16 Ekim 1934 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7

16 Ekim 1934 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Salıdan Salıya Iİnanırsanız Ne Âlâ! Dün sabah saat sekizden ev- vel sokağa çıktım, Ses seda yok- | tu. Satıcılar bağırmıyorlar; - oto- mobiller klakson çalmıyor'ar, yük arabalarının tekerlek - takırtıları işitilmiyordu. Bir tramvaya bin- mek istedim. Tramvayın kapısı kapalıydı. Kapıya dokundum hiç güçlük çekmeden kolayca açabil- dim. Genç bir erkek oturuyordu. Beni yaşlıbaşlı, görünce kalktı. Yerini verdi oturdum. Tramvay Köprü üÜzerinde durdu, kondoktör ben ininceye kadar bek- ledi, ben indim zili çekti. Ada için bir bir bilet aldım, Ada vapuruna- bindim. Etrafımda her-« kes türkçe konuşuyordu. Koca wapurun İçinde başka bir dille konuşan aradım, aradım da bir türlü bulamadım! Akşam aöner- ken yine ayni hali gördüm. * Evime öteberi alacaktım, balık azarına uğradım. Ben görmiyeli lıkpazarı değişmiş o bozuk kaldırımlar — kaldırılmış yeniden yepyeni kaldırım yapılmış. Bir dükkâna girdim. Yağ alacaktım, — Sizde iyi yağ var mı? — Hayır, dedi. Urfayağı diye satılan bir yağ var amma karı- şıktır. almayınız... Oradan çıktım başka bir dükkâna girdim. On beş yirmi Yumurta İstedim. Dükkânın sa- hibi teki a er teker seçti. ŞMklnini alakoydu. Tap- tazeleri bana verdi. Evin yolunu tuttum. Saat akşamın sekizi ol- muştu sokaklarda yine çıkt yok- tu. Satıcılar bağırmıyorlar, oto- mobiller klakson çalmıyorlar, Ara- ba tekerle i dilmiyordu. min takırtıları işi- * Sevgili okuyucularım. Bu ya- zayı yazan benim, fakat okuyacak sizsiniz. Yazdıklarımın doğru ol- duğuna kendim inanmıyorum. Siz inanırsanız ne alâ... Pazarola Vaat Hasan Beye sordular: — Sen her vadettiğin şeyi yapar mısın? — Yaparım! — Şimdiye kadar ne vadet- tin de yaptın? — Hiçbir şey vadetmedim ki, * yapayım! aa — Hayatımda ben de bir kere fşik olmuştum. Fakat bu aşk çok sürmedi. — Ayrıldınız mı Hasan Bey? — Hayır evlendik! KUN y CA SON POSTA- PAZAR OLA HASAN BEY 0800000dAA Belediye Seçimi Bittikten Sonra: Belli Olmuyor Uzun sakallı adam — Hasan Beye sakalın faydasından bahse- diyordu; — Bir kere, dedi, traş para- | sından kurtuldum. Bundan başka.. Hasan Bey sordu: — Bundan başka? — Boyunbağı da takmıyorum. Sakalın altında takıp takmadığım belli olmıyor kil Hasan Bey müflis bir tüccarın yazıhanesinde idi, Tüccarın kasası açık, içi bomboştu. Bir ayak sesi duyuldu. Hasan Bey: — Kasanı geliyor! — Nezararı var kasa bomboş! — Onun için kapa diyorum ya! kapa? dedi, biri — Bana öklüz, kaz, eşek dedi. — Bu sözlere kızacağına se- vin dostum. Bundan sonra Hay- vanları Himaye Cemiyeti seni de himaye edecektir. Zavallı Yüzü çirkin adam Hasan Beye söylüyordu: — Karım bana çok sadıktır Hasan Bey, nerede olursa olsun bir kere gözlerini yüzümden ayırıp başka bir tarafa bakmaz! — Zavallı kadım! sea yesek eee AYoktur Efendim Herkesten başka türlü hünerim yoktur benim. Dünyada sığınacak bir yerim yoktur benim! Muhtaç olmadım hiç kimseye bir gün amma; Dört yanı altın dolu kemerim yoktur benim. Bugün böyle yarın da değişmez asla halim Bir miras bırakacak pederim yoktur benim. Tutamam hesabını borçlarım çoğalınca, Bakkal değilim zira defterim yoktur benim. Şuracıkta — yıllardır. yazar yazar dururum Lâkin bir tek formalık eserim yoktur benim. Elektrik ne gezer petrolu unuttum da Gece oldu yakacak fenerim yoktur benim! Söyledim söyliyecek kalmadı torbada lâf; Böyle olmakla yine kederim yoktur benim! P. O. H, B. ——— —— Gitti Gider Hasan Bey oğluna yemekte konuşmayı yasak etmişti. Geçen akşam çocuk birşey söyliyecek oldu; Hasan Bey: — Sus, dedi, yemekten sonra söylersin! Çocuk sustu, yemek yendi Hasan Bey sordu: — Na söyliyecektin — şimdi söylel — Biz yemeğe oturacağımız zaman içeri odanın penceresinden bir adam girdi, odanın eşyasını topladı. Biz yemeğin yarısına gel- diğimiz zaman ayağının sesini duydum; pencereden atlamış git- miş olacak! İş Değişir Hasan Bey söyliyordu: — İnsan herşeyi düşünmelidir! — Ya her düşündüğü şeyi.. — İşte o zaman iş değişir, her düşündüğü şeyi de söyleme- melidir! Gittik, Gördük Yarasa Neymiş? Çoluk çocuk ısrar ettiler: — İlle, dediler, bizi Yarasaya götür .. Etmeyin, eylemeyin, bu sev- dadan vazgeçin, dedim, Yarasa iyi şey değildir. Maazallah biri- mizden birinin yüzüne yapışacak olursa eşek — anırıncaya — kadar bırakmaz. Ne dedimse dinleteme- dim. Çarnaçar kalktık Yarasaya gittik.. Meğer — sahici — Yarasa değil de Yarasa oyunu imiş. Bir yerde para — verdik, bir yerde sırtımızdan paltomuzu al- dılar. Birer koltuk — göszterdiler, oturduk, Yarasa nerede uçacak? diye beklerken karşımızdaki perde açılıverdi. Kızlar — çıktı, erkekler çıktı, hep —bir ağızdan — şarkı söylemiye başladılar. Bu hoşuma gitti, amma biraz sonra bir erkekle bir kadın hapishaneden bahsettiler, tüylerim diken diken oldu. Korktum. Ha- pishaneye — gidecek adam bile benim kadar korkmuyordu. Der- ken efendim perde kapandı tekrar açıldı. Bir de ne göreyim koskoca- man bir saray. ÂAmma ne saray cariyeler, köleler içinde tümen tümen. Bu arada birisi sarayın kapısından giriyordu. Prensmimiş ne imiş? Şöyle o canım cariyelere bakıp ta: — Bunlar da benziyor? Demesin mi! Hemen kan bey- nime fırladı. — Babanın güzelleri var mı? Diyecektim, ayıp olur diye kendimi tuttum. Sonradan — efendim — perde yine kapandı, yine açıldı. karşı- mıza bir hapishane çıkıverdi. Ben esassen — meseleyi — anlamıştım. Biraz evvel sarayda şampanyayı fazla kaçıranların . dönüp — dola- Şıp gelecekleri hapi, e Olacaktı. Düşündüğüm * doğru çıktı. - Kadınları, » erkekleri hep beraber — hapishaneye tıktılar. Gardiyanın — sağı solu — yoktu, kimi görse yakalayıp hapsediyor- du. Nemelâzim dedim gözüne İlişirim de beni de kafese koyar, Çoluk çocuğu toparlayınca dışarı çıktım! bir — şeye mi evinde — daha Hasan Bey sereasasesaa d AAA — Kocam pişirdiğim yemekleri çok beyeniyor. Hiçbir gün şikâyet etmedi. — Herhalde mide rahatsızlıklarına ilâç keşfetmiş olacak! z x karşı bir

Bu sayıdan diğer sayfalar: