İTTİHAT »e TERAKKİ Nasıl Doğdu?.. 5 inci kısım No. 90 Her hakkı mahfuzdur. »Ziya Şakir Çanakkale İtilâf Devletleri Tarafından Bombardıman Edilmiye Başlanmıştı.. Petişan bir hale gelen 9 uncu ve 10 uncu kolorduların dağınık kıt'aları, bin — müşkilât — ile döküntü halinde Erzuruma çeki- lebilmişlerdi. — Bereket — versin ki - vaziyeti birdenbire lâyıkile kavrıyamıyan - Rus ordusu, bun- ları takip etmemiş.. Bu bed- baht askerlerin talii, hiç olmazsa bu suretle yardım ederek, daha büyük bir felâket zuhpra gelme- mişti. Rus ordusu, kısa bir tevakkuf devresinden sonra yeniden — taar- ruza geçmiş ise de, muhtelif esbap dolayısile pek ileri gitmemiş; 330 senesi nihayetine kadar da ( Erzurum cephesi ) nde ehemmi- yete şayan bir harp — hâdisesi vukua gelmemişti. (Malazkirt) ha- valisine doğru ilerliyen Rus kol- ları ise, ©o havaliye yetiştirilmiş olan kuvvetler önünde geri çekil- mişlerdi. Karargâhi umumi 3 üncü or- dunun ©o müthiş zayiatını telâfi etmek için Sinci kolordu ve be- şinci kuvvel seferiyenin bu peri- şan orduya ilhakına emir vermişti. Ordu yeniden tensik ve ıslah edilmiş, bir hayli kuvvet kes- betmişti. Fakat Rusların taarruz iştihaları birdenbire gevşemiş, Er- zürum civarına âdeta bir sükünet gelmişti. Kış, şiddetle hüküm sürüyor ; kemiriyordu. Ordunun kuvvetini artırmak için büyük bir faaliyet gösteren Hafız Hakkı Paşa, tifüse tutulmuş; en itinalı tedavile rağ- men bu. felâkete kurban olmuş- tur.. Yerine gelen Mahmut Kâmil Paşa, derhal iş başına geçmiş ve kısa bir zamanda Suncu kolordu- yu Ihya etmiştir. Erzurum havalisin bu suretle kuvvet kesbettiğini hisseden Rus- lar, taarrazdan — çekiniyorlar, sükünetlerini muhafaza ediyorlar- dı. Fakat aradan az bir zaman geçer geçmez, Ermeni komitele- rinin tazyikleri karşısında kalmış- lardı. Ermeniler, Rus hükümetine mütemadiyen müracaatta bulunu- yorlar; Anadoluda başlıyan isyan hareketlerini faydalı bir şekla sokmak için ( Van ) ve ( Bitlis ) Üzerine hücuma teşvik ediyorlardı. Çanakkale itilâf donanması tara- fından — şiddetle bombardıman ediliyor; Gelibolu yarımadasına çıkarılmak istenilen (90 bin) kişilik İngiliz ve Fransız ordusu, (Limni) ve (Imroz) adalarında bekliyordu. Fırsat, bu fırsattı. Eğer bu fırsat kaçırılmazsa, Türklere biri şarkta, diğeri garpta iki büyük darbe vurulacak.. Osmanlı — hükümeti bir anda çökerek, bütün maksat- Tarı çarçabuk hasıl olacaktı. Ermenilerin tazyiki o derece artm ştı ki; artlık Ruslar, onları kendi hallerine bırakmak mecbu- riyetinde kalmışlardı. * Ermeni komitecileri, (Van) ve (Bitlis) de mükemmelen hazırlan- mışlardı. Çeteler, yolları tutmuş, her türlü nakliyatı tehdide başla- mışlardı. Köylere yaklaşan asker ve jandarma müfrezelerinin üze- rine şiddetli ateş açılıyor; ele ge- çen asker ve jandarmaların göz- 17 « 10- 984 Van Taşnakslyon çetelerinden bir. grup leri oyuluyor, başları taşlarla ezi- liyor; yol ortalarına alılıyordu... Bitlis civarındaki Korsu, Ahkisi, Bikri, Arşın, Taso gibi kalabalık ve büyük ermeni