Cenevrede Nezaketli Bir Vaziy et Var Yugoslavya - tarafından — Marmiya Sİnayeti münasebetile Uluslar Kuru- Munda Macaristan aleyhine yapılan Teşebbüsün — neticesi — alınmamıştır. Mgoslavyanın ilk geklile bu teşeb- Gsün tehlikeli o'abi.eceğini düşünen devletlerden b ta Fransa olmak Üzere İagiltere ve diger birkaç tanesi, buna, başka kalıb vermeyi münasib gör- ler. — İstediler ki — Yuguslavyanın #lee Kurumuna yepacağı müracaat # veya bu ulus hakkında bir itham- Büme olmasın, ileride, bu nevi facia- ortadan kaldırtmıya yara» yetname olsun. Yugoslavyanın — eski — müttefiki inde — kısmen Dövaffak olmuş sayilabilir. Çünkü “goslavya hükümeti, — Macaristan daki sarih ithamını şu şekillere İrca etmiştir Si l’d— Bir kısım Macar mımullıvını: “üliyeti — meydana — çıkarılma; Korektir - ? — Macar hükümeti tahkikata Feniden —el koyub hakikatin daha Vütullü bir surette meydana çıkma- Tn temin etmelidir. 3 — Bundan böyle firarilerin ve Sİyasi mücrimlerin —melce' haldarı did olunmalıdır. Şimdi, Cenevre koridorları, Işte bu ÜÇ maddelik esasların müzakeresine fahid olmaktadır. İogilir gazetelerinin ve İagiliz murahhasının sözle- Yİne bakılacak olurma, İngiltere bükü- Meti, sarih İtham ve mes'uliyet mad- Üclerinin müzakere — metinlerinden Fikarılmasına taraftardırlar. Bu nevi Niyesi vaziyetlerde çok görüleg ini esan: hakkında müzakere kapısı açılmasını — temin #decek bir teşebbüz yapmış görünsün. Vugoslavya hükümeti, bu görüş şek- l benimseyecek midir? Çok has- Sas oldugu besbelli olzn efkânumuml- Yesi önünde Löyle bir fedakârlık ya- Pabilecek midir ? bilinemez. " Bu cihet bilinemeyince de Cenevre Vâziyetinin mezaketi devam ediyor, vaziyet — naziktir ve bu aket zannolunduğunun çok Üstün- ir, — Süreyya . Amerikada Fırtına Bir- Japon Gemisi Kurtarıldı Nevyork, 10 (A.A.) — Japon bandıralı “Viktorya Marü, vapuru, Atlantik ortasında fırtınadan tutuna- maz bir hale geldiğinden, telsizle yardım İstemiştir. Bir Holanda vapuru imdada koş- mup Japon vepurumun — süvarisi ile iki zabitini dalgalar götürmüştür. Nevyork'da Zararlar Nevyork; 10 (A. A.) — Bir dalga bir. köprüyü yıkmıştır. Bir adamı sular götürmüş, bir başkası Öölmüş, yedi kişi de yaralanmıştır. İspanyada Gürültü Barselonda Yine Hâdiseler Oldu Barseton, 10 (ALA.) — Bazı Tram« vay İşçilerine yol verilmesi üzerine tramvaylara taarruz edilmiş, grevciler 3 arabayı yakmışlar, kumpanya mü- dürüne de suikasd yapılmıştır. Pariste Bir Hâdise Harbh Malüllerile Polis Karşılaştı Paris, 10 (A.A.) — Tahalsatlarının azaltılmasını protesto için bir kısım harb ma'ülleri numayiş yapmışlar, polisin müdahalesi üzerine bazı hadi- seler olmuş, bir polis ağır surette yaralanmıştır. İki Ingiliz Tayyaresi Çarpıştı Londra, 10 (ALAJI diman - tayyaresile çarpışm'ş, pilotlar ölmüştür. Fransız - Italyan Eski Muharipleri Cenevre, 10 (A,A.) — Eski İtalyan muhariplerinin Fransız - İtalyan dost. luğu için tertib ettikleri toplantıda söz alan Franss Bahriye Bakanı M. Piyetri, iki memleket arasındaki anlaşama- zlığın bugün ortadan kalkmış ok- unu söylemiştir. Cenevre, 10 ( ALA.) — Sar anlaşe do'eyı M. Laval ile M. tel mas'ndan Musolini arasında çok samimi yazıları alınıb verilm'ştir. Alman Yoksullarına lane Berlin, 10 (A. A.) — Kış yardımı için açılan deftere cumartesi günü bütün Almanyada üç