- TOMB Kanbur Nabi E Daha bıyıklart terlerken, yani beyler akranken ilk olarak nasıl baştan çıktığı, bir arkadaşıyle- Galatayı nasıl boyladığı?... Artık Nabi Efendi, Kazasker efendinin evinde, kimin baş tacı, gözbebeği değil ki?... Oudan kim hoşlanmıyor, onu kim sevmiyor, ona kim kılınmıyor ki?.. Kambur Nabi Göze Girdikçe Giriyor Kambur Nabi, 7Z'nnun Efendi hanesine devama başlıyalı iki ay kadar geçiyor. Yalnız meşk için heftada bir, iki değil, her tanrının günü Fethiyedeki Evde., Sabaleyin erkenden çat çati kapı: — Bir emriniz var mı velini- met?.. Şu köşe başındaki kasabın sattığı lahim, hem ateş pahasına, hem de sırımdan farksız. Gelirken Şöyle bir tekarrüp ettim, alıcı gö- zile baktım. Aptestimle kasemi billâh ederim ki madrabaz herif at etini Rumeli kıvırcığı diye yut- turuyor. Dağlıç diye gösterdikle- ri de halis Karaman veya Ispanyol dedikleri kerih kokulu etlerden. Kıyesine beş kuruş otuz para ver- mek vallahi günahtır... İrade buyu- run; bir vakiye mi, iki vakiye mi, bir haftalık etameye ne kadarı lâzımsa, Fatihe koşup sıra kasaplardan yarı bahasına mübaya edivereyim. Para korumak, iktisadı gözet- mek, Zinnun efendinin can damarı değil mi ya? Muhatabını pek mem- nun bir bakışla taltif ederken kanbur çeneye devamda: — Hanei devletler'nin umuru dahiliyesine, alınacak verileceğine karışmak haddim olmadığını müd- rik isem de yemeği tabheden hatunenin ismi ne idi, tamam Gülsüm hanım, evet merkume Gülsüm hamm, dün seyyar arna- yuttan sarmısak ahyoörken kapı- dan giriyordum; nazarı dikkati bendegânemi celbetti. Çürük kof sarmısakların okkasını 70 paraya pazarlık ettiğini bu — gözlerimle gördüm. Evvelki gün de mangal yelpazesi ve küp kapağı satan kıptiye, uyuz hindi kanadı için 20 parayı fırlatıverdi... Geçen gün ise, haşa min huzur, merkepli sebzeciden pürhassa alırken yare sından fazlasını bilüzum addede- rek herife kestirtip sokağa attıre ması, nihaharemi zirüzeber kıldı. Fesübhanallah deyip geçtim amma ne hale geldiğimi ben bilirim... Heder ve israf değil mi a efen- dim?.. Küp üstünde mi oturuyoruz yoksa darphane işletip sikke mi kesiyoruz?.. Zinnun Efendi, memnuniyeti, minnettarlık derecesine — yaklaş- .o mg — Hazret seni buraya Allah mı gönderdi?.. Sen bizlere ihsa- nı ilâh? misin? Diye mırıldamır- ken, kanbur Nabi, gayreti bir laha arttırmada: — İsraf ve tebzirin vebali var- dır. Bu sıcağa kar dayanmaz, bade harabülbasra nedametten de fayda çıkmar... Ben ne diye duruyorum? Emredin bir. solukta bostanlara fırlayayım; ve kıyesinli on paraya aldıkları sebzevatın batmanım meteliğe alayım; küfe- lerle getirip mutfağa tınaslar gibi yayayım. Bakındı hele, daha neler yu- murtlamıyor, ne ilerilere varmı- yor: — Nanı azizin pek tazesi, Ha Yazanı anenir SON POSTA Resimli Büyük Milit Roman — UL MİRA Sermet Muhtar vin Kâhyası Kesilmişti SYEDİ 2- 10 - 984 Sarımsakçı arnavutla yelpareci Kıptı kurabiye gibi ekledilir, fazla faz- la gider; ayni zamanda sulhazmi de badidir. Fırınlarla ortaksak diyecek yok, değilsek ekmeğin bir miktar bayatını İştirada ne mahzur var?... Hem yan yarıya sarfediliyor, hem de midevldir. x* Nabi Efendi eve girdikten sonra, Zinnun Efendinin oğluna karşı olan eski hiddet ve şiddeti köteği va sopası da ortadan kal- kıyor. Kambur, bir gün Efendi haz- retlerine diyor ki: — Söz gümüşse süküt altındır kaziyesine imtisalen durdum dur- dum, süküt edeyim dedim ; fakat velinimetin âfiyet ve sıhhatı her şeyden akdem idüğüne binaen daha ziyada sabra vicdanı ubey- danem rızadade olamadı... A be- nim efendiciğim, böyle külle yev- min, Celâl sırrma — tebalyetle hiddetlenmeniz , ateşlenmeniz, manzumel asabiyenizi — haleldar