Biga Köylerinde Son Posta Biga, (Hususi) — Helvacı köyü 90 hanelik büyük bir yerli köyüdür. Bu köy, şehre dört ve bağlı olduğu Çanpazar köyü na- hiyesine üç satlik bir mesafede- dir. Havası çok güzel olduğu için bu köyün sakinleri çok gür büz ve güçki kuvvetli İnsanlardır. Ovadan beş yüz metre yük- sek olan köyün mevkil pek Huf ve karşıdan manzarası pek şirin. dir. Havasının — sağlamlığından olacak ki bu köyde seksenlik doksanlık ihtiyarlar bile dimdik yörümekte ve yorgunluk hisset- memektedir. Ahalisi çok çalışkan olduğu için gündüz. köyün içinde aylak oturan bir adama tesadüf edilemez. Her evde mükemmel hah tezgâhları vardır. Rençperlik ya- pıp yemekliğini çıkardıktan sonra fazlasımı satan halk, hah ticare- tinden de bir hayli para ka- zanmaktadır. Suları bir az kıtcadır. Kö- yün içinde daima dönen bir. de- ğirmesi gece gündüz çeviren bir dere varsa da bunun suyu — içil- meye elverişli değildir. Tarlaları oldukça verimli olduğundan h- bubatın türlüsünü yetiştirir. Sebze ve meyvası dahi bolduar. Mer'ası oldukça geniş oldu- ğgundan sürü sahibi adamlar da vardır. Mer'alarında ( 1500 ) den fazla koyun otlamakta ve doku- dukları halıların yünlerini kısmen bu koyunlardan tedarik etmekte ve kısmen de dışarıdan almak- tadırlar. Mektepleri Iki sınıflıdır. Yeni yazıyı hepsi öğrenmiştir. Çalışkan muhtarları Rıfat Efendi münevver ve açıkgöz bir gençtir. Köy odasında dalma gazete bulundu- rur. Ahvaliâlemden daima haber- dar olurlar. Köy Kanununa tev- fikan bakılmakta olan köy işleri çok düzgündür. Köyün içi kaldı- rımla döşenmiş, evleri birer kat Jâkin taştan yapılmış ve üstleri kiremittir. Mezarlıkları da muntazam ol- duğu gibi içindeki on metre kutrunda eski ağaçları da muha- faza etmektedir. Karşıdan bu mezarlık bir koru halinde görün- mektedir. Mektebinde yüze yakın tale- be okumaktadır.. Köyde kah- vehane varsa da kamar bilmezler. Bankaya borçları da yoktur. Or- manı da yakın olduğu için odun- ları âdeta kapılarının - eşiğinde gibidir. İhtiyaçlarına yetecek kadar bakkal, perukâr ve saireye dair dükkânları vardır. Şimdi ana cad- deye köyden yol yapılmaktadır. Bu köye dışardan okumuş bir adam geldiğinde çok iltifat eder- ler ve ondan hisse kapacak sörz- ler, nasihatler beklerler. H. Şevket Sıhhat Müsteşarı Siverekte Siverek, ( Husust ) — Sıhhiye Müsteşarı Hüsamettin Bey yanla- rında trahom mücadele reisi dok- tor Nuri Fehmi Bey olduğu halde şehrimize gelmiştir. Doğru trahom mücadele evine giden Hüsamettin bey dispanseri teftiş etmiştir. Gece belediye Reisi Mahmut Nedim Bey tarafından misafirler şereline bir ziyafet verilmiştir. #MLE KET HABERLERİ İpsala Trakyada Ziraatile, Otlakıye- Uzunköprü, (Hu- susi) — İnhinalı bir bayırın ak tında bina ve inşa kılınmış ©- lan şimdiki “Ip- sala,, kasabası hava ve su ve manzara cihet- lerile ©o kadar memnuniyet ve- recek bir. yer değilsede takri- bir saat ka- dar uzanıp “Me- riç, nehrine da- yanan ovası ve civarının ziraate sile Meşhur Bir Beldedir Ipsalada yeni binalardan: Dispaaser elverişli — toprakları hayvanatın | şanı açan Hacıil kuvvetlerine müstesna gıdalarından — bulunan otlakıyesi, hayvanat yetiştirmeye kabiliyetli merası itibarile müs- tesna bir yurt parçasıdır. Bere- ketli toprağı her nevi hububatı bire on, on beş fazlalığile yetiş- tirmekte, çiftcinin yüzünü güldür- mekte, seneden seneye olan — is- tihsalâta bakan gözlerine tokluk, kalplerine inşirah vermektedir. Hububat va ot ve hayvan is- tihsalâtı kayde şayandır. Bundan altmış sene evvel burası bir tica- ret mıntakası merkezi İdi. Çünkü o tarihlerde İstanbul ve Trakyayı Avrupa kıtasına bağlıyan “Şark şimendiferi,, yoktu ve yollar gayri muntazam olduğundan tüccar mal- ları hususi sallarla Meriçten sevk ve naklolunurdu. O tarihte mem- | leket büyümüş, on iki bin haneye varmıştı. Bu münasebetle - muta- sarrıllıktı. Şimendifer işletilmiye başlar başlamaz sallara, Meriç nehrine rağbet kalmadı ve oz zaman sonra hiç te ihiyaç görük- mediğinden sallar tabiatile iptale mahküm oldu. Bu akibet üzerine İpsala mevküni bizzarur yirminci asrın İcatlarına verdi. Arazisi geniştir. Bugünkü meskün halkın daha iki mislini alır; faydasız çiftlikler nazarıdikate —alinızsa bunu Üç mislina — çıkarmak — lâzımgelir. Ahalisi çifcidir. Yolların yapıl- masına; Öönündeki bataklık ve suların kuratulmasına her cihetle büyük — ve — şiddetli ihtiyaçlar vardır. Halk asri ihtiyaçların tatmini için candan gayretler — göster- mektedir. Binaların tanzimi, yeni belediye ve mektep İnşaatı ve yapılmış olan parkla — Büyük Gazinin heykeli ve daha buna mümasil eserler takdirlere şa- | yestedir. Ipsala taribi bir yurttur. Bu- raya bundan altı bin sene evvei meşhur. Keyhusrevin kumandan- larından Keşan kalesinin banisi öz Türk olan “Hale,, gelmiştir. Mevkün askerlikçe ehemmiyetini takdir ettiğinden Keşanın emni- yeti için burada bir ileri karakol kulesi yaptırtmıştı. Bu kule şim- diki Ipsalanın Üstündeki yüksek bayırda,Hidirellezlerde mesire sa- yılan mahallin cenubunda, sırtta idi. En sonunda burası Keşan ve havalisinin - derebeyliğini — süren Haralambosun eline geçmiştir. Keşan Osmanlı Türklerinin eline geçtikten sonra burası ta- biatile kıymeti askeriye ve har« biyeyi kaybetti. Birinci Murat zamanında Ke- | mensup — müfreze kumandanları Aysal - Korkut Tekin Beylerin at- hları etrafta tathirat yaparken buraya uğradılar. “ Haralambo- sun,, oğlu Diyamandi burada Tekfur yani derebeyi bu'unuyordu. Çetin bir savaştan sonra Diyaman- di maktal ve askeri teslim oldu Keşandaki kısmıkülliye müjdeler salındı. Karargâh şenlikler yaptı. Hacı İl Bey - Durmuş Bey bizrat buyeni açılan yere yeldiler. Hacı li Bey müfreze kumandanlarından Aysal Beyi istedi Meriç nehri kenarında dediler. Bulanduğu yere vardı ve meşgul gördü. Soardu: — (Devletlâm nah düşman karşı yakada bu sudan geç- mek İstevüz, ağaç dallarından ip salı yapacağuz, karşıya geçe- ceğüz) cevabını verdi. Derhal | tensip — ettiler. Elverişli — dallar derhal ip gibi bü- küldü ve örüldü. İpten yapılmış gi* bi sallar hazır- landı. Nekkare- ler çalındı. Asker toplandı. Hacı (l Bey — müfrezeyi takviye etti. Dur- muş Beyin “em- rine verdi ve hey- betli sadasile : — Asker, ba- bayiğitler, nemize gerek durak burda, haydin as- lanlarım ip sala binin, karşıya geçin, düşman gözüküyor, emrini verdi. Bu emirle ipten sallara bindiler, karşıya geçtiler. Türk savletini, Türk celâdetimi Adirya- tik denizlerine doğru yaymıya muvalfak - oldular. Ipsala ismi bu vak'adan kak mıştır. Cabil tabaka fatihler burada güya (İlk salâ) okuttuklarından “İpsala,, ismi bundan kaldığını söyleyip inandırmak isterlerse de Usan ve tarih nezdinde mantıki bir münasebet ve — müşabehet yoktur, tasavvur bile olunamaz. Ipsala Türkün tarihi diyarıdır.” Trakyanın her zaman için ehem- miyetli 1mtakalarından bir nok- tadır. Akdenize komşu ve Meriçe sahiptir. Nüzeddia Fikri Tekirdağında Spor Ve Gençlik Hareketleri Tekirdağlı sporcular bir arada Tekirdağ, ( Hususi) — Tekir- dağ sporculuğu son — günlerde inkişafa başlamıştır. Tekirdağında gençlik ve #spor hareketlerinin çok durgun bir halde bulunduğu görülmektedir. Tekirdağında üç spor — kulübü — vardır: (Halkspor), (Yılmazspor) ve (Tekirdağspor)... Şimdiye kadar mücerret bir hak de bulunan bu spor - kulüpleri memlekette daha canlı bir yükse- liş hamlesi yaratmak, her sahada bir hareket uyandırmak maksadile müşterek bir idare altında birleş- mişler ve «Tekirdağ birleşik spor külüpleri merkez heyetir- namı altında toplanmışlardır. Bu heyet bundan sonra Tür- kiye idman ittifakları nizamna- mesini tatbik ederek idman itt- faklarına dahil olmuya çalışacak ve Tekirdağ spor — mıntakasını teşkil edecektir. Bu hafta ilk içtimamı yapan Merkez Spor Heyetl- aralarında İş bölümü ve vazife ayrımı yaparak muallim Senai Beyi merkez heyeti reisli- gine, Fuat Bayi umumi kâtipliğe, Sıtkı Beyi muhasebeciliğe, Reşat, Fethi ve Mustafa Beyleri spor heyetine, Mehmet Ali ve Rıza Beyleri de müşavir azalıklara seç- mişlerdir.. Bu — teşebbüslerinden dolayı gençleri tebrik etmek ve büyüklermizin de memleket için faydalı bir unsur olmak arzusile çırpınan bu çalışkan gençlerle daha yakından alâkadar olmala- rım -dilemek bir vazifedir. Geredede Sevinç Gerede (Hususi) — Zongul- dakta bir elektrik santrah kuru- lacağı ve bu santraldan Ankaraya da elektrik verileceği haberi bu- rada pek büyük bir sevinç uyan- dırmışlır. Hat Gerededen geçe- ceği İçin Gerede de bu ucuz elektrikten iİstifade edecektir. Birinci teşrin 17 I Tenkit _î Bal aiğva e etle a Lririm Bir Piyese Dair Nurullakh Ata Tepebaşı tiyatrosunda “Cürüm ve ceza ,, yı seyrettim. Hemeğ söyliyeyim ki onu seyrettiğim gü$ nün hafızamda güzel bir hatırâ olarak kalacağını zannediyorum, Ertuğrul Muhsin o temsilie öğük nebilir; arkadaşları da memleket timizde, oynadıkları eseri seveceli, sevdirecek aktörler bulunduğung İspat ettiler. Belki İ. Galip, m tantik Porfir rolünde, kendisin beklemekte — haklı olduğumuğ gayreti, inceliği göstermedi. Porfir, onun oynadığı şekilde, Dosto« yevski'nin tasvir ettiği biraz haste mütemadiyen — düşüace — içinde, muztarip bir. adam olmaktağ çıkıyor ve adeta polis romanları, dramlarındaki « nmateur » deteci tivlere yaklaşıyor. Fakat mak» sadım — temsilden — değil, Gaşs ton Baty'nin piyesinin bendi uyandırdığı şüpbelerden bahsett mektir. Gaston Baty'nin maharetli biş tiyatro adamı olduğu muhakkaks tır. Piyesin hiç bir sahnesindi bir fazlalık, cansıkıcı bir hâl du« yulmuyor. Yalnız onun yazdı; piyes, bazan romandaki cümlele aynen aldığı hâlde, Dostoyevakj havasını muhafaza edemiyor, bizg Dostoyevski'yi veremiyor. « Cüs rüm ve ceza,, piyesi, Dostoyevşâ ki'nin romamı İçin yapılmış bir seri resim olmak hissini vermeka ten kurtulamıyor. Onları seviyo« ruz, hattâ: «Ne güzel yapılmış! sanatkâr romanı ne iyl anlamış!,, Diyoruz; fakat: «Bu resimlere bake mak romanı tamamile anlatıyor.» diyemiyorur. tnin ros maninı okumamış olanların Gi ton Baty'nin piyesini seyretmekle « Cürüm ve ceza » yı anlıyacake larından çok şüpheliyim, Piyesin böyle bir eksiklil hissi bırakmasındaki kabahat Gaston Baty'ye mi yükletilmelle dir? Zannetmiyorum. Denebilir kj hiçbir. romam, bilhassa hiçbiş Rus romanını bir tiyatro eseri hâline koymak kabil değildir. Vakıa Ruslar « Karamazof kare deşler » i sahnede temsile muvafs fak olmuşlar; fakat onlar birçolg yerlerde Tomanı aynen okumuşe: lar, ancak muhavereli — kısımları, bir de temsile müssit olan parça« ları oynamışlar. Pierre Benocit kens di roman tarzını müdnfaa için bir avcıdan — bahsederken onun ateş ettiğini, kuşu vurduğunu gösterimnek lâzımgeldiğini, tüfeğin mekanizmasını anlatmıya lüzum olmadığını söyler; Rus romancı« ları, bilhassa Dostoyeveki tüfeğin mekanizmasını da anlatırlar. Gas-« ton Baty'nin piyesi, romanın bu taraflarını hazfettiği için eksiktir; zaten hiçbir piyese Dostoyevskinimn romanlarındaki ruh tahlili zengine liğini koymak kabil değildir. Roman ile tragedia bunun için biribirinden büsbütün başka şeye lerdir. Zamanımızın en büyük tiyatro adamı Copean da “Karamazof kardeşler, den bir piyes çe kardı; © da romanı tamamile göse teremez. Şu kadar ki o piyas, Dostoyevski'nin — romanının — Lig tenkidi sayılabilir; onu seyretmele veya okumak asıl metni daha iyi anlatır. G. Baty'nin piyesinde bu kuvvet yok. O halde bu eser fena m? Hayır. Şüphesiz çok değerli ve onu oynadığı için Ertuğrul M he sin'e minnettar olmıya mecburuz, Şehrimizde san'ati seven herkes onu görmeli, teşvik etmelidir.