18 İkinci teşsin S C OÜNYA MATBUATINDA seşasse ee essA AAA AAA AAA AAA AA AAA sON POS TA SA ÖRDÜKLERİMİZ” karereren eeeererae AAA AAA AYA AAA YA A AAA AA BAA Allahın Golgesi “Sıyam,, Kıralının Üstünde... Bütün Tebaasının Hayatına Hâkim Olan Bir Hükümdar.. Siyamda söon yapılan merasisıden bir sahne.. Geçenlerde — “Siyam,, ülkasi- nin Üstünden bir ihtilâl rüzgüârı geçti, bereket versin çok sürmedi. Yakıp yıkmadı. Fakat memleketi yakından tanıyanların iddialarına bakılacak olursa yakım bir za- manda tekrar patlak — vermesi ihtimali vardır. Bunun sebebi ise garp düşlün- gelerinin eski şark düşlünceleri ile bir noktada birleştirmek Mrerenase ea rsere e n eme DererrA AA AA See ee reALAeLAnE LrALA Bu Ağacın İçi Bir Evdir Sudanlı Elhac Seyit Mehmet İbnüttalip, annesinden doğduğu zaman gözlerini bu ağacın içinde açınıştır. Şimdi TI yaşındadır. Bir asrın dörtte üçüne çok yaklaşan bu uzun zamanı hep bu ağacın içinde geçirmiş, çocuklarını da orada besleyip büyütmüştür. Ma- mafih bu ağacı alelâde bir ağaç sanmayınız, içi oyulmuş ve gö- beğinde iki katlı dört odalı bir ev yapılmıştır. Seyit Efendinin bu evi terketmemesinin iki sebebi vardır. Bunlardan birlacisi alış- kanlıktır, İkincisi de bu evin kendisine ve ailesine uğur getir- diğine inanmasıdır. İki Zıt Düşüncenin Bir Noktada toplanması Mümkün Beğil.. istenilmesidir: Siyam kralı gençtir. Tahsilini İngilterenin asil aile çocuklarına mahsus Eden mektebinde yap- mıştır. İngiliz Üniversitesini ta- mamlamıştır.. Bir müddet de (Paris) de okumuştur. Ve tahta geçer geçmez memleketinli öğren- diklerinden — istifada — ettirmek istemiştir. Bugün « Siyam » da Avrupa — orduları gibl — giyinen ordusu, jandarması, polisi; futbol ve tenis oynıyan gençleri, sonra da bir meclisi, mes'ul bir hükü- meti vardır. Bütün bunlar garp medeniyetinden alınan kısımlardır. Fakat Işin bir de Şarktan miras kalan parçası vardır. Siyamda hükümdar yer yüzün« de Allahın gölgesi sanı'lır. Deniz onundur, kara onundur. hava onundur, — canlı cansız. bütün insanlar ve eşya onundur. Kral tahta geçerken bütün bunları resmen teslim alır. Ve beğendiği gibi kullanır, Hayat ta dudakları- Rin arasındadır, Ölüm de. Artık o, İnsanların Üstünde birşey olmuştur. Kimseye dokun- maz, Kir bulaşır, diye. Kendi- sine bir şey verecekler mi mutlaka altın bir tepsinin Gzerine altın çubukla uzatırlar. Dediklerine bakılırsa, Siyam kıralı memleketine Garp medeni- yetinin usüllerini sokmak İstemiş- tir, fakat eskiden kalma itikatları yıkmaktan da çekinmiştir. — İşte ihtilâl sarsıntıları da bu iki düşün- cenin birleştirilmek istenilmesin- den — doğmuştür, karışıklığa - bir miktar komünizm — cereyanları da karışmıştır. Almanyada “Küçük San'atler,, Günü... Almanyada küçük sanatlara mahsus bir bay- ram günü kabul edildi ve geçen hafta ortasında hepsine ayrı ayrı renk ve şekilde birer bayrak ve- rildi, aralarında byram yapıldı. Küçük sanat- lara mensup olan ne kadar işçi var- sa o gün bir geçit resmi yap- tılar, muzika ile sokakları dolaş- tılar ve yeni re- jiml alkışladılar. Yukarda gör- düğünüz resim, bu geçit resmi es- nasında alınmış- tin Giz sereea Bugünkü Italya Dünkü İtalya Değildir! “ Yeni Rejimden len Beklenen F Faydaların Sonu Henüz Gelmedi ,, İtalyanlar, — iki | hafta evvel yeni rejimin idareyi ele aldığı günün yıldö. nümünü bir defa daha tesit ettiler. O gün —hemen bütüm İtalyamın gençliği — trenlerle ! Romaya — getirildi, yüzbinlerce — aake. rin de — iştirakile memlekette şimdi- | ye kadar görülme- miş derecede bü- yük bir geçit resmi yapıldı. Nümayişleri sey- reden yabancı gu zeteciler arasında — Mösyö Mu- solini — memlekette uyandırdığı heyeca: #Önmemesi için m temadiyen artırır mecburie'indeld bunun Çç adir (i her sene, nümu, - sin daha büyü yp ocaktır, dlyon- der Orat. Pakaı vaşla İagiliz ve Fran- azlar olmak Üüzere ekseriyetin Üzerin- de mu ııb k kaldığı fikir şudur; “ Bugünkü İtalya dünkü İtalya değildir. Mösyö Musolininin, komüniz- ruh verdiği inkâr edilemez. Maamafih yeni rejimden beklenen faydaların so0- nu da benüz gelmiş değildir, Yukardaki resim, nümayiş kıt'alarını at üzerinde teftiş eden Mösyö ( Muso- me ayak basan memlekete yeni bir | lini )yi gösteriyor. Böcekler Insanları Nasıl Görü rler? Ateş Böceği İle Arı Arasında Mühim Fark Ingiliz bilginlerinden Mistr Ra- leigh birinci derecede küçük bö- ceklerin, ikinci derecede de bü- yük hayvanların insanları nasıl ve ne şekilde gördüklerini merak etmiş ve bunu anlamak için âdi bir fotograf makinesi objektifinin yerine bir böcek gözünü takmayı düşünmüştür. Hayvanat mütehas- sısı Mistr Edringhamın daha ev- vel yaptığı tecrübeler ile bunun mümkün olduğunu biliyordu. Bina- enaleyh selefinin yaptığı deneme- den örnek alarak bir ateş böce-: ginin gözünü çıkarmış, mini mini bir fotograf makinesinin objekti- finin yerine takarak bu makine ile kendi kızının resmini almış ı Çıkın fnlogrı an şıldıgınz Otobüsü Devirecek göro ateş böceği dünyayı bizim görüşümüzden farklı görmemek- tedir. Buna mukabil aynı tecrlibe bir arının gözile yapıldığı zaman büsbütün başka bir netice ver« miştir. Arıların gözleri bir çok menşurların - birleşmesinden dcje ma bir safha halindedir, Bu gözlerden birile alınan resimler- den anlaşıldığına göre arılar dün« yayı (Alâimi sema) rengile ren' üi görmektedirler. Onlar için şek » lerimiz de bizim bildiğimiz gibl değildir. Şimdi butecrübeyi yapan pro- fesör denemelerinin ikinci kısmına geçecek, bir atın, bir ineğin, bir kuzunun, sonra da yırtıcı hayvan- ların gözlerini çıkararak fotograf makinesine lılncık bu suretle de muhtelif resimler alacaktır. Şid- dette BIr Rüzgâr! Geçen hafta içinde uzak şar- kın cenup kısım- larında - şiddetli bir kasırga çıktı. Oralarda kasır- ganın ne olduğu- nu bilenler tay fona dönmesin- den — korktular. Fakat dönmedi. üç — dakikadan fazla da sürme- di. Yukarda bas- tığımız resimde devrilmiş bir oto- büsün resmini görüyorsunuz. Koca bir şimendifer vagonundan farkı olmayan bu otobüsü deviren o, üç dakikalık fırtınadır, fakat be- reket versin insanca zayiat olma* mıştır. - Yalnız. o, üç dakikalık fırtına esnasında yüzlerce metre sürükenip, âdeta bavaya kalkan