snııaı -Ve - Büyük Tariht Roman âk A R. Duyulan No: 126 Korku!.. Masa Üzerine Eğilen Baba Karlo, Mum İşığı Altında Bir Mektub Yazmakla Meşguldü.. Gölün sağ tarafı, gcnlıco bir kavis çevirdiği İçin şatoya bir santten evvel varamadı. Binanın ahırlar tarafındaki ormaalığa vamıl olduğu zaman durdu; geniş bir nefes ıldı Şatoya baktı. Her taraf, iyahtı. O zaman, derin derin ıçıni çekti. Kalbinin içinden derin bir noktanın — sızladığını hissetti. — Korkuyorum ki, vaktinde yetişemedim. Dedi. Hançerini çıkararak eline aldı. Etrafınmı dinleye dinleye şatoya yaklaşmıya başladı. Yeniden bir hücuma uğramaktan korkuyor, Şövalyenin ne olduğunu ÜÖğren- meden evvel ölmek istemiyordu. Fakat bütün bu korkuları beyhude idi. Çünkü, cırcır bö- ceklerile kurbağaların seslerinden başka, hiçbir. ses ve seda İşiti- memekte idi. Ağaçları, binaları siper ala ala köşke vasıl oldu. Et alt katta, mutbağın yanındaki odada, hafif bir işık yanıyordu. Duvarın cibinden bir yılan gibi süzülerek — pencereye — sokulda, Odanın ortasındaki büyük bir masanın — üzerine eğilmiş olan Baba Karlo, küçük bir mumun ışığında, dura dura, düşüne dü- şüne bir mektub yazıyordu. Antavanın bir anda dişleri gı- pencerenin demir parmaklıklarına sarılacaktı. — Fakat çarçabuk kendini topladı. Sessizce köşkün etrafım dolaştı. Sonra: — Hiç kimse kalmamış.. hepsl gitmiş.. ya o araba.. o da ortada yok... Bu muammayı ancak bu mel'un ihtiyar — halleder... Eder amma, her taraf kapalı, Ortalığı velveleye — vermeden içeri nasıl girmeli?... Deye mırıldandı. O ânda, zihninde bir şimşek çaktı. Hemen — mutfak kapısının önüne sokularak, kenara saklan- dı. Hançerinin kabzasile kapıya sert sert vurmıya başladı. İçer- den Baba Karlonun sesi geldi: — Kapıya vuran kimdir?... Azemetli bir ses cevab verdi: — Ben.. Rahib dö - Löyülü... Size şu mektubu vermeyi unut- muştum, Baba Karlo. Antuvan, bu sesi taklid et- mekte okadar muvaffak olmuşdu ki, derhal içeriden bir kapı gıcır- tısı işili di. Ayak sesleri kapıya geldi. Baba Karlo, söylene söyle- ne kapının sürgüsünü çekti. Yer- lere kadar eğildi: — Ah monsinyör.. Affınızı is- tirham ederim. İhtiyar buyurdu- gunuz zahmet..... Derken, sözleri boğazında t- kandı kaldı. Çünkü Antuvan, bir anda kapıya dayandı. Aç bir kurt gibi bu ihtiyar tilkinin Üstüne sıçırad. Her şeyden evvel sımsıkı ağzını kapadı. Ayağile kapıyı ite- rek tekrar arkasından sürmeledi. Başına vurduğu iki yumrukla Baba Karloyu sersemletti. Onun oda- sına girerek etrafına göz gezdirdi. Perdelerden birinde sallanan kalın kaytanlardan birini çekti. Tekrar koridora geldi. Karloyu sunsıkı bağladı. Elme mumu aldı. Şövalye- nin odasına fırladı. O zamân kork- tuğu acı hakikatle karşılaştı. Ortadeki masanın üstünde karma- karışık olan yemek tepsisi duru- yordu. Antuvan, hem etrafı araş- tırıyor, hem de: — Çok şükür ki her şay şö- valyenin henttz sağ olduğuna de- lâlet ediyor. Hiçbir tarafta kan izi.. Boğuşma gibi şeyler yok. Şu halde şövalyemi başka bir yere götürmüş olacaklar. Diye söyleniyordu. Şatonun bomboş — olduğuna emin olduğu için artık serbestçe hareket ediyordu. Tekrar mutfak tarafına geldi. Yerde yatan Baba Karlo, hafif hafif inliyordu. Bu hilekâr ihtiyarı ensesinden kav- radı. Sürükliye störükliye odasına getirerek masanın Üstüne yatırdı. Hançeri gırtlağına dayadı : Söyle kâürata.. nerede ?... Diye humurdandı. Karlonun boğazından bir hırıltı işitildi : Şövalye Bilmiyorum. Biliyorsun mel'un... Bilgem de ıöylemım Gebertirim seni, — Sen bilirsin. Aatuvan, öfkesinden çıldırma derecesine gelmişti. Baba Karloyu öldürüvermek onun için işten bile degıldl Fakat ©o zaman Şövalye- nin İzinl büsbütün kaybedecekti. erdadı. İradesine hâkim olamıyarak | Halbuki oun maksadı, Şövalyenin nereye götürüldüğünü öğrenmekti. Vakit geçiyordu. Bu inadcı ihti- yarı bir an evvel söyletmek icab ediyordu: — Seni, şeytan boynuzu kıya- fetli herif seni.. Söylemezsin, ha... Dur bak.. Şimdi ben seni nasıl söyletiyorum. Diye bağırdı.. Elindeki hançe- rin ucunu, baba Karlonun kilotu: nun uçkurluğuna dayadı. Aşağı doğru çekerek, kısa pantolonunu bir anda parçaladı. Şöminenin duvarında asılı duran ucu eğri bir demiri aldı. Ihtiyarın en nazik azalarına taktı. Yavaş yavaş bur- maya başladı. Baba Karlo, evvela can acısile bağırdı. Antuvan, onun feryadını müstehzi bir sesle karşıladı: — Dur bakalım.. Ameliyata daha yoni başladık.. Nasıl?.. söylemez misin?.. — Öldür.. Gebert.. miyeceğim. Söyle- ( Arkaşı var ) Amerikanın Ticareti Vaşington, 28 (A.A.) 1934 ikinci teşrinde| Amerikanın ihracatı 194,901.000 dolardır ve 1933 ikinci teşrinden 10.645.000 dolar fazladır. İthalât 22.378.000 150.919.000 dolardır. 1934 senesinin ilk onbir ayı ihracatı geçen senenin 1.482.355.000 dolarına karşı 1.962.731.000 idha- lât ise geçen senenin 1.316.041,000 aolarına — karşı — 1.522.807.000 dolardır. Noel Eğlenceleri Berlin, 28 (A. A.) — Berlinin etrafında ve civarında işleyen şimendiferler iki günlük Noel yortuları esnasında iki milyon 135 bin kişi taşımışlardır. Geçen yıl iki milyon 50 bin kişi nakletmiş- fazlasile Şövalyenin odası, bomboştu. | erdi. e SÖON OBOSTA — POSTA Kadınlarda Moda Neye Yarar?.. — Abh, Üç senedir biribirimizi göremedik. Ben sizi tanıdım, siz de beni tanıdınız mı? — Elbette tanıdım. Üç #sene ıvvılkı ııpkınııdın y Bulgarııtamn Tütün Satışı Bu Yıl ÂAz Bulgar istatistikleri bu yılın İlk altı ayı içinde dışarıya sattıkları tütünleri ton ola- birdir rak — göstermek Bu İstatistiklere — göre bu yıl Bulgaristanın — dışarıya yolladığı yaprak tütün, lik altı ay İçinde (9517 ) tondur. (1933) yılında bu ülkenin ( 15,243 ) ton tölün sattığı düşünülürse ( 5,725 ) ton bu yıl eksik mal satılmıştır. Bu azolış ise bütün satışını Üçte birine vardığı İçin göze çarp- maktadır. Bulgar gazeteleri, bu azalışın dünya ökonomik sıkıntısı kadar dış pazarlarda rakib ülke malla- Finın Bulgar - tütünlerinin — yerini almakta — olmasından geldiğini ileri #ürüyorlar. * Romanyada büyük bankaların mümesa İleri milli banka tarafından dikkate değer bir toplantıya çağırılmıştır. Bu top- lantının Romanyada kredi işlerini düzeltmek için vapıldığı söyleni- yor. — Millit banka, Romanyada #konomik düzenin yer bulması için her şeyden evvel kredinin ucuzlamasını istemektedir. Bunun için ilk olarak toplantıda görü- şülecek işler şunlardır : Bankaya para koyanlara verilebilecek en fazla faiz yüzdesi, 2 — Bankalar borç alanylar- dan isteyebilecekleri en fazla faiz yüzdesi, 3 — Kullanılan İskonto yüz- desinin ne kadara kadar indiri- lebileceği. Romanya milli bankası İskonto yüzdesinin altıdan beşe indiril- mesinl isteyenlerdendir. Bununla birlikte toplantının alacağı kararı beklemektedir. Eksilişnis- beti — üçte tedir. meydana * Mısırın bu yıl diışarıya sattığı am en yık eZ uk alıcıları; Mldeıı Eylüle ya- pılan — yıllık — İstatis'iklere — göre (1933-34) mevsiminde dış pazar- lara gönderilen pamuk (8.960) bin kantardır.. Geçen yıl bu ıdılktır yalnız (6,359,000) kantar- idi. Mısırın pamuk - alıcılarının ba- şında İngiltere geliyor. Her yıl birkaç milyon —kantara — varan alışları ile İngilizler Mısırın dışa- rıya sattığı pamuklarının üçte birinin alıcısı bulunuyorlar. Sonra sırasile Almanya ve Fransa ve dördüncü olarak da farklı alış- larla Italya ile Japonya gelmek- tedir. Gesaserayasamna c IDlıyı İktısat Haberleri I ae | Bir aydanberi piysanda kendini gös- teren gevşeklik geçen hafta adama- kılh hissedilmiştir. Dışardan - hiç bir istek! yoklu. Bu durumda iç- deki ılıcılırdı nazlı ve çekingen davrandılar. Yeni yıl azadları yüzünden dışarı pazarlarda meydana gelen durgunlu- ğun bu vaziyet tabil bir karşılığıdır. Afyon — Uyuşturcu madde- ler inhisar idaresi müdürü ve Türk heyeti Belgraddan döndü. Ora- daki konuşmalardan memnun kak dıklarını söylediler. Fakat inhisar henüz piyasadan mal almamıştır. Bütün gözler bunların dönmesini mal almıya başlamak için bek- lerken işin böyle olmamı genel bir Üzüntü doğurdu. Kendi kendini avutan bazı kimselerin — çıkardığı duyumlara göre Belgrad konuşmalarının ne- ticeleri Ankaraya bildirildikten sonra alışlar başlıyacaktır. Iyi gören kimseler ise böyle bir alışı yersiz buluyorlar. Serbest piyasada hafta içinde bir depozitçi Afyon soruşturmuş ise de bir alışta bulunmamıştır. Tiftik ve Yapak — llk satırlarda yazdığımız —gibi bu iki malın piyasası hafta içinde çok durgun geçti. Ne soran, ne arayan oldu. Dışarıdan da bir istek çıkmadı, Yılbaşı yortularının bu piyasaya da dokunuşu nor- maldir. Fakat bu piyasalarda durgunluğun — sebebini Türkofis Berlin şubesinin yazdığına göre başka yerde aramak lâzımge- mektedir. Alman fabrikatörler yapağı ve tiftik fatlarımızı — yük- sek bulmağa başlamışlar ve alış- larını ondan durdurmuşlardır. Alman - alışları pıyııuııııdı tiftik ve yapağı fiatlarını ve pi- yasalarını kuvvetlendirmiştir. Bu doğrudur. Fakat büu arada çok mal — satılmış — bulunması ve yeni kırkıma — daha dört be. ıylık bir zaman varken Talebe_ Birliğinde Dün'De Münakaşalı Bir Toplantı Oldu Milt Türk Talebe Birliğinin yıllık kongre görlüşmelerine dün de Halkevinde devam edildi. Evvelâ idare ve teftiş heyetleri raporları okunarak kabul. edildi, Bu arada söz alanlardan baxzıları, tarafından Talebebirliğinin inkı- lâb kurbanı Kubilây ihtifaline niçin iİştirak etmediği soruldu, bu mevzuda çok hararetli mi- makaşalar yapıldı. Idare heyeti namına buna cevab verilerek, Talebe Birliğinin Kubilây abidesi ihtifaline çağırıl- madığı bildirlldi. Sonra azadan birisi, Çanakka- lede dikilecek Mehmedcik abi- desi için iane toplanma kararı verildiği halde buna henüz niçin teşebbüs edilmediğini sordu, bu da ateşii münakaşalara yol açtı. Bu hususta — vilâyet — tarafından yapılan tahkikatın henüz bitiril- memiş olduğu cevabı verildi. Bun- dan sonra, millt fikirleri neşir için ufak broşürler çıkarılması ilerl sürüldü ve toplantıya son verildi. Gelecek hafta yeni idare heyeti seçilecektir. Birinel kânun 29 Hafta İçinde Neler Duyduk l tiftik İstokünun nihayet 14-15 bin ve yabağı İstokunun da 10 bin balye olarak oranlannası bu yüksek fiatı ve sağlamlığı hak etmiştir. Bununla beraber Ak- manyadan kapanış fiatlarına ba- karak daha kırık fiatla gelecek isteklerin de karşılık bulabileceği umulmaktadır. Piyasa gevşek ve durgundur. Av Derisi — Sovyet Rusya piyasada — görülmemektedir. Iki ay kadar evvel bu memleketin tiftik ve yapağı yerine bizden av derisi alacağı söyleniyordu. Daha henüöz piyasaya çok mal gelmedi ise de böyle bir istek görülmemektedir. Sovyetleri iyi tanıyan birinden — duyduğumuza göre Sovyetlerin av derisi alacağı yolunda çıkarılan haberler mal- ları İstanbula toplayıp — fHatları kırmek için çevrilen bir fırıldak- tır.) Dikkatle — dinlenmemesi lâ- zımgelir. Mevsim daha ilerlememiştir. Av derisi piyasası henüz adam- akıllı açılmamıştır. Buğday — buğday piyasasın- daki gidiş geçen haftanın eşlidir. Hattâ biraz daha Iyileşmiştir. Perşembe günü ekstra beyazların kilosu 4.75-5; yirmi çavdarlılar 4,50; kırk çavdarlı beyazlar da dört kuruş beş para aralarında idi. Arpa — Çok az gelmektedir. Bununla beraber - fiatlerde bir hareket görünmüyor. Yalnız flate Yerin düşmesine de yer kalmı- yor. Döğme —Anadolu malları kilosu 3,621/2 ile 3,75 kuruş arasındadır. Bu hafta da dışarıya satılamamıştır. Fındık — fındık piyasası haf- ta içinde sağlam faket durgun gitmiş. Söylemiye değer büyük«e lükte bir İş olmamıştır. Genel du- rum geçen yedi günün eşidir. Bir Haydud Hapishaneden Kaçmıştı, Bir Dağda Tenkil Edildi Amasya, 28 (A.A.) — Çorum habisanesinden kaçan eşkiyadan Çöllü adındaki katll, Alan dağın- da bir jandarma — müfrezemiz tarafından öldürülmüştür. Para İşleri Paris, 27 (A.A.) — Uluslar arası para durumunu tedkik eden Pöti Parizlen yazıyor: “Ingiliz lirası ile dolar bir düşme yarışına girişmişlerdir. Bu düşmenin durması mukadderdir. Zira akai takd'rde yarış bir ölüm yarışı halini alacaktır.,, Denizyolları İŞLETMESİ Acenteleri 1 Karakö Klıı“.ı:.ı Tel, 42361 — Sirkecel Mühürdara: Han Tel. 22740 el Ayvalık Yolu MERSİN vapuru 29 Birinci Kânun CUMARTESİ günü saat 18 de İzmir'e kadar. “8769,, Karadeniz Yolu KONYA vapuru 29 Birin- ci Kânun CUMARTESİ gü- nü saat 18 de Hopa'ya ka- dar. “8770,,