Muharriri: A. R. Meçhul Süvariler!.. |Mareşal Sultan Süleymanın Üzerine Atılmak,- Başına Bir Kılıç Darbesi İndirmek - İstiyordu.. Artık yalnız başına kalan ve Şövalye ile Antuvanın hamlele- lerinden — kurtularak — padişahın üstüne saldırmaya çılışıyor.. AF tındaki terbiyeli harp atını sa- ğa sola sıçratıyor; elindeki ağır kılıçla sadece müdafaa vaziyeti almakla iktifa ediyor. Ölümün omuzlarına çöktüğü şu son da- kikalarında son bir hareketle birinci Süleymanın Üstüne atık mak... son kılıç darbesini onun başına indirdikten — sonra feci mukadderatına tabi olmak isti- yordu. Fakat, Mareşalın bu maksadını tamamen keşfetmiş olan Şövalye İle Antuvan, onu yerinden kımıl- datmıyorlar, biribirini müteakip tulgasına indirdikleri darbelerle sersemletmiye ve atından düşür- miye çalışıyorlardı. Çelik tulga Üzerine inen kılıçlar, her defasında şiddetle geri sıçrıyor, artık biri- birine kilitlenen bu Üç süvari, adeta biribirini sürüklüyordu. Antavan, geniş geniş soluyarak; — Aziz Şövalyem, dikkatl.. Atını biraz sağa sıçrat.. kılıcınla kendini siper al.. Muhterem akıl hocam olan şeytan efendi, kula- ğıma birşey fısıldadı. Diye bağırdı. Antuvana büyük bir itimadı olan Şövalye, hiç dü- şünmeye İlüzum görmeden, atını bir adım sağa sıçrattı. O zaman “Antuvan, birdenbire atının kar- » Kılıcını, soldan sağa şalın atının dizlerine şiddetle çaldı.. At yere kapandı. Maraşal da boğuk bir feryat ile ileri doğru fırladı. Iki Şövalyeyi parçalıyan muha- fızlar, şimdi de Maraşalın üstüne hücum — ettiler. Birkaç saniye zarfında onu da liyme liyme ederek ayaklarının altında ezi- verdiler, Bütün bu işler, pek kısa bir zamanda olup bitivermişti. Elinde yalın kılıç olarak ayakta duran birinci Süleyman, büyük bir hayret içinde idi. Önünde cereyan eden bu kanlı hâdiseyi, başından s0- muna kadar bütün teferrüalile sey- retmişti. Şimdi de gözlerini karşı- sında duran iki süvariye çevir- mişti. Eğer bu iki süvari, tam vaktinde — yetişmemiş olsalardı; şurada, parçalanmış zırhları ara- sından etler ve kemikler fırlayan parmak kalınlığında kanlar fışkı- ran şu Üüç düşman şöval hiç şüphesiz kendi piyade mu- hafızlarını ezip çiğneyecekler.. Ve kendisini de öldüreceklerdi. Fakat, bu ikl süvari kimdi?.. Böyle mühim bir zamanda nere- den gelmişler; nasıl imdada ye- tişmişlerdi. Arkalarındaki - elbişe- lerle başlarındaki tulgalar da pa- dişaha pek garip gelmekte idi. Alayları kaç defa teftiş ettiği halde, tam birer Fransız şövak- yesi kıyafefinde olan bu iki sü- vari, hiç gözüne ilişmemişti. Şövalye, elindeki kılıcı yere amt bir halde tutarak atının üstünde dimdik duruyor; birinel Süleymanın gözlerine — bakarak mağrur bir tebessümle gülümsi- yordu, Birdenbire — Süleymanın yüzünde de bir tebessüm hasıl oldu. O, şimdi karşısında mağrur bir. tebessümle kendisini süzen zit ü bu simayı bir yerde gördüğünü hatırlıyordu. Padişah, yavaş ya- vaş kılıcını kınına soktu. Bu meş- güliyetten istifade ederek, hatır- ladığı bu çehrenin kim olduğunu bülmak Istiyordu. Şövalye, atını mahmuzladı. Padişaha, bir iki adım daha yaklaştı. — Elinde kılıcı, başının Üüstüne — kadar kaldırıp süratle yere indirerek Birinci Süleymanı selâmladı: — Şevketmeap!.. — Vezirinize selâm söyleyiniz.. Hükümdarlardan menfaat dilenmek için sahte ce- saretler gösteren bir kabadayı olmadığımı İspat ettim. Dedi. Birdenbire atının başını çevirdi. Mahmuzlarını hayvanın karnına bastı, bir ok gibi İleri doğru fırladı. Antuvan da - atını mahmuzladı. — Efendisini - takibe başladı. Gerek padişahı ve gerek muhafızlarını hayretler içinde be rakan bu iki meçhul süvari, bir- kaç saniye zarfında uzaklaşmışlar; harp meydanının toz ve duman bulutları arasında kaybolmuşlardı. Birinci Süleyman; Türkçe bil- meyen Şövalyenin, Fransız lisanlle söylediği sözlerden hiçbir. şey anlamamıştı. Fakat kendisini şüp- he içinde bırakan — Şövalyenin sesini tanımış.. Tam yedi ay evvel İstanbulda, Sarayburnunda hayatını tehlikeye atarak iki adamı o az- gın denizden kurtaran kahraman olduğunu anlamıştı. * — AÂziz şövalyem!. Müsaade buyurursanız, bir şey arzedeyim mi?.. — Hem atını stir, hem söyle, — Duvarcı — ustalarının piri, Davut Peygamber olduğunu söy- lerler. t aziz şövalyem... Teb- rik ederim sizi.. ondan daha ma- hir bir üstat imişsiniz. — Neden anladın Antuvan?.. — Taşı güzelce gediğine yer- leştirdiniz... İEğoı lgıpığ'Hı.yııin yerinde olsaydım, ve bu sözleri de o zaman duysaydım.. zatı asl- lânenize cennette altın yaldızlı bir köşk — verirdim... Eh artık pek ileri sokulmasanız.. Baksanıza topların güllesi buralara kadar düşüyor.. Yollarını şaşıran serserl oklar, ergiboz kurşunları da caba. * O gün-güneş gurup ederken. harp zaferle — hitam bulmuştu. Türk ordusunun karşısına çıkan Macar, Avusturya, Leh, — Çek, Alman, Hırvat, Ispanyol alayları kâmilen Türk süvarilerinin ayak- ları altında ezilmişler.. Bütün o zırklı şövalyeler, prensler, kontlar, markiler yeniçeri kılıçları altında can vermişlerdi, Türkler tarafınden ( Timur Bâlt ) tesmiye — olunan papas — Pol Tomorl — ile Piyer Bereney, başları kesilmiş, birer mızraga geçirilmişti. Cesur Türk akıncıları — tarafından — Tunaya doğru sürülen bir fırka düşman süvarisi, yüzerek — karşı sahile geçmek ve hayatlarını böylece tah- lis etmek istemişlerdi. ( Arkan var ) Rusyada Sovyet Seçimi 18 (AA.) — Bütün köy ve şehir Sovyetleri için meb' 18978 kadın olmak Üze- iştir. Seçim bir müddet daha sürecektir. | v İ Kadın oturuüyordu, Biraz etek- leri kısa idi. Misafir gözünü bu bacaklardan ayırmıyordu. Koca işaret —etti. Bir — türlü — karı sına meramını lnlatnmadı ve nihayet bir püro ile mesele hal- ledildi. Cigara dümanları her şeyi kapadıl. Dünya İktisat Hıbıılırl' Filistin Buğday İthalini Yasak Etti Kudüs hükümeti Filistin mat- buatına bir tebliğ | &e | Yermiştir. Bu teb- şimdilik üç liğe göre memle- ay içindir. | ketin buğday sto- ku (1934) yılı sonuna kadar ihti- yacı karşılıyacak kadar — çoktur. Bu sebeple Filistin yüksek komi- serlik makamı alâkadar ticaret ve sanayi daiml komisyonile de muta- bık kalarak Teşrinievvel, Teşrini- sani ve Kânuünuevvel ayları içinde Filistine dışardan buğday sokul- masını yasak etmiştir. Bu aylar içinde buğday sokulmasına izin verilmiyecektir. 1935 senesi başında memleke- tin stok vaziyeti gözden geçirile- cek ve ona göre — yeniden bir karar verilecektir. Yüksek koml- serlik Filistin — çiftçisinin malını Bu yasak kolay ve verimli bir surette sat- masını temine çalışacaktır. x* Ankara, 18 (Hususi) — Son Türk-Yunan Tn'kı'Y"']"n t »| carel an, ması Birlikte BÖzerine Tnır.kof(ı Çalışması | tarafından — ha- zırlanan nizamnamede başlıca gö- zetilen tütün, üÜzüm gibi müşterek istihsal maddelerinin ecnebi pa- zarlarda rakip vaziyetten kurtuk- ması iİçin harice sevkedilirken gerek fiat ve gerek mütevassıt firma üzerinde anlaşmak keyfiye- tidir. Türk ve Yunan ihracatında müşterek hareket edilerek iyasa rakiplerine karşı koya- bilmek için mallar ihraç edi- mezden evvel teşkilât vasıtasile her iki devlet biribirini haberdar edecek ve bi'hassa bir pazara her iki taraftan da aynı mal sev- kedilmiyecektir. Türkofis — müş- terek ihraç maddelerinin satış yerlerini ve miktarlarını gösterir bir de grafik hazırlamaktadır, -— TAKVİM — Oüm PAZARTESİ — Kasım 30 19 2 nci TEŞRİN 934 12 — Arabi Rumi — 9 Şaban 1053 $ 92 el Teşrin 1380 200 |6 S2| Akşam 7 10 11 SO| Yatsı 9 45 | 14 34 | İazakı aS 1219 184 5 08 Donanma Tahvilleri' 16 1ncı Keşide De Ayın On Beşinde İcra Edildi Donanma Cemiyeti ikramiyeli tah- (15) İkimci Teşria era edilen (56) ncı eden tahvil mumaralarını cetveldir. Bu keşidede itfa olunan tertip numaraları:; 1275 « 8186 » 3416 » 9871 « 2877 « 9352 - 9724 - 5278 - 36505 « 7406 « 8077 den ibarettir. İkramiye Isabet eden numa- ralar: İkramiyı T. Liram 1000 300 100 100 bU 50 10 10 Tertip No, — Sıra Na 9724 8136 $272 3416 5272 2877 1275 9871 8016 5272 9724 8852 5272 5272 9352 5272 1275 9724 8871 5272 3416 Balâdaki — tertiplerin — hizalarında gösterilen sıra numaralarından müte- baki aynı tertiplerin diğer sıra numa- ralarına ve - 3077 « 7d06 « 3595 « numaralı üç tertibe kâmilen amorti *t etmiştir. İhramiye ve amorti bedelleri (22) İkimci Teşrin (1934) tarihinden itibaren tediye edilecektir. Amorti bedeli, YU ÜUUN UA beher tahvil için 5 dakikada 5 yaş daha genç Muvafık bir pudranın istimali ile yüzde büyük tahavvül Bu Tecrübeyi Yapınız Asgari 5 yaş daha küçük gö- rünmeğe ve genç kızların arzuladıkları taze ve yumuşak bir ten elde etmiye mu- vaffak olursunuz. Ba basit ted- birin bizzat tecrübesini yapınız. Yüzünüzlün yalnız yarısını meşe hur krem köpüklü Tokalon pud- zan ile —pudralayınız. Sonra, Aynaya bakınız ve yüzünlüzün her iki kısmı arasındaki bariz ve oa- Hbidikkat farkı yukerdaki rtesimde olduğu — gibi görerek — hay- ran olunuz. Tokalon pudrası ( Hususi bir usul dairesinde ) krem köpüğü ile karıştırılmış ye- güno pudradır. Tokalon pudra- sına bir genç kızın güzelliğini ve şayanıhayret tazeliğini vermi« ye müsail kılan bu unsurdur. Bundan maada, krem köpüğü, bu pudrayı her havgi pudradan sına medar olur. tatbik etmekle bütün gün için ber türlü parlaklığı izaleye küfir dir. Tokalon pudrasını kullandı- ğaınızda yağmurlu ve züzgürli havalarda gerseniz veya smıcak bir salonda ematlorce dans etseniz teniniz daima ter ve taze kala- gaktır. Bu pudra, her kadına hemen birkaç yaş daha genç görünmesine müsait kılar. - Mun- tazamen kullanınız. Krem göpü- ğü, hakikaten cildi güzelleştirir ve kuvvotlendirir. |Değerli Bir Hoca Kaybı »e Dum Ebilmuhsn Kemal Bey Bu yıl Türk irfan hayatı için matemle dolu geçti. Türk çocuk- larının bilgilenmesi için kitaplar yazan, mektepler açan ve binlerce yurt çocuğuna hocalık kürsüsün- de ilim aşılıyan değerli irfan ulusu Ebülmuhsin Kemal Beyin ölümü de yurt için büyük bir kayıptır. Kemal Bey, bu yurda ilim kıla- vuzluğu yapan büyük hocaların dizisinde gelir. Ebülmuhsin Kemal Beyin da- ima çalışmakla geçen — hayatı, gençler için çok temiz ve olgun bir nümunedir. Kemal Bey 1291 de Iİstanbulda doğmuş, 1893 te mülkiye mektebinden şahadetna- me almıştır. Önceleri Idare İşle- rinde — vazife — alan — merhum Kemal Bey sonradan — mual- Himlik mesleğine girmiş, şimdiki Fen Fakültesinin yerinde kuru- muş olan Darüilhayır mektebinde muhasebecilik, müdür muavinli; ve müdürlük yapmış, 1918 de Istanbul lisesi müdürlüğüne seçil- miş, bir sene sonra İstanbul Maarif müdürlüğüne geçmiş, bu sırada Kız Sanayi mektebini ye- niden kurmuştur. Kemal B. 1910 da Yüksek Muallim mektebine müdür olmuştur. Bu değerli hoca irfan hayatında kırk sene kadar çalışmış ve ciltler dohusu eserler yazmıştır.. Kemal B. tabli illm- leri çok sevdiği için bir “aralık eczacı mektebine de devam ede- rek yüksek derecede — diploma almıştır. Ölümü acıdır. ve yurt için hakiki bir kayıptır. M. Musolini italya - Avusturya Dost- luğunun Kuvvetini Anlattı Roma, 18 (A. A) — M. Musolini Avusturya Başvekili M. Şuşnig şere- fine verdiği ziyatette demiştir ki: “ — Avrupa tesanüdünün İcaba- fına tamamen uygun olan İtalya- Avus- turya doştluğu, bizim için ve herkes için sulh ve huzurun bir kefaletidir., M. Muüsolini — İtalya - Avusturya Macarlatan dostluğunun diğer memle- ketlerle dostluğa engel olmamakta ve bilâkis bunları inkişaf — ettirmekte olduğunu ilâve eylemiştir. Bu mutka cevap veren M Şuşaiz de Macarla: samimi mü- nasebatın teşebbüsi etmiştir. Fener - Çankaya Maçı Ankara (Hususi) — Çankaya klübü 23 birinci kânun Guma günü yapa- cağı Fenerbahçe maçına hazırlanmaya başlamıştır. Maç burada büyük bir alâka uyandırmıştır. Ankara Spor Salonu Ankara, 19 (Hususi) — Yeni spor salonunun muhtelif şubelerine kayitler başlamıştır. Gençler çok yakın bir alâka göstererek grup halinde kaydo- Kunmaktadır, boks ve eskrim ve hanımlara mahsus günler ayrılmıştır. Salon serbest olduğundan çok kala- balık olacağı tahmin edilmektedir. » Trabzsnda Spor Trabzon, 18 (A.A.) — Mıntaka lik na başlanmıştır.