etmez mi?.. “Ağzmı kulâğına yapıştırarak :,, Söz beynehümada, şimdiki çocukların biraz havaiyata münhemik bulundukları malüm... Söz yanlış anlaşılmasın, - havaiyat diyorsam nefsani cihetlerini kas- detmiyorum. Hamden sümme ham- den yavrumuzda - ve refiki Sezai Efendi oğlumuz da, o gibi huy- ların zerresi bulunmadığına şüphe yok. Allah için ikisi de masum, toy gençler ; süt kuzusu yavrular.. Biraz avârelik ve lâkayıtlık me- yillerini arzetmek istiyorum. Efen- dimiz hüda âlim pek isabet bu- yuüruüyorsunuz. — Maksadı — âlileri, yavrucağın iktisabı — ilmüirfanımı bizzat tenmiye ve ikmal. Fakat malümu velinniamileri, hiçbir pe- der, sulbü pakinden mütevellit ciğerparesine talimi dürus eyliye- mez. Hâşa, iktidar ve vukufsuzlu- ğu değil, şefkat ve muhabbeti ma- nidir. Devlethanei Asifanelerine mü- rane ayak bastığım gündenberi ha- Hnizi görüyorum; kapı aralığından manzurum — olüyor. Hini tedris- | te, Vehbi beyimiz biraz bocaladı | mı yavrucuğa kıyamayup © öfke- nizi birkaç kelimei tevbihiye savurmaktan alıyorsunuz; o değ- necikle, rahleye, döşemeye, du- vara darbeler — İndiriyorsunuz... Bu şaka kabilinden ve yalancıle tan hiddetin bile, cümlemizce pek aziz ve kıymettar olan sıhhatinize mozir olması — ihtimalden — bait değil efendim. Neticede, Zinnun Efendi oğlu- nu okutmak, derslerini pişirmek sevdasından vaz geçiyor. Bu işl Nabi Efendiye havale ediyor ki bu da Vehbi beyin canına minnet. Mektepten gelir gelmez, Sulu Sezai de beraber, kamburla bir odaya kapanıyorlar. Sözüm yaba- na ders müzakere edecekler, Kitaplar, defterler, kâğıtlar yayılıyor. — Hokkalar, — kalemler ortaya konuyor. Tecvitten, ilmi- halden, esmaitürkiyeden dışarıya işittirecek gibi, hep bir ağızdan yüksek sesle bir miktar okuduk- tan sonra (şimdi gelelim rik'a, sülüs, nesih Mmeşkımal ) — sözünü mütcakip fısıltı başlıyor. Kambur, eski maceralarını, çapkınlıklarını, gün geçtikçe daha açılarak, yüz göz olarak, nakle girişiyor. Sokak — kapısının — açıldığını, taşlıkta bir ayak sesini, helâ arasında — ihtiyarm — öksürüğünü düyar düymaz, hep beraber alıyorlar. Meselâ, (Esmai Türkiye) |!) den, harıl harıl tutturuyorlar: “ Madenlerin ve anlardan olan şeylerin isimleri şunlardır ; Altın, billör, tunç, tebaşir, kurşun, kü- kürt, timur, teneke, zımpara, mürdesenk, küherçile ilâh... ,, Atrkasından ilmihalden (2) : «Aptestin menhileri yâni ap: testi alırken memnu olan şeyler altıdır. Birincisi suyu İsraf etmek, yani 391 dirhemden ziyade döke mek. Ikincisi yıkaması farz olan uzuvları üç kereden ziyada veya noksan yıkamak. Üçüncüsü çıplak ayaklarina meshetmek. Dördüne cüsü aptest alrken avret yerini açmak. ( Arkası var ) () Babıâli memuriai kizamından Rıza Beyin 9i senesi programına mu- tabık. eaeri, (2) Darüşşafaka — muzllimlerinden Mihalacı Mustafa Efendinin eseri Resim Tahlili Kupona KAELERALELEARARLİLELENEE Tabiatiniti öğrenmek istiyorsanız resminizi bu kupondan 10 adet ile birlikte gönderiniz. - Resminiz | traya tübidir ve iade edilmez. [Almanyada Yeni Nutuklar Hantln (Almanya) 1 — Bir dağın yamacında toplanmış olan — 70.000 köylünün huzurile kutlulanan “hasat yramm,, na M. Hitler riyaset etmiş- tir. Bayram yerine BÜ tane, kocaman oparlör konmuştur. Ziraat Nazım M Valter Darre, 200000 kadar işsize iş temin eden yeni rejimin çiftçilik siyasetini meth- etmiştir. Buadan sonra söz alan Propa- ganda Nazırı M Göbbele, hülâsatan Şunu söylemiştir. * — Reis Hitlerin; hava dalgaları ile biribirlerime bağlı 700,000 — köylü kendilerine şereflerini iade ettiğiniz ve demokrasinim gaçma sözlerinden anları kurtardığımız için, size milletin minnettarlığını beyan ediyorlar. Reisim; yekpare bir çelik kalbi gibi birleşik 66,000,000 Alman peşi- nizden gidiyor. Six, köylüden, işçiden ve aekerden bir devlet kurdunuz.,, Bu nutuktan sonza, köylü bir kae din, M. Hitlere Buğday, çavdar, arpa, misir başaklları ve Ömür otu dalların- dan yapma bir çelenk vermiştir. Arkasından Kürsüye çıkan devlet velsi, herkesi selâmladıktan sanra, yüz binlerce kişinin, hiç bir Ayrı maksat gütmeden gelişlerini Fransız matbuatının ihtimal ki yanlış tefsir edeceklerini söylemiş ve bedbinane mülâhazalarda bulunmuştur. “— Biz, demiştir, kuvvetli olmıya muhtacız. Bizler, ileri gitmiş bir işin değli, iflâs etmiş bir. müsssesenin miraaçılarıyız. Ancak, Alman milleti kendi kudretini anlamıştır. ve vazife- sini çak iyi bilmektedir. , Amerikada Ölümlü Bir Kavga Bir Lokantacı, Haydutlar- dan Daha Baskın Çıktı Sen Jakop, (Amerika) 1 — Bura- daki lokantalardan Birinde Bu zabah çıkan karvgada dört kişi ölmüştür. Bazı haydutlar lokantacıya taarruz etmişler, © du haydutlarım elebaşısını Göldürmüştür. Bunun üzerine öç almak istiyen haydutlar, oradaki müşteriler- den ikisini vurmuş, diğer Ikisini de ağırca — yaralamışlardır. Lokantncı, bunlardan birini daha yere sermiş ve haydutlar hiç bir şey alamadan savuşmuşlardır. İki Yaralama Cibali hamallarından Mehmet, Bekir ve Mustafa bir kavga- ne- ticesinde Abdullah kaptan adın- da birini yaralamışlardır. * Azapkapıda sandalcı Röza bir para meselesinden çıkan kav: ga nelicesinde Hamza adında birini kürekle başından yarala- S SAa L a ae Tatanbel Belediyes — Tapebamı Şebir ŞehirTiyatros — skşam saat 0 & “"" Gürüm va Coza v FF Tercüme edeanı Reşat Nuril Loca — » 250-300 Koltuk : 50: Sandalye; 40 Gale 30 Yarın Akşam l SUMER' Birinci teşrin 2 v? . . Şiddetti Bir Fırtına Vellingtan (Yai Zalandaj 1 — Çok ğ ür fırtına Vairarapa nahiyesi- süpürmüştür. — Demiryollar münakalât durmuştur. Telefon, tel. graf hatları' bozulmuş, yollar, yıkılan ağaçlarla kapanmıştır. Evlerin cam- ları kırılmış, damlar uçmuş, mahsul büyük zarar görmüştür. Amerika Cümhur Reisinin Nutku Hoş Görülmemiş Nevyork, 1 (A.A.) — Mali mahafil rejisicumhurun nutkuna karşı ihtiyate kür bir vaziyet almıştır. Se'âhiyettar bir. banka, reisicum- Burun hükümetin gayeleri hakkında açık Bir ifade kullanmadığını ve büt- çe müvazenesi için teminat vermedi- gini söylemiştir. İran Hariciye Nazırı Paris, D (A A.) — Pötü Parizyen gazetesi, İran Hariciye Nazırı Kâzimi Hanın bugün Londradan hareket etti- ğini yazıyar. Nazır, Paristen geçerek Cenevreye ve Mısıra gittikten sonra Tahrana dönecektir. İsveç velihatı le zevcesinin azimetinden evvel orada bulunacaktır. g- Bu Perşembe akşam : smv Sinemasında JACK PAYNE veE OGKRUTRAJYI . YNUTUMÜZSENENNİ eÜi güzel ve hareketli filminde Caz, dans ve eğlenceler vardır. ŞIK Sinema Bugüu Yeni sinema mevsimine giriyor. İlk program GizLi MUHAREBE MURATve OLGA ÇEKOV, tarafından fevkalâde film Umumi duhuliye 25 kuruş Bu Perşembe akşamı TÜRK Sinemasında (Ben bir Pranga Kaçağıyım) filmine bir aazire ııhnk“ yapılan - dehşetli ir film: KAÇAK!.. DOUGLAS FAİRBANKS Ir. - LORETTA YOUNG Heyecan - Aşk ve Fedakârlık Şehzadebaşı HİLÂL sineması SEFiLLER ikinci ve som devresi 2 gün daha gösterilecektir. Bu son gününden H_ihdı ediniz. Eski Artistik ) Sinemasında Her yerde bakiki Bir şaheser olarak tanlman PRENSESİN ÇILGINLIKLARI mevsimin ilk ve büyük filmini görmek ve dinlemek üzere verilecek BİRİNCİ BÜYÜK GALA MÜSAMERESİ için yerlerinizi evvelden temin ediniz. Baş rollerde : ALBERT PREJEAN İlâveten: Fox Jurnal BELL MARiİE ARMAND BERNARD Tel: 42851 Sinemasında BÜTÜN BİR CİHAN OLAN BİR ESER KADIN ASLA UNUTMAZ ( Fransızca sözlü ) JOHN BOLES MARGARET SULLOVAN