ü * Yine O Eski Tuna Bloku . . Fikri Avusturyanın Almanya e yakın. İaşmasına muariz olan küçük itilâf, ı“’Yııııı gürültülü — nümayişlerine Tağmen bir İtalyan - Avusturya ya- mlığına dü — itiraz ediyorlar. Bir Vusturya * Almanya yakınlığı ce- Nuptan Brenner geçitlerine dayanarak lyayı nasıl korkutuyorsa, Çek dutlarına Alman kudretinin yaslan- Ması da| Çekoslovakyeyı © derece #ündişelere düşürüyor. Maamafih bu korl u, İtalyamın Avusturya Üzerinde bir nevi l'ı.ıy.ı himayesine itiraz #tmesine de mâni olmuyor. Küçük İsteği gudur 1 * Macaristanı da almak şartile bir Avusturya - Macarlatan - İtalya « Küçük İtlaf Tuna bloku. Bu siyaset, ötüdenberi Fransanın güttüğü siyast ve İktısadi Bir politi- kadır ki uzun zaman bu yölda uğraş- Muş, hattâ bilmünasebe radikal s0s- yalist nazırlardan M. Jorj Bonne'ala Piyasetinde bir de konferans toplan- Masıni İntaç etmişti. Fakat Balkanlarla Orta Avrupa ve Tuna havzasında mutlak bir Fransız hâkimiyeti tesisi demek olânm bu muazzam — proji birçok mülâhazalarla ve bluııpıîî kadarlardan bazılarının da iştirâkile İtalanmıştı. Son Avusturya hâdisatı, tansada eski manevrayı tokrarlamak Arzu ve hevesini doğurmuştur. Bu Meanevranın berveçhipeşin akamete Mahküm olduğunu söylemek hiç bir İddiali hataya düşmek sayılamaz. Süreyya ıngilterede Gürültü Mücadelesi Şimdilik Bir Tecrübe Yapılıyor Londra, 28 (ALA) — Münakalüât hazırının emrilö gecöleri saat (23,30) & İtibaren Londrada otomobillerin a çalması yasak Söltmiştir. Bu İret hat uyki | etle halkın rabat uykü uyuması | ama Şöre Te D Ü yan n ediliyor. Halk gürültüye karşı n bu mücadeleden çok mem- dur. Diğer görültüleri azaltmak de tödbirler düşünülüyor. Fransada Bir Tavsiye Parls, 28 ( A.A. ) — Pöti Jurnâl esinde neşrettiği bir müâkalede Meb'us M. Patenotr. Fransanın — altın 'anna bağlı kalmasındaki bamı leri bertaraf etmek için çare ::i fratgın mabdut bir nisbette stten — düşürülmesini tavsiye Bün İçin z Müli ve edebi tefrika "dNGdon bilmem ." © -bu —heşaba pek aklım ':d’]di benim! - o kız. çocuğu yeş Füçülmüş, gözlerinin rengi Nll';' yaşı bir buçuk, adıda M.'_'ı—“l- Buda benmişim o be; Yaşındaki çocuğu ne ol x Amma, buyıynnu_::ı,:",';""“f Yacağım, galiba o çocuk da lı::l İ diki minimini annem n!uyu': il ml Nine? , Bizim bağda üzümler var, ::mâ çok ızvıiyonım.dsrşn gelı'Bll:: 'etlerle toplar getiririm. Bana .'::::nı. ç:Eirdeğinl çdıkınyor. Sen anneanne, ben de sana 213.)’;:5;; _çekirdekl:rîni çıka. rim, _i“S—ı tok güzel hikâyeler bilir- Tz a değil mi? Bana anlatır “_ln © masalları? .Korkulu masal ._ı"'“'l amma emi Anneanne? _“Ih:ı: ıî:':( * Gülle Yasemin ,, Orum yorum. Sade anlamı- utlu nıgın, anvem böyle çiçekli a ilmem neli — masalları €Mi İstemiyor. ı_ Bana « ipek böceğinin, koza- büyüyecek mavi gözlü Mebrure Sami ÇÖL GİBİ Sar, Almanya Ve Fransa Paris, 28 ( Röyter) — M. Hitlerin Sar hakkındaki nutkuna kargı Fran- sız. matbuatının fikri şöylü hulüsa edilebilir: * İyi sözler. Fakat bu sözlörden sonra — yapılacak olan — hareketleri beklöyelim.., Gazeteler, Fransanın Almanyaya karşı gizli ve fena bir hareketi olma- dığını yazmakta, daha iyi bir anlaşına sayesinde iki memleketin münasebet- leri düzeldiği takdirde #soğuk vazl- ::ııtıı vüzgeçeceğini İlâve etmekte- rler. Sarbriük, 28 (A. A.) — Deyli Tele graf gazetesi, Hitler nümayişinin fena tertip edilmiş olmasından Sarbrük halkının istihkar duyduğunu bildir- mektedir. Çünkü halk, -Hitlerin nut» kunu dinleyebilmek Için beş saat beklemiştir. Sösyalist gazeteler Nazl aleybtari Sülabak nümayişinde 100,000 kişinin bulunduğunu yazıyorlar. Mali Vaziyet Belçika Bankası Müdürü Ne Diyor? Brüksel, 28 (A.A.) — Belçika Milif bankasının senelik kongresinde umum müdür, mali.ve İktısadi vaziyet hak- kında bir nutuk söylemiş, demiştir ki: “Bazı memleketlerde para buhran- larınin devam etmesine rağınta altın blokunun sağlam vaziyeti değişme- miştir. Diğer türaftan kasaları altın dolu iken e ven Şi kabili mü: hareketler, itibarı umumi olarak ancak bazı hususi menafil tatmin edebilir.,, aleyhine Avusturya; Polisini | Kuvvetlendirecek Londra, 28 (A. A.) — Röyter #jan- askori teşekküllerle Haymverlerin bir kısmının dalma polis olarak kullamıl. ması için büyük devletlerden mülsa. ade istemiştir. Macar Başvekili Yakında Romaya Gidecekmiş Peşte, 28 (A.A.) 29-8 -034 nin ,, hikâyesini, ucunda öyle hava gibi uçucu şeylerin değil de, elle tutulür bir şeylerin bulun- duğu masalları sevdirmeye ça- lışıyor. — AÂnneanne gelince, o adam eder, seni daha şimdiden çiçek, şiir, hülya budalası, senil diyor. Sonra da — kucağına — alıyor, yüzümü — gözümü birçok öpüyor. Saçlarımın buklelerini eze eze öpüyor beni Anneannel Benim küçük bir yatağım var. r:ını pembe, Cibinliği pembe, :nılkolılın pembe, örtüleri tül, Bu yatağı, annem, sana hazır- lattığı evin en güzel odasına ta- Şşattı, anne anne, Şimdi ben ba- bamla Nesrinin arasında yatıyo- rum. Bir hafta onların koynunda misafirim. Ondan sonra beni sana vereceklermiş. Elimden çekecek- lerin var demektir. Ben dehşetli kıskancım, çok da afacanim. He- le bembeyaz saçlara bayılırım Anne anne... Bizim kozalardan çıkan ipeklere benzer, beyaz saç- lar değil mi nine? Bana onları ördürür. müsün sen? Lüle lüle Yo pel Amerika İktıse_ıdiyatı İşler Fena Gmğttiğinden Jeneral Conson İstifa Etti, Faka! İsrar Etmedi Vaşington, 28 (A. A.) — Dün öğ- rönildiğine göre, millt kalkınma mü- tssesesinin tensiki için M. Ruzvelt ve müdürü Conson, Riçberg ve Per- kina aralarındakl münakaşalar mat- buatıp evvelce kaydettiğinden çok fazla hararetli olmuştur. Bununlabera« M.Consonun bu defa da davayı karan- dığı anlaşılmaktadır. M. Riçberg Pazartesi günü Relal- eümhura bir plân tevdi etmiştir. Bunu hararetli bir münakaşa takip etmiş ve Relsleüimhur, fikirleri teskin için, kararın talikini ve M. Consona da moezunen Âvrupaya bir tetkik seyahati yapmasını teklif eylemiştir. Bundan müafall olan M. Conson hiçbir mera- sime lüzum görmeden dışarı çikmış ve Relsledinhura yazı ile - Jatifasını göndermiştir. Bundan sonra Relsieümhurla ara« larında teati edilen meptuplar üzürine Conson istifasını geri almıştır. Fakat bunun hangi şöralt içinde vaki olduğunu söylemek mevalmsizdir. | Avîıs;ırya Jeneral Comson da Münakaşa Sabık Bir Nazır, Hükümeti, İfşaatta Bulunmakla Budapeşte, 29 (A. A.) — Asu yanın sabık başvekil muavini M. Vın..- ler (Üjnen Zedek) gazetesinin muha- birine, şimdikl Avusturya hükümeti- nin köndisini ve dostlarını tazyik altında bulundurması, pek te hoş ol- mıy:—n__b_ıı: ıî!ı_mı ortaya çıkınıı.l'!nv tir. M. Vinklere göre, mumalleyh hü- kümetten kumandan Fey ile birlikte çeklimek Için M. Dolfüs ile mutabıle kalmıştı. Kumandan Feyin iatifası, kendi latifasını takibedecekti. M. Vink- ler, bu anlaşmaya sadık külmıyarak kumandanı kabinede muhafara ettiği için M. Dolfüsü muahaze etmektedir. Sabık başvekil muavini son olarak diyor kiı — Kumandan Fey hücumlarına nibayet ; yoksa söylemek midir onlar, düz müdürler anne anne? Benimkiler lüle lüledir. Eğer sen saçlarınla oynatırsan beni, ben de başımı — dizine korum, ellerini kafama - korsün, be- nim — buklelerimi burarsın ol- maz mı Nine? Hanl beş yaşın- Baki mavi gözlü küçük — kız ço- cuğunun — saçlarında yaptığın o sıvazlayıcı el değişini, benim kıe vırcıklarımda da yaparsın değil mi ÂAnnneanne? * . Benim adım Nihal. Daha bir buçuk yaşındayım. Yazmak oku- mak bilmiyorum. Annemin kar- şısına oturdum. Söyliyeceklerimi |söyledim.Sen hasta imişsin, öyle mi AÂnneanne ? Artık İyi _Olmuı bize geliyormuşsun deî" mi sen? Bu aabah bahçeye çıktım. Ota, yap- rağa, Özüme, çakıla, kuşa, bö- ceğe, küçük bir kum parçasına müjdemi verdim : “ÂAnneanne ge- liyor, duydunuz mu? Anneanne, upuzun... koskocaman yollardan kurak çöllerden geliyor... — Artık buradan hiç gitmiyecek, onu ben hiç bırakmıyacağım. Haftaya do- nanmamız var.. Siz ne yapacak- sınız. bakalım, ot, yaprak, Üzüm, çakıl, kuş, böcek ? Siz ne hazır lığı yapacaksınız ? Haydi süslenin, Renklenin, pırıldayın!,, dedim. Daha doğrusu — ÂAnneanne... Nesrin böyle dedi. Ben de daha dilim dönmediği için, kafamı sal- ladım,elimi kolumu dim. Sonra da onün bacaklarına sarıldım : t ham Ediyor D L I Pa b mahafil bu haberi teyit etmemiştir. bize gel ir. Hücuma uğrıyan nazır Fey — Kucağına al beni, haydi denize gidelim... Ona da haber verelim, Anneanne geliyor! Dedim. A Nine, büyükanne, uzaklardan uzaklardan geli;nrınunuıı. Bana ne getireceksin? Şeker, yemiş, çukulata sevmem. — Kitaptan da daha anlamam — ben! Bana bir oyuncak getir « mi anneanne? Kutu içine dikili, gözleri açılır kapanır taş bebekde olmasın, tekerlekli araba, fileli top, çıngı- raklı kuzu, kocaman kulaklı tav- m da olmasın e mi? Bende runlınn hepsi var... Sen bana başka, bir oyuncak getir, unutma € mi anneanne? W Küçük Nihalin mektubunu, iki buçuk sene evvel hapishane du- varları arasında başladığım bir yağın yazının — sonüna, — buraya ekliyorum Nesrin. Üç gün sonra"çıkıyorum,, artık! Ne öldüm, ne delirdim. Nec- detin, küçük Nihalin öğrettikle- rinden sonra, artık sana kırık yaralı bir ömrün kitabını gönder- mek, ben gelmeden onu yollamak isteği ile yüreğim no deli deli çarpıyor bilsen, İstersen sen onu şimdiden oku. İstersen de bir çekmeceye kapa “başka bir günü,, bekle. Ellerim titriyor... Sayfa dolu- ları kara yazılara bakıyorum. Bütün © benzersiz şeyler, 16 yılın İsimsiz dayanılmaz, acısı bukadar- Gönül İşlerı' z ” ıyfı $ Aşkta Sevincin Ve Kederin Rolü İmzasız bir mektup, yazısı şu: * Sevdim, sevildiğimi sandım. Şimdi ayrıldık. Sevdiğime sadıktım, inadına © da o kadar kıskançtı ki.. olma- yan şüpheler, sonu gelmeyen iz'açlar. Nihayet tamamen hayali bir kıskançlık yüzünden ayrılmak.. Aradan az denecek bir zaman geçti, başkasile seviştiğini işittim. Fakat başkası, daha evvel bir diğerile alâkadardı, hattâ evlen- mek Üzereydi. anlamak istedi- ğim şu: Bir kızı tamamen hayali kıs- kançlık yüzünden terkeden erkek, başkasına &it olduğunu bildiği bir kızla nasıl sevişir ?,, Kızım, insanları en ziyade ikl şey birleştirir, birincisi sevinçtir, İkincisi de yels. Ben burada erkeğin de, kızın asil sevdiklerini bırakarak, ki muvakkat bir birleşme yap- malarına bakarak, hâdisede ye'sin rol oynamış olmasına hükmedi- yorum, Erkek — hayalinin — icat ettiği vehimlerle sizde istediği sadakati bulamadığına hükmetmiş, kız kimbilir ne sebeble âşıkından ayrılmış. Her ikisinde de yeis başlamış ve iki talil birleştirmiş! Yalnız sevincin ve ye'sin in- sanları yekdiğerine yaklaştırması ne kadar doğru ise bu yaklaş- manın arızi olduğu da o kadar doğrudur. Erkek sana avdet eder mi bilmem, — münasebetlerinizin safhalarını takip etmedim, fakat şimdiki kızda kalmayacağı husu- susunda bahse girişirim., İlerde beni — teavir edersen memnun İçinin olurum. x R. T. B. yet Istediğiniz — şartların hepsini bir genç kızda toplanmış görmek her erkeğin elde etmek istediği bir ideal olabilir. Fakat binde birine bile nasip olmaz. Çaresiz, şartlarınızın arasında en asaslı- ları ile iktifa edeceksiniz. Diğer- lerini kendiniz. zamanla — tezise çalışacaksınız. HANIMTEYZE cık satıra, kâğıda, nasıl da sığa- bildi? Deyip kafamı sallıyorum. Üç gün sonra orada olacağımı düşündükçe de hâlâ ne deliriyo- rum ne de tıkanıyorum. Ne felâketin, ne de sevincin “ dayanılmaz ,, 1 olmuyor Nesrin. Kullar, muhakkak ki Allabın en kuvvetli, dayanıklı, kışı da, karı da, fırtınayı, tufanı da atlatmasıni bilen en yıpranmıyan mahlükları. Geliyorum Nesrin, geliyorum Nihal. Sağım. Iki buçuk senelik hapishane zehri ile de ölmeden gelebiliyorum. Orada, ışıkta, nurda, tek bir günüm bile geçecek olsa gam yemiyeceğim. Ası| büyük affa erdi ğime iman getireceğim. Geliyorun çocuklarım,hepinize geliyorum. Küçük Nihale, ne îoürecoğinl düşündüm. Elimde mektupla, göz- lerim hapishaneye gelen bembe- yaz duvaklı “ gelin bebekte ,, , ona ne götüreceğimi düşündüm. “ Gelin bebek ,, ak saçlı bü- yükannenin olsun Nesrin. Nihale ben 16 gene evvel, beş yaşındakl mavi gözlü, altın bukleli başka küçük bir kıza getiremediğim, ka- zaya uğrayıp bağrı delinen, külâhı çıngıraklı kırmızı ipek entarili kuklanın eşini alıp getireyim. Yarıda kalan du;ll ki'h e::l:- rağı, ne yapalım değil mi , bari bunca ı'yıl sonra olsun kaldığı yerden, dönüp çevrilsin !.. Bitti