Hergün Öz Diükg e:7 Yazımızı Nasıl Yazmalıyız? * Gazetelerin baş yazıcıları bir- kaç gündenberi yazılarını öz dille yazıyorlar. Baş yazıların yerinde artık yabancı sözler görmüyoruz. Kendi öz dilimizin kaynakların dan bulunup alınan sözlerin tatlı bir akışla sıralandığını gördükçe içimiz açılıyor, kıvanç (iftihar) du- yuyuruz. Kaç gündür ben de bu- rada «Son Posta» okuyucularına öz dilimizin zenginliğini göster- miye çalışıyorum. İnancınıza snunuılı söyliye- yim : İlk yazımda biraz aksar gibi oldum. Öz Türkçe sözleri bilme- diğim için biraz güçlük çektim. Fakat ikinci, üÜçüncü —yazımda artık elim alışmıştı. sözlerin birçoklarını belleyiverdim ve ya- bancı sözlerle dolu eski Türkçeyi, daha doğrusu Osmanlıcayı dur- batıverdim ( mağlüp ettim). Burada — söylemek — istediğim gey şudur: Örz Türkçe yazmak, Osmanlı- cayı öz dile çevirmek demek de- ğgildir. Yazıcı arkadaşlardan bir İkisinin böyle yaptıklarını anlıyo- ruz. Bize kalısa öz Türkçenin, ehlez (zayıp Osmanlıcadan buşka bir. kuruluşu ve yapılışı olmak gerektir. Sapasağlam bir dile ka- vüşürken onün kendi özünden doğan yapısını endelemek ( ihmal etmek) çok kötü olur. Oşartmadan (mubalâğa etmeden) söyliyelim ki dilimizin güzelliği ve zenginliği çok — yerindedir, Önümdeki tarama dergisini karış- tarırken ne çeşitli öz sözler görü- yorum, Size de bir ikisini göste- reyim. (irgelemek ) öz Türkçedir ve kulağa çarpışı çok tatlıdır. Bu söz ( hüsnümusmele otmek ) — de- mekmiş. İrelemek sözü de birin- tisinin tersine olarak ( suimuamsle etmek ) tir. Bugüne gelinceyedek : öz dilde ( teşebbüsr etmek ) karşılı- : Sınııı ne olduğunu bilmiyorduk, : değil mi? Kalıkmak (toşbbüs etmek) * demekmiş. Şu İşe kalıktım (toşeb- ? büs ettim ) gibi. 5 — Görülüyor ki dilimizin zengin- * İlğine ve güzelliğine diyecek yok. : Ancak öz dilde yazarken kulağa : daha tatlı gelen sözleri seçmeli z hele eskiden ( inşa ) denilen ? yazı gupıımı gözönünde tutma- & hiyız. İşe uygunluk gösterirsek ? Ööz yazı çabuk can bulmuş olur. Marsilya Faciası Cenevrede Cenevre 24 — Yugoslavyanin Marsilya faciası münasebetile Mi- letler Cemiyetine verip Macaris- tanı kıismen ittiham edici nota bakkında İngiliz siyasi mehafilinin Londradan akseden — kamaâtleri Şudur: Yugoslayya natası, temenni olunduğundan daha ziyade esrarlı bir edâ taşımaktadır. Bu notada hiçbir memleketin isminin geçme- mesi arzuya değer görülmekte idi. Maamalih Yugoslavya hükü- meti, bazı tethişçi — unsurların faaliyeti hakkında — beynelmilel tahkikat yapılmasını — isteyecek olursa, İngiltere — hükümeti, bu tâlebe müzaheret gösterecektir. Milletler Cemiyetinin — bu nota muhteviyatını İkincikânun içinde, yahut Birincikânundan evvel ol- mamak şartiyle — fevkalâde bir toplantıda tetkik etmesi mürec- cah görülmektedir. Marsilya Faciası Ve İtalya Roma, 24 (A.A.) — Marsilya faciası hakkında M)lllellır Ceı:l- yetine Yugoslavya tarafından ve- rilen notanın Macaristan tarafın- dan derhal görüşülmesi hakkın- daki tek'ife Italya açıkça muza- herete karar vermiştir. Yalovanın Plânı Yalovanın — plânını yapmak üzere şehrimize Jan Ruaye ismin- de bir Fransız şehircilik mütehas- Sısı gelmiştir. Resimli Makale * Göz, ınsan vücudunun en bin bir bukışı vardır. Bakış, dilin dııytu yuvasıdır. Bakış sevdiri bir bakış insan kümolerini peşin ve en zengin varlığıdır. Bir çift görün yliyemediğini, gönüllere aşılayaa biricik, aŞ darıltır, bakış kin besletir ve içli, olgun sürükler, kadında cazibe ararken gönlümüz ilk önce onnn gözlerinde gezmez mi? —— ”— —— — K Gözün Bakışı Bi Büyük Önderimize ATA- TÜRK Soy Adı Verildi Ankara, 24 (Hususi) — Mec- lisin bugünkü içtimar saygılı teza- hurata meydan vermiştir. İçtimada Başvekil Paşa da dahil olduğu halde bütün vektiller hazır bulun- muş, rüuznamedeki kanun lâyiha- ları müzakere en — sonra Başvekil Paşamın ve arkadaşla- rının — Relsicümhurumuz — Gazi Hz.ne “Ata Türk,, soy adının verilmesi için yerdikleri takrir okunmuştur. Başvekil Paşa tak- rirlerini İzah etmişler ve bu İza- hatları esnasında sık sik alkış- lanmışlardır. Bundan sonra kanun llyi:: ııddı" m:dğı' okunmuş, ve alkışlarla kabul edilmiştir. Kabul olunan kanun — lâyihasına göre ( Kemal ) öz adlı Cümhur Reisimize “ Ata Türk ,, soy adı verilmiştir. Bundan sonra da meclis Pazar- tesi günü toplanmak Üzere içti- mamna nihayet vermiştir. Diğer Soy Adları Hâkimiyeti Milliye başyazıcısı Falih Rıfkı (Atay), Kemal Turan Bey de Unal sözlerini soy adı olarak seçmişlerdir. Fırtına Ve Kazalar Atina, 24 — Fırtına ve seller- den — boğulanlardan 7 kişinin cesedi bulunmuştur. Boğulanlar arasında Divanı Muhasebatın ve Ziraat Nezaretinin memurları da vardır. Nazırlar meclisi sellere karşı tedbir almak için 50 milyon drah- mi tahsisat vermiştir. Hükümet sellerden — mütcessir — olanların iaşesini temin etmektedir. Bursa 24 (Hususi) — Uluda- ğa çok miktarda kar yağmak- tadır. Bolu 24 (Husust) — Yüksek- lere kar düşmüştür. Yağmur, fir- tına ve soğuk devam etmektedir. (9 nou saylamızda fırtiaa hakkında tafsilât vardır.) Ortamekteplerde Mezuniyet İmtihanları Kaldırıldı Ankara, 24 — Orta mektep- lerde mezuniyet imtihanları kal- dırılmıştır. Buna mukabil her sene ikisl tahriri, 30 şifahi olmak Üzere beş imtihan yapılacak, bu imti- hanlarda alınacak numaranın va- satisi ile sınıf geçme işi tayin edilecektir. Fransa Ve Sovyetler Paris, 25 ( Hususi ) — Hariciye Nezareti Fransa ile Sovyet Rusya arasında sakeri ittifak haberlerini tek- zip ekmiştir. Yapılan şey iki devlet arannda askeri yardım temin eden bir anlaşmadır. ÖBu hususta beşinci sayfada tafsilât vardır.) Edirne Bugün Kurtuluş Yıldönü- münü Kutluluyor Edirne 25 (Hususi) — Edirne bugün kurtuluşunun yıldönümünü kutlulamaktadır. Daha sabahın alaca karanlığında sokaklar te- zahurata İştirak edecek olan halkla dolmuştur. Dün akşamki trenle Istanbul- dan meb'uslardan, Üniversite ve yüksek mekteplilerden müteşekkil 250 kişi gelmiştir. Şehir baştan başa donanmıştır. Caddeler mülhakattan ve civar vilâyetlerden — bayrama — iştirak için gelenlerle doludur. Edirneliler Büyük bir. heyecan içindedirler. Adliye Vekili İstanbulda Ankara, (Hususi) — Adliye Vekili Şükrü Saracoğlu B. Istan- bula hareket etmiştir. Musiki Kongresi Yarın öğleden sonra Ankara- da Maarif Vekâtetinde bir musiki koöngresi toplanacağı haber veril- mektedir. Kongreye şehrimizden Nimet Vahit Hanımla Hasan Ferit ve Cemal Reşit Beyler gitmişlerdir. EdirneBulgar Konsolos'uğu Sofyadan bildiriliyor: Bulgarların Edirne konsolosu K. Todorof — azledilmiş, yerine avukat Dimitrof — Penkof tayin olunmuştur. e Yunanistanda Ka- bine Buhranı Mı? Atina 24 (Hususi) — Dün- denberi kısmi bir kabine buhranı başlamıştır. İstifa eden Maliye nazırı M. Soverdosun yerine, Millt iktısat nazırı M. Pesmazoğlunun geçeceği söyleniyor. Bundan baş- ka Bahriye nazırı M. Haci Kiryo- kosun zabitan kadrosu tertibinden müğber olarak - istifa ettiği ve Harbiye nazırı Jeneral Kondilisin de çekileceği şayi olmuştur. 4.V yeni bir marifeti daha: - * Geçenlerde İSTER İNAN * Şu Kadıköy su kumpanyasına karşı - ortaya atılan tikâyetlerin ardı arkası kesilmiyor. İşte kumpanyanın abönelerinden — tekrar baç Sular çamurlu geldiği için saatlar bozulmuş. Saatler bozu'duğu için de kumpanya her evde harcanan suyun 1STER INAN İSTER İNANMA! İSTER almış. Bu su haracımı metre mik'abını tayin edememiş ve abonelerin hesap- larına gönlünden kopamn mikterda metre mik'abı. su yazmış, © miktarda para İstemiş ve almış.. tehdit etmiş ve onlardan adeta eskiden “ fidyelinecat , dediğimiz “kurtuluş parası, şeklinde para almış. ,, İNANMA! istemeyenleri de sularını kesmekle Sözün Kısası Uludağa Kaç Defa Çıkılır ? ** Cuma güakü fırtına ile kış birden. / bire baatırınca, bizim mahallede her- kes kahveye kapandı. Artık, gelecek | bahara kadar sürecek olan, kış lakır- dıları — başla'ı. Mahüllelilerden - birl duymuş, bu yılda kar yağınca, Uluda- ga çıkmak İçin gene bir kervan ha- meakımış. Bunu haber veren, zat üzelliklerini, orada görülen manzoral kadar nefis olduğunu öyle bir 1 ki, hepimizin ağzı- muzin suyu aktı, Az daha hep birden kalkacak — hemen Uludağa gitmek üzere yola çıkacaktık. Bizim isteği- mizi gören ra! — Ben şimdiye kadar Uludağa bir defa çıktım amma, ©o da yaz mevsi- minde idi. Bu yıl kar =ııu inşallah hep birlikte gideriz. de ©o güzel manzarayı tekrar görürüm, *Diye sözünü bitirdi. Öteden biri hemen: — Sakın ha, sen gitmel. diye bağırması — üzerine, herkes yüzüne baktır — Neden? — Durunuz, size sebebini anlı- tayım. * Geçen yıl, (güz) içinde Uludağına ben de çıktım. Ötele kadar otomobille gittik. Oradan dağın tepesine kadar yaya çıkmak için ötelden bir kalavuz almak lTâzım. Bu kılavuz hem yolları iyi biliyor, hem de çok hoş söylüyor. Yolda adamın canı sikilmiyor. O gün bizlim kervanda bir de genç bir ha« mmefendi vardı. Bursaya, romatizma ağrılarını iyi etmek — için, kaplıcaya iş, Bursadaki — öotelden kervan mış, o da kervana karışmış. Hanımın zorla yürüdüğünü gören, kılavuz: Aman hanımefendi, dedi, sizin ağrılarınız iyi olunca bir daha Bursaya gelmeyiniz. Romatizma ile Uludağına çıktıktan sonra, ya romatizmalarınız geçince — biz size Uludağdan — daha yüksek dağı nereden buluruz? Yolda böyle güzel sözler söyleşe söyleşe dağın tepcı vardık.Tepede demirden bir sandık içinde bir defter var., Tepeye .:ıkıbilıiş olanlar o deftöre imza ediyorlar, Yol arkadaş- ları hep imzalarımızı koyduk. Yalnız kılavuz imza etmedi. — Ayol, dedik, sizin her gelişiniz- de imza koymıya herkesten ziyade hakkınız uı(ııı — Onun #sebebini size dönüşte anlatırım. Şimdilik hele tekrar yola düzülelim, çünkü akşam yaklaşıyor. Diye cevap verdi. Dönüşte, yolu- ıı:ı biraz düzleşince anlatmıya baş- ladı. * Vaktile İstanbul biri, Bursaya Uludaga çıkmak ister fakat, rabatını bozmadan ken- disini dağın tepesine çıkaracak bir vasıta bulamaz. Nihayet kendisinin yapamadıgı bir işi yapmış olan baş- kalarına mükâfat vermek ister. Bur« sada her kim Uludağın tepesine çık- miş ise gelsin, diye münadiler çıke- rır. Birçok Bursalılar padişahın huzu- runa gelirler. Padişah ilk gelen ada- ma sörar: — Uludağın tepesine kaç kere çıktın? — Bir defa çıktım efendim. Padişah yanındaki vezirine em- rederi — Bu adama Üüç yüz lira verinle! Sırada ikinci olan Bursalı, — bir defaya Üç yüz lira verildiğini duyunca, iki kat almak ümidile, iki defa çık- tığını söyler. Bunun üzerine padişah : — Bu işi insan ömründe bir defa yapar: iki defa yapmak olmaz. Bu adama da üç yüz değnek vurunuz!. Emrini verir. Tatlı dilli kılavuzumuz ilâve etti: — Ben, dedi, şimdiye kadar en azdan Üç yüz defa Uludağın tepesine çıktım. Üç yüz kerre üç yüz deynek ne edeceğini siz hesap ediniz. Onun için deftere birinciden sonra bir daha imzamı koymadım. * Bon de okuyucularıma haber veri- yorum. Aralarında, Uludağına önceden ikmış olanlar , bu yıl kişin irulacak kervana ya katılmasınlar, ya katılırlaren — deftere — imzalarını koymasınlar. Mide, Barsak ve Karaciğer rahatsızlıklarına AFYONKARAHİSAR MADENSUYU padişahlarından a