2 Dünya Hâdiseler İ — ——— —— SON POSTA Tarihi Müsahabe Erarsız Girik Babasına Külâh Giydiren cüleri VePapa'nın Bir Hediyesi ŞÇransız Bakanı Mösyö Lâval geçenlerde Italyaya yaptığı ziyaretten döner- ken bindiği tren hudud — üzerinde Fransız ba- kanının kızı , | geri durdu. “Gümrük | Tİ lerle karşı | memurları içeri İlt karşıya girdiler. Devlet adamının bavulları bütün diğer yolcularınki gibi açıldı, içlerinde gümrüğe tabi birşey yoktu, fakat sıra Bakanın kızı Matmazel Lâ- valinkine geldiği zaman gümrlik memurları onun bavulunda yeni bir mücevher mahla gördüler, içinde basit bir tesbih vardı: — Matmazel bu tesibihin kıy- metli birşey olmadığı görülüyor, fakat mabfazası yenidir. Binaen- aleyh gümrüğe tabidir. — Peki efendim, veririm, fa- kat faturası yok, kıymetini size söyleyemiyeceğim! — Sebeb? — Çünkü bu, bir hediyedir, bana Papa tarafından verilmiştir. Gümrük memurları bu muha- vereden sonra düşünmüşler, mah- fazanın da mühim birşey olmadı- ğına bakarak gümrük resmine tabi tutmamışlardır. * Amerikada, artık âdet olduğu üzere bu yılda bir tane otomobil sa- lonu açılmıştır. Bu salonda teşhir edi- len otomobillerin en ucuzu bizim paramızla 500 lira, en pahalısıda 1450 liradır. Maamafih ısmarlama husus! tertibatı haiz olarak yap- tırılanların içinde daha pahalıları vardır. Amerika gazeteleri bu salonun açılması münasebetile otomobil satıcıları arasında bir anket ya- parak en ziyade hangi sınıf müş- teriyi tercih ettiklerin! sormuşlar- dır. Üzerinde herkesin mutabık kaldığı cevab şudur: — Bütün dünyanın en tatlı müşterisi Amerika kadınıdır, gelir muayene eder, en ziyade koltuk- larını, aynalarını ve karoserisinin şeklini gözden geçirir, bilhassa frenleri hakkında malümat alır ve nihayet peki efendim, diyerek hiç birşey almadan çıkıb gider. Buna mukabil erkek müşteri kaba ve haşindir. Bağıra bağıra konu- gur, zannedersiniz ki kavga et- mektedir, makine Üzerinde müna- kaşaya girişir; zannedersiniz ki mühendistir, fakat söyliye söyliye kendisi de yorulur, ve içer! girdiği zaman beğenmediğini söylediği otomobili, kapıdan çıkarken satın çalmış bulunur, Amerikanın yeni otomo- bil salona DOLAŞAMAZSINIZ FAKDİ $ ANZ fon Posta DAKİ BİRİLİN BÜTÜN ULkeyi HER GUN DOLAŞIR Rahmetli Ziya Paşa, edebi zevklerin içinde yaşanılan mu- hite göre değiştiğini anlatmak için şark ve garb şairleri, edibleri arasında bir karşılaştırma ya- parken ; Mümkün mü Senaiyü Ferezdek Molyer gibi bir tiyatro yazmak Der ve bir iki örnek daha gösterdikten sonra gu hükmü verir ; İklimde hükmü yok mu farkın Vaziyeti bir mi gerbü şarkın? Üstadın Molyere karşı hatir- ladığı Ferezdek, filhakika şark şairlerinin en büyüklerindendir. Bugün bile Irakta, Suriyede, Hicazda, Mısırda, Yemende onun şiirleri zevk ile okunur. Bu adam, sevdiklerini övmekte, sevmedik- lerine sövmekte çerçeve, sınır tanımıyan bir şairdi. Sözleri han- çer gibi keskin, kıvılcım gibi yakıcı olduğu için devrinin bü- yüklerini ürkütmüştü. Onun dilini tutmak için bol para verirlerdi, bol hediyeler yollarlardı. Fakat şair, sevmediği kimselerin para- larını, armağanları kabul et- mekle beraber yine onları hırpa- lamaktan geri kalmazdı. Emeviler namına Medinede Valilik yapan Hakem oğlu Mervan, şalrin devlet siyasetine dokunur bazı sözlerini duyarak kendisini cezalandırmak için Hükümdardan İzin İsteyince şu cevabı almıştı. Dövme, -okşa |, Vali, bu emir üzerine şaire yüz dinar (elli Ingiliz altını) ve bir binek deve yollad. Gördüğü karşılık, uzun bir hleviye idi! Ferezdek, şiirde olduğu ka- dar çapkınlıkta da şöhret almıştı. Kadına bayılırdı, boyuna halayık alıb keyf çatardı, içkiye de gö nül vermişti. Devrinin sayılı ay- yaşlarından (o sayılırdı. Valilerin, zabıtanın onu arasıra hırpalamaya vesile buluşları da çapkınlıktan ve ayyaşlıkta gösterdiği ifrattan ileri geliyordu. Fakat dediğimiz gibi, dilinden örküldüğü için ko- lay kolay habse atılamıyordu, sürgüne gönderilemiyordu. Ferezdek uzun yıllar bu su- retle yaşadı. Söyledi, yazdı, içti, eğlendi, Hicaz ile Suriyede ve Irakta yirmi otuz yıl parmakla gösterilen bir şahsiyet mevkiinde kaldı. Şimdi İhtiyarlık devresi başlıyordu. Saçı, sakalı ağarmıştı, dişleri kalmamıştı, beli de sezli- lecek kadar çöküktü. Lâkin ruh, yine syni ruhtu, kocamak bil miyordu. Bu sebeble de şairin gözü güzel kadın eteklerinden i çi dl E v İİ di ; ayrılamıyordu. Bu da onu sevme- İ İşatmazelile burun ŞairFerezdeke Hükümdar Hişamın Bir 4 , Oyunu Dı t i yenlerin, oçekemiyenlerin elinde bir istihza, bir tasrruz mevzuu teşkil ediyordu. Ferezdek bir gün, Emevi hü- kümdarlarından Hişamı on bin- lerce kişi önünde utandırmıştı. Emevilerle Haşim oğulları ara- sında bir mukayeseyi tazammun ederek söylediği bir kaside hü- kümdarı küplere bindirecek bir mana ve bir kuvvet taşıyordu. Kasideyi şairin ağzından ve hü- kümdarla birlikte dinleyen halk, sörekil alkışlarla kendini takdir ettiği için OHişamın O hissesine yalnız. susmak düşmüştü. Lâkin o, hıncını içinde sakladı, perva- SIZ şairi ocezalandırmayı tasar- ladı. Hişam da, herkes gibi, şairin hassas noktasını biliyordu. Bu, gençlik iddiası ve genc yaşa- mak kaygusu idi. (Hükümdar onu, İşte bu noktadan yarala- mak istedi ve bir gün Onun evine güzel bir halayık gönderdi. Şair evde değildi. eo Canlı armagan, onun yıllardan beri kocasından vefasızlık gören karısına teslim edilmişti. Kadın kıskançlık ate- şinden kurtulduğunu sandığı bir sırada evine güzel bir musibetin gen ema Beki, Zabtiye, Çatalçeşme sokağı, 25 İSTANBUL stelemizde çıkan yan imlerin bütün hakları Sahe ve gazetemize aitti, Abone bedeli peşindir. Adres değiştirmek 28 kurüştur. Gelen evrak geri verilmez, ülânlarden e Cevap ri Ma aa pia a ve riersi 141 İstanbul Telsfon 120303 — Gel, dedi, seni hükümdar bana gönderdi. girdiğini görünce telâşa düştü, İçin için yanmaya başladı. Hala- yığı getiren mabeyinci de şu manalı sözleri söylüyerek onun kıskançlık o duygularım O körükle- mekten geri kalmadı. — Bu halayık Ferezdek için dir, fakat sizede hizmet edebilir, Elverir ki onu kendinize bağlıya- bilesiniz. Bu “ihtar, kadının gözlerini açmasına kâfi geldi ve mabeyinci döner dönmez koşarak odasında uyuyan oğlunu uyandırdı. — Kalk, dedi, durma, hüküm- dar bir cariye yolladı. Baban gelmeden onu kendine bağla, Çarşıda — gevezelikle maşgul olan şair, saraydan eve bir nefis halayık yollandığı müjdesini alır almaz o yerinden fırladı, nefes nefese eve vardı, daha eşik üs- tünde iken karısından sordu; — Gelen halayık nerede? — Oğlunun odasındal, — Oğlumun odasında mı? Ne münasebet. O, benim için gön- derilmişti. Ve söylenilen yere koştu, iki