Arabistandaki Gizli Kuvvetlerin İçyüzü Yazan : & * Bu zat Kibsiye bir gün, Cami- yülezherin loş bir köşesinde, vecd ve istiğraka dalmış, doksan do- kuzlu tesbihini aheste aheste parmaklarının arasında — çeken nurani yüzlü, bir arap asılzadesini, mağripten yeni gelmiş şeyh Hacı Mehmedi takdim etti. Orada bir hayli dinden, iman- dan, mezhepten bahsedildi. Ve çok geçmeden söz mukad- des topraklara, Yemene geldi. Bir başka gün, daha sonra bir başka gün yine buluştular, yine grüştüler, dertleştiler. Kibsi vatanı Yemenin iyi bil- diği bütün ahvalini anlattı. Hükümetin zulmünden, istip- dadından, eza ve cefasından yü- reği yana yana, gözleri yaşara yaşara bahsetti. Ve çok geçmeden şeyh Hacı Mehmet Yemene hareket etti. İşte şeyh Hacı Mehmet Ye- mene — giderken — yollarda da Yemenlilerle görüşmüş, anlaşmış olarak hareket ediyordu. Şey Hacı Mehmet Yemende çalışırken, Kibsi de Mısırda uğra- şıyordu. O sırada Mısırda Elezher tilemasından birkaçı ve Mısırın * belli başlı gazeteleri Mehmet Ali Ülvi Beyin delâletile (Bankodi Roma) nın sevimli müşterileri olmuşlardı. Yalnız bu banka değil, başka bankalar da vardı. Osmanlı im- paratorluğunda bir — değişiklik olmuş, meşrutiyet ilân edilmiş, İttihatçılar iş başına gelmişti. Şeyh Hacı Mehmet kuşları ve yılanları arasında bir lahze vakit bularak (!) Kibsiyi alelacele Ye- mene çağırdı. Kibsi Yemene gelince - valiyi | ziyaret etti. İnkılâptan, meşratiyetten, hür- riyetten sevinçle bahsetti, sonra rahatsız bulunduğundan bahsede- rek bir müddet istirahat edece- ğini söyledi. Kibsi günlerce gö- | rünmedi. Sonra San'aya geldi. Meb'us intihabatı vardı. O da Yemende meb'us oldu. İstanbula gitti. Nasıl meb'us oldu. Artık bunu izaha hacet yoktur. Çünkü bunun sır ve hikmetini kuşları ve yılanları arasında inzivaya çekil- miş Şeyh Hacı Mehmet kadar iyi bilen yoktu. Kibsi İstanbulda — meclisten ziyade hariçte, hariçteki Araplar, Arap memurlar, Arap zabitler, Arap zenginler arasında ça'ışı- yordu. O da Cağaloğlundaki Arap kulübüne gidip geliyor, ( Mitran oğullarında Bedre ve Nahle) bira- derlerin kurduğu ve hemşireleri ( Viktorya ) nin idare ettiği bu kulüpte birçok ittihatçı erkânı ile dost oluyordu. Bir gün onu Tokatliyanın arka salonunda —uzun — boylu, yüzü matruş, tek gözlüklü, kibar tavırlı, zarif bir İngiliıle baş başa vermiş gördüler. Bu İngiliz Şeyh Hacı Mehmedin ta kendisi idi! Hiç kimse İstanbulun göbe- ginde yapılan bu mülâkattan ve bu otelde müstear bir isimle misa- fir bulunan bu sabık Şeyh Hacı Mehmet ve binbaşı Consondan şüphe — etmeği aklına — bile getirmedi. Bir müddet sonra bu misafir Londraya müteveccihen yola çı- SAA n Ö a karken Kibside Yemene dönl- yordu. Kibst bermutat Mısırda bir müddet kaldıktan sonra Yemene yardı. Artık bir mebustu, her yere serbestçe girip çıkmak, vali- yi istediği zaman görmek elinde idi. Fakat vali bu adamdan şüp- heleniyordu. Çünkü şüphesini tak- viye edecek deliller buluyordu. Bir tarafta İdris ayaklanmıştı. ldrisin İtalyanlarla elele vere- rek isyan ettiğini bilmiyen de yoktu. İdris zaten çocukken İtal- yanların elinde büyümüştü. O daha El'ezherde talebe iken A- sirdeki babası ölünce yerine