Na |isaset Atemi | Avusturyada — ükümeti De- virme Teşebbüsü Avusturyada kanlı bir Ihtilâl çıktı. en haberlere göre, —Avusturya ı lercileri tararından patlatılan bu | 4! neticesinde Başvakil Dolfüs | Ürülmüş ve bugünkü hükümetin *vrilmesi maksadı güdülmüş. Bu ihtilâlin zahir? birçok se lir. Fakat hakiki sebebi Tünya » Avusturya - İttihadını temin #tmektir. Halbuki, bu sütunda daha evvel de hahsettiğimiz gibi Anşlus denilen L ân - Avusturya İttihadına başta Tansa olmak Üzere, İtalya ve küçük *f dövletleri ram değildir. Çünkü bu devletler, bir Avusturya- Alman ittihadı neticesinde Gaklei gibi ük bir Almanya imperatorluğunun tuı bulmasına tahammül edemiyor” " Böyle büyük bir İmperatorluğu di başları İçin İyorlar. N“-to)'o gelinct; anlattığımız kas Mutte olan bu devletler, Avusturyada ltleretlerin iktidar mevkiline geçme- karşı göz yummıyacaklar ve Ayet böyle bir vaziyet hasıl olursa | Yusturyada Hitlerciliği devirmek için | tinden gelen her çareye baş vura- l lar. bir belâ telâkki Söylemiye luzum yoktur ki” Avus- | furyada Hitlerelliğin Iktidar mevkilne Eümesi demek, Almanya İle Avüz- furyanın — bir idare ve bir. bayrak Altında derhal birleşmesi demektir. Bundan doluyı Avusturya Başvekili Doltüsün ölümü ve Avosturya — milli Yosyalistlerinin son İhtilâl teşebbüsü irçok vahim büdisat ve ihtilâtat | Goğurabilecek mabiyettedir. — »— | M. Şotan Hakkında| Yeni Bir Karar | Paris, 26 (A.A.) — Staviskl omisyonu 9 temmuzda, M. Şota- Din haysiyet ve namusuna karşı herhıngi şüpheyi bertaraf eden ir karar vermiş olduğunu hatır- İatan ve bu kararın aleyhinde Yeni hiçbir şehadet vaki olmade Şını bildiren yeni bir karar itti- | haz etmiştir. | Bir Altın Hırsızlığının Falli Kahire 26 ( AA ) 25 kilogram | tin çalmış olan Ermeni yakalanmış- | fir. Hırnzın ifadesine göre, diğer bir im kimselerde bu İşte methal- dardır. Mili ve edebi tefrika 63 - Size bir sözüm daha var | Mülâzım efendi, dedi. Vaziyetimizi | bir an için tersine çevirin. Burası | bir İngiliz Darüleytamı, bu yerin | anası kadın da ihtiyar bir İngiliz misi, meselâ valdenir olsun; bu | kadının karşımna bir — düşman zabitini dikin ve düşünün bakalım, [ Zabitin ne yapmasını İsterdiniz | #caba? Mülâzım kırbacıni bir ikl kere daha bacağına vurdu. Bahçınâımlçindıkl her Tllrkl’ıı | kalbi ve gözü tek bir can kesil- Mişti. Kapının dışında, 'çf" Sokulmağa emir almadıkları için, | Süde bakışıp bir şeyler söylemek- l kalan tüfekli askerler sırıta #inıta bakışıyorlardı. Müdire Aziz devam etti: — Düşmanınız olan bu mu- | ı')')'el zabitin ne yapmasını İster- | Diz, ve bu vaziyette kalan İr giliz Darüleytamının çocuğu ne Yapardı? Bilmem amma, Türk Ukerinin yetimi, şu gördüğünüz | | hazırlık | cumlarına karşı müdafaa manevrala- w'*ş ıîı'“ y i .obrııu Sami ü ÇÖL GİBİ ! sarı benizli çocuk ordusu, küçücük | gamber | dakikada Türk çocuğunun, Türk | kanar | türdü, Şark Misakı Ve İskandinavya Parla, 26 ( ALA) — Tas Ajanaı, Sovyet Harlciye Komiseri M. Litvino- fun İskandinavya memleketlerini Şark misakına iştirake davete h olduğu haberini zip etmektedir. M. Litvinof, kimseye böyle bir teklif- te bulunmadığı gibi böyle bir teklifi | hiç kimse ile görüşmüş doğildir. Hattâ mıntakavi! Şark misakını İskane dinavya — memleketlerinin de kabul etmesini düşünmemiştir. Kısırlaştırma Meselesi İtalyanların İtirazını Davet Ediyor Roma, 26 ( A. A.) — Almanyada oturan yabancıları da kasırlaştırma kanununa tâbi tutmak kararına kargı “Lavoro Fasista , gazetesi, fevkalâde tddetle protestoda bulunmaktadır. Visbaden'de oturan bir İtalyan bu kanuna kurban gitmiştir. Bu gazete, Almanyanın böylece insaniyet harlcine çıktığı netlcesine varıyor. |Deniz 1 Konferansı . Ve Ingiltere Londra, 26 (A. A.) — Başvekil Muavini M. Baldvin dönlz konferansı görüşmelerinin — İtalya — ile eylülde, Japonya ile de teşrinievvelde | yapılacağını söylemiştir. Belçikada Hava Manevraları | Bürüksel, 26 ( AA) — Hava hü- | rınin $ eylâl ila 7 eylülde yapılması tekarrür etmiştir. M. Dumerg Cümhuriyetçiler Birliğin- | den İtimat Reyi Aldı Paris, (A. A.) — Cümhüriyetçi Federasyon — grubu — toplanmış, | Başvekil M. Dumerge itimadını tekrar teyit etmiştir. Radikal-sosyalist grubu da M. Şotana emniyetini tekrar beyan etmiştir. 21-7 -854 | göğüslerini germek bahasına da olsa, sizi ve silâhlı neferlerinizi içeri sokmamıya karar verdi mü- lâzim efendi. Eğer Darüleytam çocukları ile de harbetmek âde- tinde İseniz, bunu da' şeref sa- yarsa milletiniz, kumanda veriniz de davransınlar, dedi. |Böyle söylediği, bizeni sonra- dan anlatıyordu | Mülâzim, Müdire Aziz'in çzelt gülümseyişini kaybeden pey- nurunu almış — yüzüne, arkadaki, siyah önlüklü, birkaçı o | da gecelikli, boy boy çocuk or- | dusuna baktı. Muhakkak ki © kadınının iİman ve kudretini kıs- ak, içinde bayranlık ve hür- | metle onlara baktı. Sonra da elini kasketine gö- hiç bir şey demeden müdireyi selâmladı. Gerl döndü a yürüdü. - kAnrl:îrlnl harekete hazırlıyan olabilirsiniz, | gitti. | leri Sar Hakkında Avam Kamarasından Bir Sual ——— İngiliz Hariciye Nazırı Sir Con Simondan İzahat İstenildi Sık sık mühim hâdiseler Yakında Sar havzasında arayı umumiyeye müracaat — edilecek, bunun neticesinde Sar halkının Almanyayı mı, yoksa Fransayı mı tercih ettiği anlaşılacaktır. Şimdiki halde Sarda sık sık hâdiseler yukubulmakta — ve bu hâdiseler diğer memleketlerde de akisler yapmaktan uzak kalmamaktadır. İşte buna ait yeni bir telgraf: Londra 26 ( A. A.) — İşçi meb'uslardan M. Vedgvoot, Sar mevelesi hakkında tekrar müda- hâalede bulunmuş ve “ Sar poli- | sinin tarafkir bir zihniyete sahip olmasından dolayı,, beynelmilel Sovyetlerin Bir |Ceklifi Berlin, 26 (A A.) — Sovyet Rus- yanın Berlin sefiri tarafından, Alman- yanın şark hudutlarının tekeffül aftına | alınman hakkında Hariciye Nezareti- ne yapılan teklif alüka İle karşılam- | mamıştır. o emri verdikten sonra Müdire | Aziz'e tekrar yaklaştı : — Gidiyoruz Madam, rahat görüyorsunuz — ya, İngiliz milleti centilmendir, dedi. Başı örtülü, siyah yeldirmeli, | | beyaz saçlı, nuür yüzlü insan hiç korkmadı, bozulmadı : — Daima böyle kalınız, mü- lâzim efendi, dedi. nged dönen askerlerinin ayak sesleri arasında, bu sözü mülâzim efendi duymamazlığa geldi, yürüdü Darüleytamın saray kapısı ka- pandı. — Çocuk ordusu, — sevinç bağrışmaları içinde mekteplerine doğru koştu. Hastalarım - entari- bacaklarına dolana dolana yataklarına döndü. z i Müdire Aziz de kirpiklerinin ucuna kadar gelen iki, damla yaşı düşürmemiye muvaffak oldu, hastaneme doğru yürüyerek: — Hepiniz gelin... — Şüraya | Çturüverelim. Bana biraz su ge- trin de, herife söylediklerimi, | size de anlatayım, dedi. Verdiğim su ile beraber, ak- muyan — bütün göz yaşlarını da içti, bağrına sindirdi. Yüzü, dudakları bembeyazdı. Herkes oturdu. Ben, bir de mektebin geç oczacısı ayakta cereyan eden Sarbrük şehri bir polisin yardımı ile tedbirler alınıp alınmıyacağım sormuştur, Bu suale cevap veren Harl- ciye Nazırı SirCon simon, icap ettiği takdirde polis ve jandarma kuvvetlerini arttırmanın komisyo- na ait bir mesele olduğunu söy- lemiştir.. M. Vedgvood, Sar'da | evvelki gün yapılan cinayetten sonra, İngiltere hükümeti için bitaraf bir polis kuvveti teşkili- nin kabil olup olmadığını sor- muştur. Sir Simon, bunun da komis- yona ait bir şey olduğunu söyle- | miştir. ' Alman Harbiye İ | Nazırı Estonyayı Ziyaret Etii Tallin ( Estonya ) ©6 — Almanya Harbize Nazın M. Fon Blomberg bu- raya gelerek Estonya Harbiye Nazırını ziyaret etmiştir. | dürüyordüuk. —O söyledi, anlattı. | Biz de sustuk ve dinledik. İşte Nesrin, 16 — mart 1920 | günü Darüleytamdan, hastabakıcı Nazanın ömründen böylece geçti. Müdire Azizin nefesi ile mektepte yaşayanların gönül kıvılcımı büs- | bütün tutuşmuştu. O, yalnız, ev-« lâtlarım diye çağırdığı öksüzlerin | yuhunu hazırlamak, onlara yurt sevgisini aşılamakla — kalmıyordu. Sultanahmette, Beyanıtta verdiği | ve işgal kuvvetlerinin menetmeğe muvaffak olamadıkları iki mitingle de birçok Türk kadınımnın, erke- ğinin — gözünden yaş getiriyor, kalplerine iman ve kuvvet dağı- | ; tıyorda. | — Tehlikeli bir İşti bu. Şüp- | heler uyanmıştı. Alsancağa sarılı bir. kürsünün başından, ağlıya, ağlata söylediği şeylerle, işgal | polisinin, — sopasını, — düdüğünü, kalıbını, kıyafetini unutturacak ' kadar Türkü — coşturan, — siyah çarşaflı ihtiyar kadıni her tarafta P arıyor ve aratıyorlardı. Kim olduğunu henüz öğrenmemişlerdi. Şüphelenmişlerdi. amma, korku verici esaslı bir şey yoktu daha. Bu yüzden Müdire