24 Ekim 1934 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10

24 Ekim 1934 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Mubarriri: A. R. No. Gizli Merdiven.. SON POSTA 24- 10 - 934 Diyan, İçtiği Şarapların Tesirile Neş'elenmiş, Adeta Dalgın Bir Hale Gelmişti.. — Haşmeotpenah:. Bu fevkal- üde geceden hissettiğim meserret ve heyecan okadar büyüktür ki bunu size izah edemem. Uzun müddet sizin felâketinizle musta- rip olmak.. Halâs ve selâmetiniz için sabahlara kadar dua sandal- yesinden ayrılmamak âsabımı ha- rap etti. Artık sürekli heyecanla- ra tahammül edemiyorum. Müsaa- de buyurursanız daireme çekile- yim, Sevgili kralımın sıhhat ve saadetine dua edeyim. Demişti, Kral, Diyan'a derhal müsaade etmişti. Çünkü o, papa- zın avdetinden sonra içtiği şarap- ların yeniden neşelenmiş.. bir taraftan Şövalye ile — diğer taraftan, yine etrafını saran ne- dimeleri ve asilzadelerile — tatlı bahislere girişmekten, dalgın bir hale gelmişti. Diyan, dairesine çıkar çıkmaz derhal kıyafetini tebdil — etmiş, yanına Konat Jarnak'ı alarak dal- resindeki gizli merdivenden sara- yın arka bahçesine inmiş.. önün- de nöbetçi beklemek mutat olm- yan küçük bir kapıdan çıkarak halkın arasına karışıvermişti. O devirde, Parisin dar, do- lambaçlı, karanlık ve bozuk kal- dırımlı sokakları, zarif ve narin bir saray kadını için en küçük gece yürüyüşüne müsait olmadığı halde Diyan, Luvr sarayından ( Sen Deni ) ye kadar olan me- safayi hiç şikâyet etmeden yl- rüyüvermişti. Rahip Löyulâ bura- da, Paris Başpeskoposunun hususl! dairesinde ikamet etmekte idi. Vakit, gece yarısını geçtiği halde yazı yazmakla meşgul olan rahip, karşısında Diyanı görünce, büyük bir hayret göstermekten dememişti... Diyan, r kadın gibi papazın diz çökmüş, evvelâ rahibin ndisini takdis etmesini bekle- mişti. Ve sonra, yüzündeki siyah tülü kaldırarak ismini ve hüviyeti- ni açıkca papaza söylemiş.. Ve sonra şöylece devam etmişti : — Muhterem pederim!.. Mu- kaddes kilisemizin çok sadık bir evlâdı olduğum için bugece zati- akdesinizin kıral hazretlerine söy- lediğiniz sözlerden fevkalâde mü- tehassis oldum. Etrafımızı ihata eden küfür ve ilhat ateşinin biz- leri, zavallı Fransızları ne korkunç bir akıbetle tehdit ettiğini hisse- diyordum, Fakat âciz bir kadın olduğum — için, ancak (Hazreti Meryem)İn tasviri dibinde diz çökmekten.. Ve bize rahmüşefkat göstermesi için göz yaşlarile dua — etmekten — başka — hiç bir şeye muktedir. olamıyordum. Bu gece zati akdesinizden duy- duğum sözler, bana (Hazreti Me- sih) in sesi gibi geldi. Ve bilhassa size teşekkür etmek için beni buraya kadar sürükledi. Diyamn, büyük bir rikkat ve hazsasiyetle söylediği bu sörler, Rahip Löyülâyı son derecede mütehassis etmişti. Rahip, derhal başını duvardaki gümüş salibe çevi — Ey kadir Allah!. Ey sema- vatta saltanat süren İselmesihl.. Dalâölet yoluna sapan Fransa sa- rayının içinde, henüz İnci gibi sözüne saf ve bâkir kalan şu dindar h- ristiyan kızının sesini işitl. Onu senin nanı muazzezine takdis edi- yorum. Ve kendisini mukaddes (tarikati İsa)mıza kabul ediyorum. Dedi.. ve sonra Diyana dö- nerek: — Evlâdım!.. Henüz müsaffa kalan ruh ve imanın, seni bugün- den itibaren her türlü musibetten kurtarmıştır. Artık seni do tarika- Hmize ithal ettim. Vazifen saray- daki dinsizlerle mücadele etmek- tir. Cihadımızın yegâüne silâhı, zekâdan ibarettir... Öldür; fakat vurduğunu — gösterme... Haykır; fakat sesini İşittirme... Göster; fakat kendin görünme... hizmeti- nin mükâfatı, ümidinden çok büyük olacaktır. Diyan, başını göğsüntlün üstüne eğmiş. küçük bir gül goncesinl andıran dudaklarının en coşkun bir sevinç tebessümü ile kıvrılmakta olduğunu göstermek istemişti. Büyük bir safiyet ihsas eden endişeli bir sesle mukabele etti: — Arziz ve muhterem pede- rim!.. Bana pek şerefli bir vazife tevdi buyurdunuz. Bunu tamamen ifa ederek ( Hazreti Mesih )i hoş- nut edebilmek için hayatımı bile memnunen feda edeceğim. Yalnız evvelce de arzettim ki; ben âciz bir kadınım. Eğer varlığım, sizin gibi büyük bir kuvvete istinat ederse, belki birçok şeylere mu- vaffak olabilirim. Fakat bu kuv- vetten mahrum kalırsam.. O za- man aciz içinde sönüp giderim. — Müsterih ol evlâdım!.. Ben- den, benim kuvvetimden - hiçbir zaman makrcem kalmıyacaksın. — Şu hbalde müsaade buyu- runuz da fikriml açıkça izah ede- yim... Bir iki saat sonra, şövalye ile a mocbursunuz. — Evet. — Bu tuyor. ” — Nişin?, — Çünkü bu adam... bilmem ki nasıl söyliyeyim., Harikülâde bir adamdır. Löyulanın vücudu hafifçe ür- perdi. Başını sallayarak: — Bilirim. Dedi. ve sonra gözlerini bir- denbire Diyanın gözlerine di- kerek: — Bana öyle geliyor ki, sen.. Bu düellonun olmasını istemiyor- sun. — Evet muhterem pederim. — Bunun sebebini açıkça izah edebilir misin, kızım?.. (Arkası var) duesllo, beni korku- I — Gasetenin evas yasısile Bir sütanun iki satırı bir (santim) saytlır.. 2-- Sayjasına göre bir sanli- min ilân fiatı şanlardır: Bayfa | sayla | sayfa |cayfa | Diğen t 1 2 3 | *. S İyerle /200 / 250 |300 | 100 Kış. ıls"ış. : K ı z 60 | 30| N 3 — Bir şantimde — vasati B (8) kelime — vardır. Ü demInce ve kalın yazılar tulucakları yera — göre sanlimle ölçülür, Keş. | Kr. /| lfratın Büyük Zararı İçmelerde pek fazla su İçen adam, neticede ne olur?.. Dünya İktisat Hıbırlırll Dolar Yine Düşecek Mi? Bir müddet evvel Amerika Dolarının, Cümbur reisi M. Ruz- veltin arzusile, kıymetten düşürül- düğü hatırlardadır. Son gelen ha- berler ve kambiyo telgrafları A- merikan parasının yeni bir düşüş arifesinde bulunduğunu bildirmek- tedir. Geçenlerde M. Ruzvelt hal- ka hitaben yaptığı uzun bir be- yanatta para İşlerile de yeniden meşgul olacağını bildirmiş ve bu sözler piyasalarda bir gerginlik husule getirmişti. Geçen defaki Doların kıymetten düşürülmesi işinde — Reisicümhurun — üzerinde mücasir oldukları şüphesiz bulu- nan iki maliyecinin bugünlerde yine gık sık Beyaz saraya davet edilmeleri bu husustaki endişele- ri artırmak ve bu iki zatın gaze- tecilere yaptıkları beyanat ta bu endişeleri teyit eder bulunmuştur. Bunlardan profesör Varren hemen hemen kat'i bir şey söylememiş ise de ayandan M. Balkley “ Doların yeniden — kiymetten düşürülmesi ihtimali mevcuttur. ,, Demiştir. . Işte bu sön cümle füzerine bir haftadanberi beynel- milel kambiyo piyasaları mütemadi- | | yen dolârı düşürmeye başlamışlar- dır. Paris borsasında haftalardan- beri 15,2 frank etrafında bulunan dolâr fiatı bu hafta içinde 15,1 15 hatta 14,977,5 franga kadar gerilemiştir. Bu son fiat altın çıkış noktasına çok yaklaşmış bulunuyor. Mamafih - beynelmilel mali mahafil, Amerika hiüküme- tinin dolâr kıymetini düşürmeye kat'i olarak karar vermiş bulun- masına ihtimal — vermemektedir. Mistr