ge- çeceğini bilen İtalyanların nazarı dikkatini celbetmişti, İyi ama İdrisin İtalyanlarla ir- tibatına manvi olmak da lâzım değil midir ? İşte —Yemen valisinin derdi budur. Bütün dikkatini bu yola sarfetmektedir. Kibsi çok asabi, hırçın, sinirli, huysuz olmuştu. Arada bir meb'us- luğunu unutur gibi de oluyordu. Bir gün Yemen valisi verdiği bir emirle Kibsi'nin amca zade- sini birdenbire yakalattı ve karşı- sına çıkarttı. Derhal bu adamın lÜstü arandı, elbisesi, çamaşırları, papuçları, başı, evi her taraf arandı, hiçbir şey bulunamadı. Vali kendi elile herifin başından sarığını aldı, silkeledi ve sarığın arasından — kâğıtlar, mektuplar döklüldü. Bu mektuplar açıldı, okundu. Bunlar Musanva'daki İtalyan gizli — teşkilât Bbürosundan gelip Seyit İdrisi'ye gidecek mahrem ve ekserisi şifreli mektuplardı. Bu şifre daha evvel ele geçi- rildiği için bu mektupların hepsi mükemmelen okundu. İtalyanlar Idrisi'ye yeni para vadediyorlar, yeni işler istiyorlardı. Ahmet Kibsi etekleri tutuşarak valiye — geldi, — amcazadesinin masumiyetini iddia etti. O vakit ona bu mektuplardan biri uzatıldı, orada kendisinden de bahsedili- yor, onun da taltif edilmekte olduğu yazılıyordu. Kibsi tali ve tesadüfe lânetler ederek tekrar Mısıra kaçtı. Mısırda — Kibsiyi Semiramis palasta yine şeyh Hacı Mehmetle beraber görürüz. Artık adamakıllı bir faaliyet merkezi oclan Kahi- rede bir yandan İtalyanlar, bir taraftan İngilizler çalışmaktadırlar. Kibsiden pek mahrem bir şe- kilde, binbir itina ile İmam Yah- yaya gelen mektuplar hep Arap ittihadından bahsederken, günün birinde bir başka nağme başladı: Hıdiv Abbas Hilmi Paşanın hilâfeti meselesi. Yemen valisi İmam Yahyanın hu husustaki fikrini bildiği için bu mektupları İmam Yahyaya vermekte bir mahzur görmezdi. Fakat İmam Yahya bunlara sert cevaplar vermekte de gecikmezdi. İngilizler o sırada bu hulâfet işi ile çok uğraştılar. Nihayet Babıali de telâşa düştü ve Talât Paşa günlerle — biribiri —ardı — sıra bu hususta Yemen — vilâyetile muhabere ederek mutmain olun- caya kadar bu İşin peşini bırak- madı, Kibsi bir gün bütün içine karıştığı bu işleri itiraf ederek, ihayet: — Ah, o Şeyh Hacı Mehmet 10-3-934 yok mu? Bu adam tafn on sene bilâfasıla peşimi bırakmamış, beni elinde bir Oyuncak gibi oynat- mıştır. Lânet olsun bu Mister Consona, - diyerek işin içyüzünü açıkça haykırmaktan kendini ala- mamıştı. Londradan yola çıkan bir Entellijens Servis adının senelerle yorulmadan, üşenmeden Yemen çöllerinde, Mısırda, Istanbulda her yere, hattâ Meclisimebusana ka- dar burnunu sokarak bir iş pe- şinde nasıl koştuğunu bundan iyi gösteren ne vardır? Bilhassa dikkat etmek lâzım- dır ki, bu, bu gibi bir çokları arasından alınmış yalnız bir küçük nümunedir. Arabistandan bahset- tiğimiz için başkalarını zikretme- dik, Yoksa Suriye, Irak ve Flistine de ve daha bir çok başka yerlerde işleyen bu teşkilâtın icraatı anlat- | makla bitmez. Ihracatı İtalyan ihracat ofisi tarafından bu — memleketin findık — ihracatına dair dikkate değer bir tetkik neşre- dilmiştir. Bu tetkikten alınan neticeye göre İtalyanın — fındık ihracatı geçen 1933 senesinde çok az olmuş ve bir sene evvelki mik- tarın yarısına bile varamamıştır. Gerçi fındık rekoltelerinin bir sene bereketli bir sene az olması ta- büdir. Fakat geçen seneki azlık bu tabit nisbetin çok aşağısında bulunuyor. İtalyan ihracat ofisi bu mem- leketin son — üç sene zarfındaki ihracatını şöyle gösteriyor: |Kental olarak| ; Sene b Kabuklu ee p e 1931 15,847 132,483 1932 18,090 213,801 1933 10124 89,709 Yukarıdaki rakamların tetkiki bu noktayı kâfi derecede tenvir etmektedir. İstatistikte görüldüğü üzere İtalya — findık ihracatının büyük kısmı, Türk fındık ihracatı vaziyetinin aksine olarak, kabuklu fındıktır. Bu münasebetle İtalya fındıkları dış pazarlarda fındıkla- rımıza büyük bir rakip olabil- mekten uzaktır. İtalyanın en büyük müşterisi merkezi Avruna memle- ketleri ve bilhassa Almanyadır. Bu seneki İtalya fındık rekol- tesi vasati olarak tahmin edil- mektedir. * Amerika birleşik hükümetleri Amerikada | Pparlamentosunda tütünden alınmak- ta olan verginin yüzde kırk dere- tütün vergisi cesinde indirilmesi Bu İlâyihaya göre yapılacak tenzilâttan — kullanıcılar - istifade etmek şartile sigara rüsumundan tenzilât yapılacaktır. Bu sayede sigara satışında yüzde kırk elli derecesinde bir fazlalık meydana geleceği ve böy- lelikle " sigara sanayiinin hakkında bir | kanun lâyihası tetkik edilmektledir. | Havdarpaşa garında dostum | Suphiye rasgeldim : — Ne o Suphi.. Seyahate mi çıkıyorsun ? — Hayır, sevgilim Eskişehre gidiyor da onu teşyie geldim.. Ya sen ? — Benim de sevgilim Konya- ya gidiyor, ben de onu teşyie geldim ! Yalan söylemiştim. Konyaya giden sevgilimi değil, Ankaraya giden eski bir mektep arkadaşımı teşyie gelmiştim. Tren hazırdı. Arkadaşımı bir kompartımana yerleştirdim. Arka- daşımla ayni kompartımanda, bir genç kız ve bir yaşlı kadın da vardı. Yaşlı kadın herhalde genç kızın annesi değil, büyük annesidi. Çünkü Aaralarında ferah - ferah elliden fazla yaş farkı göze çar- piyordu. Buruşuk yüzlü — ihtiyar kadından bahsedecek — değilim! Fakat torunundan bahsetmezsem | içim rahat etmiyecek.. beyaz bir ten, bembeyaz bir yüz, sarı bukle bukle saçlar, ve sarı saçların göl- gesine sığınmış iki tane İri yeşil göz.. hani öyle yeşil göz ki insa- nın gözüne baktığı zaman gön- lüne doğru iniyor. Arkadaşımla konuşurken hep ona bakıyordum. O da bana bakmıyor değildi ya! * Birinci çan çalmıştı. İstasyon kucaklaşanlar, son veda sözlerini Açık Teşekkür Çok — sevgili kardeşim — biricik Rızanın ölümile çırpınan kalplörimizi taziyeye koşan mensup olduğu iş ailesinin, başta saygı değer müdürlerl Yusuf Ziya Beyefendi olduğu halde kiymetli — arkadaşlarına; — kendisini uzun müddet yüksek bir hazakatle yeditedavisinde bulunduran muhterem | doktorumuz İhsan Rıfat Beyefendiye, hastahanede — bulunduğu — müddetçe yüksek bir gefkat gösteron hemşirelere Makbule ve Emine Hanımlara, bu el H günümdü bana huzurlarile mel | ve tesliyet bahşeden sevgili arkadaş | harıma ayrı ayrı edayıteşekküre elemim mâni olduğundan kendilerine saygı ve ebedi minnettarlığımın iblâğına gazetenizi tavsit ederim efendim, Son Poata tortip hoyetinden Ahmet Şükrü gerree eee seresecesE KeReRLA AAA SA AA e SA Tere aA seseR LA ArER J | Kşdği mektııı;.luı - ıl'.'ı];:uı.ı;.dvı tah vilât - Cari hesaplar İi Kasa icarı va biloıı:mm banka muamelâtı : SELÂNİK BANKASI Tenis tarihi 1888 Sermayesi 30.000.000 frank | İdare merkezi ISTANBUL Türkiyedeki şubeleri: Tatanbul, Galata, İzmir, Adana, Sarısun, Mersin. Yunanistandaki şubeleri: Selânik, Kavala, Atina, Pire. dan kurtulması ve hazinenin fazla varidat alması imkânlarının temin olunacağı tahmin edilmektedir. * Sofyadan bildiriliyor: Bulga- .| ristanda 150 mil- yon levalık (takri- ben 2,250,000 türk lirası) bir dahbilt istikraz tertip olunmuştur. Tahvilâtın kayda çı- karıldığı ilk gün zarfında derhal 114,160,000 Tevalık kısım — alıcı bulmuştur. Maliye nazırı M. To- dorov bu münasebetle gazeteci- lere beyanatta bulunarak halkın Yazan: BERHURDAR OL | İsmet — Hulüsi —— EVLÂDIM biribirlerine söyliyenler, acele İle trene koşanlarla dolu idi. Pence- reden baktım, Suphi sevgilisinden ayrılıyordu. — İkisinin de gözleri nemli idi. Sevgilisini yan gözle te- peden tırnağa kadar süzdüm. Hiç te fena değildi. Müşkülpe- sent bir kimse belki güzelce diyebilirdi. Fakat — müşkülpesent olmıyanlar için fevkalâde güzeldi. Son kampana da çalmı Trenden — İnecektim. Suphi - il gözgöze geldik. Mahçap olmak | hiç işime gelmezdi. Biraz evvel ona söylediğim : — Sevgillmi teşyle geldim. Sözünü hatirladım. Beynimd bir anda dahiyane bir fikir doğdu; arkadaşıma : Ş — Güle güle git! Demeyi bir yana bıraktım. Kompartimandaki genç kıza doğru yürüdüm. — Sevgilisinden — ayrılan bir âşık tavrı aldım. Eğildim, elini elimle tuttum. Büyük bir sevgi ile bu elin üzerine bir veda öpücüğü kondurdum: Dışardan bir kahkaha koptu: Suphi — katılırcasına — gülüyordu. Bidenbire ne olduğunu anlaya- mamıştım, genç kızın yüzüne bakmak istedim: — Berhurdar ol evladım! İhtiyar kadının elini öpmüş: tüm. Meğer ben dışarıya bakar- torunla büyük anne kompartı" mandaki yerlerini - değiştirmişler, ben bunun farkına varamamışım! Bir Memur Bayıldı Dün hararet derecesi en fazla 32 olarak kaydedilmiştir. Beşinci İcra memurlarından Nazmi Bey, dün sıcağın tesirile vazife başınd bayılmış, tedavi altına alınmıştır. Yeni Bir Erolnci Küçükpazarda Hamal Mehmedia evinde yapılan aramada 175 paket SEİRİNEN. VAPURCULUK TÜRK ANONİM ŞİRKETİ İstanbul Acentalığı Liman Hn.Homm . Mersin Yolu SADIKZADE";2”| Ağustos Pazar günü saat 10 da Sirkeci rıhtımından kalkacak. Gidişte Ça- P nakkale, İzmir, Küllük, Bodrum, Rodos, Marmaris, Dalyan, Fethiye, Kalkan, Kaş, Finike, Antalya, Alan- ya, Mersine gidecek. Dönüşte: ayni iskelelerle beraber Taşucu, Anamur, Kuşadası ve Gelibolu'ya uğraya- caktır. Trabzon Yolu TAR ı vapuru 12 Ağustos Pazar günü saat 20 de Galata rıhtımından — kalkacak. — Gidişte: Zonguldak, İnebolu, Ayancık, Sam- sun, Üıyı, Ordu, Gireson, Tirebotu, Görele, Trabzon ve Rizaye. Dönüşte bunlara ilâveten, Of ve Sürmeneye uğrayacaktır. o dahili istikraza gösterdiği alâkay! hükümetin doğurduğu itimada bif delil olduğunu söylemiş ve | milyondan fazla istikraz alı arzusunu gösterip te kayda işti” rak edenler bulunursa bunlari? arzularının 150 milyonun mütemü” siben taksimi suretile isaf olunâ” cağımı ilâve etmiştir. İ