Zaframbolu Köylerinde Yufka Nasıl Yapılır ? Zafranbolu, (Kusunl) — Ana- dolunun hemen ekseri yerlerinde olduğu gibi Zafranbolunun da, gerek — şehirlerinde ve gerekse köylerinde ahali çarşı ekmeği yemekten ziyade, —yufka yer.. Şimdi bazt köylerde yeni yeni husust küçük fırınlar yapılmaya başlanmışsa da köylü yufka yemek itiyadından kolay kolay vaz ge- çeceğe benzemiyor, çünkü köy- lüye yufka hem tatlı ve hem de ucuz geliyor. Yufka mayasız ha- murdan yapıldığı için hazmi bir az güçtür. Köylüsü bu güçlüğe alışmıştır. Zafranbolu köylerinde kadının haftada bir gününü de ta sabahtan akşama kadar bu yufka yapmak işi işgal eder. Bu yulkayı bir kadın yapamaz, yuf- ka yapmak için en aşağı üç kadın lâzımdır. Bunun ikisi yazar|1) açar birisi pişirir ve istif eder. Bir yandan hamur faaliyeti devam —ederken diğer tarafta ocak yanmış ve saç ocağa kon- muş — bulunur. Ocağın — başına pişirici kadın geçer eline “ Piş- lecçi —— kürek alır, teknenin iki tarafına iki kadın oturur. Tekne- nin ortasına yungralık (2) biraz un konur, Kadınlar yaslaacın |3) iki uçlarını tekneye ve İki ucunu da dizleri — üÜzerine kor — pazının alt ve Üstüne biraz un serpi- dikten sonra pazıyı elile yaslaaca bastırır. ve elindeki oklavayı hamurun Üzerine sürmeyo baş- lar.. Hamur yuvarlak bir şekil- de açılmıya başladı mı ve biraz büyüdü mü sağdaki kadın büyü- yen hamuru soldaki arkadaşına devreder. Karşıdaki kadın yufkayı daha ziyade inceltir ve büyütür ve kararım bulunca ocak başında oturan pişirici kadına verir. Pişi- rici yulkayı peşlecle tutar sıcak saçın Üzerine kor ve hızlı hızlı saçın Üzerine İki tarafını çevirerek dağlamadan pişirir ve mrasile üst- üste ekmek tablasının Üstüne istif eder. Bu suretle yapılan yufka- lar, ekmek ” tablalarının üze- rinde —olarak, ekmek evinin tavanındaki ipe asılır. Akşam, sabah yemekten önce lâzım olacak kadar tabladan indirilerek üzerine bir miktar su serpilir. Dağılma- ması için temiz bir sofra örtüsüne yüllünerek —( sarılarak ) — yemek zamanma kadar kapalı kahr ve yemek vakti sofrada herkesin önüne peçete gibi birer birer konur. () Yazmak, yufka açmak demektir. (Z) Hamurun yaslanç ve pişlece yapışmaması için kullamlan has u. (8) Şimşir ve emaali sert ağaçtan yapılan yüz yirmi boy, seksen en ve beş santim kalınlığında hamur açmıya mahsus - alet, Malatyanın Yeni Belediya Reisindan — Bakledikleri Malatya, ( Hususi ) — Yeni Be'lediye reisliğine intihap edilen Mehmet Tevfik Beyden şehir birğ çok — hizmetler — beklemektedir. Beklenen hizmetler meyanında şebire sıhhi su temini, ekmek çaşnisinin ıslahı, temizlik müca- delesi, ihtikâra meydan verme- mek, şehrin tenviri, kanalizasyon tesisatı — yapılması gibi mübim meseleler vardır. Tevlik Beyin bu işleri başaracağı ümit edilmek- tedir. u ruwo Develi Elektrikle Aydınlatılıyor, Bir De Postahane Yapılıyor Develi, (Hu- susi ) — Develi Erciyesin on bin £ nüfuslu — büyük C— bir — kazasıdır. Havasının — sağ- lamlığı, suyünun bolluğu, yeşilliği, ucuzluğu ile şöh- ret — bulmuştur. Taştan yapılmış sıhhi — evlerinin uzaktan görünü- şü çok güzeldir. Develi yaz için bulunmaz bir sayfiyedir. Yazın şiddetli sıcakla- rında durulmazken Elbiz suyunun geçtiği yerlerdeki zümrüt gibi yeşil, serin gölgeli ağaçların al- tında oturmak en güzel sanator- yoma tercih edilir. Develinin fakirliğine rağmen çok çalışkan bir belediyosi vardır. Elektrik işi müteahhide vorilmiş- tir. Binanın temeline başlanmıştır. Emette Hisarcık Köyü Emet ( Hususi) — Hisarcık Emete 10 kilometre mesafede, 1800 nüfuslu, 300 evli, arazisi münbit bir köydür. Emet, Gediz ve Simav geçidinde olan bu köyde her hafta pazar günleri pazar kurulur. Köyde afyon ekimli çok verimli olmakta