6 Sayfe I “ İrfan İhtikârıî, B BŞ Ecnebi Mektepler Dehşetli Para Alıyorlar ( Baştarafı 1 incisayfoda ) mektedir. Bu cetvelde hayat İs- tanbuldan daha pahalı olduğu halde Ankaradaki Jleyli resmi mekteplerda senede 275 lira ta- lebe ücreti alınacağı bildirilmek- tedir. Istanbuldaki leyli liseler için 225 lira tesbit edilmişir. Hal- buki ecnebi mekteplerde talebe- den alıman ücret, bu rakkamların iki ve bazan üç mislini geçmek- tedir. Meselâ bir Amerikan mekte- binde leyli talebe ücreti senede *(430) ile (490) lira arasında ta- halüf etmektedir. Bir Fransız mektebindeki leyli talebe Ücreti ayda (30) ile (40) lira arasındadır. Ecnebi mektepleri, talebeden fazla para almtak için tedrisat senesini (10) ay olarak kabul ediyorlar, ve velilerden on aylık para alıyorlar. Halbuki resmi mekteplerde yaz tatili 3,5, hatta (4) aydır. Ecnebi mekteplerinde ise tatil (2), nihayet (2,5) aydır. Ecnebi mekteplerde — neharl tcretler de fazla kabarıktır, ayda 17 liraya kadar çıkmaktadır. Bu- nun asgari haddi İse 7 İiradır. Talebenin sınıfı, yaşı büyüdükçe fiatlar da yükselmektedir. Ecnebi mektepler, fiatlarda biçbir vakit tenzilât yapmamıştır. Halbuki gıda maddeleri, iki, üç, bilhassa daha evvelki senelere nisbetle hemen yarı yarıya dene- | cek kadar ucuzlamıştır. Vekâlet Istatistik Istedi Tahkikatımıza göre Maarif Ve- kâleti geçen ders senesi içinde Istanbuldaki ecnebi mekteplerinin, talebeden aldıkları ücretlere dair Maarif idaresinden bir istatistik iştemiştir. Maarif idaresi, yeniden ecnebi mekteplerinde ayrı ayrı tetkikat yaparak, bu mekteplerde alınan ücretleri tesbit etmiş ve neticeyi Vekâlete göndermiştir. Öğrendiğiıııiıo göre, Maarif Vekâleti ehemmiyetle bu mesele- nin Üzerinde durmakta ve tetki- kat yapmaktadır. Maarif Vekâleti ecrebi mekteplerdeki talebe üc- retini tenzil için bazı formüller | bulacaktır. göYETEYERLENTSN YAK YELA YaKanaN Beki Zabtiye, Çatalçeşme sokağı, 26 İSTANBUL ——— Gazetemizde ve resimlerin bütün hakları mahfuz ve gezetemize sittir. ABONE FiATLARI Abone "'Ölı peşindir. Adres değiştirmek 28 Çurüştur. nn Gelen evrak geri verilmez. Hânlardan mes'uliyot Cevap için mektuplara 10 kutuşluk pul ilâvesi lâzımdır. YNK | teci bey. | Numaraları alı- çıkan — yanı || Belki isviçreeye Gidecek Teamezi SON POSTA İştipte Türkçe Okudum, Hocam Ek- rem Ef.nin Şahsında Türkleri Sevdim Makedonyalı Komitacile Yemek Yerken Neler Konuştuk? ( Baştarafı 1 inci sayfada ) lepeli M. Açkof- la kızı olduğunu meydana çıkar« dı. Geriye, git- tikleri yeri bul mak - kalıyornu. nan taksi şoför- lerinden bu ad- resi — öğrenmek güç birşey ob- madı. Bu adres, Bey- oğlunda Sutera- zisi sokağında, 20 numaralı Gistini apartanı ve bu apartmanı İki nu- marası idi, Bu dairede çorap fab- rikatörlerinden İsmail Bey namın- da birl oturuyordu. Sabık meb'us Açkof onun misafiri idi, Bir müd- det evvel çocuğu ölmüş, gam gidermek için serbest bir pasa- portla şehrimize gelmiş, dostu Ismail Beye misafir olmuş. M. Açkof ile İvan Mihailof ta ahbap olduklarından Makedonya komitesinin reisi ve zevcesi, bu sıfatla İsmail Beyin misafirinin misafiri olarak Suterazisi soka- ğgiına yerleşmişler. * (2305) numaralı taksi şöförü Hüseyin Ef. ile karşı karşiyayım. — Hüseyin Efendi! kuzum beni Ivan Mihailofu götürdüğün eve ulaşlır. ne kadar — çabuk olursa o derece makbule geçer. On dakika kadar sonra Gistini apartımanının önündeyiz. Merdiven- leri dörder atlayarak ikinci kata çıkıyor ve iki numaranın ziline par- mağımı basıyorum. Âz sonra ka- piyi aşçı kiyafetli bir. kadın açıyor. — M. Ivan Mihailof burada mı? — Evet burada. — Kendisini görmek istiyorum. Gazetaciyim. Kadın Bulgarca koridora doğ- ru sesletiyor az sonra uzun, siyah kaşlı, kır biyikli bir zat Rumeli şivesile ve gülerek bana hitap ediyor: — Ah şu gazeteciler, bizl bu- rada da buldular. Fakat Iyan Mi- hailof — gazetecilerle konuşmak istemiyor, hem yemek yiyeceğiz ne yapalım bilmem ki. Cevap veriyorum. — Rahatsız olmasınlar. Ye- meklerini yesinler, sonra görüşü- | rüz. — Öyleyse pekâlâ, buyurun. * Muntazam döşenmiş güzel bir misafir odasındayım. İçeride iki kadınla üç, dört erkek var. Te- reddüt içindeyim. Gözlerimi ha- zırunun üzerinde — gezdiriyorum. Bu sırada bakışlarımı, iki kıvıl- cımlı mavi göz özerine çekiyor ve hükmediyorum ki Ivan Mihai- lof odur. Nitekim Makedonya komitesi | reisi de benim, üzerinde durak- lamamı anlıyarak yerinden kalkı- yor, Çevik — bir hareketle bana “elini uzatıyor: — İvan Mihailof, Tanıştığı- miza- memnünüm, — Buyrun — gaze- mik bir adammış — meğer, İvan Mihailof. Haibuki birçokları gibi ben de onu kalın enseli, pala- bıyıklı, katı elli, potur ve çizmeli bir adam sanırdım. Halbuki parmakları nahif de- necek kadar yumuşak. Yüzlünde, büyük tehlikeler atlatmış bir İnsan sevinci var. — Safa geldiniz, Istanbulumu- zu nasıl buldunuz? van Mihailof — pürüzsüz bir Türkçe ile cevap veriyor: — Safa bulduk. Türkler be- nim eski dostlarımdır. Kendilerini çok severim, Türk misafirperver- liğine karşı duyduğum teşekkür borcumu tarif edemem. — Bulgaristandan — ayrılmanız hakkında bir az malümat rica edecektim. — Sofyadan hududa kadar geliş şeklini söyliyemem. Fakat size Türkiye topraklarından nasıl geçtiğini alatayım. Hududu geçtikten sonra yeşil- lik nahiyesinde bir gece kaldık. Burada köylüler bize bal, tereyağı ikcam ettiler. Ertesi gün bir köy arabasile — Kırklareline — geldik, Sonra trenle Istanbula yollandık. — Türkçeyi nerede öğrendiniz? — Ben İştipliyim. İştibin Ye- niköy — mahallesinde — doğdum. Baban Mihail manifaturacı idi. Meşrutiyetin ilânında Iştip Türk Rüştüye mektebinde okuyordum, Hocamız Ekrem efendi isminde bir zattı. Babası Abdi efendi de Bulgaristanda lise muallimi idi. Ekrem efendi çok faziletli ve kıy- metli bir hoca idi. Ben onun şah» sında Türkleri ve Türklüğü seyv- dim. Şimdi İzmirdedir. haberini alırım. Halâ Ekrem efendiye karşı derin Hürm t duyarım. Selânik llıcıındc türkçe ders alırdık. — İş- | — Gazetenin esas gazısile bir sütunan ikl satırı bir (santim) sayıtlır. 2-e Sayfasına göre bir santi- min ilân fiatı şunlardır: 3- Bir şantimde — vasatl (8) kelime - vardır. 4— İnce ve kalın yazılar tulacakları Ivan Mihailof, karısı gazetecilerle konuşuyorlar Elimden tutup yanına otur- tuyor. Ümit hılâfı şen, neşeli, dina- tipte ( 12 ) bin Bulgar, (14) bin Türk vardı. Bir müddet manifa- turacılık yapar- ken bütün bu Türklerle iyi ge- çindik. — Güzel Türkçe — okur, yazarım, — Bilâ- bara Sofya Üni- ver sitesine de girdim. — Fakat vatani — vazifem Üniversiteyi bi- tirmeme — mani oldu. — Komitecilik hayatına nasıl atıldınız? — Genç iken bir komiteci olacağım aklımdan, hayalimden bile geçmezdi. Fakat Makedonya- nın — istiklâli gayesile harekete geçtim. Todori Aleksandrof kom- şum ve eski bir. muallimim Idi. Umumt harpten sonra yani tam on altı seno evvel kendisile çalış- mıya başladım. Şunu söyliyeyim ki bizim komitenin reisi yoktur. Birinci şınıf üç idare azası vardır. Birisi benim. İkincisi Nastef, üçün- cüsü de Kortef Drankof'tur. Nas- tefle Kortefi de Bulgar hükümeti arıyordu. Üç te yedek azâmız vardı. Şimdi onların İsimlerini veremem. Ben reis değilim. Söy- lediğim gibi üç azâdan birisiyim. İsmim çok geçtiği için beni rela bilirler. Bulgar hükümeti komite- mizden şimdiye kadar beş yüz kişiyi sürgüne — gönderdi. — Efendim sizin 3500 adam öldürdüğünüzü söylüyorlar? Ivan Mihailof ve — yanındaki arkadaşı M. Açkof — uzun uzun güldüler ve komite reisi: — Ben şimdiye kadar elimle bir tavuk bile kesmedim! ceva- bıni. verdi. — Istanboliskiyi bizzat elinizle öldürmüşsünüz? — Katiyen yalan ben onun gözünü bile görmedim. — Refikanız adam öldürdü mü? — OÖnu sorarsanız evet. O, öldürdü. Madam Meüçef dokuz sene evvel Viyana Belediye tiyat- rosunda Toduri Paniçeyi öldürdü. Paniçe eski bir Makedonya komi- tecisi idi. Fakat casusluk yaptı. Kendisi dev gibi sarp ve kuvvetli bir adamdı uçan kuşu tabanca İle vururdu. Bir erkek onu öldüre- mezdi. Nişanlım Mença Karniçeva onu bir kurşunla öldürdü. Altı ay Viyana hapishanesinde kaldı. Hasta olduğu için sonra çıktı. Kısmetmiş, kendisile evlendik. Madam — hiç Türkçe — bil miyordu. Bazı — gazetelerde kendisinin Türkçe — konuştuğu haberini okumuş, buna gülüyordu. Komite reisi de kendisine atfedi- len lııyıli mülâkatlara karşı hay- ranlığını söylüyordu. ladam Mihailof düz. ve sim- siyah saçlıdır. Saçları alnından iti- baren beyaz bir çerçive halinde ağarmıya başlamıştır. Siyah ve uzun bir kostüm giymiş. Parmak- larında ve kulaklarında yüzük ve küpe gibi hiçbir süs yok. Yüzünün çizgileri, dudakların Eylüöl 18 47 Gün Yolda Kalan Mektup Uluburlu postahanesine 14 Temmuz 934 de verilen bir meke tubu 9 Ağustos 934 - tarihinde aldım. 18 Temmuzda Tepeköy postahanesine geldiği zarfın üÜze- rindeki damgadan anlaşılıyor. Ve 9 Ağustosta Tepeköy postahane- sinden hareket edebiliyor. 4-5 yüz kilometrelik bir mesafeyl tam 26 günde kateden bu mektuba * sürat rekorunu kırmış,, deme- yiniz. Bundan daha beteri varmış. 26 Haziran 934 de Eskişehir poss —| tahanesinden verilen ikinci bir mektubu da ancak 12 Ağustos 934 de yani tam “47,, gün sonra alabildim. Bu mektup çok mühimd Çünkü kardeşimin ağır hastalı- ğından bahsediliyor ve beni çağı« rıyorlardı. Istasyonumuzdan günde "4,, tane muntazam posta treni geç yor. Kuşuçup kervan geçmiyen bir köyde oturmuyorum. Posta Umum Müdürlügünün nazandik- katini celbetmenizi çok rica ederim. Aydın; Kayaş İstasyonu memurlas tından Asım iri ve kara — gözlerile Madam Mihailof İnsanın önünde tam bir komiteci tipi canlandırıyor. Bir aralık Ivan Mihailof yumruk- larını sıktı. ve: — Umum! — harpten — sonra yetmiş yaşında bir ihtiyar olan babamı öldürdüler. Altı buçuk sene evvel de büyük kardeşim Hristoyu vurdular. İvan Mihailof bir ara make« donyanın istiklâlini de mevzuu- bahsederek Tevrattan bir hikâye — anlattı : , — Musadan sonra Salamon isminde bir hükümdar gelmiş. İld kadın önlerinde bir çocukla hü- kümdara — müraracaat etmişler, Kadınların her ikisi de çocuk be« nim diyormuş. Hükümdar çocu- gu ikiye bölelim deyince çocuğun asıl annesl feryadı basmış ve da« vayı kazanmış. Biz işte bu anne- nin vaziyetindeyiz. Bu sırada yemek sofrası ha« zırlanmıştı. Konuşmamız devam ediyordu. M. Açkof orlaya otur« du. Sağına Ivan Mihailof geçti. Ikisinin arasında da ben mevki aldım. Komite reisinin karşısında madam Mihailof, onun yanında M. Açkofun — kizi — otüurüyorlardı. Börek, patates puresi, kabak dolmasından ibaret yemeği büyük bir iştiha Ile yedik. Bilhassa M. Mihallof çok açtı. Neşe ile yiyi- yor, arasıra beyaz şarap içiyordu. Bana anlatmasına devam etti: — Henliz nereye gideceğimizl tesbit etmedik. Evvelce bir defâ daha İIstanbuldan transit olaralk geçmiştim. lsviçreye gitmek niyes tindeyiz. Zaten birkaç sene evvel de orada bulunmuştum. Fakat henüz kati kararımı vermedim. — Yanınızda paranız var mı ? — Evet.. Yetişecek kadar Buk gar parası getirdik, fakat miktâ* rını söylemekte mazurum. Filhakika İvan Mihailof dün sabah (25) liralık Bulgar parast bozdurmuştur. Bu sırada saat (14)0 bulmuştu. Ivan Mihailof yorgundu ve İs- tirahat edecekti, Kendisine veda ettim. Komite reisi kapıya kadar geldi elimdeki Son Ponta gazete sini okumak için ıhkıu