fi gal asmuza EE TES EE 4 tef v8 va Fransız Italyan Konuşmaları Fransa ile İtalya arasında eski hesapları temizleyip yeni bir beraber çalışma alanı kurmak Oo maksadile girişilen konuşmalar devam ediyor. Bu konuşmaların ana çizgileri hak- kında gözümüze bası şeyler. İlişti. Bu neşriyata göre İtalya ile Fransa arasında (oObir anlaşma yapılmasını İsteyenler, iki taraftan da iki kısma ayrılmaktadırlar: 1 — Müstemleke işlerini muvakkat birer hal suretine bağlamak isteyip * Avrupada bu iki törüye beraber ça- © lişmak imkânını vermek; 2 — Bu hal şekli sın: isteyip müstekar bir siyasi teşriki imkân bulunmasını özle- Libya'nın «enup Ohududu İtalya lehine tadil edilerek Afrikadaki unlaşma- st verilecek © ve zlığımın vaziyeti de lenbi hale göre bir şekle bağlanacak. Buna ilâveten İtalyanın Habeşistenda yapmak istediği bazı (hareketlere Fransa göz, yumacak olursa her iki memleket için hemen bir anlaşma tesisi mümkün olucaktır. Fakat bu fikre tarafdar olanlar bunun muvakkat olabileceği iddissın- dadırlar. İtalyan devasım halletmek için | İtaly ya; k ihtiyacının osasından balledilmesi lâzımmış, o fikri müdafandadı Binaenalöyh leri büyümelidir. bu hususta munyyen toprak parçaları gösterdikleri halde şim'i © fikirden vazgeçmiş görünmektedirler. Bu hususta bazı İtalyan m: hafili Habeşistan bu hu pusta en muvsfık bir saha olduğu fikrini ileri sürüyor. Çünkü hem mü- tecanla bir orazl, heni kırmızı denizle Hind okonına açılmış kapıları bulu- nacak. Bu fikri müdafaa edenlerin başında Müstemleke Nazırı Jeneral Bono vardır, Bu münasebetle, İtal- Tin emellerini tahakkule ettirmesi Şin Fransa ile İngiltere İtalyayı Habe- gistanda başı boş . bırakmalı, Fransa bunun için Adis Ababadan Cibutiye giden demiryolunu terketmelidir. Hal- > ki Şark müstemlekeleri için Cibuti ransamın mühim bir Gesübahrisi ol duğundan, buranın Italyaya terki gayet Süç olacal Bu güçlük karşısında Edebi Tefrika 8 Genç daktilo, mendilile terle- rini kurulayordu: — Geçende bilmiyorsunuz? Odadakilerden en hassas Na- fiz Yusuf çıkmıştı: — Neyi, Beyhan? yhan, onu muhatab bulduğuna memnun olmuştu. Pertev Nejadın İçi fest, haris, kıskanç oldu- ğunu kiiyordu. Şevket Yahya İse, (Okendi £ düşündüklerinden başka bir şey dinlememeği Itiyat etmiş bir adamdı. Genç kız, kırık kırık gülü yordu; - — Geçenlerde yine böyle bir buket göndermişler. Akşam çe ken, kapıcı Sadık; sizin için aktılar! Dedi. Kimden? diye sormadını. Aldım, eve götürdüm. esi gün, mesele anlaşıldı. Me- ger Sadık yanlış anlamış. Bana eğilmiş... o Perihana imiş! Çok mahcup oldum. Pertev Nejat, sarı başını kak dırmıştız — Sze bukeli gönderen Pe- “a mı? : yhan, (o şaşalayacak bemen kendini topladı, kleşt'rerek: . > Düsyada bir tane mi Pe- rihan va ? . Ded. Fakat bütün vücudü icin içi Ülriyordu. başıma (geleni oldu, sesini RM Siyaset Alemi Sevmediğin Deniz Silâhları Londra, 5 (A.A) — Japon murah- hası M. Matsudeyra ile hariciye baka- nı Sir Con Simon yarın deniz görüş- melerinim ulacağı yeni şekiller hakkın- da konuşacaklardır. Zannedildiğine göre, Sir