Siyaset Âlemi Silâhlanmanın : | O10 RiecikŞ u. Hayal Peşinde Uluslar Arası — |Roma | Lindberg'in Yavrusunu Koşan Şartları Görüşmeleri Gencler :.. j Noel yortu'arından birkaç ay önce Etrafında Öldürenin Muhakemesi Londrada İngiltere, Amerika ve Ja- ponya arasında “Deniz silâhlarının azaltılım ,, Glküsü Üüzerinde görüş. melere başlanmış, fakat uzun çekişe melerden — sonra İyi bir. bitime varılamalan konuşmalar — durmuştu. Bu yo'da yeniden masa başına otu- rulub oturu ııııyıeııı belli değildir. süşmeler.n çıkmaza soplanmam, Deniz n _ııp..,..':.. İngil tere ve Amerika ile beraberlik İste- mesioden ileri geldiği bu sütunlara korrelerce yazılıb #öylenmiştir. Bu Mmevzua dokujur olarak “Japan Tay- mls, adındaki Japon gazetes'nde bir head gözdük. Bu bend, Japon bütçee ::—u:rhıvııııdıı bahsediyor ve di. * Japonya Maliye bakanını bütçesine (.ı.ıoı_u’» y!:. dı.h:%'ıîî: ::'lı:ıikhıbı:ı elmesi Üzerine, kabine ni ğ Minlerini tasvib olarişin, Yatse tah- Eklenecek o'an bu mikdar, l::ıkıı'ı'l:ıulıklun u şekilde d muhte- ağıtıla- £7 mi'yon yen Harbi; Bi ü iye Bakan' 4 27 milyon yen Bahriye Bıılıııl'ı:::_ eriye kalan 3,400,000 yen de » Ziraat ve Orman Bakanlık. Bütçenin'ilk tahı yen olduğunı 57,400,00- ** 'minleri 2,043,000,000 BÖre sonradan ekl, nen yen,, İle çifçi faalı o arak ilâve ılilt YİS ’-.:1:'0: & yen de — hesaba katılırsa — yetün 00,000 yen olacaktır. Bu bütce $kırılacak l aei yeni - ulusal elit 4000,000 yen kiymetinde Bu zatırlardan a rı'), savaş bütçesi, r. Bir dev.et, Uluslar aram di ki ::ı'l:ıı;:'mn ohuıık Şartile, ılll;:n: Ba tahsisatını — dilediği ibl çoğal tabilir. Ancak u!ıyıı 'I:ir Yanşı, örneği vermemek mlaşılıyor ki 8l kıhın.nlt gerekt'r. Çünkü evrensel barışın korunması, e 40 szaltıi'masına bağlıdır. — » Navudlukta Ta m Sükünret — Arnavudluk Arnavudluğun — uygun o'duğu sanılm: ktadır. Sevmedi Idare e'.ıîılî... h[;:. Hi bitirmedim.., H K h'k:ln:nrğ:ı:.d r, daha hikâye- » Giğarasıni ya. — Daha var mı? ılyo(ı::z:.d Galib, ılnlrlelımlu ben- Y ü h."ı““;!(;ııı ı..eıhıııı geçmişken, - Peki, pekt, ©: Bo peki,.. Söyle... Ben de, — Ne münasebet? Cevad Galib, kurnaz bir kah- Ei ı:;nııh: — Fiz de tebdilhavada -idik! demek is edim, bu kızın çekingen tmr az çok öğrendiğim iç'n, Musirfra) peşine düşmemiş oldu- nlattım, K ği içine bir kurd dll.ı:ud;ınııd,.'d S Hl-'"-'_ _Şinııl düşünüyordu: — Perkil. istiyorum #mma, | ek Ce cesaret edemi: Cevad Galib, derhıltı':lı::ı'ı::; e— Benim anladığım: ç c.hete ten de bir tehlike yok! h Roma, 9 (A. A.) — Fransız « İtal- yan uzlaşmasınını silâhları bırakma meselesine müteallik kusmında deni« m müsavatına dair 11/12/1931 atfen, her iki bevletin — «ilâhları daki — taahhüdlerini tek taraflı bir hareketle değiştirmiye- teğini ve böyle bir vaziyet tahadcüs ettiği takdirde, Iki hükümetin biribi- Ene danışacaklarını karar — altına almışlardır.,, bırakma — husus » Roma, 9 (A. A.) — Bay Lüval dün öğleden sonra Parise hareket etmiş, durakta Bay Musolini, Bay Suvicb, Franmz ve Avusturya ve küçük lü'Af sefir'erila gehrih yüksek memurları ve bariciye nezareti erkânı tarafından uğurlanmıştır. lstasyon civarında top- lanan büyük bir halk küt'esi Bay Laval ile Bay Musoliniyi hararetli bir Burette alkışlamıştır. Sarda Rey © Verme Vaziyeti Sarbruken, 9 (A. A, ) — Gelecek pazar güaü reylerini vermesinde güçlük o'an bezi memurların reylerini istimal — etmeclerine taha's — olunan günde ( 2200 ) rey sahibine mukabil yalnız (201) k'şi reyini istimal etmiştir. memurlar arasındaki * Londre, 9 (A. A.) — Cuma — günü toplanmıya başlayacak olan Miletler cemiyetinde lecek İş'erin en mühimi Sar İşi olacaktır. Sarda reye lerin toplanmasına Pazar gümü beş- Tanacaktır. Neticenin Pazartesi öğleden sonra belli olacığı sanılıyor. Sar'dan gelen haberler, reylerin verilirken ve alındıktan sonra asayişin korunacağını umdurmaktadır. Sar hükümet komisyonu tarafından bu iş için alınan tedbirlerin vaz'yete — Ne gibi? — Yani evlenmemiş... Harun Şinasi, boğulacak gibi sordu: — Nereden anladın? — Evi bir kadın, bilhassa yeni evli bir genç kadın, sokakta bir erkek ahbabile o kadar tabil, serbest konuşamazdı! — Emin misin? — İki elimi ateşe sokarım... Sen de, beni, toy yerine koyu- yorsun! Harun Şinasi, birden arkadaşı- nn boyıuış: sarıldı: Ğ — Beni, hayata iade ettinl.. Cevad Galib, gülerek geri çekilmişti: — Dur, dahası var. — Dahası mı? t... Kaldırımda ayak Üzeri, saatlerce konuşulmaz ki... Zaten Beyhanda da bir durgunluk vardı. Müsaade istedi, bir tram- vaya bindi. Hemen bir otomobil çevirdim, şoföre: Şu tramvayı takib etl dedim. Harun Şinasinin rengi, tekrar solmuştu: ; — Nereyo gidiyordu? — Bon; senden - fazla merak içinde İdim. Hele otomobille tram- Flemington, 9 (A, A.) — Dün, muha- kemenin — beşinci günü idi. Haupt- man, benzi uçuk | ve gaşkın bir halde bâkimlerin karş s- na çıktı ve jürl Azasının yerliyer'ne oturmasını dikkat- le takib etti. Sonra szaki ona cösaret vermek İsliyormuş gibi — gülümseyen karısıaa döndü, ha- raretle konuşmağa başlıdı. Resmi parmok Izi mütehassısı Kel- İy,me çocuğun oda- sında, ne de mer- divenin — üzerinde hiçbir parmak izine tesadüf etmediğini söyledi. Avukat Reiliy, Keliynin ifadesini derhal cerhederek, gerek Bayan Lind- berg'in ve gerek dadı Betty Gov'un mdaki eşyaya el sür- inaenaleyh herhalde iz 19 olacaklarını iddim etli. «ukarda: Flemington, 9 (A. A.) — Müdafa vukatı Reil'y, verilen banknotların mumaralarını tesbit etmiş olan 22 şa- hidin dialenmesinde 1srar etmiyerek Moskova, 9 (ALA.) — Leningrad yolundaki som tren facıamuda, yol Üzerindeki İşaretler, tehlikeyi göster. diği halde, karzaya uğrıiyan — trenl durdurmadıkları — için, iki makascı tevkif edilmiştir vay takib etmek kadar güç bir şey yok... Kâh ilerliyor, kâh ge- riliyornz. Muttasıl öne arkaya, sağa sola başımı döndürmekten boynum ağrıdı. Nihayet Gulata- saraya gelmiştik. Beyhan, Galata- sarayda tramvaydan İnmişti. Ben de otomobilden atladım. Cevad “Galib, durdu, Harun Şinasi ân sirima, okşar gibi vardu: — Endişeye, meraka, telâşa mahal yok.. - Bir müddet İstam- buldan uzak kalmış bir genç kız, moda mağazaları camakânlarına basret çekmez mi? Hele © par- lak ilânlı sinemaları özlemez mi? Kumaşcı, şapkacı, kunduracı dük- kânlarına baktı ve nmihayet bir sinemaya girdi. barun Şinasi, kararsız. karar- sız bakıyordu: — Sen de, sinemaya girdin mi? Cevad Galib başını geriye itmişti. — Yok, duracağım.. Çocuk- musun? Ona, görünmeden, bir bilet te ben aldım, Gs.nemaya girdim. Durmuştu, kaşları, sahte bir ciddiyetle çatılmıştı: — Bayan Beyhanı, orada bir erkek bekliyordu, — gittiler, bal- konda yanyana oturdular, Haaun — Şinasi, bir koltuğa çöküverdi — Allah belanı versin, sonun- da veracağın netice bu miydi. * Cevad- Galib, kahkahalarla gülüyordu: —uMuhakeme_ Celseleri Büyük Bir * Heyecan İçinde Geçiyo Hâükim Trenşar Aşağıda: Hâkim Robbina Ğ GeŞ fidyel ne- catın ha. zırlandı- gına dair olan ra- Çocuğun mürebbiyesi poru mu- Mis Betti Gow teber tutmağı kabul etmiştir. Bugün dinlenecek iİlk şahid Doke tor Kondon'dur. Hekimler Hauptmanın soğuk algınlığından ve göğüs adelele- rinin ağrımasından Mmuztarib bulun- duğunu söylemişlerdir. Moskova - Leningrad Tren Faciası Moskova, 9 (ALA.) — Moskora - Leningrad ekspresi kezasında kurtan gidenlerin sayımı şöyle tesbit edil- mektedir. 17 kişi derhal, 6 kişi sonradan Slmüz, S6 kişi ağır, 83 kişi de hafif yaralanmıştır. — Ne de çabuk iİnanıyorsun? Kızcağız, tek başma, kuzu gibi oturdu, sinemayı seyretti. Göz- lerine g'iserin damlatılarak ağla- mış hesi verilen soğuk ncva Amerikan artistinin. teessürüne, belki de İnci gibi yaşlar- döktü. Sinema bitince — çıktı, — bir tramvaya bindi, Köprünün yolunu tattu, vapurcuğuna bindi, Kadıköyüne geçti... Harun Şinasi, arkadaşını - bu- dala budala dinliyordu: — Sonra? — Sonra, evine gitti, ben Istanbula dönüyordum. Iskeledeki kahvede vapur beklerken, onun tekrar iskeleye geldiğini görmi- yeyim mi? — Sonra? Cevad Galib, iki elini kalça- larına vurmuştu; bağırdı: — Sonra? Sonra? Çıldırtacak- sın iİnzanı... Harun Şinasi, büsbütün şaşır- mışdı; — Peki sormıyayım mı — İsti- yorsun? — Birak, işte anlatıyorum, — Anlatmıyorsun, öldürü- yorsun, Cevad Galib, başını çarpıtarak güldü: — Uzun etme, ölmedin, dirik din yal.. Ne ise, Beyhan, iskele- de, — vapurdan çıkanları — seyre başladı. Behice ile buluştular * ve kumluktan kolkola yürüdüler.. Şöyle bir mektub aldım: “*O; on beş yaşında bir köylü kızı, ben yirmi sekiz yaşında bir genç! Onun tahsili ilk, benim orta. O hırçın ve güzel, ben de.. Renklerimiz bir. O, karışık ve geri bir asile içinde yetişen bir yıldız... Bana tutkun ve.. Benim olmak için her şeye razı.. Ailesi efradı da öyle! Meşgalem fikri. Onu ben, fik- ren yetiştireceğim. Tanışıyoruz, mektublaşıyoruz. Evelenmeğe zih- nim yatıyor. Yalnız annem iste- miyor onları... Onun gözü başka- larında. - Tıbkı Burhan Cahidin yeni romanındaki gibi- ne yapma- hyım? Saadet yolunu gösteriniz. Aşkun Bu okuyucumun sorduğu suale şöyle bir cevab vereceğim: — “Saadet yolu hayalder vazgeçmekte, şiirle kendi kendinl aldatmaya veda etmektedir. * Ankarada bay (G. M)e: Ev- lenme bahsında kimsesiz bir kızın, kalabalık aileye mensub bir kıza tercih edlip edilmiyeceği, erkegin karakterine ve ülküsünün ciİns.ne tabidir. Eğer kendi köşesinde yaşayan, işlerinde kimseye tâbi olmayan bir adamsa kimsesiz kızı tercih etmelidir. Bilâkis cemiyet hayatını seviyorsa ve işlerinin genişlemesi cemiyette fazla adam tanımaya bağlı ise kalabalık bir alleye intisabda fayda görebilir, Hülâsa mutlak olarak - kestirilip atılıverecek bir mesele değil: İr. TEYZE Amerika Ve Japonya Vaşington, 9 (A. A.) — AÂyendan Kiug tarafından verilen birtakrir de Kellog misakına ve Çivia ni tekeffül eden Cokuz devlet andlaşmasına mi Iıır.ıl_ıık edib etmediğni teyin için bariciye encümen'nce tabkikat yapılması teklif edilmektedir. Harun Şinasi dişlerini sıkmıştı: — Behice, hani, derhal bana telefon edecekti... Bir de kızmıya- diyorsun! ’".'— şlıziyeü anlamadan kat'i- yetle hükmetmiyelim. Şimdi her- halde Behicede havadis vardır. Bugünkü polis hafiyeliğimi nasıl buldun? * bi ba Harun Şinasi, “durgun duru- ’“t Cidden mükemimel!.. Ziya- feti hakettin. Cevad Galib, birdenbire cid- dileşti: — Senden ziyafet Istemiyorum. — Peki, emret. Ne İstiyorsun? — Emir de değil, rical.. Harun Şinasi anlamamış gibi bakıyordu. Cavad Galib, onun koluna girdi: — Behice hakkında, en küçük bir müsamahasızlıkta bnlunmanı — Yoksa? — Bir küçük kapris... Dıl?ı doğrusu, bir izzetinefis meselesi.. O, benimle alay ediyoz; beni, ye- re vurmak - istiyor... Fakat ona, öyle pek ihmal olunur bir kuvvet olmadığımı anlatacığın! Durdu. ve içini çekti: — Bu, daha — ziyade menfaatine olacak! Harua Şinasinin gözleri par- layıvermişti: genim ( Arkası var )