23 -— Nisan Hergün Çocuk Haftası e Hitlerin Propagandası © Diktatörlük Özentisi Çocuk haftası Ön senedir, çocuk haftası ya- piyoruz. On senelik propaganda çocuklarımıza karşı muamelemizi değ ştirdi mi? Memlekette aç, gı- dasız, bakıms.z çocukları safalet- ten kurtardı mı? Çocuk ölümünün aza masına yardımı dokundu mu? Bu suallerin cevaplarımı ver- | mekte biraz lereddüt ederiz sanı- rız. Ellmizde rakam yok. Fakat çocuk haftasının esas çecuk me- selelerinden hiç birini halle yardım etmediğini kabulde birleşebiliriz. Çocuk meselesi her şeyden evvel süt meselesidir. Türkiyenin her hangi bir yerinde her çocuğa temiz ve mikrobsuz süt — vere- biliyor mıyız? Çocuk meselesi gida mesele- eldir. Mekteplerde okuyan çocuk- ların yarısına yakın kısmı öğle yemeği yemiyor. Bunların karnını doyurabiliyormuyuz? Çocuk mese'esi, mektep me- selesidir. Cümhuriyet rejimi çok mektep — açtı. Talebe miktarını 9450 arttırdı. Fakat hâlâ mektep> siz 500 bin çocuğumuz vardır. Hulâsa çocuk meselesi bizde he- iiz olduğu gibi duruyor. Halli için atılan adım henüz kâfi değildir. Memleket yeni neslin yetişmesi ve yaşaması İşinin hayati bir mesele olduğunu bütün ehemmiyetile kav- ramamış gibidir. Demek ki çocuk haftası mak- sadı temine kâfi — gelmemiştir. Çünkü çocuk haftası bir nü- yiş haftası haline getirilmiştir. ukları sokaklarda — gezdirip yormaktan başka bir fayda temin etmemiştir. Çocuk haftasımı maksadina hizmet edecek gekilde organize edelim, N Hitlerin Propagandası Türk gazetecilerinin bir kısmı bu halta Almanyaya gittiler. On- ları Alman matbuat müdiriyeti davet etti. Seyahat masrafını Almanya hükümeti ödeyecektir. Gazetecilerimiz. Alman hüküme- » tinin misafiri olarak Almanyayı dolaşacaklardır. Hitler hükümeti, daha ilk teşkilindenberi Türkiyede Hit- lercilik propagandası yapmıştir. Bunun için evvelâ bir gazeteyi, satın almağa teşebbüs ettiler. Sonra bazı ajanlar kullandılar. Şehrimizde çıkan bir Almanca gazetenin Bürümünü ııll:ınııılı İçin — tedbirler aldılar. Nihayet şimdi de türk matbuatının fikir İdare eden — yazıcılarını kendi propagandalarına alet etmek teşebbüsüne giriştiler. 'Yazıcı arkadaşların bu tuzağa düşecek kadar safdil olmadıkları- n biliriz. Fakat bir kahvenin 40 yıl hatırı vardır Alman- yada gördüklerini Alman pro- jektörile buraya aksettirirlerse İşte o vakit matbuatımıza acımak lâzımgelir. K Diktatörlük Özentisi Diktatörlük kolay idare şek- lidir. Onun için de Avrupada çabuk yayılmak Istidadını gös- termiştir. Halkı, halkın iradesile idare edemiyen hükümetler, şid- det siyasetine müracaata mecbur oluyorlar. üy a Ş Işte Bulgaristanda da, zayı İimt:mıt lnışvıtlınıııık ihtiyacını duyunca, ilk aklına gelen şey diklatörlük oluyor. . Fransa ve İngiltere gibi, de- mokrasinin an'ane olduğu milletler müstesna, diktatörlük geri mem- leke'ler için b'çilmiş kaftan tesi- rini yapıyor. Fakat şiddete daya- nan her rejim gibi, diktatörlük hiçbir davayı hnlletmez. Bulgaristan, bugünkü — siyasi güçlüklerini, — diktatörlük — İlân etmekle izale edemer. 7 'ğ“' VA ”A Bugün çocuk bayramıdır. ruları masum bardak süt bulamıyan yavruları düşünün. süt bulamıyan binlerce ana vardır. Süt damlasi etrafında toplanan fakir anneler bu binlerce ihmal - ——— .— — çocuğuna bir bardı Sokaklarda memleketin yav- çığlıklarile bayram yaparken, SON POSTA evinde bir İstanbul — içinde edilmiş çocukların ancak binde birini kucaklarında taşırlar. Çocuk buyramımı, anvcak bütün Türk çocuklarına tam gıda, tam sıhbat, tam havat verdiğimiz gün yapabiliriz. Bugün bayramlara — sarlettiğimiz pura ile gıdasız barduk süt alsak daha iyi olmaz mıf Wi Çocuk Bayramı B çocuklara birer Musolini: “Habeşten Korkuyorum!'!» Dedi Çünkü İtalya Ordu- su Afrikada Çok Güçlük Çekiyor Londra, 23 ( Hususi ) — Burada — çıkan Deyli Ekspres gazetesinin Habeşistandan dönen muharriri, — Musolininin — daveti üzerine Romaya gidiyor. Orada Italyan Başvekili ile görüşüyor. Arada şöyle bir muhavere cereyan ediyor. Musolini soruyor: — Hebeşistandan — geliyorsu- nuz, değil mi? Orasım pasil buk dunuz? " — Sakin, fakat merak içinde, — Harbetmek istiyorlar mi? — Benim intibamm — şudur ki Habeş İmparatoru harp etmek istemiyor. — Sulh ist'yor, çünkü modern — bir harbın ne demek olduğunu biliyor. Bellibaşlı şefleri de onun fikrinde, fakat halk harpcu, onların san'ati harbetmek. — O halde harp istiyorlar ? — Harbe hazır görünüyorlar, ! fakat haklı olduklarını sanıyorlar. — Imperator bunların önüne geçebilir mi ? — Şimdiye kadar buna mu- yaffak oldu. İmperator bu işi Milletler Cemiyeti vasıtasile hallet- meğe taraftardır. Milletler Ce- miyeti — ne — karar — verirse kabule hazırdır. Fakat İtalyanın bu teklifi kabul etmemesine şa- şıyor. » Bunun Üzerine Musolini dü- şünceli ve durgun bir hal alıyor ve sonra vaziyeti şu suretle hulâ- sa ediyor: — * Biz orada sevkulceyş oktasından fena vaziyotteyiz. talya Somalisinde dar bir. sa- haya sıkışmış — bulunuyoruz. Tohlike ile karşı karşıyayız. Oradaki kuvvetlerimizi takviyo etmek uzun zaman alıyor. Şim- (Ç İstanbul su idaresi, şehire akıtılan eu hakkında bir istatistik yapmıştır. İdare belediyeye geçtiği zaman gehre verilen «u mikdarı ( 32 ) bin metre mik'abı iken, döşeniniş borular sayesinde bu mikdar (36 ) bin metre mik'abına çıkmıştır. İSTER İNAN IST Çok Yazık! Esrarengiz Şekilde Bir Yolsuzluk Yapıldığı İhbar Edildi Takas suüstimali tahkikatını yapan komisyona, iki yıl evvel kereste takas suüstimali sırasında mühim miktarda bir de tütün takas sulüstimalı yapıldığı ve işe yaramıyan — tütünlerin — kıymetli gösterldiği, bunların Avrupaya götürülüyormuş gibi Marmarada Yeni Bir Keşif Nevyork, 23 (A. A.) — Har- vard Üniversitesinin tıp fakültesi kanseri süratle inkişaf ettiren bir madde keşfine muvaffak olmuştur. Bu keşif safra asitlerine dayanan bazı maddelerin kanser hastalığı doğurduğu hakkında Londrada yapılmış olan keşfin mabadidir. denize döküldüğü haber veril- miştir. Komisyon bu ihbarı güm- rük ve inhisarlar bakanlığına bil- dirmiştir. Bir Genç Kız Ve Annesi Diri Diri Yandı! Izmir, 22 (Hussi) — Ke- malpaşa kazasının Fetrek köyün« de gece vaktı. — çıkan yangin, yürekler acısı bir facıa ile netice- lenmiştir. Yangın Ahmet oğlu Bay Tahirin evinden çıkmış, ev ahşap olduğa için dakikalar için- de kül olup gitmiştir. Evde uyku halinde bulunan- lardan Bay Ai ile oğlu Tahir ve üç küçük çocuk zorla kendilerini pencereden atarak kurtulmuşlar- dır. Bay Tahirin genç karısı Bayan Cennetle, kıyın.:ıîdoıi Bayan Zeynep alevler arasında, acı bağ rışmalar İçerisinde cayır — cayır diyo kadar gönderdiğimiz as- kerler sadece ihtiyati bir ltod- bir olarak sevkedilmişlerdir. Vaziyetimizi korumağa mec- buruz., şehire —akıtılan yeni ( 12,592,282 ) metre mik'abı (6,298,854) metre mik'abı yani tam yarısış yolda kaybo- lıfyonnuş. Demek ki şehire akıtılan su hakikatte göste- rileb mikdarın yarısı imiş, 1STER INAN İSTER İNANMA?! yanmışlardır. Derhal mahalli adliye ve za- bıta tahkikata başlamıştır. Yan- ginin, gündüzün çuvallar içinde ormandan getirilen taze kömür- lerden çıktığı zannediliyor. — x» Kadınlar Arasında Bir Futbol Maçı Paris, 23 (Hususi) — llk defa ak Fransız - İngiliz kadın ıfuıbolculu[.