ve Emette Hisarcık afyonunun kilosu 7 - 8 liraya satılmaktadır. Köyde birkaç tane haşhaş yağı istihsal eden yağhane vardır. Köy mektebi 3 sınıflı ve 3 muallimlidir. Mektepte 125 talebe okumaktadır. Bu sene mektepte dördüncü sınıf ta teşkil edilmiştir. Bu sınıfa da 25 talebe kaydedilmiştir. Köyde üç taşlı bir un değirmeni de vardır. Köy Kanunu tatbik edilmektedir. Asa- yiş çok güzeldir. Köy, kaza ile civarındaki diğer köylere telefon ile bağlıdır. Şilede Hiciz Köyü Hiciz, ( Hususi ) — Hiciz Şile He Üsküdar arasında 18 evli küçük fakat şirin bir köydür. Köyde 3 sınıflı bir mektep vardır. Köy telefonla Şileye ve Üsküdara bağlıdır. — Ahalisi kömürcülükle geçinmektedirler. Hiciz köylüler yeniliğe pek heveskârdırlar. Dalma Üsküdarla temasta oldukları için şehirlilere uymuş bir vaziyettedirler. Mektep talebeleri ara sıra civar mekteplere ziyaretler tertip etmekte, ©o mektepler de Hiciz- deki arkadaşlarını ziyaret eyle- mektedirler. Ereğli Mensucat Fabrikası Ankara, 6 — Konya Ereğlisin- de yapılacak pamuklu mensucat fabrikasının temel atma merasimi 15 Teşrinisanide — yapılacaktır. Fabrikada 250 tezgâhta 650 me- mür ve amele çalışacak, 4 - 5 milyon metre mensucat yapıla- caktır. Emette Bekçi Kıyafetleri Emet (Hususi) — Koruculara, köy bekçilerine, kır mubafızlarına ve mümasil memurlara yeknesak elbise giydirilmesi kararlaştırılmış ve bu kararın tatbikine başla- mumıştır. Ha di aa Fdi 0 HKÜ İA TÜ EÜRÜELLE ĞÜLÖ ĞÖÖA T DÜ AA ll GEÜÜEEDÜK üf ee İrğyncee Develinin umümi manzarasi Memleketin — ortasından — geçen büyük şosenin açılması, Cümhuri- yet meydanıma yapılan Gazinin büstü imar hareketi olarak say- labilir. Haftada bir kurulan pazara, civar kazalardan gelen ahali büyük bir kalabalık teşkil eder. Çok hummalı alışveriş olur. Fenni bir şekilde yapılan mezbaha ka- İran T Cümhuriyet - işti- rak etmek üxere Ankaraya gelmiş olan İran tayya- recileri Kayseri- ye — uğradıkları zaman merasim ile karşılanmışlar ve — Kayseri'de tayyare fabrika- sını ziyaret et- mişlerdir. Tay- * yaro fabrikasın- da şereflerine bir ziyafet verilmiş- tir. Dost İran tay yare cileri nin Kayseride mera- sim — esnasında alınan resimleri ve tayyarelerinin resmini dercedi- yoruz. Altın Satan Müşteriye 350 Liralık Tunç Külçe Vermiş Edremit ( Hususi ) — Burada yeni ve garip bir dolandıncılık olmuştur. Karadeniz — sahilleri ahalisinden — bir adam — buraya gelmiş, elinde külliyetli miktarda külçe altın bulunduğunu, fakat yabancı olduğu için satamadığını söyliyerek Ibrahim çavuş isminde bir adama — müracaat etmiştir. İbrahim çavuş ta bu adamı kayın- biraderi kahveci Hacı Hüseyin ile tanıştırmıştır. Hüseyin çavuş gös- terilen altınlardan egelemek sure- tile biraz nümune almış, kuyum- cuya götürüp ayarlatmış ve 20 ayar altın olduğunu — anlayınca dirhemi yüz kuruştan altın külçe- lerini mübayaa etmiş, 350 lirasını peşla vermiş, 400 lirası için de bir senet tanzim edilmiştir. Külçe altınları satan adam 350 lirayı alır almaz gözden — kaybolmuş, Hacı Hüseyin de altınları satmak için kuyumcuya — götürmüştür. Fakat altınlar orada açıldığı za- man bünların övvelce egelenmiş olan altınlar olmadığı ve tunç bayramına sabanın harlcin- A dedir.Kesilen etler kapalı araba ile gelir, Yeri ha- zırlanıp henüiz baş- lanılmıyan — pos- tahane birkaç ay sonra — tamam- lanacaktır. Kaza merkezinde - bir ortamektep — ile ikisl tam teşki- lâthı dört ilkmek- tep vardır. Sıhhi- ye İşleri çok iyi- dir. Halihazırda üç tane doktor bulunuyor. Kasabanın bir eksiği varsa © da şimendifer uğrağı olmayışı« dır. Madenleri İşletmek için bakır dağına doğru uzatılacak hattın istasyon merkezi Develi olması ümit edilmektedir. Tabiatin mü- him servetine malik olan Develi, yakın bir atlde bu suretle lâyık olduğu mevkle ermiş olacaktır. ayyarecileri Kayseride Yerinde Bir Hayır Bir Hoca Ef, Kasabasında Kârgir Bir Köprü Yaptırdı Kızılcahamam (Hususi) — Ka- za merkezinde bakkallık etmekte olan Hoca Mustafa Efendi sene- lerdenberi biriktirdiği 1500 lira ile bir hayır işlemek İstemiş, Oğlakçı köyü ile civar köyler ara- sında bulunan ve köylülere yaz, kış geçit vermeyen çay Üzerinde beton bir köprü iuşa ettirmiştir. Hoca Mustafa Efendinin bu köp- rüsü büyük bir ihtiyaca cevap vermiş, ve bütün kaza halkı ile köylülerin şükranını kazanmıştır. Ünyede Yol Faaliyeti Ünye (Hususi) — Ünye-Terme ve Ünye-Fatsa arasında göze çarpar bir yol yapma faaliyetl vardır. Bu iki yolun birleştiği noktada gayet büyük ve uzun iki köprü de yapılmaktadır. Köprüler beton ayaklara istinat ettirildiği için gayet sağlam olmakta ve yıkılmak tehlikesi ortadan kalk- mış bulunmaktadır. “Külçoler olduğu anlaşılmışlır. Hacı Hüseyin Efendi şimdi harıl harıl altın tüccarım aramaktadır, AASINCI TEeRTiN İL Müsahabe Zaman Ve Eser Nuarullah Ata Oldukça büyük bir roman sonunda yalnız iki gün içindi yazılıverdiğini bildiren bir t gördüm. Doğrusu kitabı hen okumadım, onun için değerii ne olduğunu bilmiyorum. Okuy cağım. Fakat, ne yalan söyliy yim, şaşırdım: İki günde bir man! Moliüre'in merdümgirizi gib «Le temps ne fait rien a'l' aff. İre» (Bir işin ne kadar zamand yapıldığı kıymetini değiştirmez)m diyeceksiniz ? Şüphesiz öyle;**a ne de olsa bir romanın iki günd yazılıvermesi muharririn — eseril ciddi saydığından şüphelendiriyofr Hayır, bir romanın, iyi romanın iki günde yazılması kab değildir. Çünkü muharrir yazdı ğını okuyacak, belki eserinin b çok parçalarını değiştirecek, ü lübu düzeltecektir. Gerçi b muharrirler mevzularını uzun man düşünlür, tasvir edecekle şahısları senelerce içlerinde ta: sonra kalemi ellerine alırlar. On lar elbette ki çabucak, bir il *« birkaç hafta içinde bitirivel ler. Onolar, öbür muharrirle sonradan yaptıkları düzeltme amı liyesini evelce yapmışlardır, mü: veddeye ihtiyaçları kalmamıştı! Fakat onlar da iki günde bi x mez. Romanını bu kadar - sür'ati yazan adam, eserine de, okuyanlı da ehemmiyet vermiyecek dereced kendini —beğeniyor — demet «Benim Aklımdan geçen, kali mimden çıkan hiç şüphesiz iyidil onu artık benim bile kontrol meme ihtiyaç yoktur!» Muharririn — başlıca — vazifet kendini kontrol etmektir. Ken kendisine teslimiyet derecesind itimat onu her türlü meziyeti! ölümü olan gurura götürür. Vakıa bunun aksi de tehlikeli dir; kendi kendine hiç itimad olmıyan da bir şey yapamaz. Ü da her yazdığından şüphe cd ve nihayet bir şey yazamaz ol İnsanın ortaya koymak istediği eserden bir an evvel kurtulmaskı zihnini başka bir eser için best bırakması lâzımdır. Faki iki günde bir roman bitiren maacı, zihnini eseri ile yormaği hiç lüzum görmüyor demektir. Bu kadar sürat belki de m hayyilenin zayıflığında ileri gelir Çünkü muharririn, eserinde ratmak istediği gahıslar, tas' edeceği vakalar ile meşgul ! madığını; onları içinde Berbesiçi yaşatacak kadar hayale mali! bulunmadığını iddia etmek bildir. Iki günde yazılan rom Onu okuyacağım; fakat ne kad zamanda yazıldığını unutmak, uyandırdığı nahoş tesirden kul tulmak “istiyorum. Antalyada Zeval Düdüğü Antalya, (Hususi) — Belediyf tarafından ikale üzerindel asarıatıkadan kaleye bir düdül konulmuştur. Bu düdük herg zavalde — öttürülmekte ve & ayarı olarak kullanılmaktadır. Adapazarında Bir Becayiş Adapazarı (Hususi) — Şekrif miz ilk tedrisat müfettişi Nurc W Bey ile İzmit mıntakası, Kzac'i ve Gebze ilk tedrisat mülcei İf Nurettin B.ler becayiş edilmişleri yeni vazifelerine başlamışlard -|