buçuk milyon mark İane kaydedilmiştir. Bunun 225.000 nini Berlin vermiştir. Sevmediğine Edebi Tefrika 13 — Siz, bilirsiriz! Ve biraz evvel, — şaşkınlıkla .u'd? gevşetliği dizginleri çekti, Mçiyi şaklattı: Deyyyhhh, abraşı güzell d Hayvan tırısa kalkmıştı; araba, lı:ı asfalt üzerinde sarsılmadan yıb gidiyordu. A B'thn. yine dalmıştı; evde, Yşenla bakışından olsun, anla- malı ! Deşil miydi? Ayşe, niye “’ıememişli? Ya saygı etmiş, üştu, yahut da, hanımının "l"'k söylediğ.ni zannederek yüz: Mekten çekinmişti! Eğer Behi- Deyi evde hulım?m, ne yapardı? ilâja, tek başına gidince sıkıla- Çağı muhakkaktı. O taraflarda, ka tanıdığı da yoktu. Beyhan, adam sen de! Der gtl elini salladı. Günlerden Cuma İstanbulun dört köşesinden akın eden halkla pilâjlar dolu- Yordu. Beyhan, o cıvardaki pilâj- 'dan hang sine gitse, bir dosta, *hbaba tesadüf edebileceğini vvetle tahmin ediyordu. üşünce, onun son tered- düdünü kırmıştı, tekrar — neşe- lendi. Ve Göztepede Behicenin kh'tl göründüğü zaman, arabacıya #eslendi; — Şu beyaz köşk... Yeşil Püncurları var, Araba, köüşkün bahçe kapısı önünde durmuştu, Beyhan, sıçrar 11 / 12 / 934 Âşık ibi yere atladı, arabacınta para- sını verdi, bahçeye girdi. Sağda ikinci katta köşedeki odaya doğ- ru başını kaldırarak bağırdı: — Hül. Hıâ..! k ok geçmedi, açıl ncere- dıııÇıiyılş, ürperik saçlı m genç kız başı göründü: — Al Beyhan! Beyban, elini sallayordu: — Bonjur! Behice gülüyordu: : — Vallahi, gözlerime inana- miyorüml! İçeri gel... Beyhan, bahçede durmadı, evin yarı açık bırakılmış kapısım- dan girdi, yukarı kata çıktı. Behice, sırtına bir siyah ipek kimono geçi;ml.ü; arkadaşını a karşıladı: ”hi Rüyîııdı mı gördün? Böyle sabah ııbıh.? nasıl oldu? Nasıl wranabildin d — Uykum kaçmıştı. Biraz da hava almak istiyordum. Geldiği- me fena mı ettim yoksa? Behice koyu siyah gözlerini süzerek baktı: — Şakamı ediyorsun? Arkadaşının kolundan tuttu, sına çekti: Od.— G?l. ben giyinirken, konu- şuruz. Odada, Bayhana sordu: — Anlat bakalım. Ne fikirle, ne niyetle buraya geldin? M. Laval'in Bir İhtarı Getirmezse Netice Cok Ağır Olur.., ) Cenevre, 10 (ALA.) — Marsilya faclasından Macaristan — arasında baş gergin — vaziyeli görüşmek — Üzere Milletler cemiyetinin Cumartesi günü yaptığı toplantı, bu işin dostça dü- zeltimesini — pek umduran — bir vaziyet yaratmıştır. Bundan, gerek Cenevredeki bu işla ilişiği olan mahfillerde ve küçük anlaşma İle Ba'kan anlaşması e'le- rinin — merkerzinde İnkisarı uyandırmıştır. Ortaya atılmış olan mesele bir usul meselesi - oldu- gundan daha ziyade karışıktır. Filva- ki, uluslar derneği mlsakının on bi- rinci maddesine göre bir uzl şma usulü kullanlacaktır. Bu usüle ise Macaristan ve Yuguslavyı n diğer üyeleri arasında bulunmak ge- rektir. Cenevre, 10 (ALA.) — Uluslar arası m: haflde söylenildiğine göre Yugor İavya M. Lavalin konsey toplantısın. daki nutkundan mülhem bir karara yanaşabilecektir. Bu karar bazı Macar makamatının Marsilya sulkasdinden mesul olduğunu kaydedecek, Yugos- lavyayı — resmi tahkikatı tekrir ele almaya davet edecek ve sığınmak hakkının değiştirilmesi için uluslar arası bir mukavelenin ea kısa bir zamanda tedkikini tesbit eyl yecektir. Ancak bu. proje İtalyen ve Macar murahhaslarının muhalefeti ile karpı- Taşmaktadır. Dün — Yugoslar Tarın her ikisinin dolayı Yugoslavya - ile vö — Macar. de işine gelen bir süretihal bulunmaka'zın geçmiştir. Sa- bahleyin M. Politis ve M. Yevtiç ile görüşen M. Laval öğleden sonra M. Aloizi, Eden ve Beneale uzun uzadıya görüşmüş — ve gerek Yuğgoslavyayı, gerek konseyde anlağma lüzumunu hararetle müdafan etmiştir. M. Laval, Utuslar Kurumu adalete davet olunduğu bir Işi görmez, Uluş- lar arası — cinayetlere — ksrgi tedbir almaz ve cezalar tertib etmezse bun- dan çıkacak çok vahim — neticeleri göstermiştir. İngilizlere Göre Londra, 10 (ALA.) — Yugoslarların Macarları snir dişina - çıkarmaktan Beyhan, böyle bir sual karşısın- da kalacağını tahmin etmişti, du- daklarını büktü: —-Hiç bir programım yok! Behice çoraplarını Bgiyiyordu: — Ala, beraber düşünürüz. Beyhan, arkadaşının — acele acele giyinmiye başladığımı görün- ce şüphelendi: — Galiba, senin, hayal hâlin- de bir likr::. ııiycı!iıı varl Behice başını kaldırdı, kı knrnaz gülümsedi: A — Hemen hemen... Evvelâ, Bos- tancı plâjına gideriz. Beyhan, kahkaha ile gülmekten kendini alamadı: — Evden, © niyetle çıkmıştım amma, mayomla bornosumu evde unuttuğumu arabada hatırlamaz- mıyım? Behice ayağa kalkmıştı; Bey- hanın önünde durdu; — Sahi, sen, bugünlerde çok dalginsinl Gönül mü Çekiyorsun yoksa? Behice, bunu öyle manalı Söy- lemiştiki Beyhan, birden bire ir- kilmişti; Behice, ya birşeyler sez'nle- miş, yahud takılmak - için Söyle- yordu. Şaşırmanın, duralamanın tehlike olacağını anlıyan Beyhan, kendini toparlamıştı: — Hah, işte bir bu, eksiktil Behice, gayet ciddi idi; — Neden olmasın? Eeyhan, onun ciddiyetinin hiç farkında değil gibiydi: — Aman, Behice, beni ahk aşıklar yerine mi koyuyor sun? Behice, ellerini geriye atarak inkâr vaziyetl almıştı : — Hayır, pardon! O, hiç bir zaman aklımdan geçmezi.. Eh, derin bir. hayal | gösteren | Cenevrede mühim çalışmalar yapan Fransa dış bakanı M. Leval vazgeçmesi iyi bir. hava — yaratmış olmakla beraber İngiliz — gazeteleri Uluslar derneği konseyinin çok güç işlerle karşılaşacağını gizlemiyorlar, Deyli Telgraf diyor ki: * BL Laval, konseyden zorbalığa kargı Uluslar arası hareket isteyecek- tir. Bu betle şurası unutulma- mahdır ki, cekiden İngiltere de kendi topraklarında yabancı hükümetlere karşı suikasd anıklayan katilleri tığın- dırdığı - için bir çok kez kargışa uğramıştır. Ancak biçbir. vakit her hangi bir hagiliz hükümeti leri korumak ve anıklanan cinayetleri — bilmekten suçlanmamıştır. Her hükümetin yü- kümü, bir zorba kurumuna kağlı ol- makla kuşku'u adrımları sıkı bir göz hapsinde — tutmaktadır. Bu uğurda masıl bir çere — bu'anursa — bulunsun İngi'terenin ötedenberi siyasal sığın- malara arığ bir önen olarak tazındığı sğınma — Öacal korunmalıdır. . Bir Hal Çaresi Londra, 10 (ALA.) — Yugoslavya- nın kendi toprakları üzerinde bulunan Micarları - çıkarmaktan” vaz geçtiği haberi gelir gelmez, Cenevredeki gerginlik şiddetini kaybetmiştir. Bu- nun a beraber, kral Aleksandrın Ölü- sanki.., Küçük bir ( flört ) ola- bilirde.., Beyhan, yanağını çukurlaştıran bir gülümseme ile boyaunu çar- plttiz — Calışmaktan göz açtığımız varmı? bari, gen, söyleme! Hele bu sıcaklarda' serseme döndüm. Bebice, yan yan arkadaşına baktı, cevap vermedi, limon küfü bir tuvalet giydi, şapkasını ba- şına geçirdi: — Plâja - gidiyoruz, değil mi? Sana, Humretin mayosunu, bor- nosunu vereyim. — Humret, gitmiyor mu? — Hayırl o, bir. haftadır, Burgazda teyzemde., Ve hem kendi, hem de Bey- han için hamam takımlarını gar- drobun alt gözünden çıkardı; kulplu, sarı kayışla bağladı : — Yürüyerek gideriz. ğ"I_Beyl'ıın. uysal uysal başını ©| ız — Yürürüz. Güneş, asfalt caddeyi yak- maya başlamıştı; güneşin ışığı, asfalt Üzerinde kiliç sırti gibi parlıyordu. Behice, Beyhana baktı: — Bir arabaya binseydik da- ba iyi edecekmişiz. » Ve kolları, göğüsleri, enseleri çıplak, incecik, kısa etekli tiril tiril esvaplanna rağmen terliyor- lardı. Behice, plâjın çantasını açtı, çıkardı: — Beyhan, eğer burada - sıkı lırsak, Suadiyeye gideciz. Saatın kaç? kapısı önüde, abone defterini | fakat son bir Verdiği Bir Acı... «Bursa» dan “Ad. Nu, ,, imza- * sile mektub gönderen bir kadın okuyucum benden gönül işleri'e pek alâkası olmayan bir mesele hakkında fikir sorayor : —" Bu okuyucumun 14 yaşın- da bir erkek çocuğu vardır. Bu yavru anadan sağır doğmuştur, iki sene içinde yavaş yavaş işitmeye ve Öğren- diği sözlerle yarım cümleler ya- parak — konuşmıya — başlamıştır. Hattâ yeni harflerimizi de belle- miştir. Fakat bu çocuğun atisi ne | olacak! Izmirdeki sağır ve dilsiz- ler mektebine kün mü? Cevaben diyorum : vermek — müm- — “Çocuğun yıllarca sonra azçok İşitmeye başlaması, bey- ninde ve kulağında işitme kabl- Hiyetinin büsbütün yok olmadığını gösterir. Bllâkis vardır. ve çok ağır inkişaf etmektedir. Şimdi bundan istifade etmek lâzım Her- şeyden evvel bir kulak mutahassısı- ha gösterilmeli,fikri alınmalıdır. Bu vaziyete çocuğun sağırlar mek- tebine gönderilmesinin inkişaf et« meye başlayan kabiliyetini kör- letmesinden korkarım. Bununla beraber sağırlar mektebinin tale- be şartlarını söyliyeyim: Hatırım: da kaldığına göre mektep yatı mektebidir, — parasızdır, — san'at öğretir, ve müracatcıya kolaylık gösterir. TEYZE münü takbih etmekle beraber, Yugos- lavyanın, Macarlatanın suçluluğu hak- kındaki İttihamlarını ayrıca tetkik etmeğe müsait kabule değer bir karar almak İçin gayreltler sarfına devam edilmiştir. Bu ah İagiliz — gazetelerinin Conevreden aldıkları haberlere göre, bu gayretler, pek az netice vermiştir. Fakat, bir hal çaresi için Ümitler daima mevcuttur. Beyhan, bilek saatine baktı; — On buçuğa geliyor... Behice kaşlarının arası buru- şarak düşündü: — Burayı bir kolaçan edelim, Beyg:n şüphelenmiş'iz yahut bekliyor gibisin! Bebice, yavaşça arkadaşının kolunu çimdikledi: — Her zaman dalgın değilsin, bazan lüzumundan - fazla üye- nıksın! — Kimi arıyorsun? Ben tanir mıiyım? — Zannetmem. Bu; Beyhanın pek hoşuna git- memişti, canı sıkkın sıkkın: — Bu, fena havadis! dedi, — Neden şekerim? — Senin ahbapların var. Behice, omuzlarını silkti: — Düşündüğün şeye bak... Öyle sıkılacak insanler değil... Çabucak kanın kaynar, ısınırsın., Plüjin kapısından giriyordu, bir adım geriledi: — İstersen, ben uzaktan mer- habalaşırım, biler, gider, Beyhan, itirax etti: — Hayır, hayır... Belki evvek den sözleştiniz... — Aldırma, efendim. Plâj, hiç kalabalık değildi, sağda bir yahudi nilesi, denize irerek, kumlara gömülerek, bir- irlerile — şakalaşıyorlardı. — Sol tarafta iki kadın, üç erkek, kum- da güneşleniyorlardı. Denizde iki Üç Eişin n kulaç attığı, çırpındığı görülüyordu.