W YOT GH AA v ü B Ka i Bd Ha gn r Yılına! Girerken ) Dün gece yarısından Bo örkümz. da Şeni bir yıl bıraktık ve Bir öyapi- sinL girdik. Geçen Benenin dış #i alın (saha )lariında olup - bitenli öyle bir göz atacak elürşak geride 1934 yılının birçdik ” patırdı ve KS 'ıî müç:duı.ııu hatırlarız p y* içimiz azlar. Çünkü, ö yıl içinde (ihtiyar küremizin savaş tehlikesine Ükaç defa kenad değdirdiği aklımıza "ııuı. Bugüa için geçmi'şi bırakıyoruz | YözümÜüzü — çeviriyoruz. =ı_'ıııı Mnutmamalıyız ki ıllıhlı: teh- jlikelerin birçoğu, demek yerinde sayıe Parsa, pamuk ipliğine bağlanmışlardır. Marsilya'da iş'enen kanlı suçun sorgu jtonu henüz gelmedi. Uluslar arası şötmiz İşleri deha birkaç gün evvel çıkmaza saplandı. Konuşma masası |başında oturan Jıponya İle Amerika v6E İngiltere, yüzleri ekşi bir halde iskemlelerinden ayrıldılar. Japonyanın *& Rusya ile arası hâ'â şeker renk. Orta Avrupa suları dürülmak- tan henüz uzak. - Fransa ile Almanyayı — şimdilik bellibaşlı ayıne — görünem — ortada kalmış Sar merelesinin reye başvür- mak süretile bulunscak bal şekli Ayın on üçünden evvel belli olamaz ve dabha neler. Şu vaziyet gösteriyor ki 1934 yılı kedar içine girdiğimiz 1935 yılında da bizl bekleyen birçok tehlikeli imti- hanlar var. Geçca yıl vaziyet daha nazikti. Sinirler daha gergindi. Bu yi üzab yumuşadı. Dileğimiz odur ki ortada kalmış curan bu işler, bu yumuşak hava — içinde halledilsia, Yoksa halimiz dumandır. — Süreyya Sarda Bir Vak'a Katoliklerle Naziler Döyüştüler Siyaset Âlemi ). 1935 Fransız - İtalyan | Müzakereleri Konuşmalar Hararetli Bir Safhada Roma 31 ( A.A.) — Paris ile Ro- ma arasındaki siyasal — konuşmalar, cuma günü Fransa sefiri Kont dö | Şambröm'ün Muzolini ile yaptığı gü- Sarbrük, 31 (A.A.) — Burada | Hitler'e muhzlif katoliklerin yap- tğr bir toplantıda Hitlercilerie lİı!olikloı' urasında kavga çık- Mıştır. Katolik önderi İmbuş, î'ııvgıdı ağır sürette yaralan- mıştir. ş Bay Con Simon Kan, 31 (A. A.) — Ingiltere Uışarı işleri bakanı Bay Simon dün akşatm Montekarloya gitmiştir. Üü İ Edebi Tefrika 34 Ona dedim ki: — Harun, —Beyhan — şirket- fen ayrılmamıştır. Birkaç güne adar, vazifesi başına dönecektir. Kocuk olmayın. Onun, ne kadar Şekingen tabiatlı olduğunu gör- Peşine düştüğünüzü duya- tak olursa, sizi, dünyada affetmez. | Sana, ne diyeyim, Beyhan? .B' güzelim civcivli yaz mevsimini, plâjları, deniz sefalarını bize ha- Tam ettin. Artık Harun Şinasiye: — Bizi motörle gezdir! Diyemiyoruz ki.., Demeğe nasıl Gillmiz varır? Sen, şimdi bunu, bizim hod- binliğimize verir: - — Kendi sefalarını, benim rı..r.. tercih ediyorlar| Der- Sevmediğine 1/71/ 935 rüşmeden sonra durmaksızın. devam etmektedir. Dün gece PFransadan ge- Ten halimat Üzerine Fransa sefirl ile İtalyan Doşiş'eri müsteşarı arasında noktainazar tâatileri yapılmıştır. Fran sa sefiri, İtalyamın mületler cemiyeti mümessili bay Aloisi ile de konuşmuş- tur. Gerek Fransizlar gerek İtalyan- lar bu konuşmalar hakkında hiçtir