15 Şubat 1935 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

15 Şubat 1935 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Sandal İle Devriâlem Francesko Geraci ve Rosalle Dominici iİsminde iki İtalyan genel yelkenli bir sandal İ ile devriâlem yap- Tülktan sonra Napoliye dönmlş- lerdir. Bu iki genc 18 ağustos 71082 yılında hareket etmişlerdi. Yanlarında Davido lsminde bir üçünecü —arkadaşları da — vardı. Fakot bu zat Porto Colombia'da hastalandığı için karaya çıkmıştır. Bu uzun seyahatin rekor kısmi Aden ile Batavia arasında o muştur. Çünkü mesafe 5313 mil idi ve hiç toprak yüzü görmeden 72 günde katedilmişti. * azı Yunan gazeteleri İstan- bulda ortodoksların azal- 200 Yıllık Bir Ömrü Aynerozu da masından, hele kı> | L ti hf yafet — kanınunun natmamalı | kabulünden sonra Fener Patrikhanesinin mevcudi- yetinin tehlikeye düştüğünü yaz- maktadırlar. Hakikati söylemek tehlikede olan sadece dir. Nefsi Yunan top- olan ( Aynoroz) u da saymak lâzımdır. Tira vaktile 15,000 papas yaşardı. — Bunların sayısı 1920 yılında — 5140a, 1930 — yılında ise 2500 e düştü. Son zamanlarda ise büsbütün eksildi. Bunun iki sebebi vardır. Birincisi (zaman)dır, (terakki) dir. İkincisi de (para) dır. Filhakika Aynoroz evvelce Çarlık Rusyasından gelen azim hediye- lere ilâveten Yunan hazinesinin yardımı ile yaşardı. Çarlık Rus- yasının hediyeleri tamamen ke- sildi, Yunan hazinesinin yardımı ise devede kulak kaldı. * Frımdı çıkan Cümhuriyet tarafdarı gazetelor birliği geçen gün yıllık ıiyı;ııthıfl vermiİş- , | tir. Ziyafette a azetecilerin Rılıicyunhıır l’.ı.ıll- arasında | mak üzere tekmil devlet adamları hazır bulunmuş- lardır. Ziyafetin sonunda Relsl- cümhur bir nutuk söylemiş, de- miştir kk “ Serbest bir gazetenin yapılacak fayı bir rolü olduğu mütalcasındayım. Böyle bir gazeto; hâdiselerin sadece bir aynası de gildir, kendisinin de içinden de- ğan ve yükselen bir ziyası vardır. ( Tez ) inin hakikate, ndalete ve yüksek vatan menfaatlerina teva- fuk ettiğine #samimiyetle kanl olduğu zaman hâkümetiİ de, efkârı umumiyeyi de tenvir edebilir.,, * Tansanın — Lorien şehrinde geçen gün bir facia oldu. Çok acılelı Henbon — döküm- hanelerinde erimiş, bir ölüm | kaynar ble halde bulunan ( 10.000 ) kiloluk mayi çelik büyük bir kab içinde haval hat ile nakledilirken yere dökül- müş ve altına iİsabet eden Üç ameleyi adeta eritmiştir. Bu ame- lenin Cesetleri kaynar çeliğin içine de kaybolmuşlardır. — Kemikleri dabi bıinı-ııw_ birlikte burada Fransız cüm-) hur reisi 15 ŞUBAT 985 — — Arabi H Zilkade 1343 Yaklt (Ezan't |Vasati | Güneş 6 5T Öğle VE | 621 | İkladi rıs B v a Yatsı | 182 |19 18 lmsak 5 | S1 SON POSTA Enlşte ile kayınbiraderin karşılaştıkları gün, İatanbulun tatsız günlerinden biri idi 1595 yalının ilkbabarında İdi, Eflak üzerine yürüyen ordu, Sad- razam Ferhad Paşa kumanda- sında Edirneye gelmişti. Orada on gün kalınacaktı. Bir sabah, hentiz mahmurluğunu gideremiyen sad- razama, — yeniçerilerle dört yüz mütekald topçu arasında bir kav-« ga yüz gösterdiği haber verildi, Daha ou beş gün evvel bir sipahi gürültüsünü güçlükle yatıştırabilen Ferhad Paşa, bu haberden telâşa düştü. Güvendiği birkaç kişiyi dalaşan kümeler arasıma yolladı, Gürültünün — esbebini — araştırdı, Hi tarafın elebaşılarını yanına getirtti. Sözlerini dinledi, şu ne- ticeye vardı: Gürültü bir çadır- dan ileri geliyordu. Mütekaid topçular, çok büyük ve çok süslü bir