7 ; 18 Birinci kânun Siyaset Âlemi : Avrupa Barışının ir Kazancı Siyasal havayı bozacak görünen çı Yğoslav - Mâcar ihtilâf, İngiit * Fransanın yerinde müdabsleleri, talyanın da ihtiyatlı hareket etmesile gürünen bi? si memnun eder #nlaşmayla nihayet buldu. Fransa Yugonlavyadan ayrılmamak *rarında idi, İtalya ise Macar dava” “nda beraber yürüdü. Fakat Cenevri- deki murahhas Baron Aloizi muahe- delerin tadili hakkında ötedenber! malüm olan Italyan görüşünü izah Şderken bir döfa daha tekrarladı ki talya, mevcut muahedelerin değişen ve beliren yeni ibtiyaçlara göre tadil *dilmesini ister, herhangi bir Zor ve kuvvet hareketile bu emelini tahsk- vk ettirmek istemekten uzaktır. Şu de; harpten sonra Ayrupn barışını alı bir surette tâhdid eder görünen Munhedeleri tâdil cereyanı siyasal bir Program olmaktan çıkıyor, dip'omatik tabiye mevzuu oluyor. Ayni 2*- manda © muayyen bir (duygunun da Madeni haline geliyör. İtalyanın Ce mevreda aldığı öndem ( vaziyet ) gu kali muahedeleri tâdil imkânlarını Wenk bir atiye geriletmiş olmaktadır. Avrupa barışi namına bunun böyle olmasında büyük fayda vardır. Süreyya Müdhiş Bir Yangın Faciası 18 Kişi Ölmüş, 40 Kişi Yaralanmış Losing (Amerikada) 13 — Kongrede lunmak üzere buraya gelen birçok #aylavların oturduğu otelde bu sabah Yangın çıkmış ve steş okudar çabuk büyümüştür ki oteldekiler kendilerini nehre atsrak kurtulmıya çalışmışlardır. 18 kişinin öldüğü ve 40 kişinin de Yaralandığı bildirilmeletedir. Ölgnlerin i saylavdır. Sar Meselesi Cenevre, 19 (A.A. ) — Sar'da Plebisit ( umumi rey ) sırasında bulu- Bacak olan uluslar arası kuvvetler #yle tesbit olunmuştur: 1500 İngiliz, 00 İtalyan, 260 Holandalı ve 250 Edevi Tefrika 15 Behice, birden döndü, cıgara- Simi yere altı, ayağile bastırdı: a Ikinci suslinin o cevabım, “YE tekrar sormuyorsun? > sibiy en bir rüyadan uyanıyo! —— Sahi, unuttumdu | Behice, Mi dini söyledi : Mz Ben, burada Cevad Galibi e z Ğ Yarda a donuk donuk kn? Cevad Galib mi ?. O da Behice, kayıdsizca omuzlarını oynattı ; Harun Şinasinin arkadaş Yarışan. i yhan b bir tereddü ielnde idi; gülmek ml kızmak mı we ediyor ? Genç kız bunu kes k emiyor, karar vermekten kor- ağ >> Me -— Burada ur m 4v- velce sözl ydi Onun, oldukca sakin bir ta- vırla, hattâ biraz da uysal uysal soruşu, Behicenin hoşuna gitmişti: — Hayır... Hayır... O, bu ta tafta otürür; iş güç bak getire... aşır durur... Fakat sana, bir tuzak hazırladığım zannetme... enin bugün, bana geleceğini bilmiyordum. Cevad Galib, eğler- €eli çocuktur, Meclisi pek tatir Amerikada Silâh Ticareti Rezaleti Vaşingten, 12 (A. A.) — Düpon bars d8 Nemeurs silâh fabrikasının, biye Ni zlaşarak, bunun ih tiyat | Japon silâh tearetini tahkike memur âyan onuma hsber verilmiştir. Me taam kopya defterlerin. den sureti çıkarılan 1932 tarihli bir mektupta, bahriye dairesinin, bu şin kabul ve ifa edilmesini tas- ve hattâ arzu ettiği yazlıdır. ransa İle Sovyet Rusya Siyasi Protokol Baltık Devletlerine De Bildirildi Riga, 12 (A. A.) — Fransa ile So; bu devletlerden danışmada akdedemiy vip Sevmediğine am ETER kopyalar n hafta Çekoso- ay olağ gibi dün de üç Baltık dev'etine Sovyet ve Fransa Elçileri tarafından verilmiştir. Yalan Mı ? Belgrad Gazeteleri Ma- carların Sürülmediğini Yazıyorlar Belgtad, 12 (A. A.) — Vreme ve Politika gazeteleri Macarlai sürül- düğü hakkındaki iddinları reddederek ecnebi ikamet ruhsatlarının yenllaş- tirilmemesi .her devletin hakimiyet hukukundan bulunduğunu ve Yuğos- lavyanım bu hakkı yalnız yanlış yol tutan veya şöpheli Macarlar hakkında kullandığını ksydetmektedirler. Operada Yuha Viyanz, 12 (A.A) — Berlin opa- yuhalırla karşılanmiştır. Krans, son zamanda Berlin eperasına tayin edil- mişti, Bunun Özerine derhal yerinden çekilmiş ve kontratının hemen feshi için opera idaresine müracaat etmiştir. Kübada Komünistiik Havane, 12 (A. A) — Mann lerlu şiddetli faaliyete geçecekler vilüyetlerde örfi idare ilân edilmiştir. Aşık dır, gülmekten kırlırız.... || ikm Behiceye iin uyduğuna yavaş yavaş pi ei elan. Bu çalt derd, ne idi? Harun Şinasinin Ecadiri olmasa, onu hatırlatacak bir gölge çıkıveriyordu. Behi- cenin, eğlence, meclisi pek tatlı, dediği gene de kim bilir, ne cins tatsız, yavan soğuklardandı? Beybanın, düşünerek nej'esiz duruşu, Behicenin gözündan kaç- mamıştı: — Buna da mı han? ei kız arkadaşının gözle «inden kaçınmak istiyormuş gibi başını öne eğinişti; hafif yorgun bir sesle, fısıldadı: — Hayır, canım wkılmadı... Yalnız, meclisinizi bozacağım, di- ye korkuyorum. Behice bir kahkaha attı, elile Beyhanın omuzunu tutup sarstı! — Of, bu kadar çekingenlik, neye? Hangi meclisimizi bozacak- sın? Cevad Galibe rast gelirsek, deli dolu söyler, biz de güleriz. Düşündüğün, ehemmiyet verdiğin şeye bak! Behice, birden ayağa kalktı! — Şu şişman yabudi karısının özleri bizde... Bu kadar göz Dapsine gelemem, buradan çı- canın sıkıldı, | Harb Tehlikesile Her Za- man Mücadele Edeceğiz Sir Con Simon Böyle Diyor Londra, 12 (A. A.) — Dün akşam okuduğu bir söy- levde, Harieiye Bakanı Sir Con Simon, © Uluslar Kurumunun genel bari terebile- ceği yararlıklardan yana göz alıcı iki örnek getirmiştir. Sir Con Simon, ö birinci örneğin Sar meselesi halli olduğunu süylâdik. | ten sonra demiş- tir kiz “ — Şimdi Ulus lar o Kurumunun İngiltereye © genel barışa hizmet et mek fırsatını ve. vaffakiyetine geli. yorum. Yuzoslavya kıralı Aleksan- drın tüyler ürpertici ölümü yözünden Yugoslavya ile Macaristan arasında acı bir dava çıktı, Her iki memleket biribirine sitemler etti, Bu karşılıklı fttihemlar o türlü savruldu ki, ban kimselere bundan yirmi yıl kadar önceki başka bir cinayetin neticelerini hatırlattı. Ancak, Uluslar Kurumu, her iki tarafa, konsey masası etrafında top- lanmak, araya girenlere de seslerini işttirmek fırsatını verdi. Bunun neticesi olarak, bu dava hal ve fazlolunmak üzeredir, ve hid- det yüzünden patlak vermesi ihtimali bulunan facianın nihayet önüne geçil- miştir. Genel barışı, gerek kendimiz, ve rn tü, inya taşım a Aİ makta ve her firsatian istifade etmekte devam edecoğiz » Uluslar Kurumuno Karşı İnanç Arttı Son yepıhb biten | toplantılar, Uluslar Kurumuna ncunun inancını arttırmıştır. Birkaç gün içinde Sar'da yapıla- cak kanunun çavımı simak işi bekle- nirken duyulan sıkıntı yerine artık i kalım. Beyhan da, plâjdakilerin sure- ta kayıtsız göründükleri halde, izli gizli; kendilerile meşgul ok Time farkında idi; gözler, — Çıkalım! o bütün bizde... Behice, plâjdan çıkar çıkmaz, biraz ilerdeki gazinonun kapısı önünde duran arabalardan birini çevirdi. Beyhan, arabada soruyordu: — Cevnd Beyi, orada bulaca- ğını mı tahmin ediyorsun ? Behice ( yutkundu, salladı; — Ne kadar alıngansın!, Ben, bugün, muhakkak Cevad Galibe rastlamak, muhakkak onu bulmak fikrinde, niyetinde değilim, Baht işi, tesadüf işi... Sende eğlenir sin! Yalnız, ben, önce zannetmiş- tim kl... Durdu, söylemekten vazgeçmiş gibiydi; Beyhan, ısrar etti: başını — Zannetmiştin ki? Behice, elile arkadaşının di- zine vurdu: — Samimi söylüyorum, yine kızma | — Hayır, kızmami — Mersi, canım.. Ben, seni Şinasiye karşı bu kadar »z tahmin etmiyordum. Hele alâkasızlığın, nefret, tiksinme derecelerine vardığını biç ummu- yordum. Hatırımdan bile geçmi- yordu, Cevad, Harunun arkadaşı- dır; yeni bir anlaşma zemini bu- lunurl diye düşünüyordum. Mama» fih, Cevaddan hiç çekinme.. O, Bir harb hazırlığı görünüşü bir inanç duygusu gelmi kamu, okurum konseyin yaplan düzenler yüzünden çav almak işinin gürültüsünün geçeceğini Sar'da düze- nin bozulmıyacağım ummaktadır. Acun barışı için ortadan kaldırılan büyük bir sıkıntı da Marsilya öldü- rümü yüzünden Yugoslavya İle Maca- ristan (arasında çıkan (densizliğin düzeltilmiş olmasıdır. Fransada Buğday Meselesi Şiddetli Münakaşalara Yol Açtı Naris, 12 ( A.A.) — Buğday piya- #ssım ıslah kanununu müzakereye devam etmekte olan Fransa Mebusaw Meclisi, uzun münakaşadan sonra, altı ay müddetle ecnebi (o buğlaylarının memlekete «sini meneden ve radikal so er tarafından yapılan teklifi 246 reye karşı 307 reyle red. detmiştir. Son Poslar Buğday meselesi Fransada güala en mühim derdidir. Bu derdin, Flandew kabi; vezi» yetini zorluklara nüşürmesi ve şimdi değilse bile ileride bir kabine buhranı- na sebeb olması muhtemel görülebilir.) büsbütün ayrı hoşlanscaksın! Beyhan, cevab vermiyor, dim- liyordu. Behice, elile onun dizini dürttü: — Somurtma, cevab ver. Şa- yet sıkılırsan, çabucak eve döne- riz. Bizi, oraya bağlıyan mı var? Beyhan, kendi kendine hare- ket etmediğini, başkaları, tara- fından idâre edildiğini anlamıyor- du. Acaba, bu, ahlâkının yumu- şaklığından ; mantığının, muhake- mesinin, iradesinin gevşekliğin- den miydi, yoksa; bu vaziyeti, hâdiseler, vek'alar mı doğuru- yordu. Bir kere, kendi ayağile gel- mişti! Makul bir sebep olmadan, şımarık bir çocuk gibi somurta- rak dönüp gidemezdi.. Beyhanın, talih, kismet, mu kadderat, gibi meçhul kuvvet veya mefhumlar hakkında müsbet, muayyen bir fikri yoktu. Limon lukta yetişen, çiçekler gibi boy atip yelişmişti. Kış rüzgârlarının, kar fırtınalarının zebirini, acısını denememiş, tatmamıştı. Küçük bir hâdise, onu, Şaşır tıvermişti. Hiç tanımadığı oOve uzaktan görünce, sinirden tüyle- rini Ürperten bir genç adam, onu seviyordu. Beyhan, aklında ve mantığında yer o tütmemişken, sırf bir hayal ve hulya kamçısile kalbini harekete getirmek iste- mişti; oOmüdür Sinan Tahsin tarafından sevilmiş olmak.. Bu hayal uçunca, bu hulya suya düşünce, Beyhan da kıvrıhver- mişti, tiptir. Herhalde İ zamanlar aramızda evlenme sö iBir Genç Kızın Hatası.. Bugün 18 yaşında bir genç kızın derdi ile karşılaştım. Anka- radan E. U harflerile imza ata- rak bir mektub gönderen bu genç kız diyor ki: “— 18 yaşındayım, hayata atılalı bir buçuk sene oldu, bu müddet zarfında 21 yaşında bir gençle tanıştım, seviştim, Aile- sile de münasebet peyda ettim, evlerine gider gelir oldum. Bir leri geçiyordu, sonraları seyrek- leşti, nihayet büsbütün unutulur, gibi oldu. Şimdi nadiren ve tesa- zi bu bahsa dokunulsa, nişan- m: —Askerliğimi yapayım da öylel diyor. Fakat ben korkmaya baş- ladım. Teyzeciğim ne yapayım?,, Bakınız, 18 yaşında olan ba yan kız bir buçuk yıl evvel yanl 6,5 yaşında iken, yani o yaştaki çocuklar mekteb sıralarında iken, hayata atılmıştır, atılmak mecbu- a riyetinde kalmıştır, bundan aile- sini, ve muhakkak para kazanmak zaruretinde olduğu neticesini de çıkarabiliriz. Bu vaziyette bir kız, tahsilini bitirmemiştir, tecrübe lerini idinmemiştir, ne yapar?. Şafkat hasretile, kendisine açılan ilk kolların arasına atılacağı el bete galip bir ihtimal dahiiinde- dir, ve öyle yapmıştır. Hatasının derecesi, nişanlım dediği gençle arasındaki “ samimiyet ,, in dere- cesine bakar. Eğer bu “ samimi yet,, onu bir “metres,, olacak dereceye kadar sürüklemiş ise, maalesef düşeceği kadar düş müştür. o Kurtarılabilmesi müm- ktin değildir, karşısındaki gencin temizliğinin derecesine tâbidir, ve erkekler İsterse darılsınlar, bu ibi vaziyetlerde yüzde doksan okuz nankördürler, o hatalarım tamir etmezler, eğer samimiyet “muayyen bir derecede,, kalmış ise, genç okuyucumu nişanlısile derhal konuşmıya davet ederim. Ya hemen fi" at derhal kesilir. Yapacak başka şey yoktur. TEYZE Kendisi, sevilmiyecek bir kız muydı ? Harun Şinasi, seviyordu. Lâkin niçin Sinan Tahsin ona ebemmiyet vermiyordu ? Harun Şinasi, hoşuna giden, gm ve gönlünü kolayca çele- ilecek tiplerden olamaz miydi? Harun Şinasi en çok sevdiği arkadaş Türkânın ahbabı çıkmıştı, Türkâ- nın hatırı için, Harun Şinasi İle birkaç dakika oturmayı bile göze almıştı, Sonra, cuma sabahı, evden kaçıyor. Dinlenmek, avunub eğ- lenmek istiyordu. Fakat burada- da; ümid ve tahminlerinin aksi olarak OHarundan (bahsedilmiş, kendisi değilse bile, bir arkadaşı çıkmıştı. Bütün bunları, Beyhan aleyhi- ne, elbirliğile dostları ahbablerı mı hazırliyorlardı ? Yoksa, bütün bunları sürükleyen mukadderatmı idi ? Beyhan, için için kaynıyor, kendi kendine yemin eder gibi tekrar ediyordu : — Ne olursa olsun, bende gevşek davranmamalıyım ;.. Hem kaçmak neye ? Kaçınca kaçmak isteyince, tehlikeyi savuşturmuş olmuyorum ki... Bilâkis gülünç oluyorum... OEtrafıma, o korkuye- rum ! Hissini veriyorum... Ne ka- dar korkuyorum ?.. Cevad Galib değil, isterse Harun Şinasi gelsin onunla da konuşmalı ve açık açık eğlenmeliyim ! Beyhan, zihninden bu kararı verdiği zaman gözleri parlıyordu. ( Arkası var )