y | “Dray Farming,, İharamana Elektrik Yapılıyor Belediye Kasabanın Bütün Eksiklerini Ta Ziraatı Nedir ? Geçen yazıda kurak yerlerin tira- atto değersir sayılamıyacağımı anlat. mıştım. Bu gibi yerlerin nasıl olup ta dünyanın bereketli Ürün(mahaui) kal. dırılan yerleri sırzama geçtiğini anlat- mayı da bu yazıma birakmıştım: Yer yüzünde oldukça geniş bir yer tutan Bozkarların vergil | bir hale geçmesi tarihi yeni de- gildir. Bu topraklarda emniyetli ve bereketli Ürün kaldırmak ko- laylıklarını ilk defa araştıranlar Amerikalılardı. Bu isze 1847 de girişen bilgiçler herkesin kısır ve | değersiz. sandığı Boz kırlarda yıllarca çalıştıktan sonra buraların toprak, iklim, nebat ve bütün ayrılıklarını ortaya koymuşlardır, Bu tetkiklerden anlaşılmıştır ki — bozkırların toprağı — verim bakımından kuvvetli, yağışları da pekâlâ ekin yetiştirmeye yetecek kadardır. Fakat diğer memleket- lerde olduğu gibi her mevsimde düşmeyen yağışlar bizim tedbir- sizliğimiz yüzünden toprağın bâğ- rından kaybolup gidiyor. Eğer bu yerlere düşen ve bizim az sam dığımız yağışlar toprakta — hiç kaybolmıyacak bir şekilde sakla- nabilseler diğer yerler kadar ekin yetiştirmek mümkün olacak- tır. Çünkü topraktaki hertürlü besleyici maddelerin ekinlerimize yarar olması onların su ile eritil- mesine bağlıdır. Ekinler ancak suyun erittiği besleyici maddeleri emmek — suretile büyürler. Ve böylece bir kısım kurumada yapabilmek için 300 kısım suyu da beraber çekerler. Fakat garibdir ki başka yerlerde bir kısım kuru madde için 350 kısım suyu top- raktan çeken buğday, bozkırlar- da tamam 1048 kısım su çekmek- tedir. Demek oluyor ki yağışlı yerlerde suyu az isteyen ekinleri- miz sanki inadına kurak yerlerde daha çok İstemektedir. Bütün bunları göz önüne alan bilgiçler toprağın memini saklayabilmek için ortaya bir ziraat usulü çıkar- mışlar. — İşte — kurak — iklimler ziraati demek olan ( Drayfar- ming ) sürme işlerini yağmurlara göre mücasib vakit'erde yapan, Çiftin -derinliğini, yukalığını ona göre kararlandıran, ekim zamanını, çapa zamanını en gerekli vakite bırakan hulâsa tam Bozkırların istediği biçimdeki bir ziraat usulüdür. Şu dediklerimden anlaşılıyor ki tabit ahvalde kurak yerlerin bereketli ürün ( mahsul ) verme- meleri bizim © topraklara yaptır ğımız münasebetsiz hizmetlerden- dir. Yoksa toprak İşlerini ( dray farming ) usulüne göre düzenlen- lirirsek pek âla mahsul alınacaktır. Bizim orta Anadolu yaylasında asırladanberi tatbik edilen Nadas usulü. ( Dray Farming )ın ufak bir bilğisidir. Fakat bu natas işini üstünkörü yapmak değil bu İşteki incelikeri gözönüne alarak yap- mak gerektir. Meselâ yağmurların toprağın bağrına — toplanmasındaki — çok mühim bir nokta, bu su ile be- raber havadan gelen ve ekinlerin baş-gıdamı olan Azotun da birlik- do toplanmasıdır. Fakat kurak bir zamanda tarlanın sürülmesi sonradan yağan yağmurların ge- tirdiği azotu hiç tutamaz. Bina- enaleyh — çift işlerini mutlaka yağmur mevsimisde yapmak lâ- zımdır ki su ile beraber toprağa giren azotu da saklayabilmiş ola- h. Bir misal olarak söylediğim şu iş (Dray Farming )in ehem- miyetini pek güzel — gösterir. Bonu : gibi bütün işleri toprağın nevine göre ve suyumuzun az '-oılduğunu Karaman (Hu- susi) — Konya- nın 10 bin nüfus- lu büyük bir ka- zası olan kasaba- mızda hayat çok ucozdür. Kaza- nın bayası ve suyüu çok güzel olduğu için halkı çok — sıhhatlıdır. Eskisi kadar ye- ni yapılmış bina- ları da — çoktur. Ve bu yeni bina- lar bugünün sıh- hi şartlarına pek uygundur. Kara- man Konyanın adetâ yazlığı me- sabesindedir. Karamanın fakirliği nisbetinde çok çalışkan, iyi