Ruzveltin bu vaziyeti, sırf parasını yeniden düşürmek sev- dasında bulunan İngiltereye karşı olduğu kanaati umumldir. M. Ruzvelt bu halile Ingiltereye:“ ister iseniz paranızı düşürün; Amtrika hemen arkanızdan sizi takibe hazırdır. Hükümet dolâri eski kıymetinin yüzde ellisine indirmek salâhiyetini haizdir. Daha fazlası için de her vakit köngreden müsaade alabilir, demek istiyor.,, Bakalım hâdiseler ne göz- terecek ? * Sofyada bildiriliyor: Her sene külliyetli miktarda ceviz kütüğü —ihe raç eden Bulga- ristanda ceviz ağaç- ları Aazalmaya başlamıştır. Bu milli servetin yok olmamasını temin için Ziraat Nezareti bir tamim yaparak ceviz ağacı kesil- mesini yasak etmiştir. Ceviz ağacı kesmek yasak — Sevdiğim bir kadın için her şeyi yapmağa hazırım, Evat biliyorum. — Sözlerimi alay telâkki et- meyiniz madmazel Öjeniya. Size herhangi birşeyi yapmağa muk- tedir olduguma İnanmanızı Tica ederim. — Evet işittiğime göre aşk bazı insanları cinayete kadar sü- rüklermiş... Nasıl böyle bir feda- kârlık yapabilir misiniz? — Yani hoşunuza gitmek ve teveccühünüzü kazanmak için ci- nayet mi irlikâp edeyim? Bunları söyledikten sonra Gas- ton neş'eli neş'eli gülmeğe başladı. Bu tuhaf sözlerile Öjeniya ona bu akşam ne kadar sevimli gözlü- küyordu. Çıldırasıya sevdiği bu kadın için, biç şüphesiz, herhangi bir cinayeti irtikâp etmek hiç kabi- linden birşeydi. O sırada genç kadının yüzü birdenbire değişti, düşünceli bir hal aldı. Bunun üzerine Gaston gevgilisinin ellerini avuçları İçine alarak sordu: — Fakat anlamıyorum, bu ak- şam size neler oluyor? Sizi ne kadar sevdiğimi biliyorsunuz. — Evet. Fakat şerefinize ve hürriyetinize malolacak bir kaba- hati işleyecek kadar değil. Gaston şaşırdı, sarardı, söylk- yecek birşey bulamadı. Perestiş ettiği bu kadın acaha ciddi mi söyleyordu? — Madmazel.. izaha muhtaçtır. — O Halde uma oturunuz ne demek istediğimi şimdi anlar- sınız. Kont dö La Şarmaslara olan ziyaretimizi hatırladınız mı? Işte o akşamdanberi tatmini kabil olmiyan bir arzu beni Üzüyor. Kontun ecdadından kalma bir elmas gerdanlığı - var. bizlere o muhteşem gösterirken: “ Buna kimselerin talileri üzerinde mütbiş tesir yapar, Kısa bir müüddet için olsa bile. Halbuki ona kendisin- sinden ayıran sahibi için de ak- sülamel yapar ,, demişti. İşte bu- nun için Kont bu müthiş şahese- rin emsali bulunmaz sanatini tak- Hit etmek istiyenlere olsun veya birkaç gön üÜzerlerinde bulundur- mak isteyenlere olaun hepsine ay- rı ayrı ayrı ret cevabı vermişti. — Evet işittiğime nazaran Fi- loransalı bir üstadın eseri imiş. Peki bununla ne demek isti- yorsunuz? — Bu gerdanlığa gizlice tesa- hüp etmeyi ve birkaç n için bana emuiyot etmeyi... Sonra sa- hibine iade ederiz. — Fakat siz benden hakikaten bir hırsızlık istiyorsunuz. —Açşk için bir hırsızlık.. Böyle bir tecrübe neticesi beni tamamile sevdiğinize Inanarak sizinle evle- neceğim. Gaston gözlerini sevgilisinin gözlerine dikerek dikkatle baktı. onun ciddi söylediğine hâlâ ina namiyordu. — Bana teklif ettiğiniz vazife namusumu İekeliyecek, beni ha- pislera sürükliyecek ve mahvıma sebep olacaktır. Böyle bir işi an- cak erbap bir hırsız başarabilir. Kendime böyle bir şerikicürüm bulsam da her an tehlike ile kar- şılaşacağım muhakkak... Bununla beraber bu işe ben teşebbliş edip cürmümeşhut halinde yakayı ele verdimmi, doğruyu söylesem bile yani sizin milyonerlik arzularınızı tatmin için yaptığımı anlatsam bile hakkımda neler söylerler? — O gerdanlık benim aşkımın pahası — ve — sizin de — bana olan — sevginizin ispatl olacak- tr. Size — yemin — ediyorum, böyle bir mahkümiyetin ağırlığı altında bile karınız olacağım. Sustular ve oturdukları yerden Bu — sözünüz Birinel teşrin 24 HİKÂYE Bu Sötanda Hergün Italyancadan nakleden: H. Rau, BİR AŞK TECRÜBESİ kalkarak sessizce evlerine gir- diler. x4 Gaston bir gece şansının yar- dımımna mazhar olmuştu. Alt kat pencerelerinden birisi açık bıra- kılmıştı. Buradan apartımana kim- se görmeden girilebilirdi. Bu fırs sattan İstifade etti. İçeri girer girmez şaşırmadan ve ses çıkar- madan kıymetli mücevherin saklı olduğu odaya yaklaştı, kapıyı açtı, elindeki elektrik fenerinin yardımile duvardaki gizli düğme- yi buldu, parmağile bastı. iğ- menin hemen yamıbaşında müs- tatil şeklinde bir yer açıldı, mü- cevheri muhafaza eden kutuyu çıkardı, gürültü yapmadan bıça- gile kilidini kırd. Heyecandan, korkudan, vicdan azabından titri- yen ellerile gerdanlığı aldı, kaç-« mak için cebine yerleştireceği tırada bulunduğu odanın elektriği yandı ve ciddi bir ses: — Siz Gaston, demek hırsız- sınız? Zavallı genç yüzü sapsarı olduğu halde sesin geldiği tarafa doğru döndü, arkadaşı Kontu karşısında kendisine” asabi göz- lerle baktığını ve elinde bir ta- banca tuttuğunu görünce mah- cubiyetten ve asabiyetten şakak- ları atmıya başladı. Avucunda sıktığı gerdanlığı yere bırakarak Kontun dizlerine kapandı ve al- çak sesle mırıldandı: — Mahvoldum., Benl affedi- niz... Bana acıyınız... Ihbar etme- yiniz... Hepsini anlatacağım... Ben bir zavallıyım... Fakat namuslu- » Aşk uğrunda.. Hakikati öğrenince.... Kont sert bir sesle: — Hakikati hükimlere anla- tırsınız. Benim vazifem sizi polise teslim etmektir, dedi ve elini zile uzatarak düğmeye bastı. Odaya giren hizmetçiye yakın karakol- lardan birine telefon ederek der- hal iki polis gönderilmesini em- retti, Şimdi Gastonun bütün ümitler kırılmıştı. Başımı — elleri arasına almış düşünüyordu: Arkadaşının bu kadar zalim ve merhametsiz olduğunu şimdiye kadar hiç görmemişti. Demek söylediklerine — inanmiyordu — ve hakikati de öğrenmek İstemiyor- du. Şimdi polisler gelecek, onu bir mücrim gibi ellerine kelepçe vurarak posta edeceklerdi. Tam bu sırada yakla ik seslerine başını kaldırdı, karşısında iki polis duruyordu. Bunlardan hiıiıl_l_pok yabancı olmayan bir sesles- Tev- kif edeceğimiz bu cüretkâr hırsız nerede? diyordu. Gaston sevki tabil ile ayağa sıçradı, etrafına bakındu Kontu bir köşeye çekilk miş gülmemek için kendini tut- maya çalıştığını görünce: — Bu ne demek oluyor? diye mirıldandı. — Demek oluyor ki bundan böyle bütün hayatınızca benim mahpusumsunuz, Bu sözü llk defa konuşan polis memuru - ve yakut dilber Ojenya şapkasını çıkara- rak ve kumral saçlarını -düzelte- rek söylemişti. — Kontun yardımı ve feda- kârlığı ile beni sevdiğinize tama- mile kanaat getirdim. Bundan sonra da sizden emin olabilirim, Gaston gülerek konta: — Sevgili kont ciddiyetini bu dereceye kadar muhafaza edişine doğrusu bravo... Sonra sevgilisine dönerek: — Artık herşeyin mahvoldu- ğunu düşünerek me kadar üzük müştüm bilsen, dedi ve nişanlısı nn koluna girerek odadan yani aşkının tecrübe edildiği odadan dışarı çıktılar.

Bu sayıdan diğer sayfalar: