SON POSTA Göre) Sireza m di Kızlara Avusturyada Hitlercilik #imadn Toplantısı Ve Vardığı Neticeler Almanyanın hattı hareketini tetkik ve sulhu teşkilâtlandırmanın mümkün olup olmadığını gözden geçirmek Üzere Sirezada toplanan İngiliz, Fran- sız, İtalyan Baş ve Bakanlar.ndan mürekkep konferans heyeti, ye gözden geçirdikten sonra vazifesini fillen bitirdi ve istikbale ma! takım kararlar aldı. Bu kasalar ae Fransa tarafından Almanyası : hakkında Uluslar Kurumuna verilen manevi (o takbih İstidesinın tasdiki esasında anlaşmışlar ve bu hususta yarılacak kararnameyi bizzat Uluslar Kurumu konseyine bırakmış lardır. Maamafih, &ç devlet tarafından Üzerinde mutabık kalınan (kararın Uluslar Kurumu (o konseyince kabul edilmesi şarttır. Bu takdirde, Uluslar Kurumu konseyi, Almanyanın müs takbel harekâtile alâkadar vere ii ik bir komite teşkil iyecel pe vazifesi, muahedelerde- ki mali ve cezai tedbirlerinin tatbiki suretile müçkedelzrik Hr tere e tak ihlâline meni ola usu! araştıracaktır. Demek oluyor ki Streza konferansının kararları istikbale ma- tuftur ve bu, böyle olursa, $W da aktır, gibi hükümden İk de tavı mahiyetini “haiz bir takım Göüküzlme “dör eylemeye münhasır kalmaktadır. Bu arada #hemmiyetle Üzerinde durulması lâzım gelen nokta, konferans devam ederken bir ara Barlinle temasa gelen İngiliz Dışişleri bakanı Con Simon o vasıtasile Almanyanın konferansa yaptığı tek- liftir. Bu teklife göre müee bazı arla k ademi teca' — ie etmeyi kabul etmiştir. Bu şartlar nelerdir? Henüz bu busus- ta vazih malâmat yoktur. Asıl havayı durultan işte bu haberdir ve emri ahire kadar Sirozanın beşl:on muvaf- fakiyetini teşkil etmektedir.—Süreyya Çekoslovakyada Meclis Feshedildi, Yeni Seçim Yapılacak Prag 13 (A.A.) — Parlemento paskalya yortularını müteakib fes- bedilecektir. Buna sebeb, hükü- metin, hazırlamış olduğu bir ta- kım soysal ve ökonomik tedbir leri, parlementoya tasdik ettire- memesidir. 19 Mayısta yeni se- 44 Edebi Tefrikamız Otelci, kolıyla, havada bir yuvarlak çizdi: — Olelden çıkarsın... Sağa ırsın... Sola sap- Se konağı meyda- inery'n... Dükknlara baka baka vakit geçer... Çarşıdan soğa saparsın sıra evlerin önünden yürürsün... Yolunu kaybettin mi, Hacer, ellerini çırpı: — Olur... Şimdi hazırlanır, çıkarım | ; Ömer Ağa, kapıdan çekildi. Hacer, hemen kapıyı kapattı. Sırtından esvaplarını attı. Saçını, toprak | testideki su ile islatir Maşalarını geçirdi ve tuvalet tak kesini giydi. Bir davete gidiyormuş gibi, kombinezonunu değiştirdi. ipek Şoraplarını, rugan iskarpinlerini &iydi. Yüzünü, özene bezene makyajladı; çantanın (aynasına akarken; — . Şimdi beni Ah, evlâdım.. mi Börünce şaşıracak?.. Yı, gık mıyım? Anlayacakl. Diyordu, amm, EŞ Hareketi Tekrar Başlıyor Yeni Teşkilât Yapıldı. * Propagandalara Gayret Verildi ma, 13 (A. A) — Gaze Ge ye yeni den tanzim edilmektedir. Eskile- rin yerine, Berlinden, yeni