ı' arasında burada yapı- lan maçı, Fr. kad - lıııınınışl.ııdıı:ıu sEmeL z? Ankarada Bir lisan Mek- tebi Kurulacak Ankara 23 (Husust) — Şehri- mizde Coğrafya 'ıı. t.u)îh fıîîlllı- sine merbut olarak bir de İisan işleri enstitüsü teşkil edilecektir. —at —O ER INANMA! Alâ, mükemmel. Amma velâkin — bir sene içinde suyun Sayfa 3 Sözün Kısas Çocuğu Hai Yanlış Anlıyoruz! Server Bedi “Bugünün çocuğu yarının bü- yüğüdür,, diyoruz. Yalan değil. Fakat bu sözün münasebets'zliği, lüzumundan fazla doğru olma- sındadır. Elbette çocuğun elinden tutan zaman, günüan birinde onu bizim boyumuza ve bizim hiza- mıza getirecek. “Her sabah gü- neş doğar,, hükmü kadar basit olan bu vecizeyi habire tekrar- lamaktan hiçbir şey çıkmaz,. Bugüntün çocuğa yarının bü- yüğü olduğu için değil, bugünün küçüğü olduğu için dikkatimize, yardızmımıza muhtaçtır. Büyüme- yeceğini farzetsek bile ondan bu alâkayı esirgememeliyiz. Çocuk hakkında pek yanlış bir düşün- cemiz var; Zannediyoruz. ki o, büyüdükten sonra aramızda bir rol alacak. Ne münasebet! Ço- cuk doğduğu günden itibaren içtimal bir rol ve dili dönmeye baş: ladığı günden itibaren bir şahsiyet sahibidir. |(Boyuna göre vazifeleri, ağırlığına göre mes'uliyetleri var: Çocuk, bugün, kendi dünyasının büyüğüdür. — Yarın büyüyeceği için değil, bugün, kendi kudre- tine nisbetle hayat yökünü pay- laştığı için saygıya değer, Hele çalışan çocuklar! Caddelerin en kalabalık zaman- larında, çıplak ayaklarla, Viyanalı takıma dayak atan sporcuların bile itişe kakışa, bin belâ gire- bildikleri kalabalık tramvaylara sokulan, hasta bir anaya ekmek götürmek için her an bir kazayı göze aldıran 9 yaşında bir gazete muvezziinin hayat kavgası, benim- kinden veya sizinkinden daha az mi kahramanlıktır? Kundura bo- yayan on bir yaşında bir çocukla kırk yaşında bir adamın #eçim kavgasında, hbangisi daha say- gıya lâyıktır? Yarını filân yok, işte © çocuklar bugünün büyüğü- dürler. İçlerinde aile reisi olanlar da var Biz, herşeye kendi ölçülerimiz içinde kıymet verdiğimiz — için çocukları da, yarın boylarının uzayacağını, seslerinin kalınlaşa- cağını düşünerek hürmeti besli- yoruz; yani bugüne gözlerimizi kapayor, yarının bayaline ve üml- dine göre fedakârlık ediyoruz. Hayır! — “ Bugünün — çocuğu yarının büyüğü,, olduğu için değil, *“yarının büyüğü bugünün çocuğu,, olduğu için sevilmelidir. Çocuğun hayattaki mücadele payı, kendi cürmüne göre bizim- kinden hbiç aşağı değildir. ve ©, bugünkü hamlelerile de bizim sevgimize, saygımıza herhangi bir büyümüş adam kadar lâyıktır. Kıral Boris'in Vaziyeti Çok Nazikleşti ! ( Baştarafı 1 inci yüzde ) grzeteler Bu!garistandaki — vazk- yete dair çok mühim haberler neşrediyorlar. Gazetelere göre, Bulgar kıralı Boris, tahtından İndirilmek tehli- kesi karşısında kalmıştır. Bunun için Kıral Sarayı hususl bir muhafaza kıt'ası tarafından çok sıkı olarak — muhafaza — edili- yor. Gazeteler, kırat Borisin va- ziyetinin çok nezaket kesbettiğini de ilâve ediyorlar. Imam Nikâhı Yaptıranlar ! Ankara, 22 — Hükümet me- deni katun hükümlerine uymıya- rak imam nikâhı yaptırılmaması için tedbirler alacaktır. Dul ve yetim maaşı alan kadınlardan bu tarzda birleşmiş — olanların maaşları kesilecektir. Bu bususta tetkikat yapılıyor.