Aziz artık Heybeliye, oğluna gidemiyordu. Öksüz ve yetimleri sokağa çık- ı maması, bir iki ay olsun ortalar- Salon IKızıdır! Bana hergün postacının getir- diği mektuplar arasında azim ekseriyeti gönül İşlerinde müp külâta uğrayanların müracaatları teşkil eder. Fakat bazen benden hiçbir nasihat istemeyenlerin ya- zıları ile karşılaşırım. — Bunlar bende, bir nasihat değil, sadece bir muhatap bulurlar. Benimle serbest serbet hasbihal yaparlar, Bakmız size bu çeşit mektuplar: dan bir tanesini okayayım : “Teyzeciğim ! Ona ilk defa olarak, Büyükadanın İlk defa olarak davet edildiğim bir köş- künde gördüm. Bizim gözlerimiz ekseriyetle siyah ve kumral Üze- rinde açılmıştır. Gördügü renk bazen beyaz olabilir, fakat yüzde doksan pudralanmış esmerimsidir, Karşımıza sarı, hbakikaten sarı saçla mavi veya yeşil göz çıkınca üzerimizde mıknatıs tesiri yapar. ben de öyle oldum. Görüşmelerimiz — sıklaştı, te- nışmamız arttı ve bana öyle geldi ki, teşebbüs etsem bu kızı alabilirim. Fakat düşündüm; Bu hanım kız frenklerin (monden) dedikleri kibar hayatı yaşayan bir ailenin çocuğudur. Tahsilini bir Fransız lişesinde yapmıştır. Bir salon kızıdır. Benden — bekleyeceği, atlesinden gördüğü hayatı, müm- künse daha geniş mikyasta ge- tirmekliğim — olacaktir. — Allaha şükür, vasıtam var, yapabilirim. Fakat benim — düşündüğüm ve istediğim bu değil, yuva İstiyorum, çocuk İstiyorum, ev kadını İsti- yorum. Çünkü sadece salon kadını olarak kalmak İsteyenlerin, ne Vadar temiz olurlarsa olsun, hattâ lâtife şeklinde nasıl vakit geçir- diklerini bilirim. Teyzeciğim; bu, şekil itibarile muhakkak — hayalimin — kızıydı. Fakat vazgeçtim. İstemeye İste- meye, üÖzüle Üzüle vazgeçtim. ,, Okuyucumun mektubuna mü- talea ilâve etmeyeceğim. Bir kısım erkeklerimizin, ümit ederim ki yüzde doksan dokuz buçuğunun nasıl düşündüklerini göstermesi de benim için kâfi bir kazançtır. HANIMTEYZE da gözükmemesi için ona yalvar- mışlardı. Bu günlerde mektep ahçısının mutbakta yamaklık yapan iki genç oğlu, kapıcı Hasan ağanın kardeşi daha 18 yaşını doldur- mamış Kanber, genç eczacımızla beraber Anadoluya geçtiler. Tarihlerde — bir eşi — daha görülmemiş olan büyük savaşın nice gönüllüsüne onlar da katıl- dılar. Kapıcı, koca boyu ile berin önüne dikiliyor: — Ulan Kamber, ne yapsın: lar ki orada seni?.. Otur otur- duğün yerde... Yaramazsın sen onlara| diyordu. Kamber ayak direyor: — Yaramam mı hiç?... Neye yaramıyacakmışım? Adam değil miyim ben? diye ağasına karşı koyuyordu. Dev yapılı Hasan Ağa, çocu- ğun al al yanaklarına, saf gözle- rine bakarak başını sallıyor: — Ulan Kamber... Sen bos- tanda çapa sallamaktan gayri ne bilirsin? Tüfek kullanabilir misin? Gâvurun herifi bir lokmada yutar seni! diyordu. O, bunların hiçbirini dinlemedi, müdirden de aldıgı kuvvet des- teğine güvenerek: Kan- (Arkası var)