relsler tayin olunmuştur. Eski relsler İse üç ay İçerisinde sivil bir vazife erayıp bulmak emrini almışlardır. Nazi propagandasına karar veril miş ve ezcümle posta kutularına risaleler ve mektuplar atılmıştır. Avusturya (o dahilindeki yeni propagandanın merkezi Dresden'de tesis edilecek ve Viyana zabıtası sabık komiserlerinden birinin ida- resi altına verilecektir. Avusturya Lejiyonu Bavyerada dahau kam- pına ikame edilmiş olup burada askeri terbiye görmektedir. Mecburi Askerlik Viyana, 13 (A. A.) — Avus turyada mecburi askerlikten bahs eden vatan cepesi genel kâtibi, bunun merhale merhale yapılaca” ğını ve Avusturyanın İşi farfaya dökmiyeceğini söylemiştir. Avus- turya vatan cepesinde 1,700,000 kişi vardır. Fransız Eski Mu- haripleri İtalyada Paris 18 (A.A) — Fransa- Italya eski muharipler birliği ko- mitesi, yakında 1700 Fransız eski muharibinin İtalyaya vukubulacak Seyahatleri münasebetile, Fransa hükümeti mümessilinin (meçhul Italyan askerinin mezarma asker- lik madalyası ile harb salibinl resmen koyacağını bildirmektedir. Yrana: Mahmut Yesari Yüzünün makyajını bitirince, başındaki tuvalet takkesini çekti, avuçlarile kuvvetli kuvvetli bastı- rarak, saçlarım Gtüledi ve başına, siyah kadife şapkasını geçirdi : — Şemsiyemi almağa lüzum ok... P Çantasını koltuğuna sıkıştırdı ve bir keklik gibi sekerek, ka- ranlık sofaya çıktı. Sofa, gözüne, artık eskisi kadar karanlık, kaşs- vetli görünmüyordu. Merdivenlerden, sıçraya sıçraya indi. Otelin kapısı önünde, bir an düşündü; Ömer Ağanın sözünü hatırladı: i — Otelden Ga ğ sağa bir yollanırsın... sap- ber vi hükümet konağı meyda- karsın... ri, fazlasını o batırlamak için zihnini yormadı. Bu kadarı kâfiydi. Hükümet konağı meyda» nında, © e imei dairesini de il u. giri eyi m iii omüz- n, alay, yarı pili okuyuşla ği onun, kahveye girdiğinden. büsbütün başka ve daha çık bir kılıkla Avusturyada ile Hitlercilik teşkilâtı yapan Habiç Bir Günde Beş Tayyare Düştü 9 Ölü Var Londra, 13 (A. A.) — Dün Avrupada birçok hava faciaları olmuştur. Bir tayyare (o Jirond nehrine düşmüş, üç kişi ölmüş, iki yolcu yaralanmıştır. Iki Çek tayyaresi Prağ cıvarında çarpışmış- lar, dört kişi ölmüştür. Bir İsveç tayyaresi de düşmüş ve pilotu telef olmuştur. Bir İngiliz askeri tayyaresinin © sukutu neticesinde de bir zabit ölmüştür. Bu Da Bir Cür'et Londra, 13 (A. A.) — Motör- süz tayyare ile - Planör- şimdiye kadar (o birçok uçuşlar © yapmış olan ve bu tayyarelerle Lüping takla atma rekorunu tutan Lon- dralı Mis Jan Meaken Almanya- dan, bir tayyare arkasına takıl mış motörsüz tayyaresile Lymp- ne'e gelmiştir. Na | sokağa çıktığını hayretle seyre — | denlere baktı ve başını dik tutarak ileriledi. Düşünüyordu; genç mülâzime rast gelirse, ne yapmalıydı? Yal nız, uzaktan selâm mı vermeliydi? Yanına yaklaşıp konuşsa, teşek- kür etse, fena bir tesir mi bıra- kırdı? Belki de genç