13 Şubat 1935 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

13 Şubat 1935 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

6 Sayfa Dünya Pamuk Haberleri di Mersinde Pamuk Piyasası Gevşedi Mersin, ( Husust ) — Pamuk Fakat rekçi- | piyasasında bir teden az mal gerileme ve dur- Babi çenlerde — birinci ağız iane pamukları ( 54 ) kuruşa kadar satılıyorken şu birkaç gümr dür fiatlar gevşedi. İane pamuk ları 52 - 51 ve yerli mallar da 49 - 50 arasında satılmaktadir. Bu fiatlar da pek iatekli değildir, Fakat alış verişler buz*da olduğu kadar Adanada devam etmek- tedir. Avrupa - için ' al--lar bu fiatları da yüksek buluyor!>r. Ve bu düşünce ile piyasada görün- müyorlar. Alışı yapanlar, bu du- rumda, yerli ihracat şirketleri ile pamuklu fabrikalarımızdır. Bu sonuncu alıcılar da piyasa- da nazlı hareket ediyorlar. Bu yüzden piyasa gevşek gidiyor. Almanya tekrar almıya başlarsa fiatların yine yükselmeye yüz tuta- cağı ümid edilmektedir, Pamuğun sonu — gelmektedir. Büu yıl rekoltesi 150 bin balya (her balya 200 kilodur) olarak oranlanmaktadır. 1935 yılı başına kadar bunun 72 bin balyası dışarı pazarlara gönderildi, 40 bin bal- yası İç Bsarfiyatı için harcandı. Şu hesabca geriye çok az mal Hele pamukları adamalallı eksilmiştir. kalmıştır. iane * Nevyorktan yazılıyor : Vaşing- tondan alınan ha- berlere göre âyan üyesi Bay Bank- head pamuk eki- bir kanun lâyihası hazırlamıştır. Kongreye verilen bu Jâyihaya göre 1936 - 1937 yılına devroluman mikdarın 5 mik- yon balyeye indirilmesi icab et- mektedir. Lâyihanmıa esbabı mu- cibe kısmında Bankhead bugünkü devir. mikdarını 8 1/2 milyon balye olarak tahmin etmekte ve istihlâkin de gelecek mavsim için- de artacaığını ümid etmektedir. * yazıyorlar: Bu yıl Bulga mda pa- mük - ekimi için ayrılacak — toprak daha çok olacktır. Bu münasebetle Bulgar ekin ve kooperalif bankası elinde 500 bin kilo iyi cinsden tohumluk bulun- durmaktadır. Bu tohumlar - alış fiatınin aşağısında bir karşılıkla iyi pamuk yetişdiren yerlerdeki çiftcilere dağıtılacaktır. Yukarı Ame- ikanın pama rekoltesi araltılacak mi hakkında Sofyadan Balgaristanda pamuk ekini artlırılacak T Gazetenin esas gasisile Bir sütanan iki satırı bir (santim) sayılır. 2— Saylasına göre bir santi- | 3—)Bir şantimde — vasati (8) kelime — vardır. 4— İnce ve kalın gyazılar tutacakları yere — göre sanltimle ölçülür. gunluk vardır. Ge- | layan ?.. Dar koridorda dolaşan hade- melerden birl gözlerini uğuşuru- yordu. Yan yana kapılar açılıyor, omuzlarda havlular, dağınık saçlı, yumuk pgözlü talebeler musluğa koşuşuyorlardı. Bir ses, alt kat- tan yukarı doğru seslendi: — Yahu Ceahid, benim diş macunumu alsanal.. Eski mekteb arkadaşlarımdan birile, Beyazıddakl talebo pansi- ruz. Arkadaş diyor ki: — Daha dur, kalkmadılar. Iç- lerinde davul zurnaya kolak ver- miyenler var, hele bir gel de bakalıml.. Yatakhanelerden birine girdik. bir talebe hem çorablarını giyiyor, hem de sabah sesile mırıldana mırıldana bir şarkı söyleyor. Yü- zünden saçlarından sular akarak hızla içeri girenlerden biri, kar« yolaların orlasında eyik bir vazi- | yette durdu:; — Heyyy, hâlâ kalkmamak | cesaretini gösteren var mı? Âbr | hayat bombardımanına başlıya- cağım. bir- battaniyelerini Karyolada yatanlardan kaçı birdenbire bâşlari — üzerine çekib — kıv- rıldi, öteki birkaçı ise, derin bir uykuda.. harıl harıl uyuyorlar. Yüzünden, saçlarından sular akan genc talebe, ayaklarının ucuna | basarak bunlardan birinin yanına i, birdenbire başını, uyuyan talebenin yüzüne doğru — hızla silkti. —Z. ı, viye uğradığını yıvermişti. Yumru- oğuşturuyor : — Ne imansız heriflersiniz be, rahat yüzü yok mu bize? Tuh Allah cezanızı kaldırmasın, sinirli edeceksiniz beni, Gömleğinin düğmelerini ilik- leyen bir talebe atıldı : — Uyu oğlum uyu, tembellik | şişmanlık verir. Yine karşı köşede bir hengâ- ı me kopmuştu. Ayağı battaniye- den dışarı firlıyan bir. talebenin * de_rîıirıe yavaşça bir iğne batır- dilar, arkasından — kahkahalar.. vah uyanmıyanın haline.. tram- petler, şarkılar, gürültüler gırla Karşı karyolalardan birinde gene | | işte bizim SON POSTA gidiyor. Yatağından sıçrıyan hav- lusunu kapıyor, yallah dışarıya.. Köşede kıravatını takan - biri, burnundan bir dans havası çalıyor. Içlerinde elmayı dişleyerek yiyen- ler, soğuklardan — sallanır. gibi iki tarafa yalpa vuranlar..tA dip- teki karyolada iki kat büzülmüş olan talebelerden biri bir türlü kalkmak — bilmiyor. — Birdenbire | birkaç yastık havada uçüyor ve | yonunda bir kapı ğnünde duruyo- | talebenin kafasına çarpıyor. Siz olsanız kızmaz mısınız?. Al sana bir gürültü.. kahkahalar, bağrış- malar —arasında, — genc talebe ağzına geleni söylüyor: — Insaf be, akşam — ikiye kadar mütaleada idim, bir lokma uykuyu çok mu gördünüz?, Dört köşe bir ayna karşısında soçlarını düzelten genclerden biri sesleniyor. — Çocuklar, bu sabah elma reçeli var, yanmış — deyelim de bizimki küplere binsinl. Göne — tabbiyeli — arkadaşım, kolumdan tuttu: — Sabahları böyle yedi, se- kizde — kalkıyoruz, — şimdi tatli, boşuz.. imtihanlar yaklaştı. Geç vakitlere — kadar hep mütalea., son tahsil hayatımız burada, arkadaşlarla omuz omuza baş başa geçiyor. Her birimizin gözünde, hepimiz birer kıymetli hatıra olacağız, onun İçin kıyme- timiz büyüktür, ana baba birbirimize bağlıyız. Ne olacak yarın öbür gün mektebi bitire- ceğiz, hepimiz bir tarafa dağıla- cak, hayat kavgamız başlayacak, arasıra yalnız kaldıkca İşte hep bu zamanları hatırlıyacağız şimdi bizi çileden çı- karan şakalar, o ” zaman altınğpaha- sında birer hâtıra olacak, — düş! dükce kıymeti bü- gibi | Talebe Yurdlarında... Genc Üniversiteliler, Ne Olursa — Olsun Yurd Hayatını Unutamıya- caklarını Söylüyorlar «—Çocuklar, Gece Kimdi O “Şekerim, Şekerim!.. Sakın Beni Bırakma Şekerim!.,,Diye Sayık Bekâr talebu lokantasında ney'eli hir sabah kahvaltısı yüyecek, değil mi?, Bizim gibi artık olgunlaşmıs, yaşlanmış sa- yılan Insanlar bu unutur- lar mı?. Karşı oda'arın birinden bir çalgı sesi geliyor, biri hırçın hırçın: — Birak şunu sabah sabah yahul. Diye haykırıyor. * Kahvaltı başladı. Alt kat taş- hkda dizili masalarda temiz süra- hiler, bardaklar, tabaklar, içi di- Him dilim ekmek dolu sırçalar Yerini kapan oturuyor. Talebe arasında sabursuzluk — var, Biri kaşığı — çatalile masa Üstünde