köyleri tama- men isyan etmişler, hükümetle alâkalarını kesmişlerdi. Telgraf hatları tamamen tahrip edilmiş; köprülere ve geçit yerlerine kuv- vetli Çeteler yerleştirilmişti. Bu isyan derhal (Hizan) ve Muş ovası- mada sirayet etmiş, nahiye merkez- leri, jandarma karakolları, kurşun yağmurlarından geçirilmişti. İsyan mevkilerini ve bu isyana İştirak eden çeteleri saymak mümkün değildi. Bir iki gün zarfında, bütün o havali kan ve ateş mıntakası ke- İhtikâr Var Mı, Yok Mu ? SON POSTA Nasıl Yaşadı?.. Nasıl Öldü? XE silmişti. Hudutlardan, — düşman karşısından ayrılan asker kuvvet- lerile teşkilâtımahsusa — müfreze- leri bu ateşi söndürmeye çalışı- yorlar; fakat hergün, — her saat, pusudan pusuya düşerek o ateşin içinde eriyorlardı. Aynı hareketler, Van havali- sinde de 4 syan sahası, büyük bir tedip ordusuna ihtiyaç gösterecek derecede genişleyerek korkunç bir hal almıştı... ( Arkası var ) Maeüren ereE YersensSsncns Fransızca muallimi ... Üçe Harbiye Necareti eski mütercimi Pıııfyoc. Yaverağa sokağı, No. 28 Dün toplanan yeni ihtikâr komisgonu Yeni ölçülerin tatbik sahasına konulması dolayısile ortaya çıkan ihtikâr vaziyetini tekik etmek üzere teşkil olunan ihtikâr komiş- yonu dün Ticaret odası Meclis salonunda ilk içtimani yapmıştır. Dünkü toplantıya Marmara mn- takası ölçüler ve ayar dairesi baş müfettiş Mehmet bey riyaset etmiştir. Komisyon azalarının, piyasada ihtikâr vaziyeti mevcut olup ok madığını ve bunun ölçülerle alâ- kası derecesini tesbit etmek Üzere tetkikatta bulunmaları kararlaştı- rılmıştır. Komisyon önümüzdeki Çarşamba günü ikinci toplantısını yapacaktır. Bıı. içimaa, dünkü toplantıya gelmiyen murahaslar da iştirak edeceklerdir. Cümhuriyetin on birinci yldönümü mes'ut günü olan 990 Teşrinievvelde Devlet merkezini ziyaret et. Bu borcunu ifa ederken bu büyük devrin yükaek — faziletlerinden olan yerli mallarımızla bugünkü mütekâ- mil verlığım bir &rada - teşliür edecok ilk sergi evini de gez. MiT İktutat ve Tasarruf Cemtyeti İstanbul Orman Baş Müdürlüğünden : Haliç ve Yenikapı iskelelerinde müsadere olunup müzayedeye çıkarılan 50 kental Dışbudak, 20 kental mahlüt odunu ile 1050 adet kestane 800 adet kızilcık çubuğu 984 kilo iç mahlep keza 25 kental mahlut odun 500 kilo meşe kömürli ve 40 adet kayın kerestesi ki : Cem'an 8 kalem orman emvaline ait müzayede müd- deti 17/10/934 tarihine kadar bir hafta daha temdit edilmiştir. Taliplerin yevmi mezkürda saat 14,30 Orman Müdüriyeti kalemine müracaat eylemeleri, ae MAi *6809,, pit r ea - Hüi Bi Ft Ğİ GERERERERAAAAAAAAAAAAASANEA AA AaNaA ee eEEEAaRSAAaeERAENE. Yurtdaş ! —— —0 Tan Diyor Ki: Acele Etmiyelim. Vaziy;Aydınlana. cak Mes'uliyetler Meydana Çıkacaktır (Baştarafı 1 inci yüzde ) Bu elemi, bakınız “Tan,, gaze- tesi, realitelerle naml karşılaştı- riyor: “Bütün — dikkatler, Marsilya faciası münasebetile hasıl olan yeni vaziyet — üzer'ade tekâstif ediyor. Bunun başka türlü olma- sına da imkân yoktur. Çünkü bu facia, aylardan ve haftalardanberi siyasi. vaziyetin. mantıki bir su- rete inkişafını görmiye — alışmış olanlar için bu vaziyeti derin bir surette bozmuştur. Herşeyi iyi bir surette telâk- ki ederek ve bütün hükümet merkezlerinin, tasavvur — olunan işleri tadil etmemek hususundakl kat'i arzu beslediklerini de kabul ederek sulh için bu derece kuvyetli teminat veren başlanmış şeyi te- mamlamak hususundaki arzulara rağmen Marsilya — faciasının iş- lendiği şeraitin efkârı umumiyeyli son derece sarstığını da hesaba katmak lâzımdır. Avrupa sahnesinde Yugoslavya Kıralı — Aleksandrle — Fransanın harici — siyasetine devamh — bir mecra vermek hususunda kendine mahsus metotları mevcut olan M. Bartunun birdenbire yok olu- vermelerinin — Avrupa — vaziyeti fzerinde derin bir aksi tesir yap- ması inkâr kabul etmez bir hakikattır. Dünyada hiçbir politika tak- tigi ve diploması yoktur ki vu- kuatın cereyanına karşı gitsin. Halbuki; Hâdisat yalnız insant noktainazardan değil, ayrıca alın- mış vaziyetler noktalnazarından da vahimdir. Çünkü beynelmilel geniş bir teşrikimesai programı için lâzım olan müsalt havayı yaratmak maksadile muktedir bir diplomasi uzun aylar mesai sar- termişli. 'a birbirile alâkadar büyük muadelelerin umumi bal şe- killerini bulmaları icap ediyordu. Bütün milletler tarafından te- min edilmiş bir çerçeve dahilin- de sulhun tesisi için Avrupa kıt'asının bazı hassas mintaka- larındak! fili — vaziyetlerin daha evvel aydınlanması — icap edi- yordu. Orta Avrupada intizam mü- vazenesi olmadan umumi bir sulh imkânı mevcut değildir. Halbuki orta Avrupada sulhlün kat'i su- rette kuvvetlenmesi Fransa ile İtalyanın daimi teşrikimesatlerine bağlıdır. Fransa ile İtalya dostlu. ğunuün bütün tesirlerini göstere- bilmesi için de İtalya ile Küçük itilâf zümresinin teşrikimesalleri- nin mütekabil bir emniyet havası içinde temin edilmesi Jâzımdır, Bu teşrikimesai ise, İtalyan- Yu: g':ılıv münasebatındaki gerginliğin vamlı bir surette zevaline va- bestedir. M. Bartunun siyaseti, işte bu noktayı muvaf akiyetli şartlar içinde hazırlamak oldu. Kıral Aleksandrın resmi ziyareti de yine bu noktayı teyit edecekti. Şimdi bütün mesele, bu şe- kilde tasrih olunan bir siyasetin nasıl muhafaza olunacağını ve bu siyasetin başlıca âmilleri olan iki insanın gaybubiyetile hasıl olan yeni vaziyete rağmen olde edilen neticelerin nasıl muhafaza olunabilec 'dirîd:u değişikliğin karşısında doğruya veya bilvastta — bu —işte — alâkadar olan hükümetlerin vaziyetlerinde bir tebeddül olup olmiyacağı hakh veya haksız; düşünülebilir. Politika demek, zamanın imkân- larından istifade san'ati demektir. Binaenaleyh dünkü — imkânların yarınki imkânlar olup olmadıkları araşlırılmak — gerektir. Ayni zamanda — Yugoslavya birliğinin bütün kudretini kuvvetli şahsiyetinde toplıyan büyük kıralı kaybetmek Avrupa diplomasisini yeni şartlar karşısında bırakmıya- cak hıııııdır? iyabet heyetinin ve Yu 08 lıv' hükümetinin Kıral Aleksıı- dr'ın eserine devam ve bu eseri başarmak hususundaki kat'i kara- rından hiç kimse şüphe edemez, Fakat ortada bir mili Yugoslav duygüsü vardır ki Kıral Alek- sandr'ın kanlı akıbeti karşısında ıfbırııxlımyor. Bu duygu, insant bir şeydir. Ortada, endişe içinde yaşayan büyük bir millet vardır. Bu millette, siyasi ihtiraslar bazan şiddetli oluyor. Yine ortada, bü- tün ümidini kendisine bağladığı kahramamının — ölüm karşısın silindiğini gören bir milletin me- rareti vardır. O kahraman ki gaybubeti, milletinin kalbinde büyük bir boş- luk birakmıştır. Yine o millet li tarih, ona, tehlikeler içinde yaşa- masını Öğretmiştir. b Marsilya facıasının neticeleri karşısında hükümetlerin gösterdik- leri sükünet ve soğukkanlılık, ma- neviyatın teessüsünün ilk şarla- ridır. — Çönkü —bu — olmazda Avrupa bir defa daha dümenini kaybedecek ve kargaşalığa dü- şecektir. Gerek katil, gerek muhi temel cürüm şerikleri ve gerek Hırvat tedhişcilerinin Macar top- rağındaki - faaliyetleri hakkında yapılan tahkikatta şüphe uyan- dıran noktalar vardır, pltıı noyklı- lar tahkik edilecektir. En basit beynenlmilel ahlâk Marsilya sui- kastini terlip ve icra edenleria meydana çıkarılmrlarını emredke yor. Maddi, manevi bütün mes'ufk İiyetler, doğrudan doğruya veya bilvasıta tahakkuk etmiş bütün teşrikimesailer meydana vurulmak gerektir. Avrupanın umumi sulhu namına, vaziyet temamile aydın- lanıncıya kadar tahminler, tasav- vurlar etrafında milli — ihtirasları körüklemek kadar tehlikeli birşey olamaz. Malüm bir hakikattır ki ve bilhassa dikkatimizi celbet- mesi lâzım gelen bir hakikat- tir ki Avrupada tethişçi teşkilât- lar vardır. Bunların, insanlık ha- rici fealiyetleri, bütün medeniye-. timizi tehlike karşısında bulundu- ruyor. Romanya — Başvekil M. Jan Düka'nın katli, M. Dolfüs'ün öldürülmesi, Kral Aleksandr ve M. Bartunun kanlı âkıbetleri ayrı şartlar dahilinde işlenmiş olmakla beraber aymı düşünüş esasından, aynı cebir göstermek arzusundan, siyasi etiketlerin Ööre temediği aynı barbar duygolardan ilham almış hâdiselerdir. Tarihin en feci devirlerini hatırlatan bu tethiş siyasetine bir nihayet ver« mek gerektir. Bunlar harp sonu deyvresinin maneviyat — bozukluğu sayesinde teşekkül eden muayyen fikilere hizmet etmek maksadile, fakat hakikatte bu fikirleri şercfsizlen- diren haydut çetelerinin eseridir. Bütün milletlerin hayati menfaati bilâ İstiana, bu gibi cirayetleri merhametsizce takip ve bu kabil Adi mücrimlere adaletin tevcih ettiği cezayı tatbik etmektir. Yine bütün hükümetlerin vazi- fesi beynelmilel havayi zehirleyen tedhiş hareketini samimi bir su- rette takip için teşrikimesal ete mektir. Yine bütün hükümetler, aynı dikkatle, ve büyük bir mes- uliyet müvacehesinde bulunduk- larını düşünerek, kontrolları a tında bulunan topraklarda bu gibi tedhişçilerin suikast terlibah ak- mamalarına dikkat etmelidirler. Avrupa tesanüldü ve beynel- milel teşrikimesai sözleri birâr boş lâf değilse bunların, sistemi haline getirilen siyasi cinayetlere karşı evvelâ bu vadide tesirlerini göstermeleri lâzımdır.,,