şey #zdırmıyorlar. Bununla beraber herbanği bususi bir noktanın hballine den ziyade, anlaşmaya girecek mese- lelerin heyeti umumiyesinin tesbiti ile uğraşıldığı sanılmaktadır. * Parla, 31 (ALA.) — Fransız-İtalyan görüşmeleri — başıca — Avusturyanın istiklâ'i ve orta Avrupada — barışın kurulması hakkındadır. Ve en Mühim zorluklar da işte bu iki Iş üzerinde taplanmaktadır. Son anda iyi bir de işiklik olmazsa bu güçlükler yenil- miyecek gibi gözükmektedir. ve Bzy Lavzln da ikinci kânunun ikisinde Romaya seyahatı geri kalacaktır. Fransa, — Avusturya — isliklâlinin Kkoranması İçin bir andlaşma teklif Etmiştir. Fakat büyük devletlerin garantisini isteyen AÂvusturya, eski Avusturya - Macaristen İmparatorlu. Yenun lopraklarında kurulan devlet. lerin garant sini reddetmektedir. Öte taraftan İtayada — Frona'z projes'ne karşı yaptığı son tadil tek- liflerinde tadilelik fikirlerine — hâlâ bağlı bulunduğunu göstermiştir. * | Paris, 31 (A. A.) — Deyli | Telgraf muhabirinden: Görünüşe bakılırsa, bir Fran- &:7 - İtalyan misakı için görüşme- lerdeki engel Avus'turyanın istik- lâlinin altına alınması ile Macaristanın, hududlatın tekrar tetkik iİsteğine İtalyanın lehtar görünmesidir. Paris, 31 (Röyter) — Cumartesi günü, M. Lavalia 2,1 && Romaya gitmesi pek muhtemel iken, bu gün, bu tarihte Romaya gitmek ihtimali - azalınıştır. Ö (,E;';:ğ: Âşık S neş'eli ki... Suadiyedeki süksenin farkında değilsin; Sarı zambak! Nasıl, hatırladın, — değil mi? bana, jandarma- onbaşısı! Diyen gencleri, her halde ünutmamış- sındır. Onlara, hiç yüz vermedi- gimi, sen de görmüştün. Tahkir- lerime bile aldırış etmediler, nk hayet benimle ahbap oldular. Şunu itiraf edeyim ki görün- dükleri kadar züppe sulu değil. lermiş. Eir düziyesenl soruyorlar: — Sarı zanbak, ne oldu? Sen gittiğindenberi avareyo dönen Harun Şinasi de motorla plâja geliyor, Cevad Galibin şak- labanlıklarına rağmen duramıyor, kaçıp gidiyor. Bir pazar günü, öğleden som- ra, Harun Şinasi, Cevad Galible birlikte yin plâja gelmişti. Ben öbür gençlerle konuşuyordum. Onlar, yine soruyorlardı; — Sarı Zanbaktan, hiç haber yok mu? K Haran Şinasi, birden alındı, bana döndü: — Kim bu sarı sanbak? Kulağına fısıldadım: — Beyhan... Burada, Tükabı takmışlar! , ona, bu Hükümetleri | n Üstünden.. Eski Muharibler Barış Hakkında Biribirlerile Görüşüyorlar Eski Fransız muharibleri bir nümayiş esnasında Paris, 31 (A. A,) — Eski Fransız savaşcıları, Lehli savaşcılar federas- yonuna bir beyannamö göndererek, Lehistanın — çrlışmalarını — öğdükten tonra diyorlar ki: “Lehisten, —Fransanın — kendisini takdir. etmediğinden şikâyet ediyor vu bazı hareketlerini baklı göztermek istiyor. Halbuki Lehistanın muarızları ©nu dünyaya fena bir tarzda tamıt- mıya uğraşıyorlar. 16 senedönberi Fransa barışın muhafazası için çalış- Vaşington, 31 ( A.A. ) — 1934 de | Amearikanın içeri sıyasanına bükim olen hadise, Cümhur reisi Bay Ruz- veltin. balk srasındaki — mevkiinin kuvvetlenmiş - olamasıdır. Halk Bay Ruzvelte, sosyalistiğa doğru giden sıyasasından <olayı yardım etmektedir. Ülusal ka efisi — nüfuzunu çok kaybetmiştir. Ürünlere ( mahsul- Tere)Fint konu'ması Bir tarafa bırakıl. dığı gibi rekabet hakkindaki nizam- Müflis Fabrika Paris, 31 (A.A.) — IHfiâs eden Sitroen — kumpanyasım — tasfiye edenlere, bu fabrikada mahdud miktarda otomobil yaptırılmak üzere bir teklif verilmiştir. Harun Şinasinin, yüzü soluver- mişti; yüzüme balayor, alık alık kökeltiyordi; — 'Beyban Hamım mı? Güldüm : — Evet... Noye bu kadar şaş- tınız? Harun Şinasinin, beynini ze- hirli karıncalar yemiye başlamış gibiydiz ben derhal anladım. O senin hakkında, en ufak bir hür- metlsizliğe bile tahammül edemi- yor, sana sarı zambak, lâkabmı takmalarına ifrit kesildi. Onun — hbalindeki — değişikliği öteki gençlere — hissetlirmemek için: — Harun Bey, sizinle bir şey konuşacağım ! Dedim, ötekilerden müsande aldım, Harunun koluna girdim, plâjın öbür tarafına yürüdüm. Harunun — vücudu tirtir. titri- yordu : — Bu, ne demek Behice Ha- nım? Sarı zambak, kırmızı Leylâk, diye ad lakacak kadar bu adam- lar, Beyhan Hanımla bu kadar teklifsizler mi ? Eğer teessürü #amimi olma- saydı, toyluğuna — kahbahalarla gülerdim. Fakat acımamak elde değill Gayet ciddi davranmak lâzamgeldiğini anlıyordum ; — Bunlar, Beyhanı, bir gün gördüler. Hani sizinle birlikte mo- törle gezdi L Zaten, hüm, büralara pek etder gel Amerika Sosyalizm Yoluna Giriyor maktadır. ve siz de Biliyorsunuz ki buacun için büyük fedakârlıklara kat- lanmıştır. Ancak Fransa sizin gözü- nünde tutmiya mecbur - olduğumuz işlerle ö'çülemiyecek dörecede çok işleri hesaba kotma zaruretindedir. Çünkü, pekaz Fransa - Lebistan me- selesi vardır ki, öteki memlcketleri de alâkadar etmesin. Fransa, Lehistan - Fransız — ittifa- kının genel bariş sayesinde çok de- | gerli ve dokunulmaması İâzınge- len bir yapı olarak telâkk eder. namrler de gevşemiştir. Bay Ruzvelt bütçe açığının artma- sından korkuya düşen muhafazakâr- Tarı tatmin için masrafların azaltıla- cuğını ve paranın lstikrar ettirlleceğini vadetmiştir. Hükümet — şimdilik 7/12 milyon kadar işsize bakmak meeburiyetinde bulunuyor ki bunlar ailelerile birlikte (18-20) milyon eder. 25 Kadiın Ve Çocuk Boğulduı Tampiko, 31 (A.A.) — Danuo nehrinde bir mavna devrilmiş ve içinde bulunan 25 kadın ve çocuk boğulmuştur. Erkekler yüzerek | kenara çıkmışlardır. Dövüşen Kadın Kadınlıktan Çıkmıştır ! Hikâyeyi yeni dinledim. Istan- bul kadar büyük şehirlerimizden birinde, bir aile düğünü münase- betile verilen bir müsamerede olmuş. Bir hayli dedikoduya yol açmış. Vakanın kahramanları iki gene kadınla bir genç erkekmiş | Biraz tafsilât vereyim : Yeni evlenmiş bir çift müse- mereye giderler, dans ederler, eğlenirler, aralarında hiçbir üzün- tülü his yoktur, fakat ne zaman ki erkek karısını bir köşeye otur- tarak tamıdığı bir aile kadını ile dans etmiye koyulur, ©o zaman ufukta fırtına getirea bulutlar bk rikmiye başlar, köşede kalan ka- dın sesş çıkarmaz, fakat kocasının ayni kadın ile dansı teaddüd edince kızar ve arada sileli tokatlı — bir dövüşme — başlar, Düğün evindeki heyecanı, sonra da iki kadının çekil.b gitmelerini takib eden dedikoduları tahmin edebilirsiniz. Bana bu hikâyeyl anlatan okuyucum hangi tarafın kabahat'i olduğunu sordu, — hiç tereddüd etmeden her üçünün de aynı derecede suçlü oldaklarını söyledim: Erkek hata etmişiir, çüönkü tamıdık ta olsa başka bir kadınla dansa kalkmadan evvel karısın- dan müsaade alacaktı, ve vihayet bir defa dansla iktifa edecekti. Karısı da suçludur, zevcinin başka bir kadınla mütemadiyen dansetmesini hazmedemese bile görmemezliğe gelecekti, başkala- rile konuşmuya dalacaktı, danse- decekti, muahazeyi eve dönmiye bırakacaktı, Aynı şekilde yabancı kadın da suçludur, bir erkekle mütemadi dansın göze çarpması ihtimali oldu ğgunu düşünecekti, yapmıyacaktı. Unutmyalım ki, kadın el ve kol ile kavgaya girişince kadın- hktan çıkar, erkek derecesine düşer, TEYZB el Ht ği Harun Şinasinin sinirleri biraz yatışmıştı; kesik keşik gülüyordu: — Birdeubire çok fena ok- dum, Bayan Behice... — Neden, Bay Harun? — Amma, bilmezsiniz; çok, fena oldum. Sarı zambak, denince adile Sanile amlan ahlâksız ka- dınlar vardır, onlar — gibi dile düşmüş sanıverdim. Harun Şinasinin yüzünün ren- gi tekrar uçmuştu. Omuzunu ok- şayarak teselli ediyordum: — Onlar, tahkir niyetile de- ğil, bilâkis takdir maksadile, sarı zambak, diyorlar. Harun Şinasi, cevab vermi- yordu. Fakat yüzündeki kırşık- lardan, müthiş bir kıskançlık nö- beti geçirdiği belli idi, Bu çocuk, seni, hakikaten seviyor, Beyhan! Bu zamanda böyle sevgiye; güç rastlanır. Onun aşkını - reddetmekle, çak — hata ediyorsun.. Bu kadar içten, derim den bir Sevgi, bir kadını mes'ud etmiye kâfidir. Ne diyeyim? Sen, adeta kendi saadetine düşman kesilmişsin! Senin Bursada olduğunu söye lemiyorum. O zaman, Önüne geç mek kabil olmıyacak; ilk vasıta ile Bursaya uçacak.. Cevad. Galib daha kurnaz davranıyor. — Beni gafil avlayıb & dan söz kapmak istiyor. vad Galib, Harun Şinasiden çok korkulu.. Eğer fazla ihtiyatlı davranmamış olsam atlayacağım. Köylü âşıkından, Haruna bah« sedecek olsam, alık, sahiye ala- cak, işte o vakit, benim sözümlü, nasihatimi — dinlemeyecek; akla gelmedik — çılgınlıkları yapacakl artık fazla yazmıyorum. — İzninl uzatmak fikrinden vazgeç, İstan bula dön... * - “Behice,, den “Beyhan,, a M Ü MA a sa eli v AD Bu mektubumu okurken sinire leneceksin, Fakat ben, — genden fazla sinirliyim, Harun Şinasinin halini sorma. Iki günün içinde, aylarca yatakta yatmış bir hasta gibi eridi, süzüldü. Güya, sen, evlenmek için izin almışsın, şimdi balayı geçiriyor» muşsun! Bu iblisce rivayeti kim çıkar di? Türkân, — Pertev Nejattan şübhe ediyor. Hayır... Ben, Per- dedikodu. değil... Ben, bunda, tertib seziyorum. Pertev Nejad, müfsidü :iuu Ik'kı.lf;odı onu, ekini. belli — ! n f edebilecek kadar zeki değildir. — (Arkası var ) © K Zei hazırlıyacak ve — Kai Z