trampet çalıyor: — Beklemeyliz, beklemeyüz da beklemeyüz!. Talebeden biri, iki elile masayı kavraış, tramvay sürer gibi taklid yapıyor: — Dan da da dan danl. brrrrrml.. brav, brav!. dan dan dan, GöLÜÜN!... Küçük aralık bir yerden elinde reçel tabaklarile gelen Her peynir, aşçı, gürültüden şaşırıyor. kafadan bir sos: — Hey, yahu burayal. — Açlıktan nalları dikersem, doktora seşden şikâyetçiyiml. — Çocuklar şakayı bırakın, ben yeyib gideyim, bana galiba bir para gelmiş, onu alacağım. — Allah versin oğlum, Pata- gonyadaki çiftlikten gelir eksil- miyor! — Bugün reçel enfes amma, ne diyeyim, bana az gibi görünü- yor. — Develere hamurları az g- B_ir Ankaralının 'Özentisi Gazetenizin memleket haböf leri sayfasında (Beypazarında din - kıyafeti) - serlâvhası — altıf Beypazarı kadınlarının yeni " medeni kıyafetini gösteren fotoğ” raf nazarı dikkatimi celbetti. Beypazarı, Ankaranın bir za merkezidir. Kaza merkezindi” ki asıl Türk kadınının bu kıyaf ile merkezi hükümetimiz olân AF karanın eski kadınlarının kıy tini gözümün önüne getirdim. Hâlâ rastlanan ve kurunu vW tal bir kıyafette olan bu kadilf ların geydikleri şalvar, peştemi ile baş örtüsü olarak kullendik” ları (bizlm ötedenberi kullandığ” mıx dokuma minder yaygısı) cif” sinden acibüşşekil (çar) ı kullar” mamalarını ve Ankaramıza İâ bir kıyafete girmelerini ne kadâf özledim. Aokara, Hamamönt Paşaçeşiit çüldedi Na” Brdü Va Rüçük san'atlar kanunu — tatbiklli hakkında mektub gözderen Bay Saitli Mektubunuzun gazeteye - gll" mesi için sarih adresinizi göndef* meniz İâzımdır. * Aşkale muallimlerinden! M. Yaylılıysİ Fırka her hususta Azaları üze” rinde mücesir olmak salâhiyetidt Binaenaleyh itirazınık ee iş I. Küçük bir ekmek dilimi üstün! İrice bir peyir parçası koyub atif” tıran genclerden biri mırıldanıyort — Dün akşam evlilerden Sa* dıkta idim, annesi bir lahna doF masi yapmış, eh artık.. — Yahu, Necmi nişanlısında! ayrılıyormuş be, duyaninız var mi —Ah kâfir, imam nikâhınf sen kıyâcaktın değil mi? Fırsati kaçırdın diye üzülme bel.. Düuvar — dibindeki — masadafi ayağa kalkan gene bir talebö eline bardağı aldı, kaldırdı: — Çocuklar, Akşam kimdi © * şekerim, beni bırakma şekerimle diye sayıklıyan?.. Onun — şerefint İçiyorum. Hurya.. bir gürültü, kahkahâ” lar.. bardak kaldıran kaldırantır içlerinden biri bağırıyor: — Kimdi allasen, kimdi?. Bardağı ilk kaldıran ||iıler|lJ yümub bir papas gibi parmak* larını kaldırdı: — Aramızda lâciverd. caketh kurşunt gömleği, kırmızı kıravatir sarı saçlarile oturan zatı mub" teremi!. Suçlu — yakalanmıştı, herktf ortadaki masa başında — oturâf gence takılıyorlardı: — Allah versin, rüyada bile sevgililer. Bu ne Don Joanlık bt' hı, ne dersin?, Bardağı ilk kaldıran ıl kahk: haları basıyordu: — Hem nasıl sayıklama! l'jd şöyle havaya kaldırmış, n'l* avlar gibi o ne « şekerim! » ler.. iklde birde ağzını oynat! o re « Gigggitmel.. » diye yalt” rışlar.. hem de... Birdenbire taş mırdinnl"a lâciverd. paltolu bir. genc * nünce bu şen, neş'eli, dinc mes'ud talebeler arasında panik koptu: . — Haini — billâh, çık f'!'ç':', Aramıza evli girmez bizim. dışarıl!, — 4

Bu sayıdan diğer sayfalar: