp, kendi- ni ona tedavi ettirdi: — Ayol, bu pis herifi nerede buldun? Başka hekim yok mu idi? Diye itiraz edenlere, Hasan Bey; — Mahsus bunu çağırdım.. dedi. Mikroplar bunu görünce, bizden baskımı geldi, deyip kas çıyorlar. & Saklanan Sır Pazarola Hasan Bey bir ahba- bi İle konuşuyordu. O ahbabı, Tâkırdı. arasında, kadınların sır saklamaz olduklarını söyleyince, Hasan Bey: — Yalan! Dedi. Yirmi senedir evliyiz, benimki, bu kadar bol para harcadığının sırrını el'an da- ha bana söylemedil!. B Hasan Beyle Hırsız Bir gece, Hasan Bey, evinin alt katında bir patırdı duydu. Ya-s taktan fırladı, aşağıya İndi. Sofa- da konsolun çekmelerini - karıştı- ran bir hırsızla karşılaştı. — Pazarola, hırsız. başıl Ne arıyorsun, burada? — Para arıyorum, babalık! Hasan Beyı — Para mı? Dedi. Bizim karı- dan arta kalsa, ben harcıyacağım ayoll. Ve gerisin geriye, çıktı, yattı. & Hasan B.in Kunduracısı Hasan Ble, — Kunduracısının arası açı'mıştı. Sebebini sorduları — Fena adamda ondan.. dedi. Benim senenin sonuna - var- madan öleceğimi söyledi. — AEmııı B.ıııMl:.l l;lı;ıl oâı:ı? — Evet, Bana çilt kundura — Sende beni koşturmasaydın | gatarken, ömrümün sonuna kadar gelecek treni beklemiyecektik?.. | dayanacağını iddla ettil B. Hitler'e Öğüt Bakıp ta acunun şu gidişine, Barıştan, düzenden kesmedim umut, Tanrının, akıl, sır, ermez işine, Bakarsın kadife oluverir dut. BEDAVA MA Ç STERi ——— -H B.! Bunl ler diyorlar, böyle? - H:n:rı var, ı.Şnıı.ırdı;ı: kadar istediklerini veren olmadı.. Onlar da dileklerini değiştirdiler!, MANİLER —-.— Bahçemde tek bir gül açtı, Manzarası gönül açtı, Safasını süremeden, O vefasız benden kaçtı. —.. Gönül sevmekten usanmaz, Ihtiyarlar, yine kanmaz, Bir yosmaya gönül verdim: Cefasına dağ dayanmaz. O yar ile çıktım yola Hep sapıttı sağa sola, En sonunda beni satıp, Dedi bana: “Pazarolal,, Tenbih Hasan B.in yaramaz bir yeğeni, bir de Allahın gud,beti, aksi bir komşusu vardı. Çocuk gezdiğli yerde bu komşunun taklitini yapı- yor, zekleniyordu. Herif bu halden Hasan Be bir iki defa şikâyet ederek, yege- nine bundan vazgeçmesini tenbih etmesi İçin ısrarda bulundu. Birgün, yine Hasan Ble kar- gılaştığında, tere tere, sordur: — Çocuğa — tenbih ettin mi, benimle zeklenmesin? — Evet.. dedi; ettim. — Ne dedin bakayım? — Bizim komşunun taklidini yapma, şeebele maymununa ben- ziyorsun, dedimi — Geçmiş olsun Hasan B. Senin bayana ne oldu? — O da benimle müscavat iste- di, kafasını benimkine benzettim!. — Biraz erken davransaydın treni kaçırmayacaktı, Hasan Bi ——— Almanya artırmış, hu*ghıı orduyu, Ayaklanmış eski kavgacı huyu, Komşulara kazmak istermiş kuyuş Hulya dediğine olur mu hudut? * Bugün herkes artık dileyor barış, Bakma sen devletler etse de yarış, Kimse kımıldamaz hattâ bir karış, Taktırmak İstemez boynuna hamut — Hasan B. -Seni bir. mek- tep arkadaşın sordul!. — Nasıl adam?. — Keçi sakallı, kırpık bıyıklı birlel.. — Ben öyle adamlarla mek- tebe gitmedim, tanımayorum!, x Dururken her yerde, aslan yiğitler Sana fırsat veren olur mu, Hitler? (Pazarola) dan al, gel de öğütler: Kana susadınsa, sen onu unut! Ç BZ eee l Ait GAĞi F -