zabit, onun yanına gelirdi. (Hacer, bunu, vukuata terketti; kat'i kararlarla vukuatın yürüyüşünü bozabilirdi, Halbuki OHacer, bundan, çok kere, ziyan etmişti, Geçtiği sokaklara bakıyordu; ekserisi tahta evler, Itsanbulun kenar mahallelerini andırıyordu. Sokaklardan geçenler, döne- rek, hattâ durarak, ona bakıyor- lardı: Hacer, eğer aldırış ederse, yürüyemiyeceğini anlıyordu. Fakat jandarma zebitile s€- lâmlaşmayı, ne şekilde idare etmeliydi.Otel kâtibi Zihni efendi onu mülâzime takdim etmiş se- yılamazmıydı? Sonra, mülâzim de, kahvede, herkesin içinde ve açık açık ona arka çıkmış; üstelik te otelciye de sıkı sıkı tenbih etmişti. Demek ki genç zabit, OHacerle tanıştığını açıkça söylemekten (çekinmiyor ve bunda da bir mahzur gör müyordu. Ohalde, Hacer ne diye çekinecekti ? İngiliz Donanması Manevrada Büyük Bir Geçit Resmi Hazırlanıyor Londra, 13 (A, A) — 16tem- muzda, Spithid'de Ingiltere kralı- nın tabta çıkışının yirmi beşinci senesi şerefine yapılacak de iz geçit resmine, saffıharp kruvazör- leri, kruvazörler, torpitolar, tor- pito muhripleri, denizaltı gemileri, tayyare gemileri ve donanmanın diğer gemilerinden başka on zırh- lı da iştirak edecektir. Kuvvetli ve büyük saffıharp kruvazörü ve Renvon kruvazörü ve Furyoz tayyare gemileri de geçit resmine iştirak edeceklerdir. Bir İngiliz Memuru Öldürüldü Yeni Delbi (Hindistanda) 13 — Bir fakiri yola getirmek için hareket eden bir heyetin arasında bulunan (o Malakan'daki | İngiliz siyasi memuru Bay Lesli, yarı- yolda pusu kurularak öldürül müştür. Para Sıkıntısı Bir Maliyeciye Göre Kabahat İngilterededir Nevyok, 13 (A. A.) — Röyter muhabirinden : Yabancı kambiyo mütehass.sı oAmerikalı Bigelov, İngiliz sermayedarlarının, İngilte- reyi, omaliye o mütehassıslarının kusur bulamıyacakları bir şekilde harp (o borçlarından © kurtarmak maksadile, İngiltere bankasını vasıta ederek, dünyadaki para sıkıntısını kasden uzatmakta ok duklarını söylemiştir. Jandarma mülâziminin arka çe kışı, otelcinin edeta kanat gerer gibi koruyuşu, (o Hacere cesaret vermişti. Artık pısınk, çekingen değildi, Yollarda, kendisine, merakla, taaccüble bakanlara, için | için gülüyordu: — Göre göre alışırlar... Sokaklarda, ona benzeyen tek çehre, tek kılık yoktu, Koyu, açık renk mantolar giymiş, - bağları şapkalı, saçları kesik kadınlar da vardı, fakat bunların hiçbiri Ha- cere benzemiyordu. Hacer, bunun farkında olmadığı için, etrafında uyanan hayret ve © tanccübü, gençliğinin, güzelliğinin, şıklığının tesirleri zarnediyordu. Bu zan, onun cesaretini daha küvvetlendiriyor, gururunu yek pPazelijor, benliğini kör bir emni- niyetle uyuşturuyordu. Her adım attıkça hükümet konağı meydanna © yaklaştığını sanıyor vc jandarma mülâzimi ile karşılaşacağını umuyordu. — Ab, evlâdım! Hacer, etrafı büyük konaklar, evler, dairelerle çevrili bir mey- dana çıkmak ümidile yürürken ar- kasından seslenildiğini