İTTİHAT . TERAKKİ — Her hakkı mahfuzdur — Beşinci Çünkü o aralık Fransadan aktedi- lecek mübim istikraz İle diğer mali işlerin halli için Cavit Bey Parise.. va Basra ile Aden meseleleri kak- kında bir itilâf zemini bulmak içinde —eski Sadrazam — Hakkı Paşa Londraya — gönderilmişti... Kabine, — Fransızlarla — girişilen müzakeratın sür'atle intacını isti- yordu. Halbuki Nafia Nazım Osman Nizami Paşanın usulperes- tane muamelâtı buna mani olu- yordu. Esasen evvelce, Edirnenin istirdadı meselesinin müzakere- sinde muhalefet gösterdiğinden dolayı İttihat ve Terakki mebafi- Hinde Nizami Paşaya karşı bir hiddet ve infial — uyanmıştı. Şimdi Fransızlarla girişilen bu işleri de işkâl edecek bir vaziyet alması, artık Osman Nizami Paşanım mevkiüni büsbütün sars- mıştı. Buna binanen matlup olan işleri derhal başarabilmek — içim Nafıa Nezaretine —bir adam arandı. — İstanbul — Muhafızlığına tayin olunduğu gönden — beri Fransizlarla — Türkler — arasında bir mukarenet husulüne çalı- şan ve muvaffak olan Cemal Paşanın Nafıa mezaretine getiri- mesi kararlaştırıldı.. Cemal Paşa, merkezi umumiye davet olumarak vaziyet izah edildi. Paşa kendisine teklif edilen bu vaziyeti, hiçbir itiraz dermeyan elmeden kabul etti. Osman Nizami Paşaya uzunca bir mezuniyet verildi. Cemal Pa- şa da vekâleten Naha nezaretine getirildi.. Bir ay sonra da Nizami Paşanın istifaya mecbur olması özerine Cemal Peşanın vekâleti asalete tebdil edildi. x Kabine, artık ittihatçıların ar- zu ettiği şekle girmiş, - kendi ta- birleri veçhile - köhne ve âlıl un- surlar temizlenerek tam manasile genç ve zinda bir hale gelmişti. Mahmut Şevket Paşanın sada- rete geldiği zaman tanzim ettiği makul program değiştirilmemişti. Mümkün oldağa kadar harici ih- tilâfattan tevakki olunarak hükü- metin bütün kuvveti dabili ısla- hata — basredilecekti.. Mahmut Şevket Paşanın, sadareti devam ettiği müddetçe bu esas dahilinde yürüttüğü devlet makinesi, henüz © hızla ayni istikamet Üüzerinde yürüyor, işler pek fena gitmiyordu. Hakkı Paşa İngilizler nezdin- da deruhte ettiği müzakeratı bü- yük bir dirayetle tedvir etmiş, (linç) meselesile diğer pürüzlü iş- leri, mümkün olduğu kadar Oz raanlı hükümelinin lebine olarak halleylemişti. Cemal Paşanın Na- fia nezaretine gelmesi Üzerine de, Cavit Beyin Fransa ve Almanya- daki mali faaliyeti muvaffakıyetle hitama ermişti... Maliye işlerinin tanzim ve tensikine Mösyö Joli isminde bir Fransız nezaret etti- ği gibi Ceneral Bumonun altındaki Fransız heyeti d Mmanin ıslahina memür edi h Bahriye işleri, İngiliz amiralların- dan (Limpos Paşa)nın ve güm rük idaresi de Misler Kravfortun mürakabesi altında bir hayli te- Takki ve salâh eseri göstermişti. Fransız inşaat şirketleri, Ana- emri Kısım No. 32 Cemal Paşa, Fransızlarla Türkler Ara- sında Bir Mukarenet Husule Getirmişti : i Nasıl Doğdu?.. Wasıl Yaşadı?.. 19-8- 984 — Nasıl Öldü? Istanbula dökülen talisiz Rumeil köglülerinden bir kafile doluda vasi mikyasta yol inşaa- tına girişmişlerdi. İngiliz müte- ahhitleri Tersanede inşaat tez- gâhlarımı tecdit ve tanzim et- mişler, havuzlarda bir hayli ısla- hat vücuda getirmişlerdi... Şark vilâyetlerindeki anasır ihtilâfatr nn izalesi ve her unsuru hoşnut edecek bir idare şeklinin tesisi için bir İngiliz müfettişi umu- mi “ getirilmesi — — istenilmiş ise -de, İngiltere hükümeti Rusyaya bir rekabet hissi verme- mek için bu teklifi reddetmiş. Bunun üzerine biri Danimarkalı birk İsveçli olmak Üzere iki mü- Tettişğamuminin — celbine — karar verilmişti. Mahmut Şevket Paşanın sa- daretinde başlatılan bu — ıslahat işlerinde muhtelif devletlere yu- karda ğız İmtiyazlar verilir- ken Al—yııdıq:zıh Mahmut Şevket Paşaya müracaat etmişler: — Ya bize, ne gibi hukuk ve İmtiyazat temin edilecek?.. Demişlerdi. O zamanh Mahmut Şevket Paşa, Almanlara şu kısa cevabı vermişti: — Orda da sizindir. Hattâ Mahmut Şevket Paşa, EB_igada Çol;_R;ığl;;t Bulan Bir Ilıca ( Baş tarah 4 üncü sayfada ) hal dondurur. Bu soğuk suyun evsafı İstanbulum Çırçır suyuna muadildir. Sıcak suyun yanı ba- şında bulunan bu buzlu membar görüp te şaşmamak — mümkün değildir. İşte bu sudan içenler günde beş defa yemek yimek mecbu- riyetindedirler. IHhcamın — mevkül dağlık olduğu için gidenler örtü döşeklerini sağlamca götürürler. Aksi takdirde banyodan sonra üşüyüp hastalanmak muhakkaktır. Burada her sene iki yüz kadar çardak ve kulübe yapılır. Ağaç dallarından yapılmış bu kulübeler, ufak bir köyü andır- maktadır. İsteyen götürüp Çadır dahi kurmaktadiır. Belediye — tarafından — İcarla istiyenlere çadır dahi verilmek- tedir. Gerçi bu ılıca ötedenberi o civarda bulunan “İnova ,, karye- sine âit İse de son zamanlarda hususi Muhasebe — tarafından maarif —namına — zaptolunacağı rivayet olunmaktadır. Ozaman lâzimgelen - tadilât yapılacak, pavyonlar İnşa edile- cek, Maarife güzel bir irat ola- caktır. Şimdilik İnovalılar tara- fiudan icara verilmekte ve parası ordunun aslahı. için yalmız bir Alman heyeti askeriyesinin celbi fikrini bile kâfi görmemiş, ordu başkumandanlığının ğ doğruya bir Alman Mareşaline verilmesini bile teklif — etmişti. Fakat: — Ordu Başkumandanlığını Almanlara verdikten sonra Sada- ret ile Hariciye Nazaretine de birer ecnebi getirelim. Diye haklı bir tenkit ve itiraz karşısında kalınca, bu fikrinden ric'at eylemişti. Mahmut Şevket Paşanın şehit olması ve İzzet Paşanın Harbiye Nezaretine gelmesi üzerine Alman ıslahat heyeti meselesi tekrar mavmbaki: edilteii; heyolin bir 'ai evvel celbi için Veliaht Yusuf İzzeeddin Efendi ile Dahiliye Na- zırı Talât Bey tarafından Harbiye Nazırı nezdinde teşebbüsata giri- şilmişti... Harbiye Nazırı da ayni fikirde idi. Buna binaen Alman ataşemiliteri Fon Ştrempel ile cereyan eden müzakeratta tefer- | raata ait mesail de - helledildi. | p ( Arkası var ) - köy sandığına yatırılmaktadır. Ötedenberi âdet olduğu üzere bu ıhcaya girenlerden banyo pa- rası alınmaz. Yalnız, her şahıs için