Simon, M. Matsudeyradan, Vaşington muahe- desi Japonya tarafından fesholunduk- tan sonra Londra görüşmeleri hakkın- da fikrini söylemesini istiyecektir. Japonyanın muahedeyi fesettiğini hangi tarihte kat'i olarak bildireceği henüz belli değildir. Bir Tayyareci Denizde Bulunduğu Yeri Telsizle Bildirdi Meşhur toyyarecilerdön Ulm, ev- velki gün Amerikadan Avustralyaya bir uçuş yapmıştı. Son gelen haber- lere göre Ulm'un tayya, Honolülü açıklarında denite düşmüştür. Tel yazısında deniliyor ki; Honolülü, 5 (A. A.) — Ulm'un i bir telsizde, kendisinin 'nün cenubunda denize indiği t kadar yüzebileceği bildi- rilmigi Ulm'u araştırmak için altı dâöniz tayyaresi yola çıkmışlardır. Son da- kikada, bulunduğu yerin keşfedildiği haber verilmekteriir. Pi 5 — Tayyareci Ulm bir vapur tarafından kurtarılmıştı, Hind Kanunu » o Esasisi İngiliz Meclisinde Kabul Edildi Londra, 5 (A.A.) — Basvekil mus avini ve muhafarıkârlann lideri M. Baldwin 1700 murahhis önünde Hin- distan meselesinde bir kaç kişinin hücumuna uğramış, bu sırada Hindis» ta ımı müdafan eteilgtir. Neti- ceda Ülmdisten kanuanesanisi büyük bir ekseriyetle kabul edilmiştir. edemem ve Habeşistanla çetin bir mücadeleye girmekten çekinenler Sudan ve Çad gölüne doğru İtalyanların yayılmasını istemektedirler. Yabancı gazetelere göre şimdilik bu müzakereler, işte böyle dalgalı bir safhadadırlar. Sü — e — 61191934 Nafiz, Yusuf, sahte bir kalen- derlikle başını sallayordu: — Böyle yanlışlıklar olur... İyice anlayıp dinlemeden hediye kabel edilmez! Beyhan, hiç ciddiyetini boz- mayordu: — Değil mi ya? Şevket Yahya, önündeki blok not Üzerine (bakkalın, kasabın hesaplarını çıkardıktan ve alaca- ğı aylıkla Overeceği (o borçların muvazenesini (o yapıp , bitirdikten sonra başını” kaldırdı, — Beyhana sordu: — Meclisi idareye verilecek esbabı mucibe İâyihası ne oldu, Beyhan hanım? Sual Beyhana sorulmuştu; lâ- kin mukayyid Nafiz Yusuf ile Pertev Nejat başlarını sumenle- rinin Üzerine eymişlerdi, Şevket Yahya, esbabı mucibe lâyihasını köâleme aldığı için bübürleniyor ve hattâ terfi, zammı maaş, ikra- miye gibi teşvik, takdir bekli- yordu. Möüsveddeyi müdür görmtş, te- mize çekilmesini emretmişti, Şevket Yahya, neticeden okadar emin- di ki, göğsünü gere gere Bey- hana soruyordu. Beyhan, Şevket Yahyayı sev- memesine orağmen, yine onu incitmekten korkan bir hassasi- yetle cevab verdi: HARİCİ“ TE n Te ON t 2 ga m me a Silâh Dalavereleri Amerikadaki Müthiş Meydana Tahkik Komisyonu, Hakikatleri Çıkarıyor Meşhur Fransiz ellik taciri Şnayder ve bugünkü anlaşamamazlıklara sebep olan bir silâh manzumesi Vaşingtom 5 (A. A.) — Silâh tica- retini tetkik komisyonu önünde $a- hidlik eden “Kolt Pircarma,, girketinin iri M. Holden, Amerika (1914 - 1916) memeleri İngiltereden (almış olduğu arişlerini devrettiğini ve bu rin Kanada yolu ile İngilte- reye revkolunduğunu söylâmiştir. Komisyona verilen bazi vesika lardan anlaşıldığına göre, Belçikadaki bir silâh fabrikası, Vinçister şirketine vesnir İngiliz, Fransız, İtalyan, Çe- koslovak, Alman, Avunturya ve Macar