Kılıçlar Kınların-' dan Yarı Yarıya Sıyrıldı .. Avusturya hüdiselöri, siyasi bir Tahlile müsaade verecek derecede İhkişaf etmiş bulunuyor. — Birçok Merkezlerden evvelce gelen telgraf- ların bize getirdikleri haberlere göre, Von hâdiseler milli sosyalistler tara- dan çıkarlınıştır. Fakat son malü- at ve Almanyanın teksipleri, bu berleri cerhetmektedir. Almanyanın | İşte rol oynayıp oynamadığı hendz Meçhuldür. Alman tebliğlerine bak- da, Almanya, Avusturya bulantısına bir tesir yapmış değildir. Fakat va İhtilâli çıkarmak isteyenlerin Tuvaffakıyetile bitmiş olsaydı iktidar #andalyesine milli sosyallstler, yanl Vusturya Hitlereileri oturmuş — ola- faktı. Bu vaziyet Avusturyanın Al- Manya İle birleşmesi demektir. Bu mal, dünya sulhünün Avuvsturyanın İttiklâline bağlı olduğunu ileri süren Tansa, İtalya v İngiltere ile küçük İtilâf devletleri içim çok korkunçtur. Bu korkunun neticesidir ki İtalyaya #lli bin kişilik bi üyu — Avusturya bududuna yığdırdı. sız gazsteldri dü bir Alman - Avusturya ittihadının | Ününe geçmek İçin hemen müşterek İr müdahale yapılmasını İstiyorlar. tta bu istekte okâdar İleri gidiyor- ki Icabında allâhh kuvvetlerin bile ekete geçmesi mes'uliy&tinin yük- Süllmesi teklif olunuyor. Silâhh kuvvet.. Dünya sulhu Için korkunç bir heyüila. Emin olmalıyır ki günün birinde İmanya - Avusturya ittihadı: el Slmak için patlıyacak bir tek İslâk felâkete sürüklenen dünya- na muazzam bir umumi harp daha açabilir. Çünkü kılıçlar Poktan kınlarından yarı sıyrılmış ve toplar atoş vaziyetine getirilmiştir » Şako Muharebesi : | Silâhlara Ambargo Kon- ması Ne Halde ? , Vaşington, 28 ( ALA. ) — Cümhur Pele M. Ruzvelt Bolivya ile Praguvaya tılacak silâhlara ambargo koyduğu | Eidiıdı mayıs ayından evvel Bolivya | Bacabına sipariş edilmiş olan üç mil- | Yon dolartık mühimmatın gönderilme- Üme müsaade edilecektir. İrlandada Gazeteler Grevi Dublân, 28 ( A. A. ) — Gazeteler £revi devam ediyor. Mili ve edebi tefrika 65 Kömür çarpmıştı. Burada hiç aldırış edilmiyen, hattâ yadırgalanmıyan bir hâdise ldi bu. Onların hepsi de artık kömürün gazına, yamarken çıkan mavimsi alevine şerbetlenmişler Nesrin. Zehirlenmek Şöyle dursun, başları bile tatmazmış. Onun için, gardiyan da, meydancı Elmas da, Gudak büküp geçtiler, köy deli- kanlısının çelimsiz gördüğü bir şe- hir çocuğuna alay ederek bakışını Badıran gözlerie halime acımak | değil de, hayretle bakıp - gittiler. Ben de adeta ayıp bir şey yaptığıma inandım çocuğum. Öyle ya, düşlin bir kere, öteki koğuş- lardaki mahpuslardan hiç birinin başına gelmiyen bir rahatsızlanışa | benim hakkım olabilir mi idi? | Hem Fatmanın söylediğine bak- | hrsa, mangal pekâlâ da yanmıştı! | Sade biraz alevi vardı üstünde fAmma, «oncağıza» da külü serpi, #erpivermişti! Bu kadar bir şeyle hiç insan renkten renge girip ayılır, morarır mı İdi? Mebrure Seami ÇÖL GİBİ Milli Sosyalizm Ve Alman Kanunları Devletle Hitler Fırkası Birdir, Deniyor | Münih, 28 (A. A.) — Devlet ile | milli sosyaket fırkasının birliği eserine devam eden — Başvekil M. Hitler, fırkayı kanunların tanzimine İştirak ettirmek makaadile, bütün nezaret- lerde kanumlar — tanzim — edilirken fırkanın hükümet nezdindeki mümes- sili M, Hes'in veya diğer mümessil- lerin hazır bulunmasını emretmiştir. Fırkada Temizlik Berlin, 28 (A.A.) — Milif sosyalist kücum kıtaları erkânı harbiya relel M. Lutze bir. mülükat —ssnasında demiştir. ki: “— Hücum kıtalerında yapılacak tensikatın gayesi, bu kıtaları şüpheli unsurlardan temizlemek ve eski zih- niyeti lade etmektir. Yeni reisler seki ve tecrübeli milli sosyalistler arasından seçilecek ve erkânı harbiye azam da malümatlı unsurlara İnhisar ettirllecektir., Bir Ziyaret Bir Sovyet Hava Filosu Lehistana Uçtu Moskova, 28 (A. A.) 1 Kımlordüu. Erkânıharbiyı Muavini Mejeninof'un riyaseti altında bu sabah üç tayyare ile Varşovaya hareket etmiştir. Heyete hava kuvvetleri Erkâni harbiye Reisi Kripin de dahildir. Bu seyahatin maksadı, Lehistan aakeri ve sivil hava kuyvetlöri mümessille. rinin Sovyet Rusyaya — yapmış olduk- ları ziyareti inde etmektir. Amerikada Orman | bulunan Harldye Nazın M Yangını Pasedena ( Amerika ) 28 — Şehre sirayet tehlikesi göst bir orman yangınımı söndürmek için ikl bin kişi çalışıyor. ( 35 ) yaralı vardır. Zarar milyonlarca dolardır. Alman Filosunun Manevraları Kiyel, 28 ( A.A. ) Alman filosu 28 ağustosta Baltık denizinde manev- l ra yapacaktır. İşte kısmet olacak. Ben bu kabahati | işleyivermişim — Nesrin. | Bir daha yapmıycağıma -sanki yapan benmişim ve elimde bir şey varmış gibi- söz verdim. Sade yine her halde fazla mahallebici- likten olacak ki, bir haftadır yataktan kalkamadım. Üstümü | başımı destideki su ile ıslattık- larından, galiba biraz da üşümü- şüm, Epi aksırıp tıksırdım. Eh, ne olacak... Annen artık kocakarı oldu. Yaşımı kendim bile unutu- yorum. Galiba hesapta bir yan- lışlık olacak. Kırkına gelmemiş bir kadın bu kadar çökmez. Mu- hakkak bir rakam hatası var, | ben büyük annelerden, ninelerden bile daha ihtiyarım, diyorum. Bu yattığım günlerde, gözümü hep kapalı tuttum Nesrin. Neler düşündüm neler... Bunları sana yazmam bile. İçim öyle yufka ki, daha aklıma gelirken, yaşı tüke- nen zavallı gözlerim yanıyor... Ağlıyamadan sancıyor... | ölmektendi Nesrin ! | astıraplı bir şey olacak. Yeni Bir Söz Harici Muharebe Yapamıyan Milletler Dahili Harbe M. Norman Davis Amerika- nn en maruf ve üstün diplomat- larından biridir. Amerikayı silâh- ları bırakma konferansında, daha sonra da Londrada — 935 deniz silâhları konferansı için yapılan hazırlık — görüşmelerinde temsil etti ve bir hafta evvel de Ame- rikaya döndü. Dün gelen telgraf- lar bu zat tarafından henüz orta- ya atılan yepyenl — bir fikri de beraber getirdiler. M. Norman, bazı memleketlerde dahili ihti- lâfların kanlı mahiyetlerini telmih ederek, komşularile harp edemi- yen bir kıtım devletlerin, dahilde kendi kendilerini boğazladıklarını ileri sürüyor. Yanl milletler kana susamış, demek ister gibi bir şey. Telgrafı okuyunuz: Vaşington, 28 (A A.)' — Amerikayı silâkları bırakma kon- feransında temsil eden M. Nor- man Davis, Avrupa milletlerinden ekserisinin harp yapabilecek ve- Vargova, 28 (A. A.) — Bek, | Letonya Hariciye Nazırile m..ııı.ıııl beynelmilel —meselelöri görüşmüşler ve mutabık kalmışlardır. Bu görüş- Bir İnfil Paris Yeraltı Treninde Bomba Patladı Paris, 28 (A.A.) — Yeraltı şimen- | diferinde bir bomba - infilük etmiştir. | Bonbada hendâz mahiyeti anlaşılamı- yan inillâk edici gayet kuvvetli bir Bu bir haftayı gömen şaat- | lerdeki düşüncelerde: Ya burada | ölürsem! korkusu da çok vardı. Bu korku ölmekten değil, burada Bana öyle geliyor ki, hapisha- ne duvarları içinde yaşamak gibi ölmek de bambaşka, güç bir şey olacak. Ömrün bu sönüşü, tükenişi çok tabit bir mötice ile erişse bile, bana öyle: geliyor ki, ha- pishanede ölmek; suda, gazde boğulmak — gibi tıkana tıkana, Vücudün, kanın, damarların, hele bilhassa dımağın son kuvveti hep dışarıyı, hasretini çektiği şeyleri son bir defa olsun görmek isteği ile didinecek, çırpınacak guşacak. e ll’i:lg;“dı bu bis bana, kümüre çarpılmak felâketini işlediğim gün geldi. O günkü eşsiz boğuşmadan kaldı. bu. i Çok korkuyorum şimdi. Uyu- duğum zamanlar, bazen öldüğümü sanıyorum. Garip bir rüya içinden çırpınarak uyanıyorum. Burada ölmek istemiyorum. Düşünüyorum ki, — meydancıya, gardiyana, —müdüre — yalvarayım, eğer sade 7 ayı giden önümdeki koca yılları geçirmeye ömrüm li Şark Misakı | ların tehaclmünün ziyade olduğu bir Girişiyorlar ” l.q Li M. Norman Davir saite malik — olmadığından kom- şusunu — öldürecek yerde kendi milletinden bir takım unsurları tecziye ettiklerini söylemiştir. | Lehistanla “Baltık Devletleri Buna sında, ortadA tevâzzuh etmiş bir vaziyet olmadığı ileri sürülerek şark misakına Baltık devletleri ile Lehistanın şimdilik Iştirak edemlye- cekleri neticesine varılmıştır. âk madde var idi. Şayet bomba yolcu- saatte infilâk etmiş olsuydı bir çok kimselerin telefine sebebiyet vereceği muhakkaktı. Göz Ağrısına Dair .. “ Gözlerinin daldığını görlke yorum, alnının kırışan hatları ge- risinde muhakkak bir düşünce vardır, diyorum, evvelce daha şendi, biricik çocuğumuza karşı daha kayitlidi. Şimdi değişti, bu- nu pek iyi hissediyorum ve kendi kendime soruyorum: — Niçin, ne oldu?,, Bu, şiddetli bir ruh ıstırabına tutulan bir erkek — okuyucumun gönderdiği mektubun ilk - satırla- rıdır, okumaya devam edelim: “ Yakıp maziyi düşünüyorum, bu değişikliğin sebeplerini bul- mıya çalışıyorum: “ Apartımanımızı — değiştirdik, Yeni taşındığımız yorık.:::ıılıy- le tanıştık. gç baş defa konuş- tuk, birlikte iki defa baloya git- tik. Şimdi pek iyi hatırlıyorum, tanıştığımız ailenin erkeği zevce- me karşı ne mültefit davranıyor- du, sohbetlerinde de ne çabuk bir anlaşma vardı, sakın diyorum, sebep bu olmasın?,, Dikkat ediyor musunuz? Bu oku- yucumun elinde şüphelerin! değil, endişelerini haklı gösterebilecek hiçbir sebep yoktur, bir düşünceli tavur, bir sükünet, muvakkat bir lâkaydi, değişiklik ihtimaline vüs cut veren sadece bundan ibaret ! Fakat kadının küçük bir kırgınlık, basit bir hastalık geçirmediği ne malüm? Ben düşünürüm ki bu kadın ilk aşkmı bu erkekte gör« müştür, anne olmak saadetini ona borçludur, İlk göz ağrısını mücbir bir sebep olmadıkça unutamaz. Okuyucuma — endişelerini —açığa vurarak, lüzumsuz bir kıskançlık çıkararak — rahatımı bozmamasını tavsiye ederim. Fakat mademki yeni tanıştığı aileden pek mem- nun değildir. Teması hissettirme- den kesmesi, hattâ bir yolunu bularak apartıması esi mümkündür. Sık sık baloya git- meye, çay toplantıları yapmıya gelince, benim gibi saçlarına çok- tan ak düşen bir kadın, bunlara ancak haddiasgaride cevaz vere- bilir. Hem haddiasgaride, hem de kat'i mecburiyet olduğu zaman- larda. HANIMTEYZE ———————— — yetmezse, eğer öleceğimi anlar- larsa, son dakikada benl lutup kapının dışına, hapishanenin eşi- gine, yaralı bereli, — tiksinilmiş hasta bir. kedi gibi bırakıversin- ler, razıyım ben buna, son nefe- simi verirken olsun şu tepemdeki taş tavanı, dört yamımdaki taş duvarı görmiyeylm... Yer yüzü inşanlarının teneffüs ettikleri ha- vaya değeyim de, Öyle gideyim, | diyorum. Yer yüzlü insanların havası de- diğime şaşma Nesrin. Kilitli ka- pıların, koca koca duvarların bu yanındaki hava bile, bizim içti- ğimiz hava bile başka. Bu hava- da koku, zehir, acılık var. Bunu ne parmaklıkl pencere deliğin- den giren güneş, ne ara sıra d- şarının tozunu bize getiren rüz- gâr temizleyip gideriyor. Burada- ki havada, yolunu şaşırmış, ki- re çamura düşmüş dertli bir sürü kadının iç çekişlerinden bulaşma | ağır garip bir şey, ciğerlere ha- yat değil, ölüm veren buruk bir tat var. Bağrımıza çektiğimiz her ne- Feste bir esefin “ ah ,1 şöyle olay- dı, böyle olmıyacaktı! zikrinin inik tisi var. İç çekmel işte bizim ak dığımız da ağzımızdan çıkardığı mız da hep bu ateş gibi neles. Yandaki — koğuşta, — büyükte küçükte, hep bu. Oncun için ben son dakikamda olsun ciğerlerime dışarının, yer yüzü insanlarının havasını çek- mek iştiyorum, onun için burada ölmekten, denizde, gazda, kapalı bir dolapta boğulmaktan korkar gibi korkuyorum. Kendi kendime: Yarabbi, dik- yorum, Görüyorum ki, bir tek gecenin zaahını, suçunu hâlâ af- fetmedin. Çekimi hâlâ hafiflet- medin. Ne olursa olsun Allahım, o kadar öksüze, yetime, yaralıya sızılıya, çocuğa, askere son da«- kikalarında — vermiye — çalıştığım iyilikler yüzü suyu hürmetine olsun burada can verdirme banal Hattâ hapishane kapısının eşiğin- de öleyim amma, burada değil yarabbi! Diyorum, — işte bir haftadır, gözlerim sımsıki yumulü, kirli yatağımın içinden, ben hep buna yalvan- yorum Nesrin. Dün ziyaret günü idi. Necdet geldi. Ona birkaç satır yazıp gönderdim. “Biraz hastayım. Me- rak etme. Bana Nesrinden bah- set. Bunu getirene para ver, kontroldan geçirtmeden bana ya- zacağını verir| , dedim. ( Arkası var )