bir defaya mahsus olmak üzere on kuruş duhuliye alınır. Burada zengin fakir, herkes işini — gücünü bırakup — senede bir defa olsun mutlaka bu Ilıcaya giderler. Gitmeyen — aileler pek nadirdir. Her ailenin bütçesinde mutlaka Ihca masrafı - olarak birşey -vardır. Tlicaya gidileceği gün kumanyalar düzülür. Arabalara yumuşak - şilteler döşenir. Giderken sıcak basma- sın diye gön doğmadan yola çıkılır. İlıça mevsimi mayıstan baş- layıp teşrinlerin nihayetine kadar devam eder. ç 2 Bu alıcanın şark — tarafını boşa akan ve açıkta bulunan yan- yana iki sıcak su membar daha vardır. Halk ara — “İhcanın oğlu ve kızı, derler Biraz daha ötede bir kaynar su daha vardır. “buna da ilicanın gelini,, derler. Orada köylü kadınlar ve ılıca müşterileri çamaşırlarını yıkarlar. işi muhafaza için orada bir jandarma karakolu ve telefon vardır. — B. $. Yayra — 7 Almanya İle Fransa Harp Yap” — ç gençi.. Uzun boyuna ve geniş omuz- larına bakırca, İnsan sabık AL- man Veliahtının — bu cümle ile tavsif edilmesinde hata olmadı- ğını anlar. Hareketleri bir atle- tinki gibi seri, kahkahaları bir Tise talebesininki gibi tennandır. Birgün, — kendisile konuşuyor- dum, hafifmeşrep tanınması bah- sine gülerek: — Garbin parlâmenter cüm- huriyetlerinde insanın — ciddiyo alınmak için biraz göbeğe ihti- yacı vardır, dedi. 10 genedenberi — Almanyayı idare eden (Siresman) dan d'li!— lşr) e kadar kaç kişi gelip geç- tiye hepsinin de sabık — Alıran eliahtı ile sıkı bir münasebet idame etmiş — oldukları ecnebi memleketlerinde pek eyi bilin« mez. Şüphe yok, sabık vellaht, Saint Moritzde ile kayar veya (Silezya) da ava çıkar. Fı— e BÜ ÜN Gt nu rical ar ü rical da bilirler. Benimle yine lâtife ediyordu: — Fransızların da bilâhara 4 üncü Henri ismi altında kıral olan Hanri dö Navar isminde bir taht namzetleri yok muydu? Ben Yaklaşmıya Taraftarım Bu, söylediği son cümleden Hobonzollern — ailesinin — tekrar tahta çıkacağını düşündüğünü mü anlamalı, yoksa sade göze görün- meyen nüfuzunu çoğaltmayı dü- şündüğüne mi hükmetmeli? Bunu kestirmek mümkün değildir. Fakat dediği şu oldu: — Elimde bulunan veya bulu- nacak olan bütün nüfuzu Fransız ve Alman milletlerini yekdiğerine yaklaştırmıya hasredeceğim. Pots- tamdaydık. — Ve eski İmpera- torluğun hassa ılıymmwp tane varsa Za- b'uı-ı.. d.:znr üniformayı ihti- va eden bir camekâmın önünde durarak, Veliaht bunlara birer birer baktı ve her zabit zümre- sinin an'analarını uzun uzadıya anlattı, sonra hüzünle başını sal- hyarak: — Bütün bunlar harbin anka- zı arasında gömülüp gitti, diye alay etti. Bu sırada, bazı his kuvvetle- rini anlayıp anlıyamadığımı gör- mek istermiş gibi başını bana çevirdi, yüzüme bakıyordu: — Harbin ankazı arasında, alnız. tahtımızı birakmış olmakla ıılmıd.