silâh fabrikalarına müracaat ederek Uluslar Kürumu tarafından silâh satı- gının kontrolu için hazırlanan proje- nin, silâh tacirlerinin İshine ne suretle tadil ettirilmesi mümkün olabileceğini sormuştur. Silâh teareti tahkikat komisyonu önünde dün yapılan ifşsatı bulâsa eden komisyon rels vekili M. Nye, demiştir kir “Harbiye vö Ticret Nezaretlerinin, «ilâh fabrikalarının emrinde bulun- muş” olduklarına dair, elimizde pek 2 Müdürü Oumumi, itiraz etmişler! ğ Kalem Amirinin rengi sararı- vermişti i: — Nesine itiraz etmişler? — Dün, siz gittikten sonra, müdür beni çağırdı. Müdürü umu- minin lâyihayı uzun bulduğunu, kısaltmak icap eltiğini söylediler, Şevket Yahyanın alt dudağı ordu: Giz Kısaltmak... alina i kuşa döndürmek... İtiraz İri bir nokta bulamadılar mı, kısaysa uzun, uzunsa kısa! Der- ler... Yumurtaya kulp takmak kabilinden... Elini Beyhana doğru uzatmıştı: — Veriniz lâyibayı... Bir kı saltayım da görsünler, Pertev Nejatia mukayyit Na- fiz Yusufun burunarı sumene dokunuyor gibiydi. Genç daktilo- nun da dili tutulmuştu: — Müdür... Vakit dar, bekle- meyiz, dediler. Sizide gitmiştiniz! Kendileri kısalitılar. Şevket Yahyanın rengi mos- olmuştu: ri vam tatilinden sonra koca tâyiha kısaltılır mı? Acele ile kim bilir, lâyiha ne hale gel- iştir. Mİ iddetli hiddetli homurdanı- yordu? 1 — Müdiriumumi de, bunu benim mar'fetim zannedecek., Şiddetle yerinden kalkmıştı: — Hayır Meseleyi bizzat mü- dirismumiye anlatmalıyım. Beyhanın yanına gitti: — Asıl lâyihayı da, hulâsasını da veriniz! çok deliller yardır. Tahkikat sırasın- da bize verilen “ Düpon dö Nemür,, şirketi (omüdürlerinden tirinin bir mektubu var ki, M. Huver'in, Ticaret Natiri bulunduğu esnada silâh ticre- tini tabdit için (1925) te Cenevre'de nsın “ Amerika silâh et vuracak kararlar almasına ,, mani olduğumu gösteriyor. “ Düpon dö Nemlir ,, şirketi son- radan gazetelere beyanatta bulunarak, Cenevre'deki herhangi bir konferan- wn azaları üzerinde hiçbir vakit nüfuz yürütmeye çalışmadığını iddia etmiştir. Bu şirket, yalnız harp mühimmatı ile ticaret emtiasının biribirine karış- tırılmasına mâni olmak istemiştir. ,, — —— Bir patlama faclası Magdeburg, ö (A.A.) — Bir fabri- kada çıkan patlama İki işçinin ölü- müne im O yaralanmasına sebebiyet vermiştir. Büyük Bir Falâket Tegucigalpas, 5 (A. A.) — Bir sarsıntı üç şehri harap etmiştir. Bu üç şehrin ahalisinin tutarı 6500 kişidir. Feyhan, el çantasını aldı ve dörde katlanmış bir demet kâğıt çıkardı: — Buyurunuz! Şevket Yahya, şaşırmıştı: — Nasıl! Esbabımucibe lâyiha- #ını eve mi götürdünüz? Kalem âmirinin derin hayreti karşısında Beyhanın da ağzı açık kalmıştı: — Evet! Diyebildi. Şevket Yabya, beyhanin elin- den kâğıtlar adeta, çeker gibi aldı; sesi hiddetten titriyordu: — Rica ederim... Resmi evrak, bilhassa bir esbabımuc'be lâyihası daireden dışarıya çıkar mı? Bu ne mübalâtsızlık! Cinsi lâtifin me- muriyet hayatına alınmalarına iti- raz edenlere kızmamalı! Bu, ne mübalâtsızlık! Genç daktilo, ilk hayreti geç- tikten sonra kafasına ve sinirle- rine hâkim olmuştu: — Cariyeniz, pek çok rica ederim, anlamadan, dinlemeden insanı tekdire ve hassaten tahkire kalkışmayınız! Pertev Nejatla mukayyit Nafiz Yusufun başları biraz kalkmıştı. Sahne birdenbire değişmişti. Şevket Yahya, bir adım ge Hlemişti: — Affedersiniz, sizi tahkir etmedim. Genç kız, bütün hiddetini ondan çıkaracaktı: — Müdürün emrile götürdüm. Kelem amiri, kekeliyordüz — Ne emrettiler. 7“ — Ben, aceleile belki bazı mühim noktaları atlamış olabi- — i Gönül İşleri Bir Menfaat Izdivacı Etrafında Bay (Celâl Öztürk)er “Kanuna uygun olmıyan şart- lar muteber değildir.,, Şeklinde bir kaide vardır, unutmayınız. Bir memur, ölünceye kadar ayni yerde kalamaz, emir kuludur, bugün İstanbulda Okalır, yarın Erzuruma gider, alacağınız kıza daima İstanbulda kalacağını va- dedemezsiniz, ederseniz (kanun bun nazarında muteber olmaz, karşinizdakini aldatmış olursunuz. Açık konuşmanız müraccahtır, Kadın ile erkek arasıada, ka- dının aleyhine yaş farkı bulun- ması sıhhi bakımdan zararlı de- ğildir. Fakat yaşlı kadınla, daha genç erkeğin kuracağı ailede temel çürük olur, Erkek daha genç İken kadın ihtiyarlık çağına girmiş olacaktır. Yalnız menfaat izdivacı ise, ve size saadet geti- recekse, itiraz edemem. İki ayrı ka mensup olanlar aranda evlenmiye, prensip iti- barile aleyhdarım, fakat bir Türk genci ile Türkçe ana dil olarak kabul etmiş bir genç kız arasın- da, bu prensibin haricine çıkık dığı ve mes'ut olunduğu vakidir. Bu meselede ailelerden gelecek itirazın, sizinkinden ziyade, sev- diğiniz genç kızınkinden gelece- ğini tahmin ediyorum. Görünüş- lerine rağmen Musevi dostlarımız bu meselede pek hassastırlar, ve zannederim, yabancı dine mensup bir erkekle evlenen Musevi kızı- nı, dinini muhafaza etse bile, sırf bu sebepten dolayı mezarla- rına kabul etmezler. Fakat bu, meselenin ikinci safhasıdır. Kanun! mahzur yoktur, evle- ebilirsiniz, eğer muayyen yaşa gelmiş İseniz, ailelerinizin muva- fakatini almadan da, onlardan gizli olarak ta, evlenebilirsiniz. TEYZE lirim. oOSiz, karşılaştırın, edin, dedi. Şevket Yahya, ne ileri, ne geri bir adım atamıyordu, olduğu yerde mıhlanmış gibi kalmıştı. Elinde tuttuğu kâğıtlar da titri- yordu. Pertev Nejatla mukayyit Mâve Nafiz Yusufun burunları, yine sumenlere değiyordu. Şevket Yahya yutkundu, bir kavgadan galib çıkmış gibi göğ- sünü gerdi, masasına doğru yö- rüdü: — Bir de ben karşılaştırayım. Be'ki siz de atlamışsınızdır. Masasının başına oturdu, mü- dürün yazdığı hulâsayı okumaya başladı. Okudukça renkten renge giriyordu. Nihayet dayanamadı, kâğıtları masanın üstüne attı: — Benim (yazdığım lâyiha mahvolmuş. Esbabı mucibe değil esbabı gayri mucibe bile yok... Güya telhis edilmiş?. Hınçla gülüyordu: — Böyle ohulâsa olurmu? Müdürü umumi beye göstermeli, Vaziyeti bilsin, bunda benim bir dahlim (ve tesirim olmadığını anlasın... Tekrar kâğıtları aldı, kalkıp gidecek gibi idi. Birden durdu, İâtifeye benzer bir sitemle Bey- hana baktı; — Fakat, bu kâğıtları müdürü umumiye nasıl götürürüm? Genç daktilo, fütursuzdu: — Buruşmuş, diye mi? ( Arkamı var )