işler yapan, ka- sabanın eksikliklerini tamamlıyan bir Belediyesi vardır. Bu çalışkan Belediye gimdi de kasabayı aydın- latmayı sözleştirmiş ve elektrik işini müteahhide vermiştir. Elek- Karamandan bir manzara trik fabrikasının temeli atılmış- tır. Şebekenin tesisine başlanık mıştır. Belediye bundan başka memleketin tam ortasından geçen büyük bir şose yaptırmakta ayrı» ca Cumhuriyet meydanını da tan- zim ettirmektedir. Karaman pazarı pek kalabalık olur. Bütün —köylerden başka mamlıyor —aT civar kazalardan da buraya alış- verişe — gelirler. Çok istekli satış yapılır. Belediye bu pazar yerini de tanzim ettirmek- tedir. — Kasaba haricinde — fenni bir mezbaha yap- tırılmıştır. |Bura- da kesilen etler kapalı arabalar- la şehire getiri- mekte ve kasap dükkânlarına da- gatılmaktadır. Be- lediye — şehirde bir de gayet güzel ve fennli bir kasap hali yaptırmaktadır. Kasabada Manrif hayatı da ileridir. Bir Ortamekteble tam teşkilâtlı 3 İlkmekteb vardır. Sıhe hat işleri de yolundadır. Bir tek eksik su azlığıdır. Buna da bir çare bulunursa Karaman hiç ek- siği ve isteği olmayan bir kasaba olacaktır. Bigada Bir San'atkâr Biga (Hususi) — Burada Mus- tafa adlı bir genc vardır. Eskl —— TMüusiki âletleri yapıp satardı. Şimdi de ulu- sal musiki â- ? letleri yapmı- j o ya — çalışıyor. Bu gencin hu- susiyeti bu işi bir kimseden Ü bir — ustadan öğrenmemiş San'atkâr Mustafa — olmasıdır. Ken- di kendine uğraşarak bunu ba- şarmıştır. ve yaptığı aletler en namlı musikiciler tarafından be- genilmiş, kendisine - siparişler ve- rilmiştir. fakat — &uya — çok ihtiyaç bulunduğunu gözönünde tutan bir ziraatj usulü bereketli mahsul kaldırmayı mümkün kılmış- tır. Bizde de Eskişehirde kurulan Dray Farming tecrübe istasyonu memleketimizin orta parçasındaki bütün istekleri meydana çıkarmak için çalışmaktadır. Bugüne değin birçok şeyleri ortaya koyan o müessese artık yaylamızın köyle- rine öğütlerini yaymıya başin- mıştır. Pek yakında bu yurd parçasının Türkiyeye ve ondan uzak ellere ekin ambarlığı yapa- cağından emin olabiliriz; Diğer taraftan tohum onar- ma (Çaslah ) istasyonları da bu iklim ve topraklara uygun ekin çeşitlerini bulup çıkarmakta aolduğundan işler iki taraflı iler- lemiştir. Bugün bu karşılıklı çalış- ma sayeslüde dünyanın kıraç bozkırları her mahsulü yetiştire- bilecek bir kıymet kazanmaktadır. Bilmeliyiz ki yer yüzünün hiç bir parçasında, yurdumuzun hiç bir köşesinde verimsizlik bizi üzemez. Elverir ki bugünkü ziraat fenninin dileklerine bir an evvel boyun eğelim. Çiftçi ©) Ziront hususundaki müşküllerinlizi sorunuz. Sen Ponta'nın (Çiftçi) el sire cevap / verecektle. Adapazarında Yeni Yapılar Kaymakamlık Mekteb, Belediye 'De Yeni Çarşılar Yaptırıyor. Bütün Sokaklar Tamir Ediliyor Deraekkıri mektebi açılırken Abapazarı, (Hususi) — Burada mekteb yapımı için çok çalışılmak- tadır. Kazaya bağlı köylerde otuza yakın yeni mekteb binaları yapıl- mıştır. Bu işde Kaymakam Agâh Alp çok çalışmaktadır. Dernekkırı denilen yerde de bir mekteb yapılmış ve merasimle açılmıştır. Bu mekteb beş sınıflı- dır. Burada beş köyün çocukları okuyacaktır ve Dernekkırı bu beş köyün tam ortasındadır, Yeni Belediye başkanı Ahmet Faik de şehrin güzelleşmesi içla Adapazarı - Bolu- yolunda Bir Köprü Yıkıldı Adapazarı, (Hususi) — Şoför Niyazinin — idaresindeki -kamyon Hondekten tütün taşırken Ada- pazarı - Bola yolu üzerindeki dördüncü köprüden geçiyormuş. Bu sırada köprü birdenbire çök- müş, kamyon dereye düşmüştür. nüfusça zayiat olmamış, fakat gidiş geliş durmuştur. Posta aktar- ma guretile götürülmektedir. Adapazarında Domuz Avı Adapazarı (Hususi) — Bütün köylerde domuz — mücadeles'ne başlanılmıştır. Vurulan domuzların Istanbüla satılması muhtemeldir. birçok yeni İnşaat yaptırmakta- dır. Başlıca caddeler ve yollar tamir edilmektedir. Yepyeni bir kasap çarşısı yapılmış ve bu yeni dükkânlar da merasimle açılmış- tır. Yeoi dükkânların içleri çini döşelidir. ve her dükkânda bir çeşme vardır. Bu yeni çeşid kasap dükkân- ları pek beğenilmiş Eskişehir ve Bolu belediyeleri de böyle dük- kânlar yaptırmak için müteahhit Bay Eyüba müracaat etmişlerdir. Yakalanan Soyguncular Adapazarı, (Hususi) — Karoc- pürçek nahiyesinin Çarka bayırın- da yol bağı yaparak birkaç va- tandaşın parasiını alan Çaybaşı Yeniköyünden Lâtif ile arkadaş- ları Kozluklu Nadir, Eskişehirli Ömer yakalanmış, Adliyeye veril- mişlerdir. Adapazarında Bir Yaralama Adapazarı, (Hususi) — Kör er adlı. bir adam evvelce kendi metresi olan bir kadınla oturup kalktığı için bakırcr Meh- met adlı bir adamı tabanca ile ağırca yaralamış, kaçmıştır, ba- kırcı Mehmet hastaneye götürül- mMüştür. Tanıdım Kardeş !.. İ Son günlerde başımdan lıllğ vaka geçti. Kaleme almakta duğum mühimce bir yazı için bil gazetenin eski kolleksiyonlarını karıştırmak icabediyordu. Bizim umumi kitabbanelerimizde böyle kolleksiyonlar bulunmaz. Baen de ister istemez o gazete idarehane- sine gittim. Hepimiz aynı dikenli yolun yolcusu değil miyiz yat Dileğimin kolayca yerine getir'lek ceğini umuyordum. Karşılnşhğım!' muharrir arkadaşlar, ellerini uğuş” turdular, kolleksiyonlarla alâkalari olmadığını söylediler. Başmuhars rire müracaat etmek icabetik Odacı, onun Öztürkçe bir baş mas- kale yazmakla meşgul olduğunu, kimseyi kabul edemiyeceğini söy-< ledi. Işim acele, vaktim dardı, ısrar ettim, kartımı gönderdim. Biraz sonra odacı geldi, “sizi tı—;, nımıyorlar,, dedi. Yarım düzüne muharririn arasında bu haberi almak beni fena halde kızarttı. Bem kendimi, hiç olmazsa, muhars rirler âleminde meşhur(!) tamıyor- dum.Zehabım yanlış imiş. Bununlar beraber dönmedim, kartımın ak İ] tınas “M. Turhan denilen ve şimdiye kadar düzünelerle eser yazan adamım,,ibarcsini yazıp tek-< rar gönderdim. Bu sefer taml- mıştım, güler yüz görmüştüm, kolleksiyonları karıştırmak müıa-ı adesini de almıştım. | Bu vaka bana şa fıkrayı ha« tırlattı: Eski vezir!erden Kalayh Koz Ahmed paşa, sadrazam oldu- gu vakıt bemşerilerinden — biri konağma — gelir, kendini ıan.upî bir iyilik görmek İster. Ahmed paşa hemşerisini kalabalık bir mecliste huzuruna kabul etmakle beraber tanımak İstemez. Çarıklı — bir adamla eski dost çıkmaktan utanır. Zavallı köylü bu vaziyette sıkılır, terler ve sendeler, lâkin kendini tanıtmaya — çalışmaktan geri durmaz : — Efendim, der, ben kel Memişin oğlu Şaşkın Bekir değil miyim ? — Tanımadım. — Aman efendim, harman yerlerimiz yan yana idi. Beraber düven sürerdik, — Tanımadım. — Birlikte domuz avma da giderdik. Siz atar atar vuramaz- dınız. Ben domuzu alnından mih- lardım. — Tanımadım. Köylü, ne söylese kendini ta- mnıtamıyacağım anlayınca baklayi ağzından çıkarmıya karar verir, Sadrazamın yanına yaklaşır, ku- lağına eğilir : * — Yassıbacakların kümesinden | her gece tavuk aşırırdık. Eir gün yakalandık, sopa yedik. Mübarek alnınızdaki yara izi de o vakitten kalmıştı. O izi bir harp yadigâri olarak — herkese gösteren Sadrazam ürk- | müştü, iltifat ediyordu: — Tandım kardeş, şimdi ta- mdım. Demindenberi gözüm de ısırıyordu. — Hoş — geldin, — otur bakalım, Aşağı yukarı, benim başıma gelen şey de, bunu andırıyordu. M. T. Alfyon Belediye Baytarlığı Afyon (Hususi) — Beölediye 80 lira maaşla bir baytar alımıya karar — vermiştir.. Baytar araüs maktadır.