Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
ee — L AAA Ç 4 Siyaset Âlemi Orta Avrupada Fuzulit Bir * | Sampiyonluk Avusturya hâdiseleri patlak ve- rir vermez, şimalde Avusturya hudu- duna derhal elli bin kişilik bir askeri kuvvet yığan İtalya, bü hareketile sulhun muhafazasına hizmet ettiğini 'öymyor. Romada çıkan bir gazete bu ha- Peketl gu vecize ile ifad& ediyorı “Sulhu — kurtarmak — için — ordulara ». marş! - emrini vermek İâzımdır!,, Bu feryadı işitince insan, sulhun boğazlanmakta olduğunu samıyor ve VÜcudünü korku ürpermeleri taplıyor. Halbuk! sulh, henüz sinesine bançer taplanmış bir sevgili vaziyetinde de- Kildir. Ve ortada sadece bir menfaat Meselesi vardır. Avusturya (İl6 birleşmek Olarak cenupta Akdeniz kıyılarına İnmek isteyen Almanyanın bu niyeti, İtalyayı kâbuslar içinde kıvrandırıyor. İşte bu kâbustan sıyrılmak isteyen İtalya, sulhü kurtarmak gayretkeşliği İle silâhşorlarına - marş! - kumandası Vörmek suretil6 siyasi, fakat barıt kokulu bir vecize icat ediyor. İki devletin birleşmesi nmihayet — dahili Siyasetlerini alâkadar eder bir meses« İedir. Başka devletlerin bu İşe karış- Maları, imanzlarından gşüpheleri ol- duğunu anlatmaz mı? Şu halde, İtalyamın —Almanyayı Âvusturya işlerine müdahale eder Vaziyette göstermek istemesi, bizzat kandisinin Avusturya işlerine müda- hale ettiği zehabını uyandırmaz mı ? * -Himalaya Dağına Çıkanlar - Telsizleri İşleseydi Ölmiyeceklermiş İ Bomloy, 3i ( A. A.) — Himalaya dağına çıkan Alman heyeti, 7 Tem- Muzda heva gşartları hakkında verilen Malâmatı radyo e alabilmiş olsaydı, uğradığı — facladan — kurtulabilirdi. =u rasat merkezi, 7 Temmuz tari- hinde, Manga Probat cihötinde şid- 6tli rüzgârlâr olacağı ve kar yağa- ı hakkında heyete malümat — ver- PMök üzere neşriyat yaptığını - bildir- dir. Heyetin radyo ahizesinin Temmuz tarihindenberi işlemediği Zaanedilmektedir. b - Bir Havacılık Rekoru Berlin, 31 (A. A.) — Londra-Ber- İin posta seferini yapan bir Alman fayyaresi bin kilometre olan bu me- Rafeyi 2 anat 57 dakikada almıştır. neticesi Üü Grevci l Amerikan * # o Gemicileri San Fransisko, 31 ( AÂ )— Tif:ı- reti bahriye gemicileri tekrar işlerine başlamadan evvel nihat bir hareket apmışlardır. ; Pl.(lOÜ gemlci, şimdiye kadar yeni bir işe #girmeden evvel, göstermek mecburiyetinde oldukları hüsnü hiz- met vesikalarını yığın yapârak muaze zam bir ateş yakmışlardır. Gemiciler, beynelmilel birlik reisi” de dahil olduğu halde, ateşin etrafıne da dansetmeye başlamışlardır. Rels bayılmak derecesine gelinceye kı.dıl' dansetmiş v& bunuhla beraber, diğer grevcilerin de - işe başlamak kararıi vermelerine kadar ateşi devam ettir« ' mek G&mrini vermiştir. Bugün bazı gruplar, işe başlıya- caklardır. Diğer grupların m rinin halledilmesi lâzımdır. Boyacılar Da ı’l Bıraktılar Nevyork, 31 (A-A.) — lw bo- yacı ve dekoratör, İş saatlerinin art- tırilması ve ücretlerin — indirilmesi tekliflerini protesto İçin grev yap- mışlardır. Hindenburg | Rahatsız | Fakat Haberler Biribirini Pek Tutmuyor f Londra, 31 (A. A.) — Röyter A- Mareşal Hindenburg'un aıhhi vaziye- | tinin — ciddi —endişeler uyandırdığı resmen bildirilmektedir. Berlin, 31 (A. A.) — Havas ajan- b olduğu — malümata — ' nazaran Hindenburg'un ağır surette gnn elde — etmiş hasta olduğu haberi doğru değildir. Japonya Ve Silâhların Tahdidi ' Tekyo, 31 (A.LA.) — M. Okada, Röybter — ajansının bir. muhabirine beyanatta bulunarak demiştir ki: “... Deniz silâhlarının tahdidi çak şayanı arzudur. Fakat buna en kuv- vetli bahriyeye malik devletler baş- ılmeıvı W£. Okada, cezri ve ani tahdidata intizar edilmesi icap ettiğini, söyle- | miş, 1935 deniz konferansının aka- mete — uğrıyacağıma hıı-ıl_ığı_, bilâkis, konferansın muvaffakiyetle netlceleneceğini söylemiştir. | İngiliz Havacılığı Tayyare Kuvvetlerinin Arttırılması B — Esası Hükmen De Kabul Edildi İngilizler tarafından Londramn müdalaası için yapılan sön tayyare manev- | ralarına 90 müdafaa, 120 tanesi de mütecaviz - bombardıman tayyaresi iştirak etti Aymoma, gayet kuyvetli hava topları da mütecavizlere karşı harakete geçti. Bu amanevralar için yüzbinlerce lira masraf yapılmasına rağmaen — havanın birdenbire bozması yüzünden müdafan tayyareleri bir iş göremediler ve manevrâ müphem bir netice ile kaldı. Şimdi, Tİngilizler, bu tecrübeyi muvafık görmemiş olacaklar ki tayyare küvvetlerini artırırken pilot miktarını (1300) & çıkarmakta- dırlar, Kesim, tecavüze memur bir bombardıman tayyaresini Londra üstünde uçerken gösteriyor. Londra, 31 (AAJ — Âvam ka- maramı, kabinenin hava silâhlarının arttırdlması — hakkaındaki programıni kabul etmiştir. Başvekil muavini M. Baldvin, muhalif işçi fırkası tarafın- dan werllen takrire cevap vermiş, beynelmilel işlerle silâhları bırakma Almanyanın Cenevrede bulunma- yaşı ve tekrar avdeti ihtimalinin pek az olması, Avrupanın muhtelif yerle- NM. Baldvin diğer devletlerin hava kuvvetlerinden bahzederken Almanya üzerinde bilhassa durmuş ve demiş- tir kdı * “Hitler rejimi, hava meselesine teahhütlere girmeden mevcut teah- hütlerini yapabilecek variyette alma- hdır. beri, hudutların kalktığım bilmiyar değiliz. İngilterenin müdafaasını dü- şündüğümüz zaman artık Dovr sahil- lerini değil, fakat Ren nehrini düşü- nüyoruz. Bugünkü hududumuz, orada bulunuyor. : Düşünülen beş senelik plân, tay- yarelerimizin sayısını ( 1504 ) & çıka« racaktır. Halbuki bugün mevcudumuz Bdi tür., Bundan #sonra M. Baldvin, sivil halkın muhafazasını temin İçin alına- cak yeni tedbirlerden bahsetmiştir. Müzakereler esnasında M. Çurçill, Almanyanın — muahedeler ahkâmını bozarak bir askeri havacılık tezla #ttiğini ve gittikçe İnkişaf ettirdiğini ğT v Kat r. İşçi muhalefetinin, #llâhlanma po- Hitikasını “ tekrar silâhlanma ,, olarak tavsif eden takriri ( 60 ) reye karşı ( 4d0d ) rey ile reddedilmiştir. Fransız - AÂlman Ticaret' Nukavelesi Berlin, 31 (A. A.) — 'Gazeteler, Fransız - Alman yeni ticaret muka- welesinden — bahsederek — ilerde iki devlet arasındaki ticari münasebet- lerin daha dürzgün gideceğini, mem- muniyetle yazıyorlar. Fıtraten Çekingen Yara-” tılmış Gençler ! O, M. H. harflerile imza atan bir okuyucumun bana gönderdiği mektubunda: “abelki ölünceye kadar geçmiyecek bir hastalığa müpte- lâyım,, cümlesile söze başladığını görünce — birdenbire — korktum. Fakat müteakip satırlarından an- ladım ki bu derdi, çocukluğunda başlayıp 22 yaşına kadar bir türlü geçmeyen mahcubiyeti, cür'- etsizliğidir. Hakikaten belki siz de görmüşünüzdür. Değil genç, hattâ yaşlı, hattâ ihtiyar bazı adamlar vardiır. ki, bir kadın yanında cüretkâr olmak — şöyle dursun, yüzlerine bakılınca kıp- kirmızı kesilirler. Bu, bir hasta- lhikdır ki, şifa bulmaz, demeyelim, şifa bulması büyük irade kuvve- tinin bulunmasına bağlı, çok güçtür. Tavsiyem küstah denile- cek kadar cür'etkâr bazı arka- daşların yanında staj yapmalktır, geçmez belkl eksilir. i * J. F. Hanıma: İsabet —etmişiniz. Bir genç kızın evlenmeden evvel yazdığı mektup, — evlenmesinden — sonra kavuşacağı saadete peşinen veril- miş idam hükmü olabilir. Brakınız merakta kalsem, Tesadüfen karşı- laşırsanız düşüncenizi şifahen söy- lersiniz. öf Ankarada Kemal Beyet Gözden İrak olan gönülden de irak olur, derler. Hatırıma gelen mek isterseniz iadeli bir mektup yazımz. İlmühaberde gelecek im- xa bir fikir verir. * All Beyle arkadaşına: : " duş yapınız, sinirden kurtulursu- nız ve bir sinir doktoruna mua- yene olunuz. HANIMTEYZE — 68 ç Ö İ | — Vizite saatinde, elinde müdire Azizin birkaç satırı ile gelmişti. Doktorun eski ahpabı olacaktı. Âdeta seviniyordu. — Nesi var? Diye sorduğum vakit, öksüzlerin hekim babası tevap vermeden, gayet tabil ve kayıtsız, belldi de anlamadan yü- zünü bana kaldırdı : artık, adını, dedi, gülümsedi. Mem- nundu. Sanki dersini bilmiş gibi kurumlanıyordu. Tahrilli çakır gözleri, simsiyah da saçları vardı. Doktor bu kalın örgülere eğildi baktı : — Eyvah.. nasıl temizlenecek bu... Dünya kadar da saçı var. Darüleytamın biti tükenmiyecek Vesselâm. Kesmeli bunları kökün- den, dedi. Seherin yüzü kazarmıştı. Yere bakıyordu. Yanma gittim. — Bir şey değil doktor.. Kes- Meğe lüzum yok. İlâcım buldum artık. İki günde tertemiz olur ©. GİBİ Siz merak etmeyin, dedim. r Pek de kendinin olmayan h' kabahati böylece örtüp ehemmi- yetini azalttığım için, çocuk öyle sevindi ki, elinde olsa, koşup boy- numa sarılacaktı. O günden biribirimize dost bahları sütle, öğleleri hastaneye mahsus ayrı tabelâdan kuvvetli şeylerle — beslenim- ve, — Öksürük ilâcını almıya başladı ve biraz dirildi, canlandı. i öğle — uykularına Muntazam _ yatırılıyordu. İş görürken etra- fiımda dönüyor, bana yardım etmeye kalkışıyor, şükranımı an- latacak bir çare bulamayınca da, küçücük patiska parçalarına, iplik çekip sıçandişi yapıyor, odama bardak altları, komodin örtüsü işliyordu. Düşüp dizini patlatan Seherle ahpaplığımız böyle idi işte. Mek- tep kapısından içerl girer girmez yavrular hastaneye, keğuşlarına ! | gözlü yürüdüm. Topallıya topallıya gi- diyordu : anın Oîk acıyorsa yürüme, alacağımı alır ben buraya getiri- rim dedim, eteğime tutundu, bir du. Yanda aralık gibi bir yeri, bir de eczacının yatıp kalkacağı Ben seheri bir İskemleye ©- tarttum ve İstediğim Şişeleri bu- lup yarasını temizlemiye, tendür- diyotlamıya başladım. O bir elini omuzuma dayamış, hiç sesini ç- karmadan, ağlayıp — bağırmadan bana bakıyordu. Bandaj almağa kalktığım vakit, yandaki odanın k,ı,..mılı, kısacık boylu bir er- MG'*., ne vakittir. bize ba- bilmem. İrkildim, yürüdü: h"îd"gww mu? Dedi. — $Siz misiniz? Geldiniz. de- | mek? Müdire hanım ne sevinmiş- tir! dedim. ll Güldü: — Derhal tanıdınız beni...Gö- rüyor musunuz şu kanburluk ne iyi şey, takdime, —merasime lüzum Kayıtsız, alaylı bir tavırla bunu söylüyordu. Geçirdiği kaza- | dan sonra, tabiat zavallmnın ke- | mükderine vurduğu boyundurukla, ondan blyyüme, uzama kebiliyetini aldığı gibi, yüzünü de çocuk ta- zeliği ve tüysüzlüğü ile barakmıştı. Yukarı — fırlıyan alil — omuzları, | boymunun içeri doğru çöküklüğü olmasa, ilk bakışta kanbur bir İnsan olduğu anlaşılmasa, onu küçük bir çocuk farzetmek güç değildi. Yüzünün üst kısmı hattâ gibi Kâbe taşı renginde, saçları da bir kız çocuğunun yumuşacık kumral saçları gibi dalgalı idi. Üst kısmı diyorum, çünkü kaz yüzünü andıran tüysüz yanakla- rında yer yer küçük yanık izleri ilk işi kamburluğun faydasından bahsetmek olmuştu, Ona tıpkı, dizinin yarasmı sarıp temizle- diğim küçük yetimime bakar gibi acıyarak, ana gözlerile baktım. Arkadan bakıldığı zaman çir- kin ve yaşından çok görünen | bir zavallı sakattı. Yüzünü çevir- ü diği vakit de, insan adeta şaşırı- yordu. Çocuk gibi idi temamen çocuk gibi. — Çok sevindim, iyi oldu. Doktor evine gittiğzi zaman artık korkmıyacağım. Siz varsınız. Yarı doktor sayılırsınız. Ne iyi ettiniz de geldiniz. Müdire hanım merak- — Öyledir, yarı yarıya doktor sayılırım. İyi oldu da — geldim. Mamafih annemin size anlattığı sebepten değil, yakalanmak kor- kusu çıktı da ondan buraya ka- pağı attım. Malümya damgamız üstümüzde, bir kere şüphelendiler mi, tutulmak kolay! dedi. Bir şey sormağa cesaret ede- medim. Sustum ve bandajı bulup Seherin —dizini sardım. Yara soğudukça acımağa — başlamıştı. Dudakları — tiütriyordu. — Müdira Azizin oğlu: — Ne tabansız kızmış bu böyle! Halbuki ben ona tavşam- larımı gösterecektim, yakut gözlü tavşanlarımı... Eğer akşama kadar ağlamadığına şahitlik ederseniz müsaade — veriyorum. Bakmağa gelsin, dedi. Seherle çıktık. O, hastaneye, | ben de Wünire hamma gözaydın demeğe gittim. Kadın, simirli ve düşünceli idi: ( Arkası var )