çadır satın almışlardı. Onu param bol, aklı kıt bir devletliye büyük bir kâr ile satacaklardı. Bir iki yeniçeri kodamanı ise ayni çadır için sahibi'e pazarlığa girişmişlerdi, uyuşamamışlardı. Şimdi çadırın topçular tarafından satın alınmasını yolsuz buluyor- lardı. Sadrazam hakka göre değil, | kuvvete göre hükmünü verd, ça- gdırın Yeniçerilere toslimi lâzım- geleceğini — söyledi. Barikiler, haktan bahsetmiye yeltendilerse de Yeniçeriler tarafından değ- nekle dövülerek dağıdıldılar, hattâ Edirneden sürülüb — çıkarıldılar. Forhad Paşa, gürültünün basık masından gelen sevincle Yeniçe- rilere bir cemile daha göstermek lstedi, parası tepçular tarafından verilmiş olan çadırı Yeniçeri'e den satın aldı. Bu işler Mayısın on dördüncü günü olmuştu, ordu (8) Temmuz- da Ruscuk duvarları önünde bu- lunuyordu. Ferhad Paşa orada bu yeni satıa aldığı çadırı kurdurdu, tuğlarını onun — önüne diktirdi. Çadır, sekiz sütunlu olub haki- katen nefis ve muhteşem bir san'at eeti idi. Sadrazam, onun genişliği içinde İstanbuldaki sara- yında oturuyormuş; gibi — inşirah duyuyordu. Fakat çÇadır. uğursuzdu, — İlk sabiblerinin başına folâket getir- diği gibi Edirnede kendisini alan topçuları da ziyana, hakarete ve üzüntüye uğratmıştı. — Şimdi de İ Ferhad Paşayı ağır bir akıbete sürüklüyordu. Zavallı sadraram, bu garib maceralı çadır İçinde enine boyuna gezinib Tuna Üstü- ne kurulmasını emrettiği köprü- nün bitmesini beklerken Istabu- daki dostlarından kâğıdiar aldı, kendinin öldürülmesi için saray- dan memurlar gönderildiğini öğ- rendi ve hemen çadırı, hazineyi, orduyu yüzüstü bırakıb Istanbul yolunu tuttu, Valde Sultana bol para ve yanık kelimelerle dolu arzıhal sunarak başını kurtarmıya çalıştı, muvaffak olamadı, yaka- lanarak Yedikule zindanına atı- dı, boğduruldu. Çadır, Onun bütün malı mül- kü gibi saraya alınmıştı, dikkatle muhafaza ediliyordu, arada sıra- da da hünkârlar için kuruluyordu. Gel zaman, git zaman, bu çadır ikinci Sullan Mahmudun tasarru- funa geçti. İkiyüz yıllık bir ömrü olmasına rağmen onun güzelliği bozulmamıştı, eskidikce — değerli artan bir kumaş gibi daha fazla kıymet almıştı. Saray hazinesinin sından sayılıyordu, Teki Zabüye, Çalalçeşme sokağı, 25 İSTANBUL Gazetemizde — çıkaa — yazı *e resimlerin bütün hakları Oahfuz ve gezetemize siltir. bedeli peşladir. Adres A inlrmek DG barürtun oe Geolen evrak verilmen Hânlardan mes'uliyot alınmaz. Cevap İi:ıakuplın 10 kuruşluk vesi âzıcıdır. ——— Tarihi Müsahabe Uğursuz Çadır ZamanlalkinciMahmudun Tasarrufuna Vardı kele hünkâr tarafından son dere- ce beyenilib seviliyordu. İkinci Mahmud bir gün kâ- gidhaneye gitti, kendinden evvel çadır oraya götgrülmüştü, yüksek- ce bir yere kurulmuştu. Hünkâr orada ve bu çadır İçinde Anado- lu valisi olub kumanda ettiği or- ile Tuna buyundan dönmekte olan Alâeddin paşayı huzuruna kabul etti. Bu adam, Hünkârın eniştesi bulunuyordu. Enişte ile kayınbiraderin kar- şılaştıkları gün, İstanbulun tatsız günlerinden biri Idi. Yeniçeriler Babıkliyi basarak Alemdar Mus- tafa paşayı öldürmüşlerdi, arka- sından saraya hücumlar — yapmış- lardı. Bütün Istanbulu kan ve ateş içinde bırakan bu karışık- lıklar, pamuk - ipliğine benziyen bir uzlaşma ile neticelenmişti. Ocak, gene hükümdarın bayatına kıymaktan-tahta çıkacak başka biri bulunmadığı için vaz geçmişti. Hünkâr da ocağın dilediği kim- seleri öldürmesine, dilediği evleri yağma etmesine muvafakat et- mişti. c Ikinci Mahmud işte bu kor- kunc hüdiselerin henüz pek tazo olan — hatıralarını taşıyordu, #on derece mütcessirdi, — eniştesinden derdine deva olacak mülâhazalar bekliyordu, o Ümid e sordu. — Bana candan hizmet ede- cek misin paşa? — Cantın yolunda feda - veli- nimetimı, — O halde bana ocaktan öc almak yolunu göster. Ben artık yeniçerilerle bağdaşamam. Aramıza bir kere kılıç girdi. Onlar sara- yıma kurşun attılar, ben onların ocağını topa tuttum. Birbirimize ısınamayız. Ergeç yine bozuğşa- ceğiz. Korkulu rüya görüb dur- maktan İse uyanık kalmak iyi, İlk şamarı vurmak,| ocağı kökün- den yıkmak isterim. Düşüncem doğru mu?.. Bu İşl yapabi'lr miyim?.. Sen de bana yardım eder misin? Alâeddin Paşa bir lahze dü- şündü, sonra — yer öperek şu cevabi verdi: — Padişahım. Iyi düşünüyor- suan. Ocaklı ile bağdaşamıyacağını ben de biliyorum. Lâkin yeniçeri | bırakmak doğru * bir tramvay biletçisi, arabalil Kari Mektubları Tramvaylara Asılan (Çocuklar Tramvay arabalarının lfk'l': rına esilmak, her nedense çotW lar için hususi bir zevk oluyor. Bu, daha ziyade tehlikenin ğurduğu garib sarhoşluğun * olacak. Fakat çocuklar bu ©' keli oyundan hoşlanıyorlar diye onları, bu vadide de başı bo$ değildir. Tek arkasına üzüm salkımı gibi ı.l"lı küme teşkil eden ve ken | tabir caizse, köşe kapmaca oy" nayan bu bir yığın afacanla çıkmaya kâfi gelmez. Nizam * intizam memurlarının da bu meşgül olmaları — lâzımdır. buki, zabıtayı, bu hususta hiç © fa'al görmiyoruz. ( Bııı devlyet, hususi bir nüfut siyaseti takib ediyor. Bir câf' bizim için bir candır. Onu, ket” : di arrusuna rağmen tehlikedef | siyanet etmek cemiyete düşen boretur. Binaenaley tramvaylart asılan çocuklar — meselesini mesele yapmak ve bu derdif behemehal bir çaresini bulmak gerektir. Kuledibi: Yekta K Ovablar Mabmudpaşada tirikotajcı Bay R* Karacaya: ğ Henüz basılmamıştır. — Kit& halinde çıkacağı zaman ayrıdf el ilân edilecektir. ai ktaş nefesi SiT ocağına Hacı miştir; Onu — yıkmak mümküf değildir. Senden evvel bu işi $£ | nayanlar oldu. Başlarına felâket geldi. Tanrı, bir gününü bi etsin. Korkarım ki sana da ?" yüzden bir ziyan gelir, bisifl de ciğerlerimiz parçalanır. !” ocaklı İle hoş geçinmektir. Dlıf rın ufak tefek — densizlikler! örmemezlikten gel, dirlikleri oru. Yüzlerine gül, Görecek! ki hıapd sana kul köle olur. Di rub durürken - fitne uyandırım doğru değil, ben kulun böjü| düşünüyorum. Emir, yine senli Ben, öl dediğin yerde — öl! kal dediğin yerde kalırım. Ikinci Mahmudun kaşları tıldı, dudakları titredi, ağzım6” | çu sözler döküldü: ğ — Sen bana yar dığilı Boş bulundum, içimi açtım. ” günden sonra yüzünü — görü istemem. Defol, Anadoluya bir köşede otur. Kafanı, kiz deşimin hatırı için kesmiyo Fakat ocağı söndürmek istedl, | mi sendea başkasına söylem! df Bu sırrın ağızlara düştüğünü yarsam derini yüzerim, etini * klere yediririm. | Alâeddin paşa, —alı al mor bir yüzle çekilmek İst hünkâr, ilâve etti. B - — — Beni kızdırdı &B sebebinl ırı.urırlı.ş.mı Bunu istemem. Şu çadırı dâ - al, ber götür. Duyanlar, sana ettiğimi sansınlar. / larihi çadır, yirmi b.l:'ğ' aldı. 1 sürgün hayatı geçiren aşanın — elinde | :nu mirascılar dp“ııçl Mw Boğaz boğaza geldiler. İS? ._M biri hiddetini yeneme nl':j verilmiyen çadıra baş' vi sabib olmasına mey' bl" mek - fikrile bir yolunu nelis ntika çadırı iki para etmez bir Acaba iyi mi Kimbilir, belki de öyl İ "

Bu sayıdan diğer sayfalar: