! I Dünya Hâdiseleri | a Kıral Mutfakta Ellerini Yıkıyor Yugoslavya Kıralı Aleksandr Eski ölümünden evvel, Parise her gittiği atıralardan z ğ zaman aile dost- bir sayfa | yarından bir pren- sesi ziyarete gidermiş, son seya- hatinde de uğramış. Fakat bu defa evde küçük bir çocuktan başka kimse yokmuş, kıral sormuş: Prenses evde değil mi? Hayır. Yakında gelecek mi? Evet! Kıral içeri girmiş, uzun müd- det beklemiş, fakat ev sabibi gelmeyince sıkılmış, çıkmak iste- miş, çıkmadan elini yıkamak için bir yer sormuş, çocuk ta misafiri doğruca mutfağa götürmüş, eline Adi bir kalıp sabun vermiş. Kıral aldırmamış ve çocuğu utandırma- mak için giderken hüviyetini söy- lememiştir. * Frınııılımı meşhur mizahçı- larından Rip geçenlerde musikili bir tiyatro yazmıştı. Bu ti- yatro evvelki gece öyı saktı. Fakat son provala- rının birinde bir sahnesi beğenil- medi, Değiştirilmesine lüzum gö- rüldü ve zavallı muharrir bu sahneyi bir gece içinde hem yazmıya, hem de prova eltirmeye mecbur oldu. O akşam temsili müteakıp arkadaşları toplanmışlar, birlikte yemek yiyorlardı. Bahis bu sah- nenin kısa bir zaman içinde değiştirilmesi mecburiyetine inti- kal edince, hazır bulunani&edan biri * — Zavallı Rip, dedi, hakikaten talihsizmiş ! O gece, az evvel Sırp Kıralının ölümü haberi gelmişti. So; birinden şu mukabele i; — Sırp Kıralı kadar olmasın! * Yugoılıvyı Kıralını öldüren adamın Hırvat - olması betile son bu sık müÜn. zâmanlarda milletin ismi sık geçmeye başladı. Bu millet tarihin ilk devirle- rinde Karpat dağlarında otururdu. 7 nci âsra doğru dağlık havali- den inerek bugünkü yurduna yer- leşti.. O zaman Bizans İmpe- ratorunun idaresi eltndaydı, fa- kat çok geçmeden istiklâlini ilân etti. Hırvat milletinden asker ola- rak bahis geçmesi ilk defa olarak (80 sene muharebesi ) esnasında görülmüştür. Bunların gençleri pa- ra ile büyük devletlerin ordularına girerler, hizmet ederlerdi. Hattâ 1660 senesinde Fransaya bunlar- dan mürekkep bir alay gitmişti. Aylıkla Kıralın emri altına gir- mişti. O zaman bu alay efradının boyunlarında yünden yapılıcış bir atkı vardı, bu atkının iki ucu ilmiklenerek göğse doğru sarkı- yordu. Fransada hoşa gitti, taklit edildi, adına bu atkıyı takan mil- let efradınn — isminden — galet olarak: — Hiırvat, deniliyordu. Kravat bilâhare bu modadan çıktı ve ismi de cüz'i deği a -— TAKVİM —— Gün CUMA Hizir 31 19 1nel TEŞRİN 934 167 Arabi Ruml 9 Recep 1388 (6 Vet Teşein 138 Vait |Bzanl Vasa Dizso 6 Akşasa 12 — 6 xe (2i 59| Yata (i sı 936 1s 01) İnsala | 11 1014 36 WVaklt | Exari| Güneş Öğle İkindi l idi, Mısıra vali tayin Tarihi Mü SÖON POSTA * ” Bir Günlük Beylik Beyliktir Fakat Ahmet Da Kelle sini Feda Etmişti sahabe Bı;rı'ıcl teşrin 19 Kari Mektupları Sinemalar Ve Talebe Tarifesi Biz talebelerin haftada bir günlük tatilde istifade edeblle- ceğimiz, eğleneceğimiz yer sine- madır. Şimdiye kadar sinema- lar talebe için hususi ve tenzi- 1âtlı bir tarife tatbik ediyorlar ve 20 kuruşu geçmeyen — bir ücret —alıyorlardı.. Bu — senede bazı sinemalar aynı tarifeyi tal-« bik ediyorlar, fakat ismini zikret- mek İstemediğim bazı sinemalar da tarifeyi arttırmışlar ve talebe ücretini 25 kuruşa çıkarmışlardır. Mutavassıt bir ailede talebe gün- deliğinin beş kuruşu geçmediği düşünülürse bu fiatın ne kadar Çırılçıplak hamamın üstüne çıktı, oradan atına binmek imkânıni buldu, kaleye kaçtı Kanusw Sultan Süleyman, ba- bası Yavuzdan birinci vezir olarak Piri paşayı tevarüs eyledi. Rado- sun Fethinden sonra da iyi bir muharip şöhretl taşıyan Ahmet paşayı ikinci vezirliğe getirdi. Bu adam, son derece haris idi, kubbe altına girer girmez Piri paşanın ayağını kaydırmak, birinci vezir olmak için düzen kurmaya ko- yulmuştu. Hünkâr da Piri paşayı mev- kiinden fakat babasının onu eşsiz bir vezir ola- rak telâkkâ ve bu kanaatle istih- | dam ettiğini bildiğinden fikrini açığa vuramıyordu. Aynı zamanda onun Piri paşayı sadaret mevki- inden u1aklaşlırmak istemesi ye- rine ikinci veziri getirmek için değildi. Kendi gözdesi olan Ibra- himi Pirinin yerine koyacaktı. Ahmet paşa, Hünkârın ne dü- şöndüğünden bihaberdi, bu sebep- le olanca kuvvetile Sadrazamın aleyhinde bulunuyordu, bir iftira, iki iltüra, üç iftira, nihayet Kanu- niyi de fikrinde kuvvetlendirdi, bir gün Piri Mehmet paşayı hu- zuruna çağırdı: — Lala, dedi, pek sevdiğim bir adam vas. Ona büyük bir ikramda bulunmak istiyorum. Ne yapayım dersin ? atmak - İstiyordu, Dönen dolapları pek iyi> sex- mekte olan ihtiyar vezir hemen yer öptü, şu cevabı verdi: — Çok sevdiğiniz bahtiyar kişiye benim yerimi ihsan etmek- ten daha münasip bir ikram ola- maz. Hünkâr mırıldandı: — Ya sen? — Ben kocadım padişahım, artık oturak olmalıyım. O gün Piri Paşa iki yüz bin akçe yıllıkla tekaüt edildi, yeri- ne has oda başı İbrahim geçti, Ahmet Paşanını suratı — ekşidi, hiddetinden kabına sığamaz ol- du, çeşit çeşit densizliğe baş- iadı. Ahmedin Macaristan harple- rinde, Radasun fethinde — büyük hizmetleri — ve emekleri — vardı. UÜsüle, kaldeye göre de Sadrazam- hk onun hakkı idi. İbrahimin ona tercih edilmesi yolsuzdu. Hünkâr bunu düşündü ve birinci vezir ile onun biribirini kıskanması yüzün- den devlet İşlerinin mütecasir ola- | cağını hesapladı, Ahmet Paşayı Misir valiliğine nakletti. Ahmet, emeline eremediği gün- denberi fasit — düşünceler içinde olununca hain bir inşiraha kapıldı, hünkâr- dan iyi bir öç almayı — ve İbra- himden daha yüksek bir mevki elde etmeği — tasarladı, — sür'atle eksiklerini tamamlıyarak hemen yolüâ çıktı. O, Mısırda saltanat kurmayı tasarlamıştı. O kıt'anın - tarihini biliyordu. Birçok — Türk valiler orada kolaylıkla devlet tesis et- mişlerdi. İyi tertibat aldığı tak dirde kendinin de Mısır — sultanı olmasında biçbir mani tasavvur edemiyordu. İşte bu düşünce — ile Mısırda çalışmıya — koyuldu. — Ellerindeki saltanatı pek yakında kaybetmiş, fakat o saltanatın — tadını henüz damaklarından giderememiş olan Memlüklarla — çarçabuk - anlaştı, hükümdarlık kendisinde ve Mısırın bütün geliri onların elinde bulun- mak Üzere bir muahede imzaladı. Lâkin Kahirede mühim bir yeni- çeri kuvveti vardı. Kale onların elinde idi. Ahmet, bu cesur askeri takımı da elde etmek için birçok | teşebbüslerde bulundu. Para verdi, tımarlar dağıtmak vadinde bu'un- du, tehditler savurdu, lâkin yeni- çerileri Istanbula — ve hünkâra sadık kalmaktan ayıramadı, Bunun Üzerine — onları silâh kuvvetile ezmeyi krarlaştırdı. İbra- himÖmer namında bir şeyhin getir- diği seksen bin kişi ile Ibnibekir adlı diğer bir çöl Emirinin ver- diği on bin Memlük süvarinin ve altı bin zenci kölenin başına geçti, Enbabede bu mühim ka- labalıkla ordugâh kurdu, Kahire kalesini muhasara altına aldı. Yeniçeriler, bugün bile Mısır yollarında masal gibi hikâye olu- nup duran, emsilsiz bir şecaatle kaleden fırladılar, Türke yakışan bir hamasetle bu yüz bin - kişilik ! — Gazetenin esas yazısila Bir sütunun iki satırı bir (santim) sayılır. 2-e Sayfasına göre Bir santi- min ilân fiatı şunlardır: 3we.Bir şantimde — vasati (8) kelime — vardır. d İnce ve kalın yazılar tutacakları yere — göre sanlimle ölçülür. | | çırılçıplak hamamın üstüne çıktı, orduya saldırdılar, birlgünde dört bin kişl öldürdüler. Lâkin çokluğa galebe edemiyerek yine kaleye çekildiler, Onları oradan - çıkar- mak Ahmet Paşaya bile, imkân- sız görünüyordu, kaleye sığınan bir Yeniçeri başlı başına bir tabur demekti. Bu hale göre Nahire ka- lesindeki üç bin yeniçeriyi ora- dan çıkarmak için üç bin tabur feda etmek lâzımdı. Ahmet Paşa, bu ağır işi nasıl becereceğini düşünürken Memlük beylerinden Celâlettin adlı biri yanına geldi, hale içine gider bir suyolu bulunduğunu haber verdi. Bu yol iki yüz senedenberi terk olunmuştu. Mısıra gelişleri henüz beş altı seneyi bile bulmıyan Türklerin © yoldan — haberleri yoktu. Ahmet, verilen haberden istifade etmeyi ihmal edemezdi. Hemen © muhbir Memlükü aske- rinin başına geçirdi, kaleye bir gece baskımı yaptı ve zavallı ye- niçeriler, umulmaz bir hücuma uğrıyarak son nefere kadar — öl- dürüldü. Artık Mısır, Ahmedindi ve ls- tanbulda sadrazam olamıyan hain vezir, Kahirede sultanlığını — ilân ediyordu. Sikke kestirmişti, na- mına hütbe okunmuştu. Üç vezir- den mürekkep bir vükelâ heyeti kurmuştu, Mısırı Memlüklerden seçtiği — valilere taksim etmişti, ferih ve fahur hükümet sürü- yordu (1524). Fakat Yavuzun Mısırda bırak- tığı Türk korkusu, Ahmedin ba- şına toplananların da yüreklerin- den silinmiş değildi. İlk hırs ile, ilk kazanç ihtirasile yapılan ham- lelerden ve Ahmedin sultanlığı ilân olunduktan sonra herkesin içine bir endişe yayılmıştı. Istan- bulun bu işi affetmiyeceği va Mısırın altüst edileceği düşünülü- yordu. Bu korkunun ilk mümessili, Ahmet sultanın (!) vezirlerinden Mehmet Bey oldu. Bu adam, bir hareketle Padişaha kendini sev- dirmeği düşündü, gizli tertibat aldı ve Mısır Sultanı Ahmedi bir gün hamamda bastırdı. Sabık Os- manlı veziri, Hünkârın adını hay- kırarak hamama hücum edildiğini duüyunca traşımnı yarım — biraktı, oradan atına binmek imkânını buldu, kaleye kaçtı. Lâkin Meh- met Beyin kumanda ettiği müf- reze de onunla birlikte kaleye girebilmişti. Orada bir harp baş- lamak Üzere idi. Mehmet Bey Sultan hazretle- | yüksek olduğu anlaşılır, sonra her safhada şayanı dikkat bir ucuzluk vardır. Herşey bir sene evveline nisbetle yarı yarıya ucuz- lamıştır. Sinema duhuliyesi neya yükseliyor? Sinemaların talebe için daha ucuz bir tarife tatbik etmeleri şayanı temennidir. Gaziosmanpuşa mektobinden N. Mehmet Cevaplarımız Çeşme'de H. Doğan Beye: Mektubunuz. uzun olduğu - va bir genci bu derece methetmek hem diğer gençleri mütcessir edeceği, hem de bahsedilen gen- cin İüzumauz bir gururla çalışma- sına mani olacağı cihetle derce« dilmemiştir. Bu genç bahsettiği« niz kadar parlak muvalfakiyetler elde etmiş İse etrafında toplanı« lan hürmet ve takdirden daha büyük bir. mükâfat beklememeli- dir efendim. x Şirketi Hayriye hakkında Boğas. içinden Nazım imzasile, sınıfta kalan. lar hakkında T. C, işaretile mektüp gönderen okuyucularımıza: Yalnız imza ile ve yahut imza- sız ve adressiz gönderilen mek- tuplar meşredilmez, bunlara cevap ta verilmez. Fikir ve temen- nilerini bildiren okuyucularımızın hüviyetlerini saklamamaları İcap eder. rinin iç kaleye kapanması ve Mem- lükları yardıma çağırması hâlinde işin sarpa saracağını anladı, ha- zinelerin yağma edilebileceğini ilân ettirdi. Bu ilân, on binlerce Arabın kaleye hücum etmesini temin etti. Mısır Sultânı hazret- leri bu sefer kaleden de kaçmak mecburiyetine düştü, yirmi sadık adamile çöle düştü ve Benibekir aşiretine sığındı. Benibekir aşireti, onun Kahire- ye girişini teshil eden aşiretti. Lâkin Mehmet Beyin Istanbuldan gelecek tehlikeyi anlatarak - ver- diği izahat ve üç bin mükemmel süvari ile de yaptığı bir nümayiş üzerine aşiret şeyhi, firari sultanı zincire vurdu, Mehmet Beye gön- derdi. O da hemen kafasını kesip İstanbula yolladı. Ahmet paşa, birgün beylik zevki sürmüş ve bu zevk uğrunda kellesini feda etmişti, Lâkin Meh« met bey, İlkin padişaha, sonra da Ahmede karşı yaptığı ihanetle milyonlar sahibi olmuştu, tımar namı altında Mısırın birçok aras» zisini ele geçirdiği gibi Üstelik vilâyetin defterdarlığını da yaka« lamıştı. İşte davulu başkası çalarken parsanın başkaları tarafından top: lanması bu şekilde olur. M. T.