va I N a e e e S Dünya Hâdiseleri Hindenburg Ölür- ken imzalanacak Evrak Arayordu.. Naht aurgabe ismindekl Al- man — gazetesinin anlattığına göre Mareşal Hin- denburg kendisini kaybetmeden bir kaç dakika evvel baş ucunda bekleyenlere : — Bugün baş vekâletten gel- Miş imzalanacak evrak olup olma- dığını sormuş. — Yoktur cevabını alınca : — Ne İyi, demiştir. Çünkü im- zalayacak kuvvetim yoktur. Bu son cümleyi müteakip Ma- reşal uykuya dalmiş ve uykusunda sayıklamağa başlamıştır. Bu sıra- da ağzından çıkan: cümleler hep gençliğine aitti. * Almın gazeteleri işsiz kalan amele Aarasında #sporcu- ların diğer arka- daşlarına nazaran daha — kolaylıkla iş bulduklarını anlatmakta ve 1d- dialarına delil olarak kendi sü- tunlarında — çıkan bazı küçük ilânları göstermektedirler. Bu ilân- lardan bazılarını nakledelim: $ Tahta üzerinde tornacılık yapacak bir işciye ihtiyaç vardır. Fakat ayni zamanda iyi bir fut- bolcu olması şartır. Wurtemberg kulübüne vesikaları ile müracaat edilmelir. S $ Bir sıvacı ve bir elektrikci İstenilmektedir. Talip olanların bir futbol takımında merkez muha- cim veya muavin olarak oynaya- bilmeleri şarttır. * Mıdriı hükümeti ekseriyetle eski asılzadelerin ellerinde Hindenbur- gun son sözleri bulunan çiftlikleri istimlâk — ederek toprak sahibi ol- mıyan — köylülere dağıtmıya karar vermiştir. Bu karar mucibince şimdiye kadar istimlâk edilen arazinin sahası 74,138 hektardır. Bu miktar 7272 aileye dağıtılmıştır. İetimlâklere devam edilecektir. * BUW. vefat eden mösyö Antonesku isminde bir mü- himmat taciri 100 milyon Leye va- ran. servetinin ya- rısını Mösyö (Mu- soliniye bırakmış- tır. Avrupa gazeteleri bu zatın servetinin - diğer -nısfiını İzmirde yaşıyan — Rum camaatine bi- raktığımı kaydediyorlar ki, — İz- mirde Rum camaatı — mevcut olmadığı gibi bize bu yolda bir haber de gelmediği cihetle haberin esasını da şüpheye düşlür- mektedir. gakeekin spanya toprak dağıtıyar | — Gazetenin esas gazısile bir sütanun iki satırı bir (santim) sayılır. 2— Sayfasına göre bir santi- müin ilân fiatı şunlardır: 3—Bir santimde — vasati (8) kelime — vardır. 4—İnce ve kalın yazılar tutacakları santimle ölçülür. ll aa ——MMLL—T—ELT—LMLE—” Tarihi Müsahabe Şair - Hükümdar İslâmiyetin —ilk devirlerinde yetişen şairlerden Abdürrahman, tanıdığı ve tanımadığı kızlar için gazeller — yazardı, — ellerini bile sıkmadığı o zavallılarla gezip do- laşmış, 'gülüp oynamış gibi bir lisan kullanırdı. Babası da büyük bir şair olan bu adamın şu dü- Şüncesiz hareketi yüzünden bir- çok kızların adı dillere düşüyordu, birçok aile babaları ıstırap çe- kiyordu. Çünkü — şairin kalemi kuvvetli oldüğundan şürleri her yerde okunuyordu ve onun se- viştiğini iddia ettiği kızların isim- leri de meclislerde sohbet mev- zuu oluyordu. Abdürrahman bir gün hüküm- dar Muaviyenin kızı için de bir gazel yazdı, dostlarına dağıttı. Bu yeni şiirinde o halifenin kızile seviştiğini iddia ediyordu. Saray adamları bu büyük cüretten te- lâşa düştüler, Veliaht Yezide gitiler, Abdürrahmanın gazelini verdiler: Hükümdar ailesinin na- musunun — bir paralık edildiğini anlattılar, Yezldi küplere bin- dirdiler, ateş içinde bıraktılar. Yerit, bu tehevvür halile doğru babasının huzuruna çıktı. Gözleri kan çanağına dönmüştü, dudakları titriyordu, acınacak veya gülüne- cek bir halde idi. Muaviye, oğ- lunun teessüründeki sebebi sor- mak için daha ağzını açmadan © bağırdı: — Bir emir, şimdi bir emir isterim baba. Hassan oğlu küs- tahmı astıracağım. Muaviye, sükün içinde sordu: — Sebep ? — Kız kardeşim için bir gazel yazmış, — Şair değil mi, yazar. Bizim | için de bazan kaside yazmıycr | m , calze almıyor mu? — Fakat ağıza alınmaz şeyler kaleme almış, Haysiyetimizi ça- mura atmış. — Sen bu gazeli gördün mü, okudun mu ? — Evet. O felâkete uğradım. Heyecanımın sebebi de büudur. | — Ne demiş bakalım. Söyle da #snlayayım? Kızmakta haklı olup olmadığını kestireyim. Yezit, kabına sığamıyacak bir halde bulunmakla beraber baba- sının emrine itaat etmek mecbu- riyetinde bulunduğundan — şöyle bir köşeye çekildi, anlattı Muaviye, Şair Ab- dürrahmanı Nasıl — Bir emir, şimdi bir emir isterim Ğ d, ba! Hassan oğlu küstahını astıracağım. Filân yerde gecem pek uzun sür- dü, gamli gamli vakit geçirdim, üzüldüm. Muaviye gülümsedi. — Geceyi uzun görmüş, mah- zun olmuş ise bize ne? Bırak, şerrine lânet olsun. — Fakat o yer, oturduğu yer. — Zararı yok, Öyle olsun. Bundan birşey çıkmaz. — İkinci beyit daha açık. On- da diyorki: * Şamda oturuşum bu kız için- dir. Akrabam bile benim gurbete kendimi verişimi anlamadılar, tür- Kü törlü tev'il ettiler.,, — Pekâlâ. Herkes onun Şam- da oturuşunu fena surette tefsir etmişlerse bize ne? — Babacığım, merhamet edi- niz, böyle söylemeyiniz. Habis he- rif, hemşiremi ap açık tarif ediyor. — Ne diyor? hemşiremin — Öyle beyaz, parlak bir kızdır. ki inciler, onun yanında siyah görünür, diyor. — Pek doğru söylemiş oğlum hemşiren öyle güzel değil midir? — Fakat 0, gittikçe İşi azı- tıyor, «Sevgilimin asaletini, ne- cabetini tetkik ederseniz en yük- sek bir hanedana Mmensup oldu- $ Beki Zabtiye, Çatalçeşme sokağı, 25 İSTANBUL Gazetemizde — çıkan yan ve resimlerin bütün ları mahfur vo gatetemize aittir. ABONE FiATLARI Abone bedeli peşindir. Adres değişlrmek 25 kurüştur. Gelen evrak geri verilmez. Hânlardan mes'uliyet alınmaz. Cevap için mektuplara 10 kuruşluk n Wpul ilâvesi lüzıcadır. Posta kutusu: 741 İstanbul Toelgraf :Sonposta lefon :2! 3 | — Birinci beyitte şöyle diyor: l l SATAALA | düşünmedi. Şevk ile cevap verdi. ğunu — anlarsınız, kinmiyor. — Yalan mı oğlum, haneda- nımızın yüksekliğine şüphe mi var? Yezidin sabrı tükendi, hay- kırır gibi bir beyit okudu, Abdürrahman bu beytinden mu- viyenin kızı hakkında şöyle di- yordu: «Düz mermer Üzerinde kok- kola girdik, yeşil kubbeye kadar gitti. Ben onundum, o benimdi!» Muaviye — dudaklarını — ısırdı, fakat sükünetini bozmadı: — Evet, dedi, bu bir az faz- ladır, lâkin sen onu öldürmek isteyişin de fazlal ezitten sonra sarayın bütün nufuzlu adamları huzura girdiler, Muaviyenin eline ayağına sarıldı- lar, küstah şairin cezalandırılma- sına müsaade dilediler. O tebes- sümünü muhafaza etti, bütün bu ısrarlara göğüs gerdi, şairin inci- tilmesine rıza göstermedi. Aradan dört beş gün geçmişti. şair - kendi hakkında yapılan tehlikeli teşebbüslerden bihaber - saraya gelmişti. Muaviye ona son derece iltifat gösterdi, hattâ ya- nına oturttu, tatlı tatlı konuşmiya koyuldu. — Bir aralık, — birden hatırlamış gibi, davrandı: — Abdürrahman, dedi, küçük kızım sana gücendi. — Neden? — Ablası için bir gazel yaz- mışsın, güzelliğini methetmişsin. | O da, kendisini ihmal ettiğinden | dolayı sana kızgın. Şair, bir prensesin babası ağzile tebliğ olunan metholunma arzusu- na hürmet etmekten başka bir şey demekten çe- — Hakkı var. Fakat onu da memnun edeceğim, pek parlak bir şilr yapacağım. Filhakika yaptı da. Öbüründen daha beliğ ve belki daha küs- tahça olan bu gazel de iki üç gün içinde dillere düşmüştü, meclis- lerde okunuyordu. Fakat herkes, şalrin şirini dinledikçe kahkaha- larla gülüyorlardı. Çünkü Muavi- yenin ikinci bir kızı yoktu. Zeki hükümdar, muhayyel bir kız hak- kında şaire gazel yazdırmakla evvelki şiirin de tamzmen hayali olduğunu ve şairin kendi kızile hiçbir münasebeti bulunmadığını ilân ettirmiş oluyordu. Abdurrahman, bu — oyundan sonra tanımadığı kızlar hakkında | yazı yazmamaya ahtetti, and İçti. Kalemini başka mevzulara çevirdi. M. T AA BO a Kari Mektupları Bigada Karpuz Sergileri Bu sene kasabamızda karpuz pek çoktur. Bu münasebetle her mahallede, her s#okakta, çarşının her yerinde arabalarla karpuz kümeleri vardır. Meselâ bir ma- nifaturacının, bir perukârın dük“ kânı önünde bile karpuz satık maktadır. Birçok kimseler kar- puzcunun yanında yere çömelerek karpuz kesip yemekte ve kabuk- larını sokak ortasına atmaktadır. Her karpuzcunun yanıbaşında bir || küme de karpuz kabuğu vardır. — Bunların Üstüne konan yüz bine — istilâ — lerce sinekler — sokakları etmektedir. Şehrin en işlek cadde ve sokakları şu aralık bir sinek — yuvası halindedir. T Hulâsa her köşebaşında bir uz m bir Biga: H, Ş. Nuruoşmaniyede Çirkin manzaralar Nurosmaniyenin — Mahmudiye ve Şeref sokağı methalindeki ee — naf dükkânlarının önüne masa ve iskemle attırarak a yemek vermekte ve tavla oynatmaktar dırlar. Nurosmaniye ve civari seyyahların mutlak ziyaret ettik- leri mevkidir. Bu hal seyyahlarda fena bir intiba bırakmaktadır. Te- kerrürüne — meydan verilmemesi memleket propagandası noktasın- dan çok lüzumludur. Şeret sokak Gi numarada Abdullah Amasyadan Bir Rica Amasyanın Demirciler çarşısı« nın ortasında bulunan su depo* sunun Üzeri tamir edilmediğinden çok fena bir şekilde bulunuyor- du. Ahiren Belediye bu depoyu taş ve toprakla doldurarak ka- pümiştır. Halbuki bu mevkiin bir su deposuna ihtiyaç vardır. Binaenaleyh bu su deposunun yangın vukuunda istifade edilmek üzere Amasya — belediyesinden rica ederiz. Amasya : Mehmet Niyazi Bir Caddenin Sulanması — Temenni Ediliyor Aksaray Kemalpaşa Defter emini caddesine kaldırım döşen: memiştir. Bu caddeden aymı manda arabalar ve moloz kamyon” ları geçmekte, toz ve molo: öteye beriye savurmakta ol: dan caddemiz birkaç san! ınlığında toz tabakasile turdur. Burada Belediyenin etomobil garajı vardır. Toz yı; halinde olan bu caddenin | bir defa olsun sulanması bir kig fet olmıyaktır. Bu sıcak günlua.)l; pencerelerini açmaktan ve h".ğ almaktan mahrum kalan halkifi — bu ıztırabını teskin için bu denin de sulanmasını rica temenni ederiz. karasinek ordusu. Muvaffak Salih Eşekleri Himaye Etmelil. Gerek Hükümet ve Belediyemizin her esnafin muayy'f saatlerde dükkânları — ka, kararına tâ kalbimizden etmemek mümkün değildir. Esnaflara — insanca y hakkını veren bu karar kadif nd': Sırtlâ” hayvanlara zulmedilmesini mek te faydalı olacaktır. rına 120- 150 kilo yük vur! geceyarısından itibaren yw ve Meyvahoş önünde .W kadar bekletilen biçare giye” de himaye edilmelerini IBG'B mizden veyahut Himayei F Cemiyetinden rica ederim- 59 ıı"" hayvanlara hiç değilse 60 melidi caddeti kilo yük vurulmalı ve ğ İpçiler Zindankapı 7% eai saatlerinde yem ve su veril kabuğu yığını, her 80 — j İ