Size eni k Büyü Harbin Yıldönümünde Eevvelki gün, dünya tarihinde en kanlı bir günün yıl dönümü idi. Bü- yük harp 20 sena evvel, 2 Ağustos 1914 te başlamıştı. İrili ufaklı bir yı- Kin devlet tam dört uzun sene bi” ribirile boğazlaştılar, Hudutlar karıştı, hayat şartları altüst oldu ve harp her geye rağmen dört uzun sene, P tâ umum! mütareke yapıldığı bilânço, tarihin © güne kadar hiç kaydetmâdiği korkunç bir yekündü. Milyonlarca insan barp cephelerinde parçalanmış, sayısı yüz binleri aşan kadın ve çocuk açlığın, harbin sâ- vurduğu yoksulluğun, sefaletin pem- şesinde can vermiş, milyarlar yüz- lârce defa aşan paralar, insan ka hından daha kızl bir manzara İle yokluğa ve hiçliğe doğru akıp gitmiş. Fakat daha feci olan da şudur ki, gözümüzün önündeki bu ıstıraplı misale rağmen yirmi sene evvel patlayan ilk bombanın ortalığı allak bullak eden gürültüsü kulaklarımızı #'an tırmalamasına rağmen, insanlar hâlâ akılllanmamışa benziyor. Zuman Yaman harp lâkırdıları ediliyor, harp sebebi olabilecek ihtilâflar bir törlü halledilemiyor. Ve “aklı selim, her gün bir az daha fire veriyor. beşeriyeti yeni bir maceraya lemek tarihi cinayetlerin en ağın olacaktır. Yeni bir harp mes'uliyetini kabul edecek (o babayiğitler acaba bunu düşünüyorlar mı? Galiba: — Hayır — » Lehistan'da Sağlam Para Ve Sağlam Bir Ordu Siyaseti Varşova, 3 (A.A) — Başvekil M. Korlovaki hükümet blokunun Içtiman- da Lehistanım iktisat programımı an latarak demiştir ki: « — Bu proğram şu esasa İstinat etmektedir. Buhrandan evvelki gart- ların avdetine ihtimal olmadığından yeni şartlara uymak lâzımdır. Halki geçindirmek İçinde yegâne çare dahili kapitalleştirmedir. Bundan dos layıdır ki Lehistanın esaslı ve şaşmaz siyaseti sağlam para ve mötevazin bütçe teminidir. onash bir Prensip te memleketin müdafaasımı temin edebilecek bir ordunun idame» aldis. ,, Başvekil döviz ticaretinin serbest “SON POSTA Avusturya Hâdiseleri mmm mlm Mesuliyet Almanyaya mı Aittir? Londra, 3 (A.A) — Romadan haberlere göre Avusturya ve re hükümetleri, Viyana hükümeti- nin son suikastlerde Almanyanın suş ortaklığını tesbit eden dosyasını, büyük devletler Berlin hükümeti nez» dinde müdi bulunmak istedik» leri takdirde, esas olarak telâkki etmektedirler. Bu hususta İngilterenin vaziyeti, Avam kamarasında hariciye narin Sir Con Simonun tarif ettiği şekilde kalmakta devam ediyor. İngiltere bühümeti bu yolda bir teşebbüse girişmeye hâzırlanmakta değildir. Ve böyle birşey düşünmemektedir. Bir İdam Kararı Viyana, 3 (A.A) — Hücum kıtası relsi Edvar Honi bulunduğu için idama mahküm edil. tir, Cümhar reisi o affetmediği takdirdâ asılacaktır. Yeni Tevkifler Viyana, 3 ( Havas) — Liniz'den bildirildiğine göre dün yeni bir Al mansekuriyesi daha tevkif edilmiştir. Bu kuriyetin üzerinde, bundan evvel tevkif edilmiş 'olan kuriyenin Üzerin- de bulunan talimatı ikmal eden bir takım tajlmat bulunmuştur. Bu tali- mat, bilhassa -Linizda bir takım harakât yapılmasını istihdaf ediyordu. Orada umum! mebani Naziler tara- fından işgal edilerek ve bu esnada asiler, orduyu varuşlarda tutacak İdi. Kuriye tevkif &dilir edilmez Lintzin bütün meşru kuvvetleri meseleden haberdar edilmiş ve mütekayyız bu- lunmağa davet olunmuştur. Birçak kimseler, tevkif edilmiştir. Her tarafta sükünet büküm sürmek- tedir. Fon Papen Meselesi Viyana, 3 (A. A.) — Kilise erkâ- sının Fon Papenin Viyana elçiliğine tayini meselesinde bazi Mirazlarda bulundukları haber veriliyor. Prens Kaya Bükreş, 3 (AA) — Kıral Japon Prensi ( Kaya'ya Leopoit Rişanının Uzak Şark'ta Yine Kargaşalıklar Oluyor Komünistler Harekete Geçti, Sovyet « Memurları Da Tevkif Edildi Çin milli ordusundan bir görünüş Tokyo, (A.A.) — Fuşovdan 12 mil uzaktâ olan Falsbayı işgal etmiş bulunan dahili komünist kuvvetlerine karşı bir cebir hareketi olmak üzere Fuşova ecnebi harp gemileri gelmiştir. Çin kükümeti tarafından gönderi- len kıtaat Fuğova gelmiştir. Bir Japon barp gemisi de bugün gelmiştir. Tokyo,3 ( A.A ) — 5000 komünist Fuşov üzerine yürümektedir. Maksat- ları aylardan beri Nankin ve Kanton kıbatının o cenubi “ Kinagsi , deki muhasara ederek zaptedemedikleri bir komünist kalesine tuz ve pirinç gön- derilmemesi için Nankiu hükümetinin koyduğu ambargoyu , kirmaktır. ola su Bugün öğleden F İngiliz muhrlibi deldi bel Tevkif edilen Sovyet Memurları sz ann ii Kabarovak- demiryolları e 70“ Sovyet memuru ve ameleşi- nin tevkifinede hazırlanılmaktadır. Bu sebebi © meçhuldür. Ancak, bu tevkifatın Çin şark demir yollarının wuamelerini bozmak için tertip edilmiş olan umumi plâna dahil bulunduğu zannedilmektedir. Amerika'da Müthiş Bir Kasırga İnsanlar Öldü, Her Taraf Karanlıkta Kaldı Detroit ( Amerika'da) 3 — Şid- detli bir rüzgârla karışık bir fırtına, dün akşam Mişiganın şarkında 12 kadar şehri karanlıklar içinde bırak- mıştır. Fırtına, Flint, Den, Detroite kadar ağaçları, evleri devirerek, mü- nakalâtı keserek her tarafı berbat tir. SN lebte 10 yaralı, hastanede cep elektriklerinin ziyaları altında tedavi altına alınmıştır. Üç kişi ölmüştür. birakılacağım bildirmiştir. Birinci rütbesini vermiştir. i - tun hemşire. Müdür beyle şimdi hili va edebi tefrika 7 Sinirli titrek bir elle böyle yazmış ve o küçük kırmızı kaplı defterim üzerine kapanıp, galiba birçok ta ağlamıştım. al, e yfada tuhaf bir buru- bi Yy wlanarak silin miş bir hal var, Gözlerimi yumup ben şimdi de şu tahta masanın başında, kollarım iki yana düşük, yine alnimı o yaprağa dayıyorum, Ve düşünüyorum. Nisanın son günlerinde bir sabahtı. Gecedenberi âteşi biraz yükselmiş, boğazı ağrıyan küçük bir hastamın verdiği meraklı sa- bırsızlıkla doktorun vizlta saatini bekliyordum. O, dokuza doğru gelir, has talarını birer birer muayene eder, | Öğle yemeğini mektepte yedikten | sonra, evine dönerdi. Sekiz yaş- larında bir oğlu, zelliğini duyduğum genç bir de arısı varda, Pencereden büylük kâpiyı göz- Yor, ara sıra da dönüp boğazı Mebrure Sami ÇÖL GİBİ müdireden gü- | LE 4-3 -934 ağrıyan Saniye Ahmede bakıyor- dum. Çirkin, zayıf, kara kuru bir yavrucaktı. Yüzüne baktığımı gördükçe gülümsüyor, yutkunuyor, boğazımı eneyor * 4 b Galiba hafifliyor sezi Geçiyor mu ( acaba? Diy: Nihayet doktor gözüktü. Yanında iki üç defa hastaneye, babasına geldiği için tanıdığım küçük oğlu Orhan vardı. Hemen aşağı indim. karşıladım. Çocuk ber halde çok ağlamıştı, Gözlerinden artık yaş gelmiyodu amma, yine de İçini çeke çeke hıçkırır gibi sarsılıyor, kafası yerde, elini babasına ver” miş, yürüyordu. Yetimlerin (o doktor babası, beni görünce çocuğu omuzundan tuttu: ç — Orhan bir kaç gün bize misafir olacak. Leyli mektepler den birine yerleşinciye kadar. Benim odaya bir karyola kurdur- Onları . konuşuyorum. . Ben de birkaç zaman geceleri mektepte kalaca- ğım... çocukla beraber! Dedi. Bu sözler Orhanın gözyaşla- rını yeniden akıtmıya başladı. Kendini tutmaya çalıştığı halde lesiye ağlıyordu. 1 yn iğ Anneciğiml,, Diye diye ağlıyordu. ” Doktor alışık olmadığım haşin bir sesle: — Ne ağlıyorsun utanmıyor 2 Yukarısı kız çocuğu dola. Koca oğlan ağlar mı imiş hiç böyle? Sana göülsünler de di. Ür an linde değildik. Kendini tutmaya gayret ettikçe hıçkırıklar göğsünü şişirerek, nı sarsa sarsa büsbütün du. Babasınnda bir ai Onun da içi ağlıyor. du, bunu hissettim. —Siz çıkın ya zi ve iririm, im. Biraz gey an kalmamış olan boş uyuz koğuşunda, beyaz örtülü yataklardan birine oturmuş, koca- man Orhan kucağıma almış, yaşını dindirmeye, yüreciğinden derdini almaya çalışıyordum. İçini çeke çeke arilatıyordu. Geceleyin evlerinde bir kavga Zararlar bir milyon tahmin edil mektedir. Ruzgâr bir vapuru karaya sürük- lemiş, vapur karaya oturmuştur. Grev Hareketlerinden Şikago, 3 (A.A) — Hayvan üzd- rinde munmele yapanlar, grevcilere meydan okuyurak, bu günden itibaren işlerine © başlıyacaklarını o bildirmiş- lerdir. olmuştu. Orhanı annesile babasi- pın sesleri uyandırmıştı. Ondan ötesi, ondan ötesini bıçkırıktan boğula boğula zoruna söyleyebiliyordu. Annesi gitmişti, Başını alıp gitmişti. Doktor gitseydi muhakkak ki o, bu kodar ağlamıyacaktı. Bunu derhal hissetmiştim. Adeta onun da takma bacak'ı, gamlı yüzlü, babaya garezi vardı. Hastanem- deki yetimlerin okadar çok sev- diği bu iyi yürekli doktor babaya annesinden aldığı tesirlerle adeta o da dargındı, öfkeliydi. — Annen nerede şimdi? su- alime : — Anneanneme gitti. Babamı İstemiyoruz biz, bana annem yeni baba alacak, dedi. — Yeni baba mı? Sen biliyor musun bu yeni babayı? diye sordum. — Biliyorum ya, büyük day min oğlu o.. Bana neler getiriyor, dedi. Çok rastlanılan basit bir aile faciası idi. Görünürde basitti amma, bir ev devriliyor, bir ev- lât diri diri öksüz oluyor, harpte bacağını bırakan dertli bir aske- rin yüreği kamyor, görünüşe aldanmış kafasız bir zavallı kadın Annesiz Kalan Iki Yavru! “ Akşam Üzeri evime döndü ğüm zaman kapım açılmadı, ku- lak verdim, içerden bir çocuk feryadı geliyordu. Duvarı atir yarak bahçeye indim, oradan mutfak kapısını zorlayarak içeri girdim. Feryat alt katta, imutat yüklendi- o kırıldı ve gözüme seccade üzerinde yuvar- lanan iki yavru ilişti, benim yav- rularım, biri 2, öbürü Üç buçuk yaşında, anneleri masanın Üzerinde: Bir daha dönmemek Üze- re evi bıraktığın anlatan bir kâğıt bırakarak, kapıyı üzerlerine kilitledikten © sonra savuşup gitmiş. Bir dakika ben de onların yanına Diz çöktüm. Ben de onlar gibi ağladım.,, Bu satırları bir İç acısı olarak bir okuyucumun mektubundan al dım. Ben yavrusunu bırakıp giden bir kadın için hiç bir mazeret kabul etmem. Bununla beraber kendi kendime: — Peki, fakat neden gitmiş sualini sormaktan da nefsimi menedemiyorum . Mektubunda bu hususa dair tek bir kelime bile mevcut değildir. Ümit ede- rim ki okuyucm beni bu hu. susta tenvir edecek, yardımımı sonra İsteyecektir.,, * Aydında B. B. Beyw Bence (vilâyetlerde doğmuş, ' vilâyetlerde büyümüş bir erkek kendi muhitine mensup bir kızla evlenmelidir. İstanbulluyu şüphe yok severim, takdir ederim. Fa- kat Aydınlının, İzmirlinin, alelitlâk bütün taşralının her şeyine rağ- men sarsılmaz ahlâk sahibi bir ev kadını olduğunu çok yakından bilirim. Tereddüt etmeyiniz. Ço- cuklarınızın annesi olacak kadın, oturduğunuz şehrin İçindedir. HANIMTEYZE ra da sonradan acısını çekeceği bir yola sapıyordu. Belki yaptığı sevgi ve sevik mek uğruna idi. Kocasını artık beğenmez ok muştu. Karşısına daha genç, daha ateşli, daha güzel söylemesini, daha güzel gösteriş yapmasını bilen bir İnsan çıkmıştı. Aile direğini kırmağa, baltalamıya gi- ren bu üçüncünün bisleri hattâ belki temiz bile olabilirdi. Belki sahiden seviyordu. Belki kadında ona ölesiye bağlı idi. Amma bütün bunlardan üstün bir gey vardı. Sevgilerin en büyüğü en Gaiymiyeni, sarsılmıyanı vardı! Anne Çocuğunun aşkını unutuyordu. Orhan oldukça, ondan ayrı bırakıldıkça, nasıl osla bir gün, bu sevgilerin en büyüğü olan “asıl aşkın,, önünde eğlenileceğini unutuyordu. Bunu şimdi değil, sonra anlıya- caktı. Şimdi, öfkesi vardı. Kanını, sütünü verdiği çocuğun babasın- dan, tiksiniyordu. Onun ber şeyini kötü hele tahta bacaklı alil vü- cudunun her şeyini çirkin bulu- yordu. Analığını unutup kaçtığı için hele bu kaçışın asıl sebeplerini de bilen, bisseden'eski asker ona çocuğunu gösteriniyecekti. ( Arkası var)