8 Seyjır SON POSTA [Büynk resimli roman M 10 <a Yaran : Sermed Muhtar Alus I_KI GÖNÜL BİR OLUNCA.. 8 - 935 Şaban Paşanın kızı da, bir Samanlık Seyran Olur ! tekrar başlarını biribirine yak- Misafirlik Saatlerce Sürüb Gidiyordu kerime — hanımefendiden ziyade ahretlik ve yanaşma kılıklı bir tazeydi. O biçare dahi giyim kuşam, süs püs züğürdüydü. Üs tünde, bedestenlik bir iğneciği bile yoktu. Mektebi Mülkiyeden - birinci çıktığı için Mabeyin kâtibliğine alınmış, kayımpeder yanına da- mad girmiş, iç güveysinden har- hca değil bin berbat, ağım var dili yok, allahlık bir kocacığı vardı. Mabeyin kâtibi diyorsak sıra kâtibi; zavallının eti ne, budu ne? Kör değneğini bellemiş gibi hergün konaktan çıkıb Ihlamur yokuşunu bayır aşağı inmer, Yıldız yokuşunda taban tepip vazife- sine gider, akşam olunca yine gerisin geri, İnişler inerek, yo- kuşlar tırmanarak, eve düşerdi. Kızcağız, konağın ayrı bir bö- lüğünde oturuyor, kocasının eline bakıyor, akran ve emsalinden çok geri kalıyordu. Fakat Şaban Paşanın bir oğlu vardı. Öyle bir gene ki yakışık- hlıkta, şıklıkta, vardakostalıkta bir tane... Manakyan'ın tiyatro- sundaki aktör Binemeciyan, ouun yanında metelik mi eder? Hani Acem güzeli veya Güreli güzeli diye iarif edip dururlar : Parlak kara saçlar, gür kaşlar, kıyırcık bıyıklar... Badem badem gözler, hurma burun, hokka ağız... O kadar beyaz ki bir gün tıraşı uzasa yerleri mavimtrak duruyur; vecbindeki damarlar ha- val mai renkte gözüküyor. Bu kadarına canların dayanma- dığı malüm, balbuki dahası var: Boy pos selvi; omuzlar gepge- niş; bel ipincecik. Yirmi beşine bile girmemiş; eriştiyse bile adımını atalı bir ay geçmemiş. Rütbesi, aekeriyeden ferikliğe mpadil olan ulâ evveli; memuri- yeti cem'leti —resumiyede aza, “Gülmez biraderler ,, e çıkarttığı fotografına bak, hart diye dilini isır. Sırmalı göğüsü, pıtrak gibi nişan içinde. Araya gizliyi ve kapaklıyı sokmayıb apaçık söylemek lâzımsa Şaban Paşalara karşı Atâ Paşa takımının bu kılınması, bu Mah- dum Beyin yüzsuyu hürmetineydi. Genc, güzel, ergen bir delikanlı, Mumla aransa böylesi bulunmaz, Çünkü Atâ Paşanın kerime hanım yetişmiş, gelinliik çağa gelmişti. ergeç, birile baş göz edecekler- dL Şaban Paşanın oğlundan âlâ- Sımı aramak abesti. Hanmefendi ve ortanca ha- nimelendi, okadadar seyirci gö- zün önünde, hâlâ sarmaş dolaş, gözet, biraz uzakca dur, Sol ba- çağımda domatesim var (yanl ro- matizma) verdir. Çarpı verirsen vecasından — Ah büyük hanımfendici- ğim, bamımfendiciğim, — alimallah Vizleri ihya ettidiz... Tanrım böy- DHS gö üK e t bt Ala paşanın kızı Yekta le nico mice bayramlara ulaştır” sın; paşacığınızla, evlâtcıklarınızla, hep bir arada... Şap, şap, şarl.. Şapur, şupur, Herkes ayakta bekliyor, ku- caklaşma bir türlü bitmiyordu. Artık gelenler de, kabul edenler de gik demişti. Yorgun düştüler; halayık aya- ğivari, geri geri yürüdüler, Yenl misafirler baş sedirç alın- dı; ev sahibeleri de yanlarına iliş- ti. Salonun içinde kaç kişl varsa hepsi de, küçük abdestleri sıkış- tırmış gibi mütemadiyen kıpırdan- makta, bacak oynatmakta, ter dökerek kapının dışarsına bak- makta idiler. Herkes,topaç gibi — mihveri etrafında dönüyor, kimse yerine oturam!yor, konak — sahiblerinin gözleri pırıl pıril parlıyordu. Yerleşilib birez soluk alındık- fan *ve mendillerle biraxz havala« mnildiktan sonra nazarlar çapraz- vari birbirine kavuşdu. Eller çe- nelerden burunlara vararak, gö- güslerden alınlara çıkarak, yerler- den tepeleri aşarak, sineğe kış diyen, şöylesine aşnalık eden, kandillinin kandililsi olan temen- nahlar çakıldı. Resmiceler uzaktan keyf sör- dular; ortalar nazikâne arzıbulus etliler; aşağı tabaka eteklere var- dılar, ayaklara kapandılar. Ata Paşanın hanımla ablasın- da, biraz evvelki caka, lakaytlık kalmamışdı. Deminki gibi, statl- vari durub yalnız dudak kımılda- tarak murıldanırlar mm hiç? Bunlar ötekiler değil, Şaban Paşanınkiler. Terbiyesizliğin ve saygısızlığın dikâlâsı olur, H E boyuna kafa kafaya toslaşıb fr sıldaşıyorlar, doğrulub yine selam sabahtan sonra başka vesile ile laştırıyorlardı: — Yekta kiız, ister misin kazık karile Beyoğluna çıkmış olsun!.. — Çıkar mı çıkar, bizleri de rezil ve rüsvay edermi eder... | O kadar - pusulayı — şaşırmış, | zihnen meşgul bir halde Idiler ki | kaçıncı defa olarak Şaban paşa- | mın, mahtum beyin, damad beyin afiyetlerini istifsar eyliyorlar, (allah- nice nice yıllara eriştirsin) leri, (emsali kesiresile müşerref eyle- sin!) leri tekrarlıyorlar, karşıların- dakiler de kaçıncı defa olarak basma kalıb cevabları veriyor- lardır — Sok sükür epsi eyidir, tanı lulaki kizim, ortanza, hanım kizim! — Tddia ederler, elhamdülil- Jâh cümleten afiyettedirler efeml. Bu sefer de, koridora açılan sol kapının önünde bir kargaşalık oldu. Erkân minderindekiler, omuz omuza İtişiyorlar, Üstüste mecel- leşiyorlardı. Kapının bir kanadı açıldı. Bu da nesi? Kıçın kıçın biri geliyor; girecek, bir türlü gire- miyor; yeriede Sayıyor, ıkınıb fıkınıyor. Düdük gibi bir haremağası sesi çınladı: — Yer verin hanımlar!.. Savu- lun kadınlar!.. Dilâver ağanın boyu leylek, Kolunu bile kaldırmadan üst sür« güyü çekti; kapalı kanadı arka- sına dayadı. Yine iki kalfa; ellerinde yine koskoca bir gümüş tepsi; tepsinin üstünde bayram şekeri, (Arkası var) Rus Borcları Amerika İle Sovyet Rusya Anlaşamadılar Vaşlaton, I( AA) — Bay Hul, Sovyet barçlari hakkında, Sovryet Elçisi Bay Troy:noveki'yi görmüştür. Görüşme kısa olmuş ve Bay Hul, gu beyanatta bulunmuştur: “— Sovyet Rusyanın vaziyetind bakılırsa — şimdilik bir — anloşmanın kabil olmamı umudunu taşıyamayız. Buna mütecasifim. Çünkü Rusyada piyasa bulmak İstiyen çiftçi ve sana- yicilerimize ve Rusyada — emlâkine vaz'ıyed edilmiş vatandaşlara muhab. betim vardır. , Dış Bakan Bay Hul görüşmelerin kat'i olarak bittiğini de ilâve etmiştir. Bugün ŞIK sinemada JEANETTER MAC DONALD ve RAMON NOVAKRO - tarafından temsil odilen PFransızca sözlü ve ksmen renkli büyük operet KEDi ve KEMAN Pazirtesi Gnden itibaron EKMEKÇi KADIN Yrememe reskeneesenmen ennnn Tepebaşı Şehlir Tiyatrosunda Bu akşam saat 90 de İNSANLIK KOMEDİSİ 4 perde Yazan » Balzak Eski Fronsız tyatrosunda Bu akşam #snat 20 de DELİ DOLU Öperet Yazanı Ekrem Reşid Besteliyen : Cemal Reşid Yanbat Beletiyest ŞehirTiyafrosu | | İ |) S Borsada Hafta İçinde Neler Duyduk ? Piyasalarda genel bir durgunluk ve bekleme - vardır. Afyon — Afyon piyasasında bir iş olmadı. Geçen hafta bil- dirdiğimiz üzere Ankaraya giden afyon tücearından mürekkeb he- yet döndü. Bunların Ökonomi Ba- kanlığı ile yapdıkları konuşmaları ve bunun neticesinde uyuşturucu maddeler inhisar idaresinin afyon satın almıya başlayacağını duyan piyasa çok sevindi. İnhisar idare- Istanbulda —afyon almıya başlamak üzere hazırlıklara baş- ladığı ve İzmir şubesine bu yolda emir — verildiği duyuldu, Fakat aradan yedi gün geçmiş olmasına rağmen henüz uyuşturucu mad- deler inhisar idaresi alışlarına başlamamıştır. Bu bekleme tuccarı sinirlendirmekte ve sık sık idareye müracaate sevketmektedir. Piya- saya yayılan bir habere göre idare bilfül afyon alımına önü- müzdeki hafta içinde yapılacak olan idare heyeti toplantısından soura başlayacaktır. Bu arada inbisar idaresinin dışarı pazarlara ufak tefek satışlar yapmakta devam ettiğini alâkadarlar söyler mektedirler. Önümüzde yenl re- kolteye az zaman kaldığı ve 1934 mahsulü afyonların henüz birinci ve ikinci ellerde bulunduğu gözönünde tulularak bu alışların bir an evvel başlaması İsten> mektedir,' Tiftik ve Yapağı — Bu iki maddenin piyasası son yirmi beş gündenberi akamakıllı dur- muştur. Dışarı pazarlardan bu mallar Üzerine bir istek ileri sü- rülmemektedir. 1934 yılı büyük alıcısı olan Almanya da alışlarına bir türlü başlamıyor. Bu duruşun sebebini araşlıran — Türkofisi Berlin şubesinin — vardığı netice şudur: “ Cenubi Afrika ile Arjantin- den yün gelmeğe başlamıştır. Bu memleketlerin malları hem tecrl- beli olduklarından hem de nisbe- ten daha ucuza teklif edildikle- rinden — tercih olunmaktadırlar. Yalnız birincikânun 1934 ayında Arjantin ve Cenubi Afrikadan 16 milyon marklık yün idbal edilmiş- tir. Türk tacirlerinin. bu memle- ketlere rakabet edebilmeleri, her şeyden evvel müsaid fiat İsteme- lerine ve bilhassa Iyi mal yolla- malarına ve yollıyacakları parti- lerin alıcıların memnuniyetini ka- zanmağa elverişli olmalarına bağlı bulunmaktadır.,, Binaenaleyh tiftik ve yapağı piyasalarının açılması ve yeni İş- lerin meydana gelmesi İçin bu va- yünlerde bu fiatta ahcı çıkmıyor- lar fiatların gerilemesini İstiyorlar, Iddialarına bakılırsa dışardan ge- tirilecek yabancı memloket leri Türk yapağılarından werimli bulunmaktadır. Tiftik istoku artmaktadır. Alâ» kadarlar bunun mikdarımı 15-16 bin, yapağının ise 10 bin balye olarak tahmin ediyorlar. Son günlerda tiftik satın al- ması için tüccar taralından kene disine yapılan tekliflere Sovyet Rusya — Ticaret Mümessilliğinin müsbet veya menfi hiçbir cevab yermediği anlaşılmıştır. Âv derisi — Av derisi p yasasında bir değişikliğ ve cat” [lılık yoktur. İstek yok denecek kadar azdır. Bu yıl, geçen yazı” miz da anlattığımız gibi, tilki postlarına iş çıkmamaktadır. But* ların ismen fiatları 6 ilo 10 Jirâ arasındadır. Tavşanlardan — bif parti 18 kuruşa satıldı ise de bü fiat piyasa sayılmamalıdır. Piyasaâ 16-17 kuruş arasındadır. Sanşar* ların - Hiatı 22-24 lira arasındl bulunmaktadır. Piyasanın umumi gidişi cansızdır. Her yıl külliyetli mal alan birkaç ticarethanenit arada sırada yaptıkları küçük alışlardan — başka bir hareket yoktur. Buğday — Buğday piyasar sının genel gidişi geçen haftanın eşidir. Fiatlar ayni seviyeyi tutu* yorlarsada gidişleri naziktir. Ekis: tra beyazların kilosu 4.7ö; fark çavdarlılarında 4.125 kuruştur. Arpa — Arpa piyasası b para kadar garilemiştir. bunun sebebi Samsundan gelen arpala* rın piyasada satılmış olmasıdır. Yemlik için satılan bu malların kilosu 3.75 kuruştan müuamele görmüştür. Piyasanın genel gldi- sinde bir değişiklik yoktur. Dışa- rıya satış olmamaktadır. Fındık — Fındık piyasası değişmemiş fakad sağlamlaşmış” tır. Geçen hafta Akçeşehirden piyasada oldukca mühim bir is- tokun gelerek kısmen - satıldığın! bildirmiştik. Bu mallardan bu baf» tada çok az bir kısım satıldı. Mal sahibleri fiatları aşağı bularali fındıklarını vermek - istemliyorlar. Piyasada içfındıkların kilosunu 47 kuruştan alıcı vardır. Fakat satıcı olamadığından iş olmamaktadır. Fransanın Altınları Parla, 1 (A.A.) — Fransız bankasi umum! heyetinin toplantısında, gayri gafi varidatın 1933 senesindeki 396 buçuk milyon franka karşı geçen sene 4li milyona yökseldiği bildirik miştir. Masraf çıktıktan sonra safl yaridat 1933 deki 88 milyona mukas bil 188 milyon 800 bin franktır kl bunun 87,642,034 frangı safi temettü zümreye mensub olanlar cemiyet” — ten ayrılmıştı. Dünkü — toplantıda yapılan — müzakerelerden — sonrü aradaki ihtilâf halledilmiş, tekraf birleşmişlerdir. Dün yeni idart heyeti seçimi de yapılmış ve ı Kemal, Ziya Nuri, Hüseyin Kâmlk İsmet, Eyüb Sabri, Hamdi Y& Tahsin seçilmişlerdir. ğ Oporatörler Toplanıyor — Türk Cerrahi cemiyetindem: el Türk Cerrahi cemiyeti ayl — k