sarARaDeanaa 2 Birinci teşrik SON POSTA Sayfa 5 Siyaset Âlemi Fransada Demokrasi Ve Parlâmento Fransa, —parlmanter demokrasiyi €en geniş manasinda tatbik eden bir memlekettir. Fransa mebusan ve âyan meclis'eri her zaman için en şiddetli münakaşelara sahne olur. küçük hadiseler, meseleler uğruna hükümetli diği görülür. Mecliste ekseriyetin çok dağımık olması, bir veya iki fırkanın kuvvetli bir ekseriyetle iktidar mev- künde tutunması mümkün olamıyor. Bu sebepledir ki Fransada, şimdiki milli selâmet kabinesinden evvelki kabinelerin ömürleri hep kısa sürmüş- tür. Hattâ Yeni bir .kpıhlııı iktidar sandalyasına oturduğu zaman, gazele- ler, yeni kabinenin de eskisi veya eskileri gibi kısa ömürlü olacağını daha ilk günden yazarlardı. Fakat eski Cümhur reisi M. Du- mergin başvekilliği altında bu'unan bu günkü millt selâmet kabinesi, Teşkilâtı Esasiye kanununda bazı de- işmeler yaparak kabinelerin meclis- T karşısındaki kuvvet ve salâhiyetini çoğaltmak istiyor. Meselâ, kabimeye, icabında mel meclisini feshede- bilmek hakkının verilmesi isteniliyor. Bu teşebbüsü, parlamento veya de- mokrasi islahatı gibi kabul etmek doğru mudur, değli midir? Bazılarına güre. demokrasi — ve parlmantarizm bir buçuk asırlık bir hayata sahiptir ve bu müddet içinde anmıştır. Bu haztalığı — tedavi için teşkilâtı esasiye kanununu değiş- tirmek lâzımdır. M. Dumerg, kabineyede a. :uh kratında bir kııvî-'ı vep::l:- iyet (meclizi Icabında d, gıtmak derhal — yeni — intihabat .yıphr-:; :ı.lıınhıyeti) verilecek olursa demokra- in — kurtulacağı — düşüncesindedir. Bu ilâç yeni değildir. ve ım;'u. beküi memleketlerde Parlmantarizmin cana- ları arasındadır. Mezelâ, İngilterede kabine, avam kamarasını, yeni inti. habata — derhal — beşlımak Şartile, dağıtmak salâhiyetine maliktir. Bu sebepledir ki M. Dumergin yap- mak İstediği geyi, otoriter demekras, diş moktası olarak ::":" =£h dir. Otorke ter demokrasi ile bu usul arasındaki fark, çok derindir. Fransa gibi, de- mokrasl ile bir buçuk asırdanberi uf"'"h'mâ' bir memleketin fırkacılık Tiyetinden vaz geçemiyeceği mı Bakkaktır. Orada — fırkalar, f'ııldr : prensipleri temsil ettikleri iddiasın- dadırlar ve yüz elli senedenberi bu, böyle o'agelmiştir, Nitekim M. Dumergin, yapmayı intediği ıslahat için İngiltereyi misal göstermesi, bu — kanaati takviye ediyor. — $ Yugoslavya Hükümdarları- nın Son Seyahati Balkanlar İçin Pek Mü- him Telâkki Ediliyor Belgrat, 1 (A.A)— Kıral ve Kıra- liçe, Başvekil M. Yevtiç ve muiyetle- rile beraber dün akşam buraya dön- müşlerdir. — Gazeteler, - kendilerinin Bulgaristana — vaki olan seyahatlarına sayfalar dolusu yazı hasvetmekte de- vam ediyorlar. Bu seyahatın, Balkan- ların ilerisi için çok mühim, tarili! bir hadise olduğu kaydediliyor. X Belgrat, 1 (A. A.) — Yugoslavya hükümdarlarıma — Solyaya ezimetini müteakip, Bulgar Başvekili M. Yor- giyetl, Yugoslav — gazetelerine vaki olan