ık. dedi. Fakat muharebe, milletin içtimat kuvvetler arasında mevcut muvazenesini de değiştirdi. Asker ve aristokrat zümrelere zemin kaybettirdi, borjuvalarla tacirlerin - kazanmalarını — mucip oldu. Bunun içindir ki artık ebe- diyen harp istemiyoruz. Milletler Arasında Ihtimal —beni, Tmparatorluk Almanyasını tanıyacak kadar yaşlı bulmamış olıcız ki, arada bir mukayese yapmaklığımı imkânsız görerek derhal ilâve etti: — Beynelmilel sahada, muha- rebenin hakiki ananaya ve derin harsa malik olmiyan küçük mil- letleri büyüklerin zararına alarak kazandırdığına — bilmem — dikkat eltiniz mi? Gerilerinde uzun bir tarih taşıyan büyük milletler fikri nüfuzlarından olduğu gibi iktısadi ehemmiyetlerinden de pek çok | şeyler -kaybetmişlerdir. — Bugün | edebiyatı ve küçük bir sanayi | olmıyan hiçbir küçük millet mev- cut değildir. Halbuki yalmz bi- yük mületlerin yüksek - ihtisastan geçen maddelerini satmaları insa- niyet için daha faydalıydı.» Bu düşünceler ister doğru olsun ister yanlış, sabık veliahdın harp karikatürlerinde alay edi- len şahsiyetten farklı - olduğunu gösterir. Muhavere esnasında o ihtiyarlamayan — bir “yacaklar ! Eski veliaht askere geçit resmi goptırirken zaman yapılan propagandalardan bahsediyordum. Gülümsedi : — Bizim ağır topçu sizi nasıl şaşırttyısa, sizin propaganda da bizi öylece gafil Aavladı, dedi. Hayır, o zamanlar vurabalıya şek- liıx mütemadiyen benden bah- sedilmiş —olmasına — kızmıyorum. O da bir harp silâhı idi. Ve bizi harpten iğrenmeye sevkeden va- sıtalardan biri oldu. Bir müddet düşündü ve ilâve ettir — Harp idaresinin, biden, ya- ni askerlerin elinden — çıkmaya başladığını ne zaman anlamaya başladık, bunun, bir mühendis, bir kimyaker bir muhasip, bir makinist, bir levazım, bir avukat, bir gazeteci işi olduğunu ne vakit idrak ettik, söylemesi güç, karşı cephede benimle dövüşen ordunun kumandamına »vazik bir cümleyi ihtiva eden fotoğrafımı göndermiştim, hiçbir cevap gelme- diğim görünce hayrete dütüğümü kaydetmeliyim. Filhakika kinsiz bir harp yapılabileceği hakkındaki incelerimin modası geçmiş ok duğunu henüz anlamamıştım. Hak buki, bütün millf kuvvetlerin se- ferber edildiği bir muharebede kin de bir silâh olmuştu. ,, Veliaht, muharebenin artık hakikaten umumi bir seferberlik olduğu ve bir ticarethanenib mu- valfakıyete erişmesi için elzem olan hasletlere aynen harptede ihtiyaç bulunacağı ve bu itibarla harpte askeri ideal kalmadığı fikrine sık sık avdet ediyordu, artık harbi asker dı'i;ğil. teknik adamı yapacaktır, diyordu. Bu :ınü bahis Hitlere intikal etmişti, dedi kiz — Ecnebiler Alman milletinin Adolf Hitlere karşı beslediği minnettarlığın — derecesini takı edemezler, Hitler bizim için misli bulunmaz bir enerji hocası oldu. En fazla ihtiyacımız da buna idi. Bertrand de Jouvnel 1 — Gazetenin esas yazısile bir sütunun iki satırı bir (santim) sayılır. 2— Sayfasına göre bir santi- min ilân fiatı şunlerdir: vayfa | sayfa | suyfa [ııy'ı Diğer 1 2 400 | 250 | 200 / 100 . | Krş. | Krş. | Kış. 60 | 30 ı Krş. | Kaş. 3—Bir — şantimde — vasall (8) kelime — vardır. 4— İnce ve kalın yazılar tutacakları yere — göre santimle ölçülür. 8 |* S |yerler| sayfa; ;