gencin başbaşa © vererek çerez yemekte olduklarını gördü, erkeğin kadına, kadının (erkeğe kiraz sunması, yemiş çiğneyen genc ağızlardaki baygın şapırtı, orada biraz evvel cereyan eden sahneyi bütün © belâgatile © anlatıyordu, Ferezdek (sarsılmış (o bülyaların ıstırabını mübhem ümitlerle yan- miye (çalışarak Okızın koluna yapıştı. — Gel, dedi, seni hükümdar bana gönderdi. Kız, kolunu hırçın bir silkinişle kurtardı ve haykırdı: — Yıkıl be ihtiyar, kolumu kirletme. Ben sahibimi buldum ve sahibim beni buldu. Yarım saat sonra şairle oğlu hükümdarın huzurunda bulunu- yorlardı ve baba, İşlediği günah- tan dolayı oğlunun cezalandırı- masını istiyordu. Hişam sordu: — Bu suçu neden işledin?, Babana gönderilen bir halayıgın kalbine girmek doğru muydu? Delikanlı, sükün cevabı verdi: — Efendimiz, bu ibtiyar tam içinde, şu , elli yıldır anama tasarruf ediyor <> i Kari Mektubları Bir Vergi Mükellefinin Dileği Altı sene evvel burada musak kafat tahrir eden komisyonlsf mülklere fazla kıymet ve irad takdir etmişlerdi, Vergi bu kı ve İrad üzerinden verilmektedi. Bugün ise emlâk kiymetleri 9 zamana nisbetle yüzde 60-70 silmiştir. Biz o zaman İstida Me. hükümete müracaat ederek konW i lan kiymet ve irada itiraz © : bu işde çok müibalâğa olduğum” bildirerek yeniden kiymet takdif eciimesini ve konulan kı i haddi makule indirilmesini iste mişdik. Fakat “ tadilâtı ç esbabı mucibe görülmediğinden « dileğimiz reddedilmiştir. Re's#f malmüdürü tarafından yapılan b red keyfiyeti bizim gadrimizi mi” cib olmaktadır. Mağduriyetimis8 meydan verilmemek Üzere emi : kimize yeniden kıymet biçilmesisi diliyoruz. Ğ İ İneboluda Molla Hasan oğlf Şekerci Mahmud k evabisp j Malatyada lokantacı Vanlı Be) | Ahmed Hamdiyer Halk dilinde Haleb veya DF yarıbekir çıbanı denilen, intişsf vasıtası o havaliye mahsus sinek” ler olduğu söylenilen Şark çıb#” nının İz bırakmadan tedavisi usuli | henüz bulunamamıştır. Cild müte“ hassısları bu hususda tedkikat yap” maktadırlar. Istanbulda ele l ile az iz bırakmak suretile tedi" visi mümkün olmuştur. Bu husus” da daha fazla malümat istenir# Gureba hastanesinde profesör Bay Halüsi Behcete müracaat etmek lâzımdır. 1 * Taksimde o Sıraselvilerde Bay A Saime: Talebe hocasından ne öğren | dise başkasına da onu öğretir, Bİ naenaleyh bizim yazdığımız yanlıf değlidir, tadil edilmişdir.. Ancak” biz sizin mektubunuzuda İşi | tetkiki için alâkadar daireye gös” * dermiştik. Son mektubunuzda bf | raz daha nazik olsaydınız isabet ederdiniz. Hocanın yanlış öğre mesi keyfiyeti tedkik edilmektedir. Neticeye Intizar etmenizi tavsiy€ ederiz. * Bay İ. İzzet Öztürkle Salim Uysal Sarih adresinizi gönderirsenif mektubunuzu basarız. Le e immkmi ed İzahat Bekliyoruz Gazetemize F. N. remzi mektub gönderen İşçiye: 4 Verdiğiniz malümat kâfi deği dir. Biraz daha sarih olunu biran evvel göndereceğiniz mek l tubunuzu bekliyoruz. MR NAAM smmm ben onun bir halâyiğına el uz#f” mışsam çok mudur? Hükümdar güldü: — Babanın (oğlu | imiş” Çünkü bu düyünceler ancak dö” tumuz Ferezdeke yakışır. ç Diyerek (o delikanlıyı 4 bıraktı, şaire de şu sözleri söyledi — Sana yehi bir halayık vw rebilirim, lâkin oğlun, W“ İ onu da elinden alır, Halbuki yi yar, bir kafaya çift külâh y : maz, giydiğinle iktifa et, yi için hieviye yazıb Be al? yag