duydu: — Hacer Hanımefendi... Ha- cer Hanımefendi... Hacer, otel kâtibi Zihni Efen- dinin sesinl tanımışlı, döndü ve durdu; onun yaklaşmasını bekledi. Kalmadı “Şu kananta geldim ki bugün. kü kizlar hareketlerinde & hoppa, sevgilerinde (yanar dönerdirler, Hal- buki evvelce onlara ne derin hür met ve muhabbetim vardı, Sonra bir kızla nişanlandım ve kendimi dünya mın en bahtiyar kullarından biri san- dım. Bü nişanlanına beni uyandırdı. Nişanlıma her istediğini alamıyorum. Süraile evlenemiyorum. Mazeretlerim © kadar tabif idi ki, bunlar ona ko- laylıkla anlatabileceğimi umuyorum. Çünkü beni sevdiğini söylüyordu, ben de onun sevgisine İnanıyorum. Hal- buki benden uzaklaştı. Şimdi de öğ- reniyorum ki başkasile nişanlanmıştır.,, Adnan Kadınlar ve genç kızlar bak- kında büküm vermek için bu basit Otecrübe kâfi (o değildir. Evvelâ şunu kabul etmekliğimiz lâzımdır. ki, bugünkü erkekler evlenme vadile kızları altatıp gönüllerini ça'ıyor. Bir müddet eğlendikten sonra onları yarıda bırakıp savuşuyorlar. Kızlar tec- rübe ile bunu öğrendikten sonra erkeğe itimat etmemekte haklı- dırlar. Kendisini sevdiğini söleyen erkeği İmtihan etmek için ondan bazı fedakârlıklar ister, evlen meyi teklif eder, Erkek bu imti- handan muvaffakiyetle çıkmazsa kız onun Osamimi oOolmadığına kanaat getirir ve ondan uzrak- laşmağa çalışır. Sizin mazeretleriniz (o samimi olabilir. Kız da bunu anlamamış olabilir. Yine kabul etmeliyiz ki, kadınlar bu işte (erkeklerden daha realisttirler. Hakikatı ve istikbali daha eyi görürler. Boş valtleri odaha eyi keşfederler. Bazan da aldanırlarsa da, artık mazur görmek gerektir Eskişehirde Melih'e: Mahkemenin kararını bekle- mekten başka ne yapılabilir. TEYZE Katalonya Ve İspanya Madrit, 13 (A.A) — Kata lonyanın hakları iade edilmiştir. Fakat reislik umum! valide kala- caktır. Zihni Efendi, adımlarını sık- laştırmıştı : — Şimdi otele uğradım, so- kağa çıktığınızı söylediler | Hacerin içi titredi ? Acaba ak» si bir tesadüfle, güzelce otelden haber mi gelmişti? Otel kâtibi ile daha sabahleyin konuşmuştu. Şim- di, ne diye arardı? Genç kadının neşesi kaçtığı- nın, Zihni Efendi, yüzünün buruş- masından anlamıştı. Utana utana ellerini uğuşturuyordu : — Sizi, sık wk rahatsız edi- yorum amma... Ötel kâtibinin hali, güzelce otelden haber getirmişe benzemi- yordu. Bu, Haceri bir parça ümit“ lendirdi ; — Estağfurullah Zihni Efendi.. Buyurun... Ve sokak ortasında durup ko- nuşmak mı, yoksa beraberce yü- rümek mi daha muvafık olacaktı? Hükümet konağı meydanma yak- laşmış olacaktı ki, sokaktan gelen geçen fazlalaşmıştı. Zihoi Efendi, ne söyliyecekti? Hacerle ne konuşacaktı? Eğer, öç dört kelimelik, kısaca bir şeyden bahsedecekse, sokakta durup ke nuşmanın bir ehemmiyeti yoktu. Lâkin, lâkırdıyı uzatacaksa, gelen geçenlerin sıkıcı bakışları altında, sokakta ayakta durmak manasız ve gülünç olurdu. ( Arkan var )