17 Ağustos 1934 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10

17 Ağustos 1934 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Hilâl -ve Büyük Tarihi Roman Muharriri: A, R. Kilisenin B — AA -Zambak 17 - 8 - 934 u.yük Oğlu “ Yavuz Ev Sahibi ! Metin Ve Ağırt Bir Adam Olan Şarlken İradesine *;."'"L Olamadı Hâkim Ve Sarsılıverdi .. — Haşmetmaapl. Esixler, ya- | şayan — insanlardır.. Zaman ve | hâdisat, bunların bütün hürriyet ve kudretlerini iade edebilir?... Bugün esiriniz. olan Fransuva, farzediniz yarın herhanpi bir sebegle hürriyetini istihsal etti.. ve, ordularının. başına geçti. O zaman ne yapacaksınız?... — O zaman.. yapılacak hare- ket, derhal ordularımın başına geçmek.. ve artık bu sefer, Fran- sayı baştanbaşa çiğnemek.. Vak- va hanedanının — saltanatına da hitam vermektir. — Fakat ya mağlüp olursa- nız.. ya, kalırsanız?.. O zaman bilir misi- niz, ne olur haşmetmeap?.. Yal- nız, İmparator Şariken mağlüp olmakla kalmaz.. Katolik kilisesi ve hırıstiyanlık dünyası, temelir- | den yıkılır... Biliyorsunuz ki bu- gün Hiristiyanlık, itizale uğramış, parçalanmıştır. Fransa, ilim ve fen namı altında küfre ve ilhada uğruyor. Almanyada Protestanlık | günden güne çoğalıyor, bir tâun bir veba gibi hıristiyanlık âle- mine felâket saçıyor. Fransuva islâmlara ve protestanlara yaklaş- mak suretile bu felâketi arttırı- yor. Pekâlâ, bunun sonu ne ola- cak haşmetmeap?., Vaktile Fran- sa kırallarına (pek hıristiyan kıral), (kilisenin büyük oğlu) ismi verli- lirdi. Biz, Roma.. artık bu isim- | lerin sahiplerini değiştirmek ve size vermek arzu ediyoruz. Ve artık hıristiyanlığın yegâne hâmisi olarak sizi görmek İstiyoruz. İtal- yadan koşa koşa buraya niçin geldiğimi.. ve şu anda huzuru- | nuzda bulunmak suretile sizi niçin rahatsız ettiğimi biliyor musunuz haşmetmeap?.. — Büyük bir sabırsızlıkla bu- nu söylemenizi bekliyorum muh- terem peder, — Şu halde size cevap vere- yim., Yarın Madritte muhteşem bir cenaze alayı yapılacaktır. — Kimin içle?. — Fransuva dö Valva, için... Metin ve ağır bir adam olan Şarlken, iradesine hâkim olamadı. Bir anda sarsılarak: — Fransuva dö Valva mı?.. Diye bağırdı. Rahip, hiç kıpırdamadan, hatta yüzünün bir tek çizgisi bile oynamadan cevap verdi: — Evet haşmetmeap.. Fran- suva dö Valva... — Peki amma.. şu anda Fran- suova sapasağlamdır. Daha bir saat evvel şatonun muhafız kuü- mandanından gelen raporda, esir kıralın beş on dakika kadar ku- lenin — balkonunda — gezindikten sonra yatak odasına çekildiği haber veriliyordu.” — Bir saat evvel yaşıyan insanlar, bir saat sonra ölebilirler haşmetmeap. — Demek Fransuva bu gece ölecek?.. — Hayır.. öldürülecek. Şarlken — iradesini büsbütün kaybetmiş, rahibin yanındaki kol- tuğa çöküvermişti. Dişleri biribi- rine çarpıyor: — Fakat.. bu.. benim için... Rahip, imparatorun — sözünü derhal kesti: — Müsterih olunuz. —haşmat- bir suikast karşısında | Birinci Fransova meap,.. bu cinayetten sizin alnı- nıza bir damla bile kan sıçramı- yacaktır. İcap eden tertibat, tamamile alınmıştır. — Nasıl? — Pekâlâ biliyorsunuz ki kı- ralın sabık metresi (Diyan dö Puatye), şimdi de kıralın büyük oğlu ve veliahtı Hanrinin gözdesi ve baş nedimesidir. Diyan, bir an evvel Fransuvanın ölmesini ve Hanrinin Fransa tahtına geçme- sini istiyor... Yarın sabah birinci Fransuva, kalbinde derin bir han- çer yarasile yatağında ölü bulun- duğu zaman, tabiidir ki en evvel oda hizmetçisi isticvap edilecek- tir, Yine tabildir ki bu adam bu cinayet hakkında ademi malümat beyan edecektir. O zaman bu adamın odasını arıyan memurlar Diyan dö Puatyenin şu mektu- bunu bulacaklardır. Papaz bu sözleri söylerken | elini göğsündeki deri zırhın içine sokmuş çıkardığı bir kâğıdı im- paratora uzatmıştı. Şarlken, bu kâğıdı. mumların — işığına doğru çevirmiş, okumaya başlamıştı: «Mösyö dö Basinyak; «Şartlarınız. tamamen kabul «edilmiştir. Emin olunuz ki Hanri | «size, pederinden daha ziyade «lütüfkâr davranacaktır. Beyhude «yere demir parmaklıklar arka- «sında vakit geçirmeyiniz. Kemali «cesaretle iİşinizi bitirip bir an «evvel Fransaya avdet ediniz.,, D, D, P. Şarlken'in elleri hafifçe titri- yor.. karşısında bir tunç beykel gibi kımıldamadan oturan papaz- dan, o şimdi anlaşılınaz bir kor- ku hissediyordu... Kıralların mu- kadderatı ve insanların hayatile adi bir tesbih gibi oyniyan bu adam, ne hileler düşünüyor; bun- ları ne desiselerle tatbika muvaf- fak oluyordu?.. Kafasının içinde bu sualler düğümlenen Şariken ağır bir sesle sordu: — Pekâlâ.. bu mektup oda hizmetçisinin dolabında bulunduk- tan sonra ne olacak?.. — Tabüdir ki ortalık altüst olacak... Evvelâ, oğlunun ve sa- bık metresinin ihanetine kurban olan Birinci Fransuvaya pek zi- yade acımış gibi görüneceğiz. Ona şerefile mütenasip bir ce- naze alayı tertip edeceğiz. Sonra.. cürmünü itiraf etmiyen oda hiz- metçisini engizişyon mahkemesine vereceğiz. Menfaat mukabilinde efendisini öldürmiye cür'et eden bu adamı, halkın güzleri önünde işkencelerle parça parça ettire- ceğiz. (Arkası var) çantana doldurduklarını boşalt ve düş önümel.. — Aman Beyefendi, çantada- da başka yerden almıştı I Dünya İktisat Habır!ııil İi Rusyada Yeni Bir Petrol Damarı Bulundu Moskovadan yazılıyor: Grozny petrol mıntaksın- daki — damarların artık — tükendigi zannediliyor — ve bu mıntakada artık petrol elde edilmiyeceği neticesine varılıyor- du. Fakat bir müddet derin tabakalarda araştırmada — yeni rol kuyusu bir damara bir kuyu elde edilmiştir. Bu yeni kuyunun günlük verimi 500 ton hafif parafinli ham petroldur. Bu vaziyet karşısında cıvarda yeniden derin sondajlar yapıl- miştir. Bugün bu mıntakada 24 kuyu faaliyette bulunuyor. Bun- ların - derinlikleri 500 — ile 1000 metre arasında tehalüf etmektedir. * Amerikadaki kuraklık müthiş bir şekil almıştır. Bu vaziyetin mah- sul üzerine yaptığı menfi tesir ma- lumdur. Yapılan istatistiğe göre şimdiye kadar bu sene kuraklığın yaptığı zarar Amerikada beş milyar doları bulmuştur. ( Takri- ben - yedi milyar Türk lirası ). Hükümet, fena vaziyette olanlara yardım edebilmek için hergün 200 bin baştan ziyade hayvan kestir- mek zarüretinde kalmaktadır. Amerika kuraklığının blânçosu ve Yunanistanın tazo Üzüm ihraca- luna verdikleri ehemmiyet hak- kında bir müddet evvel istatistiklere dayalı olarak bazı tafsilât vermiştik. Bugün de ayni bahsin bir devamı olan bağcılık ve şarapçılık hakkında elimize geçen bazı ihsai rakam- ları aşağıya kaydedeceğiz. Bu rakamlardan anlaşılacağı veçhile bu iş, dünya buhranına rağmen, komşu Bulgaristanda büyük bir rağbet görmekte ve istihsalât seneden seneye Bulgaristan İBulgaristan- da bağcılık ve şarapçılık, Üzüm 137,000 284000 1931 376,000 135,000 1932 397,000 142,000 1933 genesi rakamları | tesbit edilmemiştir. Fakat istihsa- lâtın bir sene evvelile kıyas edi- lemiyecek kadar artmış olduğunu hergün Bulgar matbuatında yazı- hdır. Ihracatın hemen bir misli artmış oluşu da bu haberleri teyit etmektedir. Şu vaziyet karşı- sında Bulgarların yakın bir atide Sene 1923 1930 Şarap 77,000 109,000 ticaretinde Balkanlarda hatırları sayılır bir vaziyet alacaklarında şüphe yoktur. Bulgaristan geçen yazımızda — tebarüz ettirdiğimiz gibi bilhassa sofra Üzümü yetiş- tirilmesine ehemmiyet vermekte- dir. Bulgar taze — üzümlerinin Avrupa piyasalarında tutulması ve iyi fiata satılması da bittabi bu hbareketl —arttırmakta Aâmil olmaktadır. | kilerin hepsi sizin değil, yarısını | KŞNİN evvel | yapılan bir | tesadüf edilmiş ve çok zengin | muntazam bir | surette artmaktadır. (Ton olarak): | henüz | üzüm ve ondan yapılan şarap | ——— Â YE Bua Sütunda Horgün Nakleden: Hatice Hatip —— BİR HEDİYE Dünkü kısmın hülâsası: Gazeteci ve romancı — İlsan Şadi ile Münise üç aenelik ev- | liydiler. Fakat İhsanın bir dak- tilodan olan çocuğu Ya da bir sütnine elindedir. i İhsan Şadinin çocukla dar olduğunu — çekmece bulduğu mektuplardan anlıyor. Diğer bir zarfta —başka bir mektu, Bu mektupta N öldüğünü Cuma aki bir İhsana buluyor. n annesinin yazmakta ve sütmine günü çocuğu Kadırgadı evden gelip almasını bildirmektedir. O gün Cuma. İhsan Şadi ye- yemeden çıkıp gitmiştir. Munise acele ile elbisesini değiştirdi. Hemen bir otomobile atladı. Ve Kairgaya gitti. Fatma Hanımın evi iki katlı bir ahşap bina idi. Kapısı iple açılıyor. Ve küpü yere gömülmüş toprak — bir avluya giriliyordu bu avluda mal- tızlar ipe asılmış çocuk donları ve | kir pas içinde de iki çocuk vardı. İlleride iki merdivenle çıkılan sofada | bir yer minderinin üzerinde ihti- yar bir kadın oturuyordu. Ona Fatma Hanımı sordu: — Yukarda karşıdaki oda... Fatma Hanımın fakir odası tertemizdi. Genç kadın içeri gi- rer girmez tecrübeli kadın galiba meseleyi çaktı ve sordu: — Sefa geldiniz Rüstemi gör- mek iİstiyorsunuz değil mi?.. — Evet — Rüstem.. Kenarda üç çocük oöyniyorlar- dı. Bunların bir tanesinin ayağın- da eski patikler vardı. Ve aya- ğinda — patikleri olan — çocuk yerinden kalktı, yüzü gözü kirli idi. Ve Üzerinde kaba bir keten- den bir önlük vardı. Allahım ne kadar da babasına benziyordu. Gözleri hele gözleri. Munisenin kalbi hızlı, hızlı ve kinli, kinli vuruyordu, — neden o kadının bir. çocuğu olmuştu da kendi çocuğu olmamıştı.. Büyücek başlı ve zeki suratlı çocuk şimdi | onların yanına yaklaşmıştı. Munise odanın alışık olmadığı sefaletine .çocuğun eski — iskarpinlerine ve | kirli ellerine baktı bu çocuk | Maçkada «***» apartımanının en zengin bir dairesinde oturan bir babanın çocuğu idi hal. Bu ço- | cuğa pek talili bir çocuk denile- | mezdi, | Bir an düşündü, eğer İhsan Şadi istese bu çocuğu daha iyi yaşatabilirdi. Fakat o karısına alt zannettiği parasından bu (yı me ( Baştarafı 7 inci sayfada ) besinden Hikmet, Şehremini büyük Saraymeydamı caddesinde 84 Zahire, İstanbul kıs Hisesinden 552 - Saime, Ödemiş Zafer mektebi muallimlerinden Hulüsi Beyden Şükrü, — Kadıköy yel değirmeninde — marangoz Fehmi ElL kızı Neclâ, Nevşehirde İlkmektep ikinci sınıfta 8318 Sivrioğlu Cemalettin, To» kat Doktor Remzi Bey oğlu Kadıköy erkek lisesinden —7 Ali Cazip, Beyoğlu 19 uncu İlkmektepten 186 Hurşit, Vefa erkek lisesinden 296 Zeki, Eskişehir Hoşnudiye mahallesi Ahenk sokak 14 Nedime, — Kayseri İstanbul caddesinde 47 No, da Ârşa- guhi, Ankara aakeri marangoz fabri- kasında 278 Kemal, . Tekirda- ği vilâyet Pevrak memuru — Lütfi efendi kızı Mamuro, Sıvas posta, telgraf mbe memuru PFuat bey kazı Musllâ, daliye Vekâleti nakit işleri heııy me- muru Feyzi bey oğlu Kenan, Edirne- kapı Bahçıvanoğlu sokağı 52 Todori, ge. mümdac C0 Tallir ö kurg Geçen Bilmecemizi Doğru Halledenler | etmeği bir vazife bir mecburiyı telâkki etmişti. Bu küçük ( yabancı ) Halbu! | Ihsanın bir. resmi kadar Ihsar [' benzemiyor muydu, kendi b çocuğu olsaydı belki bu (yabanc kadar Ihsana benzemiyecekti. Çocuk şimdi iki — kadın korkak gözlerle baktıktan sonr yavaş yavaş Müniseye yaklaşmış! ve minimini parmaklarını uzatara Munisenin kolundaki - bilezikle tutmuştu. Senelerdenberi hâtırası Munl seyi tazip eden bu küçük ücub nekadar da sevimli bir yavr idi. * Akşam yemeğinde İhsan Şad hep yorgun ve hep dalgındı. Eve bugünün nasıl bir yıldönümü ol duğunu unutmuştu. Her halde « sefil dekor içinde bıraktığı yav rusunun hayali onu rahat bırak: miyordu. Yemeğin sonunda Mu: nise yumuşak bir sesle: — İhsan dedi. Bugünün tari: hini biliyormusun bugün ayın kaçı, — Yirmi üçü. — Hangi ayın. — Allah, allah Temmuzun. — Temmuzun yirmi üçü bizim hangi yıldönümümüzdür... İhsan gayet süslü kurulmuş sofraya baktı. Yemeklerin her günden daha itina ile yapılmış olduğunu merak etti Ve karısının ellerini tutup öperek: — AfFfet Munise... Affet yav- rum beni, dedi. Tamamile untmu- şum iş okadar çok ki bunalıyo- rum, Sana bir hediye bir çiçek bile getiremedin. Fakat borcum olsun... Yarın.. yarın aylardanberi lstediğin © yüzüğü alırım. Munise güldü: — Ziyanı yok camım dedi., fakat ben.. ben unutmadım.. gel, gel içeri bak ben sana bir hediye hazırladım, Ve kocasını elinden tutarak koridordan geçirdi yatak odaları- nin kapısını açtı. Bu da nesi idi? Yatak odalarında küçük bir karyola vardı.. bir çocuk karyo- lası... Munise onu hep kolundan çekerek karyolaya yaklaştı: — Bak.. bak işte hediyem! Ihsan Şadi kalbini parçalana- cakmış gibi çırpındıran bir heye- can, sevinç ve — minnetdarlık içersinde gördü. Küçük karyolada tertemiz ve güzel bir çocuk yatıyordu. Karyolada Rüstem uyuyordu. İstanbul kız lisesinden 4 Seniha Faik, Fatih 12 inci mektep talebesinden 44 Güneş, Kayaeri Cumhuriyet mahalle- sinde 90 numarada Sozai, Mersin Ak« deniz otoli müdürü Ali efendi oğlu Osman Nuri, Samatya Kocamustafapaşaâ caddesinde 2 Can, Nazilli Recepbey İlkmektebinden Orhan, Tatbikat mek- tebi talebesinden 441 Metin, İs.anbı ikinci İlkmekteptan 48 Müfit Gedikpast caddesinde 30 numaralı hanede Noş 'ti Beyoğlu Zografyon mektebi talobesit” den Levter Karunides, Çorlu inhisarlaf müdürlüğü muhasebecisi Ömer bt oklu Akdemir, Fakişehit Köprübaşmda berber Besim efendi oğlu Tıg ,lıtıı' bul beşinci İlkmektep talebesinden Ş1? Şinası, İstanbul 23 inci İlkmekteptef 883 muammer, Sultanahmet Sıdııllk'l bey apartımanında Burhanettin, B'ğ'. si Yalıköyü Meydan sokağında 38 Ve0 det, İstanbul onbeşinci İlkmekteptef * Salâhattin, Taksim Eseyan İlkmektiFi binden 167 Nobar Fındıkyan Bey Hanımlar,

Bu sayıdan diğer sayfalar: