1 Birinci teşrin — a ae Sırıkla — Palabiyik itiniye goförüydüler. Bir gün hızla gaddeden geçtiler. YavananaAAAAAAARAAAAARARMRL AAARARARARARARARARARARAM DA Güneş Afacan ağlıya ağlıya Cingözün yamına geldi.. — Hihil. — Ne oldu?. — Neden? — Babam dövdü? — Hiç, surahiyi kırdım diye.. — Yazık.. Bir müddet sustular... Neden sonra Afacan sordu: — Cingöz, babam bana bir gün ne dedi ddi biliyor musun? — Ne dedi? — * Sen hayatımın güneşisin oğlum! ,, dedi. Cingöz güldü: — Tevekkeli kızdırmamışsın!. Hayvanlar Konuşuyor!.. değil, kafasını Ihtiyar fare — Senin yaşında Iken ben ciddi kitaplar kemirir- dim |.. Zorlu Kiracı — Heyyy; bana bak, ev sahibi amca. Biz ha “Üâln zaman evden çıkacak kiracılardan değiliz, anladın mı? Zemin katını bile götürsen, yine yeri- mizden kıpırdamayız |.. Huti y netti. Tam fuzbol meydanma | gelince otobüsü durdurdular. ekes yazşın — var zag- | Va merdiveni kurup... Yan- gini söndürmiye değil, maçı söyre büşlac - Evl’ld;ırıı.“lî'le ç_ok yaklaşmal.. SÖON PO-TA dılar, uzamıştı. Çocuk Ne Anliyor ?.. Çöpbacak komşunun bah- gesine baktı: Ay çiçeği amma çeğini gösterdi 1 — Korkma anne, bir şey yapmam, ben o kadar vahşi tabiatli değilim !.. — amunu aa ÜLEREEEEEE -- K Çocok eskiden Gol denilen | bir yurtta kocaman bir şato var- | di. Bü şato ta göklere kadar yükselmişti. Yüksek — bir kaya üzerine kurulmuş, dört taraftan sivri kuleler çıkmıştı. Bu şatoda güzel, sarı saçlı, pembe yüzlü bir prenses yaşardı. Babası, annesi onu çok severlerdi. Prenses gün doğuşlarında bahçeye çıkar, kuş- ların cıvıltıları — aresında — güler, oynardı. Prensesin ceviz gibi yuvarlak başlı, bir köpeği vardı. Bu köpek küçüğün ardınden eksik olmazdi. Her çağ onunla gezer, onunla oynardı. * Yine bir sabah prenses bah- çeye çıkmıştı. Uzun bir gül ağacı altında gülüp oynuyordu. Sebep Afacan — bir gün ennesine de- di ki: — Anne, ba- bam neden seni her zaman sine- maya — götürü- yor? ç — Filimleri yöstermek, eğ- lendirmek — için oğlum.. — Bilmedin... Ben sebebini bi- liyorum. : —— Sebebi ne imiş bakayım?. — Yüzünü gör- mesin, rahat et- sin diyel, . e. ı Köpeğin Gözcülüğü Ü | Coviz gibi yuvarlak Bbaşlı köpeğin ağrında prensesin ufjak ayakkabısı vardı Uşaklar etrafında onu bekliyor, her dediğini yapıyorlardı. — Bir aralık nasıl oldu, bilinemez, uşak- lar ortalıktan silindiler. Prens tek başına kaldı. Uşaklardan biri ce- viz gibi yuvarlak başlı köpeği de | alıp gitmişti. Prenses tek başına oynarken bahçe duvarlarından Üç adam atladı. Yavaş yavaş yürüyerek Prensesin yanına geldiler, ve kü- çücüğü birdenbire kavrıyarak ku- caklarına aldılar ve prenses hay- kırıyor, bağırıyor, — çırpınıyordu. Fakat şatodan tek bir adam bile aldırmıyordu. Çapulcular prensesi kucak larına aldılar ve duvardan atlayarak orta- lıktan silindiler. * Prensesin silindiği şatoda du- yulunca büyük bir gürültü koptu. Uşaklar koştular, atlılar aramıya çıktılar, ormanlara girdiler. Fakat hiçbir adâm” prensesi bulamadı. Gece yarısına doğru prense- sin babasının ve annesinin odası- na, ceviz. gibi yuvarlak — başlı köpek geldi. Havlamıya, kapıyı | tarmalamıya başladı. Köpeğin ağ- zında bir ayakkabı vardı: Pren- sesin küçük ayakkabısı.. Köpek ileriye doğruya koşuyor, geri dö- nerek yeniden hızlanıyordu. Böyle: “ — Benimle birlikte gelin!..,, Demek istiyordu. Prensesin babası ve annesi, uşaklar, ağalar hep birlikte köpeği artlamağa başladılar. Köpek şa- tonun yakinindeki köye girdi ve bir kapının önünde durdu. Ku- durmuşcasına havlıyordu. Uşak- lar, ağalar ellerindeki baltalarla eve hücum ettiler ve prensesi bir odanın içinde eli kolu bağlı bul- dular. Evi araştılar ve çapulcula- ri da bodurum yönünde yakala- dılar. Erol Maalesef Cingözler bir evde kiracı idiler. Bir gön kapı hızlı hızlı çalındı, Cin- göz indi, baktı, geri geldi. Ev sa- hibi sordu: — Kimo ge- len?. — Bir adam.. Sizin için * kafa- sını kıracağım!.,, Diyordu. — Sen ne dedinl. — Manlesef diml. kardeşi ! Ay Çiçeğinin Uzunlu;u Ertesi günü kendi ay ç Bak şunun - uzuuluğu- ay nal, Ne yetişmiş değil mi?, Dedi. aai Eaame a —e MASAL l vv >aseerarA AAA LALARLELALAALASE Fakat öşür içinde İle vur- di Saksı içinde duran küçük çiçeğini Çöpbacak ma- saya koymuş, yükseltmişti. OAARARARARARARARARARARARARAAAAAAARARARAARAARAR AM İncirler Cingözle Afacan gizlice bir bahçeye girmişler, incir ağacına çıkarak İncir koparmaya, yemeye başlamışlardı. Bu sırada birdenbire bahçe- nin sahibi geldi ve ikisini de ağacın üstünde yakaladı. - — Sizi haylazlar, utanmaz!'ar! Ne zamandan beri buraya dadane mıştınız. Şimdi ne yapacaksınız bakalım?.lkinizinde avucunuz içinde incirler varl. Afacan atıldı: — Bizim fena niyetimiz yok, biz incir yemeye çıkmadık Efendi amca: İncirler yere düşmüştü. Aldık yerine takıyoruz!.. eeeiT Ği Hayvanlar Konuşuyor!.. — Ne tuhafl. Şu geçen bas lığın yalnız bir çocuğu var?. Hab buki benim, 102 tane.. Acaip değil mi?. H a Evvelâ Neyli?.. ” Geri < AĞ ASA ĞALA — Bir güvercin sana kard tirdi kızım, göl burada yok de- mek ister ı:?ıin? T İA RE l — İsterim babal. Fakat evvelâ güvercini, sonra yt