BC A Te £ KR M e —? İkinci kânın SÖN POSTA Italya İle Fransanın Anla- şamamazlıkları Acunua ( dünya ) barış temelleri- Bi — sağlamlaştrımak — için — İtalya 'ransa arısında bir müddet. tenberi yapılan müzskerelerin bekle- Ben neticeyi vermiyeceği görünüyor. Bu konuşmaların acun barışına tesiri $u noktacandır ki bu iki devlet ara tında ortada kalmış ve halledilme- miş mese'eler vardır. Bunlara bir lekil ve düzen verilmedikçe bu İki letin genel siyasa hakkında gö- Tüşleri birleşemiyor. H:ltuki İngilte- tenin düşünüşüne göre büyük savaşe tan sonra u'us arı biribirinden ayıran .ıçı.ıyı ik curumu bir hayli uzamış- tir, ine İngiiz görüşüne — göre uıh:.:. Avrupanın, fuyuî ınvı'“ın #vvi Muvazeni İ lll et siyasasına dönme- Zra Emperyalist u'uslar içia bu, bir mecburiyettir. Hem küçük devlet- lere dal bu iki beyliği birib işlerin fazla karışık #, Fransamın, ya'nız kendisi leğil böyle bir endleşma yaparken pek çok geyleri hesaba k tmak mecburiyetinde bulunması, — konuşmaları uzatıyor. Şimdi gelen duyum'ar (haber) ise, bu konuşmaların daha — bi haylı uzaya- tağım, belki de hiç nelicelenmiyece- |'ılıı6ıt;ıl7or. çünkür — Fronsa,| — Tunusta, tebaasına hususi bir akalliyet temin edecektir. t tonda İtalyanın emel- ekle kalmıyacak Şi İtalyanın ele gecirmesine aB ecoktir. Bu münasebetle .“_.ı—“ı...yı.yı vermesi bile düşü. Fakat Ayırra İtalyan waziyeti 3 — İtalyanın bir Akdeniz olmasına m devleti ukabil Manş, Şimal d lerile Atlâs Okyanosu, Akdenle ve Hind denizi ile alâkadar Fransanın deniz silâhlarında İtal vf alya ile müsavat 4— Balkanlırda İtzlyan nöfuzunun gerleşmesine Fraasanın KÖstermesi, Bütün bu müstamahalara kar ı da orta Avrupa işlerinde İtalyanın ?ııı- vaya İütfen Mmüzaharet göstereceği müsamaha ilen arasındeki bu e Tetrika Türkön, — buna, inanadurı gözlerimi — dör * Hilkati — gözet e — Vlıcı onun gözlerinde ln:î:ıl:d:: Bleam yanan çgizli tan lardan lııkşkıtl :îîıdı:ı.kıh. Sen, gittikten sonra, hiç dedi- € ulır_ı karışmayışından onun, bir plân korduğu —muhakkaktı. günlerce Harun Şinasiyi gözelledi; ı:;;ı::îordn? Ne bekliyordu? Bu, Harun Şinasi, bi iğ :du_ğu fırsatı v;ı::ml:u:l:g; Hilkat, taarruza geçti. Fakat İ açıkca bir taarruz değil... Uracağı darbeyi ederel ııt:'duı vııı-dıı::.’ e İ © muvaffak ta oldu... ":e:. l!Eı ban, muvaffak oldu! a. Çönkü bu ri l'l;ııı Şinas'nin de k“ııl:;îny:t:l::;- aha doğrusu, bilitizam, ona uruldu. O, bu darbe ile suya —.şlu” bir kâğıda döndü. men istifasını vermeğe bile ":L:ği":!:li. tirketi bırakıverdi. mı Müesseseyi terk :::ı:iııııdeîınıgısğ; tabii bir şey olaj maz, de, _..Fıkıı l_hyuıı Şinııiıinğıvlıı.iı;—:!l. hı.rıgı bir memurn,, vaziyetine benzemi, yordu. Şirkette asIDI Kayrı tabil gürenler vardı. y NÜ .Sevmediğine X —— âŞık 2111J 935 Amerikada Şiddetli Bir Zelzele Anaheyn, ( Kaliforniya ) t — Pazartesi günü bura — saati ile 13,48 de şiddetli bir — sarsıntı duyulmuştur. Aynl sarsıntı bele- diye binası çatlıyan Bravlevde de duyulmuştur. Pasadena, Las Angeles ve Feniks şehirlerinde zelzele hafif bir surette duyulmuştur. * Losanceles, 1 (A. A.) — Pa- Bilik sahillerinde şiddetli zelzele- ler olmuştur. İnsanca ziyiat yoksa da hasar oldukça mühimdir. |Romanyanın Siyasi Vaziyeti Bük eş, 1 (A. A.) — Romanyan'n d şeri, sıyasasımı geçen yıl küvvetlen- diği bildirildikten sonra yaln z Lebis- tan ve Macaristan ile olan münase- betlerinin durgun olduğu söylenmek- tedir ve denilmektedir : Batı Avrupası İşlerine Romanyanın faaliyeti ananavi Frans: dostluğu çerçevesi içi geçmiştir. Sarda Patırdı Sarbruk, 1 (A.A.) — Dün gece nazilerin her zaman gittik- leri bir kahveye dışardan - otuz kadar tabanca atılmışlır. Zabıta bu gibi hâdiselerin tekerrür et- memesi için geco devriye gezik mes'ne karar vermiştir. Avusturyadaki Milif Sosyalistler Viyana, 1 (A. A.) — Bir Viyana gazetesine nazaran Avusturyalı Nazi« lerin karargâhı tam bir inhilâl m-n- #aramı göstermektedir. Alınzı son hâdiseler dolayısile gerek =— ve gerek taşradaki Cermen ittihadı taraftarlırı arasında büyük — bir inti zamsızlık sürmektedir. Çek Komlünistlerinin Mahkümiyeti Prag, 1 (ALA.) — G zli bir teşki'âta iştirak etm'ş olan Komünistler bir ay ile bir sene arasında muhte'if bapis eczasına mehküm edi'mişlerdir. b're istifasını da mamnalı bulanlar oldu. Aradaki ufak dedikodularla besleyip senin iznin ve evlenme AT e T ÇZ UU Anlaşsa Bile.. | Rusya, Küçük İtilâf Ve Türkiye İle | Dostlukları Devam Edecektir Z D a - F *l sşmaları münasebetile, Almanyanın sıkı bir. teşebbü ue ulk’:.l:nkî;q Musolini hıım:ıılınıhi! bataklıkta yeni bir şehrin , kurumunu ilân ediyor ( Baştarafı 1 inel yüzde ) gazetesi, hududların değ'ştirilmesi bakkında Fransız ve İtalyan siya- salarını telif için bir mucizeye ihtiyac olduğunu yazıyor ve şu düşünceyi öne sürüyor: * — Zorluklar devam etmek- tedir. Fakat bundan cesaretsizlen- meğe lüzum yoktur. Muvaffakiyet temin edildiğine biran için İna- nılmış olması bunun ne büyük bir gayretle aranılmış ve buna yaklaşmak için yapılmış — olan terakkinin delilidir. Bunuasla beraber anlaşma hu- susunda yapılan gayretlerin niha- yete kadar akim bıraktırılabilece- ği de zannedilemez. ,, Almanya Zorluk Çıkı Paris, 1 — Pöti Parizyen zetesinin İngiiz kaynaklaı n aldığı haberlere göre, M. Lavalın Vaziyetin, eskisinden — daha onurlu, daha şerekidir. Senra, Harin Şinasi de arlık - şirketten çekilmişlir; tekrar şirkete gire- mez. Girmek isterse bile, 'bun:, bütün kuvvetimiz'e biz. — mani oluruz. Senin haysiyetini, şerefini ko- rumak için, böyle hareket ctmvk- ten başka birşey yapamaz. Ve biz, c:ı. bu :luldı anlatırsak, haberiale, onun - istilasını birleş- | katiyen iliraz etmez. tiriverince, İşin şekli değişti, en kapalı gözler bile açıhverdi. Bu plân ekadar — sinsi s'nsi hazırlanmış ki, bütün uyanıkağır ma telikte kulunmama rağmen benim bilo ruhum duymadı. Bir kere olan oldu... Vaziyetl olduğu gibi kabule mecburuz. Sen, hemen İstanbnla dön ve şir- kete gel.. Bu satırları okurken, dişlerini gicirdatiyorsun, topuklarını yere vuruyorsun 1 — Ben, artık şirkete gele- mem... Bu kadar dedikodudan sonra, kimselerin yüzüne baka- | mak, ağlamamak için, mam,.. Utanırım... Rezil oldum... Böyle düşündüğüne eminim. Fakat haksızsın, çok — yanlış düşünüyorsun ! Senin tekrar şir- kete lmende hiçbir. mahzur yok. Utanmak sana düşmez ki... İzninin uzamas, aleyhindeki dedikoduların dal budak salıver- mesi demektir. Bir gün gelir, bu dedikedular, kulaklarda okadar yer eder ki, hakikaten bütün çıplaklığına — rağmen, — kimseyi inandıramazsın.. Sinsi dedikodu- larm sürdüğü iğrenç lekeleri, hiç bir kuvvet temizleyemez. Seni sevdiğim ve iyiliğin için söylüyorum, hemen gel.. Hrer Beyhan, — Türkândan — sonra Behiceden aldığı son mektubu okurken bayılmamak, haykırma- kendini güç tutmuştu. Onun ne günahı vardı? Bur- saya birkaç gün kafa dinlemek için gelmişti. Fakat burada da kendisini rahat bırakmıyorlardı. Yumruklarını sıkıyor, dizlerine Senin, ne suçun, günahın var? | yura vura tekrar ediyordu: Asl o, dedikoduları çıkaranlar utıığıınl ü ger şirkete gelmezsen, islifa edecek olursan, Elltllıı rivayetlere dedikodulara hak verdirmiş olur- Sun, son, suçlu mevkide kalırsın.. — Türkâna mektub yazmıya- caktım.. Haydi mektub yardım, adres'imi vermeyecektim,.. Hem :e lâl:um evğılâığıl!uıîîî. kendi endime eler İmuştum, avunuyordum. — Bülün kabahat, Roma seyahatinin gecikmesinde Almanyanın hattıhareketinin yas bancı olmadığı an'aşılıyor. Övr gazelesine göre ise, Almanyanın Roma Sefiri, M. Musolini nezcin- de enerjk Lir teşebbüs yapmış ve Italyanın Fransız protokolunu kabul etmesinin Italya tarafından şuurlu bir Alman aleyhdarı poli- tika takib edildiğinin delili sayı- lacağ.mı bi'dirmiştir. €ulh Tehlikeye Girebilir Bu münasebetle Övr diyor ki: “Eğer bugün için orla Avrue- panın emniyetini temin etmek mümkün olmuyorsa M. Laval'ın seyahatini tacil etmemek mürec- cahdır. Çünkü bu seyahat bir anlaşılamama havası devam etti«- recek ve Fransanın müstemleke mese'elerinde tavizde bulunma- ( Devami 11 inci yüzde ) —— bende! Mektub yazmıyacaktım.. Istanbula pek mi haszet kaldımdı sanki? Harun Şinasi beni sev- yormuş.. Zorla mı? Ben, onu sevmiyorum.. Onun yüzünden bu kadar üzüldüğüm, sıkıldığım için hiç te sevmeyeceğim ! Bu, sinir buhram epey- sür- müştü. Beyhan, iki arkadaşının mektublarını tekrar tekrar- okur yordu : — Acaba, bunlar da — ya- lan mı? Biz, Istanbela çabuk dön- sün, diye, mahsus uydurulmuş şey- ler mi? BFelki de Harun Şinasinin teşviki'edir. Pertev Nejaddan da, Hhlkatten de, en iğrenç hareket- leri umarım... Yapmaz değiller! Fakat bu kadar ileri gitmekte ne menfaatleri var? Acaba, Pertev Nejad, beni seviyor da kendisine yüz vermediğim için, öc mü a- mak istiyor? Bunu da bir dere- ceye kadar makul görelim. Peki, Hilkat? Sırf dedikodu zevkine, bir insan başkalarının ha tile, izzetinefsi'e, şerefile, namusile bu derece oynayamaz. Yoksa, onun da Harun Şinaside gözü mü var? Mübarek olsun... Kıskanmam, se- vinirim. Beni, deriten kurtardığı için Hilkate ömrüm oldukça mü- teşekkir, minnettar kalırım... Beyhan, sinir buhramı içinde çırpınırken, Bursada kalmak mı, yoksa hemen Istanbula dönmek mi daha doğru olacağını düşünü- yor, fakat yine her zaman, her- şeyde olduğu gibi ket'i bir karar verib kendiani tereddütten âaayıra- miyordu. hei gla b ae d A İN İ Memleketten De | Fransa İtalya İle Şayed Bıkan Bir. Kadın.. | çünkü tekrar birleşmiye İnceliğini kavrıyamadığım bir mes'ele: « Ankaradan M. Ş. F. imza- sile mektup yollıyan biz kadın okuyucum, bana beltbaht geçen hayatının maceralarını anlatıyor. Kendisi yedi yaşında iken Üst Üste annesini ve babasını kay- betmiş, ablasının yanına sığınmış, sonra büyüyünce bhalası oğlu ile evlenmiş, ©o zaman kendisi 17, kocası âl yaşındayınış. İlk za- manlarda iyi geçinmişler, fakat çok geçmeden iki görümcesile kaynanasının düşmanlığile karşı- laşınca iş değişmiş, ve bu bayat böyle gâh acı, gâh tatlı on üç yıl sürdükten — sonra kadının Ankarada bulunan bir amcasının yanına iltica etmesile bitmiş, ko- casına gelince, o da aradan beş ay geçtiği halde kendisini ne arıyor, ne da soruyormuş, skuyur cum için bu bir tasa değildir, niyeti yoktur. » Hikâyenin buraya kadar olan kısmını hepimiz anlarız, kimbilir şimdiye kadar kaç kere işitmi- şizdir. Evlilercen birinin, birlikte oturan kız kardeş veya annesile küçük bir anlaşamamazlık baş- gösterir, tedricen büyür, kol bu« dak salar ve hayatı iki taraf için de zehir eder, Kabahat kimdecir, anlaşılamaz, fakat ekseriya bir tek sebebi vordir, o da kıskanç- hktır. dasanların mes'ud olanlara karşı hased duymaları gibi bir his altında zebun — olmalarıdır. Onun içindir ki dağ dağ Üstünde olur, ev ev üstünde olmaz, derler. Bu kaide hasedin önüne geçeme- mese bile saçacağı zehirin muhi- tini darlaştırır. Her neyse, dedim ya hikâyenin bu kısmını hepimiz anlarız, benim anlayamadığım şey, okuyucum benden bu derdine bir Devamı 11 inci yüzde Bursada, derd yanacak - bir arkadaşı yoktu. Fakat Istanbula dönerse, Bursada bulamadığı derd ortağını bulabilecek miydi? Türkân, Behice, sonra Behice- cin kardeşi Humret, şirketteki öbür arkadaşları, kime içini açsa bepsi, döndürüb dolaştırıb Harun Şinasiden bahis açacaklardı. Behice, motör safası yapama- dığına esefleniyordu. Türkân da, kim bilir, havgi gezmelerin, eğlen- tilerin hasretile yanıyordu. Oalar değil, arada yanan kendisi idi ve başkalarının keyf- leri, hevesleri, arzuları uğruna yaamak, Beyhanın aklına sığmı ”"ğ:ylıın Harun - Şinasinin ha- linden bile t.ks'nmiye başlamıştı: — Bu, ne sırnaşık sevgil.. Bu kadarı, cıvıkca bir âşıklık.. Gene kız, belediye bahçesinde- ki, köylü âşıkını da düşünüyordu. Artık yavaş yavaş o da canınl sıkmakta idi. Belki çoluk çocuk sahibi olan bu elli beşlik adam, arasıra bazı bıyıklarını sıvazla- yarak - sırıtıyordu. Deıık:!k.' o gı kızı yerinde bir genc a, göz koyabilmiy?e. kendinde bir hak ör di gu-lğ:' h:ldı? Kemerinde sucuk halinde yatan küflü ılunlgıî güvenerek mi?.. Bu, gülüne deği SO e akşam üstü, bahçede otur rürken, garson, — esrarcı tavurla Beybana yaklaşmış ve aü ’“ <— h Arkası ver ) DA ğ F ELARD . ” irnlllka aa bleneiz. dele GA el eee Öi » ll di