beyanatında, iki kardeş milletin aralarını açan şenmetli ihülâf devrinin artık büsbütün kapandığım kaydet- miştir. Bundan böyle bu iki milletin uzlaşmasına hiçbir. engel, hiçbir güç- Tük kaknamıştır. İtalyada Yeni Bir Askeri Makam İrtibat Tesis Edildi Roma, 1 (A.A.) — Askeri nozaret- lerle maarif nezareti ve faşlet teşki- lâtı arasında irtibat vazifesini göre- cek olan makama “askerlik ihzar ve ikmal müfettişliği, adı verilmiştir. Ba makam doğrudan doğruya M. İngiltere Harlciye Müsteşarı Londra, 1 (A.A)— Hariciye müste- şarı M. Edenin Danimarkaya seyahati tarihinin —12, 13 ve 14 Teşrinievvel olerak tesbit edildiği resmen bildiril- miştir. İngiliz İşçileri Londra, 1 (A A.) — İngiliz işçi fır- kasinın — konferansı, bu. sabah, iki mi'yon azayı temsil eden 800 murah- hasın hururuü ile açılmıştır. | İngilizler Ticaret Dala- veresi Mi Yapıyorlar? Japon rekabetine karşı yaman bir hileye Başvurdukları söylenen Pagiliz Z Bir Londra Gazetesi, Garip Bir Hâdi- — dokuma fabrikularından birimin iç görünüyü Nezaretler Arasında Askeri! — Londra, 1(A. A) — Deyli Heralt gazetesinin ifyasına szlâhiyettar bu- hunan kaydı ile, verdiği habere göre, Lankşayr firmalarından bazıları, ufak tefek tadilâttan sonra üliz malı olarak satılan mübim miktarda Ja- pon mallarını yeniden ihbraç etmek- tedirler. Bilhassa ham köten bezl Jae poaoyadan çok ucuz alınazak İngilte- reden müstemlekelere ve dominyon- Iara sevkedilmektedir. Ffânsqda Bir Duello Eski Bir Nazır, Kendisine Tokat Vuran Bir Adamı Duelloda Yaraladı Sen Malo, 1 (A. A.) — Paristeki 6 Şubat kanlı — büdizeleri — eanasında Daladye kabinesi âzasından bulunan M. Gilaşambr, geçen gün, Paris isti- naf mahkemesinda, M Jak Rönuyan- den bir tokat yemiğtir. Bu sebepten aralarında bir. düello olmuş ve M. Rönuven yaralanmıştır. Sen Malo ihtiyat zabitler birliği reisi stfatile M. Gi Laşambr'a şahitlik eden Jeneral Bartelmi bu vazifeden latifaya macbur edilmiştir. Pariste Bir Bomba Paris, 1 (A. A) — Dün akşam, eski Rus muhariplerine ait bir binada bir bomba patlamıştır. Ölen ve yara- Tanan yoktur. Gönül İşleri Bir Okuyucumun Sorduğu Altı Sual Bana Kayseriden mektup yazan bir okuyucum diyor ki * Hanımteyzeciğim. Bir arkadaşım, elinde bir anket defteri, bana geldi. Bir takım esallerin cevaplarını ba deftere yazmamı istedi. Ben bu sual- lerden birkaçına cecvap yazabildim. Diğerlerine yazamadım. Bunların ce- vaplarını sizden sormak istiyorum., Genç — okuyucumun, — cevaplarını vermekte zorluk çektiği sualler gun- lardırı 1 — Aşk nedir, sizde ne gibl tezir yapar? 2 — Size sevinç ve mtırap veren hatıraler, samanlar nelerdir? 3 — Hayat nedir, hayatınızdan memnun musunuz? — & — Hayat arkadaşlarınızıa - nasil olmasını istiyorsunuz? $ — Hayatınız üzerinde —maddi weya manevl ne gibi şeyler tesir yapar? 6 — Geceyi mi gündüze, gündüzü mü geceye tercih edersiniz? Niçin? * Görüyorsunuz ya.. Bu okuyucumun sorduğu sualler yıllardan ve amırlar- danberi &limleri, feylesofları, gairleri, tarihçileri, tabii ilimler üstatlarını, bulâsa herkesi uğraştırmıştır. 1 — Aşk, dün de bir. okuyucu« mun sorgu — mektubuna — yazdığım cevapta — söylediğim — gibi, — içyürü henüz — balledilememiş — azeli — ve ebedi bir sırdır. Fakat biz aşkı, gö- nüllerin biribirini karşılıklı çekmesi ve sevmesi olarak kabul etmiye mece buruz. Aşk, sevmektir. Fakat her sevgi, aşk sayılmaz. İçten gelen sev- gl coşkunluğu, aşk demek - olabilir. 2 — Her hüdise insanı hem sevindirir, hem de ıstırap verebilir. Vaktile bize aaadet veren birçok hâdiseler olmuştar ki onları bugün tahayyül ödecek olursak içimize hü- zün dolar. Bu sebeple sevincin ve tatırabın. kat'i bir Ölçüsü yoktur. ve olamaz. Fakat biz. her zaman iİçin seviamenin yolunu bulmalıyız. 3 — Hayat, benliğimizde ve ben. liğimizin haricinde bulunan herşeydir. Kendinizi çiçekli bir bahçede t:sav- vur ediniz. Burada hbayat, siz ve o gzel bahçedir. Fakat güsün birinde çiçekler kuruyacak — olursa: “Artık burada hayat — kalmadı, — dersiniz. Çünkü sizin için hayat kendiniz ve o çiçekli bahçe idi. ( Devamı 9 uncu yüzde ) No.34 B - 10 - 934 Onu en çok — düşündüren Türkândı: — Benim kızım başı ününde, helâl süt emmiş ev kızıdır. Aşnası fişnası yok, elimi öpene veririm. veririm amma me çare ki kızın birşeysi yok, amma diyeceksin ki namus var ya, kız için ondan bü- yük hazine mi olur. Yook kazın ayağı öyle değil. Şimdi dünya bir acaip oldu. Senin gül gibi, sabun kokulu kızın evda küfle- mir de âlemin hergün bir başkasile fing atan fingirtoz kızı hergün bir nişanlı değiştirir. Hoş onla- rın da ilerisi yok ya.. Yok amma boş kaldıkları da yok.. Yetmiş iki delikanlı ile sürt allah kerim kal- dırım eskiten aşifteler kızoğlan kız diye gerdeğe giriyorlar; üst- lerinde şoytan tüyü mü var, ne- dir. Amma erkekler de bir acaip olabilir ya.. Herifler dillere des- tan olmuş kaldırım güllerini baş tacı ediyorlar da senin, köşesinde gergelini işliyen, dikişini diken 8’"“ başlarını bile çevirmiyorlar. ylelerinin lâyıkı da onlardır. Bazı erkekler kıtmir gibi artıktan boşlanırlar. Bir yağlı kuyruk ol- sun da ne olursa olsun.. Hasibe H. ilk hıncı geçtikten sonra yavaş yavaş yine el altın- dan kız aramıya, şundan bundan sağlık almıya başlamıştı. Kaymakam Beyin hanımı ona: — Şimdilik üstüne varma.. Sen arıyacaksan ara, fakat Re- şide bahsetme. Onu bize bırak, bey onun babası sayılır.. Hem askerdir. Ne kadar olsa sözü ge çer, O bir. gün onu karşısına alır. Uzun boylu nasihat eder, yumu- şatır, fikrini çeler. Tam o s- rada sen de bulduğun kızla söz keser, işi dal budak salma- dan kapatıverirsin. Bu plân Hasibe Hanımın ho- şuna gitmişti. O Reşidin Leylâ- dan kendi kendine vazgeçmesin- den Ümidi —kesmişti. Zaten © kendini tutamıyor. İlerisine gidi- yor, sert söylüyor. Reşidi büsbü- tün kızdırıyordu. İşe kaymakam Beyin karış- ması Hasibe Hanımın pek keyfine ikti. S Ne kadar olsa kumandanı sayılır. Elbet sözünü dinler, sonra erkekler biribirlerinin dilini daha iyi anlarlar. Diyordu.. Kaymakam Beyin Hanımından bu tavsiyeyi alan Hasibe H. ar- tık Reşidi hevesine bırakmıştı. Şimdi harıl harıl sağlık aldığı kızları görmiye — gidiyor. Evde ocağa ikitencere vurup üst tarafı- mda Türkâna ısmarladıktan sonra mahalle mahalle, semt semt gezi- yordu, ilk def'a Beşiktaşta sağ- hık aldığı eski şehislâmlardan bi- Finin torununu görmiye gitti. Ona sağlık verenler: — Böyle kız bu zamanda mumla aransa bulunmaz. Çalgı, dikiş, lisan, bilgi, âlimallah elin- den bir şey kurtulmıyor. Ailesi de sofu mu sofu.. Öyle şıllık şeyler- den değil. Kaymakam beyin hanımı da bu kızı merak etmişti. Birgün öğle vapurile Istanbula Inen İki eski arkadaş Karaköyde birer mahallebi yedikten sonra Beşiktaş tramvayına atladılar. Perdeci başıların kızını Hasibe Hanmma sağlık veren Kadıköy vapurunda ahbap — olduğu bir hanımdı. Adresi verirken: — Beşiktaşa gitliniz mi kime sorsanız gösterirler. Iblamura gi- den cadde Üstünde, — Koskoca konak! Hasibe hanım kendine saygı edilecek bir kaynana süsü ver meğe çalışıyordu. Onum böyle teşrifatlı yerlerde- takandığı bir tavur vardı ki görenler — evinde kuyu çıkrığı gibi gacırdayıp takır» dayarak bir düzüye konuşan çe- nesi düşük bir kadın olduğuna asla ihtimal vermezlerdi. Tram- vaydan iner inmez oradaki tütün- clüye sordular, — Perdecibaşının konağı ne tarafta tarif eder misiniz? Tütüncü top sakalımı oynattı: — Bilmirem! — Ayol meşhur Perdecibaşr ların konağı. Tütüncü başını bir daha küs- türdi. — Ne bileyim Hanım. Bura Demişti. — I koskoca —memleçet. Mahallesi, semti, sokağı yok mu? Kaymakam — Beyin Hanımı atıldı ; — Ihlamur caddesinde imiş. Tütüncü o sırada çıkolata al- mıya gelen bir kıza cam kavanoz- dan yaldızlı. bir paket çıkarıp verdikten sonra onlara döndü : — Hah, Ihlamur caddesi di- yen de iş anlaşılır ve elile uzağı gösterdi : — Nah garşıda hammamın garşısından — sa; ız. Oradan öte Ihlamur ca Iki yoldaş en hamamın önüne gelince mıneıddey' saptılar, bir zaman yürüdüler. Yol gittikçe tenhalaşıyordu. Heride bir hallaç dükkâm vardı. Sokuldular. Hasibe H. ileri :eçü. Hallaç yere yıy= fitilli ir yorganın pervazımı dikiyordu. iw Evlâdım. Kusura bakma, soracağız. Burada perdecdi mm konağı varmış. Göste- rir misim — » Üstü, başı, saçlarına, kirpile lerine kadar pamuk parçalarıyla dolu hallaç elindekl eğri çuvak dizi yorgana bir daha sapladık- tan sora durdu: — Perdeci başlar m? — Evet! Başını dükkândan çıkarmak ister gibi eğildi. Mleride ağaçların arasından görünen harap boyala- — İşte şu viran ev. Hasibe Hanımın başından bir mangal dolusu küllü ateş dökül- se bu kadar yanıp tutuşmazdı. Beti benzi sapsarı oldu. Hemen: — Yanlış olmasın sakın! Diyecekti. Fakat buna meydan kalmadı. Hallaç onları biraz süzdükten Dedi. Geç kaldınız. Dün satıldı, ğ İ ( Arkası var )