17 Ağustos 1934 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8

17 Ağustos 1934 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

< Tombul Mırasyedı Yazan: Sermet Muhtar 17 - 8 - Kâtip Beyin Sinirlendiği Seyler Vardı.. Dünkü tefrikanın hülâsası: Odada Üç kişi konuşuyorlar. Biri, bıyıklarınm uzamasına oan atan, elinden aynayı ve yanık findiği düşürmeyen Tombul — Şabemrmet Vekbi Bey, öbürü hiç yüzü gül miyen, daima İkaş çatan — Kâtip Raif ismindeki sahte wekar, daha | öbürü de Sulu Sazai dedilderi Leylek, &ıka genç. Vehbi mirasyedi. Ön yedisini doldurma- dan boylu boslu yakışıklı, Tom- ha dağrasa şişman. Direk- lerarası, Bahçekapım, Eminözü gibi kalabalık yerlerden geçti mi derhal hanımların ağzından (tom- balika) iltifatları yağıyor. Beyin (yanıyorum, pişiyorum'1) diye kalkıp her su içişinden sonra kâtip Raif bardağı kapıyor, (tam aevsimindeyiz: Eyyamı bahür Açindeyiz. Mamafih yemekteki ka- dınbudu da fazlaca tuzluydu) der- ken hasırlıdan koca kâr buz par- çasını ağzına #sokmuş olan — Sulu Sezal: — Hey babam hey, otuz iki dişe latarna çaldırıyor. Ne duru- yorsunuz çocuklar, siz de benim gibi buza yanaşın, çenelere hep bir ağızdan kasap havası vurdu- salım! Diye tepiniyordu. Wehbi Beyin karşısındaki kol- tuğa yaslanmış olan kâtip beyl tarife gelince: Yaşpı 36,37 — kararlarında... Uzun boylu, kalın kemikli, kara yağız... katmer — alın, çökükçe avurtlar, vav gibi bıyder far... boyuna iki parmağım yala- yıp kulağının içine soktuktan sonra bıyılkdarını burmada; uçlarını akrep kuyruğuna benzetmede. Başı açık, saçları alübros. onda da — göğüs fora; | Sıel'iıı—liMdnıi,h:;o_ıı. | Arkasında pembe frenk göm- 4 D Pötikare pıııtılınn; ayaklarında Yanındaki sandalyada vişme gürüğü, asabası geniş, — dobril püsküllü fesi, kolalı yakalığı, yanar döner boyun bağı. Dürse- gitin dibindeki perdenin çenge- Tünde, siyah ceketile güvez kadife yeleği; yelekte gümüş köstek... Kâtip beyin baş işi kaş çatıp dürmek, az MAf etmek, söyleye- ceğini de yerinde yerleştirmek. Vekar, temkin, idare kumkuması, Aklınca dünyanın en tecrübeli, en görgülü, en bilgili adamı kendisi. Herşeyi görmüş geçirmiş; her şe- ye akk evvek ağzından çıkan ay- ni hikmet. Ayni zamanda da erkek, ho- varda, yiğit. Öyle yalınkat, kalp beşlik kaldımm kabadayıdarından değil. Kura gürültüye kulak asan- lar, hötl diyince papucu bırakıp basanlar meufuru mu menfuru. Omuzdan saldırma sallandır- mak, arka cebe patlangıç sok- mak, sırasını düşürüp — göğsünü mçarak yahut pantalonu çekerek caka makamımda saldırmanın nov- nu patlangıcın kılıfını sösztermek baş siari. Bu vadide bir lâf açılır açılk- riyet bayratımda — Anıkara gi evinde açılacak sanayi ştirak etmek gşerefli bir dir. Şimdiden yerini ayırt. DBey sahibihane we yeni | Şehzade sebili ve eski Direklerarası tskambildeki kız işaretinl yapar gibi dilinin ucunu çıkarır, (888, bulantı bastı!) diye yüzünü buruş- turur, yanına tükürdükten sonra, yine bir omuzunu indirip öbürünü kaldırarak, gerinip —gerdan kıra- vak, yumruğunu —göstererek — ya- pıştırıverirdi. herşeye eyvallah ve İâikin palavraya, kolüye ge- Hmce benden yana pasodur. Genç- liğime lanet, Üzerimde çakı bile yökken, beş kardeşe sğınarak, bu mumara dürzülerin sekizini, dinin sebebi, gümrükte kâtip almanıydı. Raif Bey kütipfi Sakat Öyle mülüâzimeten, yani pir aşkına ka- leme gidip gelen zibidilerden, üç dört ayda bir çikan 70, B0 kuruş | tepen kıtı- | aylıkla kaleme taban piyoslardan — değildi. maaşı vardı. Kâtip Raifin mirasyedi beyle abibuplığı — bir Üki aylık — bir ahbaplıktı. Vehbi Bey geçen Mayısta, yani daha miras yemeden evvel, Arap bacıların kıra çıktıkları gün, Dört yüz yomurta ökçell rugan iskarpinler. | Sezal ile birlikte Edirnekapısından | |Hindenburgun » . Vasiyeti ( Baş tarafı 5 ânel sayfada ) we sulh ve memleketin yerefi için her geyi fedaya amade bulunmasım ialiyar ve Alman ordusunu tekrar kuranlara teşekkür ettikten sonra diyor klı “ Alman milletinin harici siyasette zalim bir. astırap yolu takip etmesl lceap ediyordu. Korkunç bir muahede Üzerine çökmekte idi. Dünya, Alman- yanın yalmız kendisi için değil ayni zamanda Hütün Avrupa İçin garp barsının bayrakçım alamak yaşamak istediğini anlamıyordu. — Almanyayı *axyik eden zencirler ancak tedricen atilabilirdi. Bu benim milletin hayatını sanhafaza suğrunda ittihar — etöğim mütenddit — mukarsoralın — lüzumunü izah eder. Almanya, dahilde aıhbatin tozis! ve kuvvütlerin indeai ile muvaz! Bilr halde millt şeref ematı Ürerine mürtenit —olerak — bütün — Avrupayı alükadar eden moselelerde — dalma daha mütezayit bir surette teşrikâme- ai ediyordu., Hindenbung, vasiyetnamesinin ikinci kasmını, kendisine Alımenyanın tekrar kuvvetli bir hale geldiği zamani gös- teran Allaha teşekkür ederek bitir- mektedir. Hindenburg, menfant endişesinden arak bir aşkla Almanyanın kalkınması diçin çalışanlara toşekkürlerini bildi- riyar we diyor ki? * Başvekilim Hitler ve onun idare ettiği bareket, Alman milletini bütün Ahtilâfların — Üstünde — dahilt — birliğe sevk için tanll! bir şimul ve ehem- kale dibini boylamışlar, kalabalığa katılıp Çırpıcıya vurmuşlur. Sulu Sezal tek durur mu küç? Çayırların üstüne küme küme yayilip tef, dümbelek, züllimaşa çalan, (Lâli lâli lâli ali dungu ) gibi memleket havalarile zıpzıp t zıplayan bacıları seyrederken: (Hapgu, bapşul... Aman bur- numa kerabiber kaçtı!.. ) deyiver- |' miş. Hialkada ne kıürArıp varsa haydi Sezminin üzerine... Sille, l muyşta,, tekme, usırma... Bu barrangürrayı uzuktan gö- ven we şipşak seğirten bir aslan derhal araya girmiş; bir iki beş kardeşle sıskacık gendi babalı arapların elinden kurtarmış. © yigit kâtip Raif ümüş. Ahkbaplıddarı oraciıkta ve hara- zunmn sıcağı sıcağına peyda olu- ı vermiş. Gençlerin arasıra evden & Vale- fendide, Bayarampaşada buluşur- lar, kâtip bey az söyler temiz ’ söyler, gittikçe delikanlıları ken- dine bent eylermiş. l Solu Sezsini kim olduğuna gelelim: Sezal on dokuz, yirmi yaşla- rında... Uzun, sıska, derisi kemi- gine yapışık, çiroz.. Öyle bir cildi var kâ sanlâ parçalı bohça.. (AFkası var) |Sovyetler ÖD Akvam Cemiyeti Cenevre, 16 (A.A) — Röyter ujansı mnuhabirinin haber aldığına göre, Sov- yetlerin Akvam Cemiyetine kabulü etrafında, halihazırda gizli müzakere- ler cereyan etmektedir. Akvam Cemiyetine göre, Almanya- mm merkür cemiyete avdet etmek için vakl”olabilecek talebi bazı küçük devletlerin muhalefetine uğrıyacaktır. Sowyetler, böyle bir vaziyete düş- memek ve cemiyete kabulünü önce- den temin etmek emülindedirler. Maarif Vekili Üniversitede Maarif Vekili Zeynelâbidin Bey dün sabah saat I1 de Üniversi- teye gelerek, profesörleri kabul etmiştir. Üniversite rektörü Cemil Bey her fakültenin profesörlerini birer birer Vekil Beye takdim etmiştir. Tanışma merasimi saat 12 de bittikten sonra, Zeynelâbi- din Bey Üniversite hocalarile bir saat kadar konuşmuş, mesaileri hakkında izabat almıştır. Evlenme Merasimi Milliyet garetesi muharrirlerinden Faik Güneri Beyle Huriser Hanımın #vlenme merasimi dün Fatih Belediyâ salonunda birçok güzide zevatın bu- zurlarile lcra edilmiştir. 'Yeni çiftlere ı Bagünün Meselelerinden | Sanayileşen ( Baştarafı 1 inci say Doğru.. Fakat bütün vakıa ile izah bence hayır| Çünkü hemen hemen; 17 nel- den 19 uncu asrın başlangıçlarına kadar, tam iki asır biz Avrupa ve ÂAmerikadan geri bir vaziyette değildik. Duha evvelleri ise bu iki âleme muhakkak lâ faik idik. Şu halde 19 uncu asırdan önce din neden bir düşüş amili olmadı? Demek ki garp Türkleri tarihi- tün düşüşünü bir vakın üle Hade mümkün değildir. w* Yine bazı iktıstiçılarımız geri kalmamızın beliğ başlı sebebini kapitülâsyoniarda — görüyorlar. Bu da düğru.. Takat gurp Türlderi ilk kıpıtüluynnhın tâ Fatih devirlerinde vordiler!. Bundan beş wsmr Ünce.. Neden bunlar 19 uncu asira kadar Osmanlı üâmpratorluğu için bir gerilik amili olmadı?! Demek d garp Türkleri tari- hinin düşüşü yalnız kapitülâsyon- darla da izah olunamaz. * Yine bazı mütefekkirlerimiz; bilhassa kumanda heyetlerimize —mensup büyük askerlerimiz düşüş düşüş gu tek . olunabilir mi? sebebini büylik, uzun görüğlü ka- faların eksikliğinde buluyorlar. Bu da doğru., Silâhlarımız, techizatımız düş- man silâhlarından, düşman tec- bizanından Üstün, herhalde onla- Ta müsavi olduğu eski devirlerde ordumuzun maruz baldığı karkunç hezimetler alsa aisa kıfııııhldq_ izah olunabilir. Bir misal; Üçüncü Selim za- manında, Ruslar Romanyayı işgal etfiler, Tunayı aşmak üzeredirler, veya aştılar. Ordu Başkumanda- m Sadrazam Ziya Yusuf Paşadır. Karargâhi henüz Davutpaşadan ileri gidemiyor! Sebebi nmedir, bi- liyor musunuz?! Paşanın çadırla- rından birisinin avizeleri honüz ona yakışır 'bir halde yapilama- mış, sordu. yalmız bu yüzden ba- meketini on beş gün tehir mec- buriyetinde . Paşa avize- lere okadar düşkün ki düşen ve- tanı görmüyor ve duymuyor!. Bir misal daha: Ziya Yusuf 'Paşadan sonra yeni 'bir baş 'ku- mandan tayini lâzım geliyor, Bu- ma bir türlü karar verilemiyor. | Nihayet Padişah rüyaya yatıyor. Uyanıyor. İsimler etrafında kur'a | atıyor. Kumandanlık devrin en cabil bir adamına Üsabet ediyor, | Herif ordunun başma geçiyor!. Netice malüm |. Yukarı görüşteki isabeti tes- bit için aksi bir misal vermeliyim : istikdâl muharebelerinde Türk watanı baştan başa üstilâ altında kalıyor. Düşmana batıracak iğne bile yolı Wyuı Bu, bııglııkl Gaıl htiı Kemal! geyi yaratıyor. Türk milleti dünyayi yeniyor! Dün yok oldu zannedilen Türk milleti bugün yaşıyor. O yaşıyacak ve yaşatacaktır. * Yine bazıları tarihimizin dü- Eı.ı sebebini Türk milletinin ka- iyetsizliğinde görürler. Bunlar cevaba değmez nadan- lardır. Bunlar kendi kabiliyetsir- liklerini ilândan başka bir şey yapmıyorlar. Bunlar büyük kabi- İiyetleri göremeyen küçük, horoz beyinli şıylcıdn Her Garp Tııu-ı tarihinin düşüş sakali sealükee küçücük || Türki iye şüşü bir tek cihetten kıvrmık mümkün değildir. Tok sebep iddiası çok yanlış ve sakattır. Meselâ yalnız (din) in bir düşlüş amili olmadığını olamr- yacağını biraz evvel pekâlâ gör- dük. Yine pekâlâ dinebilir ki yalnız din bir düşüş amili olu- yorsa, milletin, milliyetin esasımı eden camiaları benliğinden an farmasonluk neden başlı bm ma inhitata sebep olmasın!!. Garp Türkleri tarihinin düşüş sebepleri wardır. Ve bımlar bir kül halinde mütalâa olunmalıdır- lar. Bunlar, (din) dir. (Kaptülâüsr- yon) lardır. Zaman zaman büyük işlerin başma geçen (kafasızlar, seciyesiz) lerdir. Daha daha sayılabilir: (içtim! teşkilât), (ei tedbirler) wök- sunlığıdır. Hattâ hattâ Çedebiyat, dil) meseleleridir. Ve nihayet bence en başa geçirilmesi lâzangelen 19 mncu asırların iktısadi manasına ayak uydurmakta geç kalmamızdır. Y9 uncu asır makinoli sanayi medeniyetidir. Yirmindi asır bunun İnkişafır- dan başka 'bir şey değildir.. 'Biz bunu İimal ettk. Bizden çok sonra, takriben otuz wene sonta faaliyete geçen Japonlar bugün kendilerinden yüz #ene evvel işe başlayan —Avrupayı, — Amerikayı geçmek üzeredirler. Herhalde or- talık Sarılar karşısında telâştadır. Biz işe Avrupadan aşağı yu- karı bir buçuk asır sonra başla- mış bulunuyoruz. ge asla mahal yoktur. Tam vo kat'i kur- tuluş yolundayır. Sanayileşen ve şimendiferle« şen Türkiyo yalnrz kendirini kurtarmış — değildir. Garp İle Şarkın — telükisinde yeni bir bir medeniyet âmilhi olmuya nam- yorum, Sanayileşmeyen Türkiye: Sa- mnayileşen Avrapamın Amerikanın İstihlâk pazarı baline geldi.. Tıp=' Çî:ı Yibi, 'ş:ph#wpıı gibi, tı usır tij ve Madagaskar gh. Türkiye için bali, her türlü ünkişafı hh bir zincir oldu. Bir esaret zinciri! Bu zincir hem iç mötegallibelerin, kem de diş üstilâcdarın işine yaradı. Yalaız tanzimat, yalnız asla- hat fermamı, yakıız — meşrutiyet; memleketi ne teassüp tehakkü- münden ne de kapitülâsyon be- Vâsından kurtaramadı. Onu yirminci asır adamı ya- pamadı. Çünkü temol yoktu. Ma- küneli aanayi bütün içtima! siyasi yeniliklerin tutamağı olncaktır. Türkiye sanayileşmemek yik- zünden geri kalmıştı. Bu da tarihe intikal etmiş veya etmek üzere olan bir acıdır. ğ T Şef sağdır. O sağ 0 n sonra aşilmıyacak hungi müşkül vardır? Soruyorm!. -— TAKVİM —— Gün CUMA Hızir W — 17 Ağuslos 934 yo4 Arabi majs sos 12 v01 | 26 Dirtedi

Bu sayıdan diğer sayfalar: