] MA m KŞŞ T T | Yevmi, siyeot, Mevadie ve Helk çazetesi | Cevap için mektuplara 10 kuruşluk |f Posta kutusu: 41 (stenbul Tolgraf :Sonposta T Jefon:20203 Aşk ve Macera Romanı — ğm ,Bütün kokain onun yanında idı. Bunun müptelâsı olmıyan insan bu iptilâ çekenlerin hâletiruhiye- sini anlıyamaz ki... O bana: “Andrea Albertini çantayı ye- tir, sana istediğin kadar kokain vereceğim,, diyordu. Beni ondan mahrum ederse daha canla başla çalışacağımı — tahmin — ediyordu. Halbuki ben harap bir halde idim, Ben çalışamıyordum. Dün- yanın bütün muahadeleri, bütün itilâğnameleri, bütün Aaskeri ve iktısadi plânları bana vız geli- yordu. Ne teşkilâtımızı, ne şere- fimizi, ne çantayı düşünüyordum. Hiçbir şey düşünmiyordum. Yak- niz bir (priz) almak bir defa ve kazana dönen kafamı yerine ge- tirmek istiyordum. Halbuki Fan- ny.. — Evet, Fanny ne yapıyordu? — Bilsen Bob bu seyahatte zavallı Fanny'ye ne kadar düşman olmuştum. Bob.. Hep çok sarhoş olan bu zayıf adama bakıyordu. — Bütün seyahat esnasında, başımda yalmız bir sabit fikir vardı. Fanniden kokain almak. Elime geçen bütün fırsatları gör- miyor kaçırıyordum. Ben tıpkı yayları, çarkları, zemberekleri, bozulmuş hurda bir makine gibi idim. — Sonra... — Sonra ne olacak? — Peki.. Fanni sizin bu hali- nizi, tahammülünüzün kalmadığını anlamadı mı? — Anladı. Fakat işişten geç- tikten sonra... Berline bir iki saat kala, nekadar perişen ve harap bir halde olduğumu görerek bü- tün kutuyu elime vermişti... Fakat çok geçti. Çünkü ben istanbuldan oraya kadar hâdisatı takip ve tetkik edememiştim, Fanninin na- sıl bir düşman tarafından - takip edildiğini ve kimin vahşetine kur- ban gittiğini bunun için bilemi- yorum. Bob Andreanın omuzuna elini koymuştu. Boğuk bir sesle: — Fakat ben bunu şimdi anlar Son Posta Heki Zabtiye, Çatalçeşme sokağı, 25 İSTANBUL aa Gazetemizde — çıkan — yazı ve resimlerin bütün bakları mahfuz ve ga?etemize aittir. Abvo_._ bedeli peşiadir. Adres değişürmek 28 kurüştur. Gelen evrak geri verilmez. ilânlardan mes'uliyet alınmaz. pul ilâvesi lâzımdır. nabilirler. Ne Ya Yuzan Suat Suzan gibi oluyorim dostum, dedi. Andrea — Albertini kapanan gözkapaklarını zahmetle kaldırdı. İradesine itaat etmiyen çenesini ©o sağa sola gayrühtiyari kımılda- nışlarından zapta bir müddet uğ- raştıktan sonra nihayet: — Anlayor musunuz? dedi öyle mi? Kimin katil olduğanu zannediyorsunuz?.. Az ışıklı odada kendisine ma- tuf olan gözlere baktı... Bu göz- ler onun gözleri içine korkunç bir ısrarla dalmıştı. Oh bu gözler ne fena bakıyordu. Alkolün, kokainin verdiği ser- semliğe rağmen bir an her şeyi bütün vuzuhile gören mütereddi kokaineman: — Hayır, diye bağırdı. Hayır size yemin ederim ki... Bu iş bir an tahmin ettiğiniz. gibi olma- mıştır. — Ne tahmin ettiğimi nasıl SON POSTA 21-7-934 şeyler — söydiğini — zannediyordu. Burası ne kadar sıcaktı. Başı ne çok dönüyordu... Bü- Iııı vücudünü soğuk bir ter biliyorsunuz? lâk prensiplerim — pek kuvvetli Albertini biraz daha ayılmıştı. | değildir. — Ahlâki — taasssubum Sarhoşlukla lüzumundan Fazla | yoktur. ( Arkası var ) kaplamıştı. Sapsarı yüzünde, ecel terleri gibi serin ve büyük tane- ler belirmişti.. Kuruyan damağını dilile ıslatmıya uğraşarak : — Mis Fanny'yi öldüren adam diye kekeledi. * — Mis Fanay'yi öldüren adam Uzun boylu adam yerinden fırlamıştı. — Gözleri lüzumundan fazla açılmıştı : — Bob insaf ediniz.. Beni nasıl böyle ittiham edebilirsiniz? Sizi şerefimle temin ederim ki... — Hangi şeref Albertini? — Namusumla. — Hangi namustan bahsedi- yorsunuz. — Bob... Bana itimat ediniz.. Bani en fena bir insan olarak biliyorsanız bile bu sözüme itimat ediniz... Ben herşeyi — yapmıya muktedir bir insanım... Evet ah- Adalar Revüsü Davetiyeleri Adaları Güzelleştirme Cemi- yetinden : Geçen perşembe akşa- mı Yatkulübünde yerilen «Adalar Revüsü» temsilinde havanın fena- lığından dolayı hazır bulunama- mış veya erkenden avdet mecbu- riyetinde kalmış zevatın nezdinde bulunan — davetiyeler — cemiyetin 16 ağustos perşembe akşamı vereceği müsamerede dahi muteber olacaktır. Şehir Tiyat- rosu artistleri Adalar Revüsünü Tepebaşı bahçesinde temsile baş- ladıklarından bu davetiye sahip- lerinden arza edenler 16 ağustos akşamını beklemeksizin bahçeye girmek ve temsilde bulunmak hususunda bu davetiyeleri kulla- Elim Bir Ziya Sabık Maliye müfettişi yümrükler umum müdürü maliye mütehassısı avu- kat Saim Nuri Beyin kainpederi Halil İbrahim Bey, Perşembe günü üni ola- rak vefat etmiştir. Cenazesi bugünkü Cumartesi günü saat 11 de Tüksimde Sıraselvilerde Fi- ruzağada Alman hastahanesi kurşusında Belediye Zükür hastahanesinden kal- dırılatak namazı Topanede Kılıçalipaşa camünde kılındıktan sonra naşı mağliret nakşi -Rumelihisarındaki makberesine defnedilecektir. Münakâ İstanbul Belediyesi Sular İdaresinden: | Kâğıthane civarındaki teşrih havuzlarının tevsü için yaptırılacak takriben on yedi bin metre mık'abı hafriyat kapalı zarfla münaka- saya konmuştur. VAPURCULUK : | palım ? 'ıı TÜRK ANONİM ŞİRKETİ İstanbul Acentalığı Liman Han, Telefon: 22925 Trabzon Yolu DUMLUPINAR *3Puru 22? Temmuz Pazar günü ünat 20 de Galata rıhtımından — kalkacak. — Gidişte: Zonguldak, İnebolu, Ayancık, Sam- sun, Ünye, Ordu, Gireson, Tirebolu, Görele, Trabzon ve Rizeye. Dönüşte bunlara ilâveten, Of ve Sürmeneye uğrayacaktır. Karabiga Yolu Her CUMARTESi, ÇARŞAMBA günleri sant 20 de Tophane rıhtı- mından bir vapur kalkar. Gidiş ve twı mutat iskelelere ıı._ııı. İZMİT YOLU. Cuma, Pazar, Salı, Çarşamba, günleri bir vapur saat © da, Top- hane rıhtımından kalkar. Dr. KEMAL NURi < Cilt ve Zührevi hastalıklar mütehassısı Beyoğlu: Rumeli han 16 Tel: 40153 sa İlânı 1 — Talipler bu hususa ait tanzim edilen şartname ve projeyi *2,, lira mukabilinde idare veznesinden satın alabilirler. 2 — Talipler şartname ahkâmı mucibince kapalı zarflarını ihale günü olan 25/7/934 pazartesi günü tam saat on dörde kadar | İdare heyeti Başkâtibine — vermelidirler. Bu saatten sonra - teklif kabul edilmez. Teminat mektup yahut makbuzları ayrı bir zarl içinde olarak teklif mektubunun içine konulmuş olmalıdır, *'4024,, İstanbul Milli Emlâk Müdürlüğünden : Adalar hükümet konağında mahfuz (27) kalem eşyanın muham- men bedeli (66) lira, (20) kuruş olup 1/8/934 çarşamba günü saat ou dörtte mahallinde satılacağı iİlân olunur. (M) (3890) Tıbbılî_ Ş _l_l_a_l_ı_ __diliy | Son Zamanlarda Mücrim Yü—ı Deliler Artmıya Başladı! ( Baştarafı | inci : yakından tetkik için devlet tara fından gönderilmiş bir mütehassı- sımızdır, bu ciheti şu suretle izah ediyor: — Tıbbıadli, diyor, 926 sene- sine nazaran, yani son 8 sene içinde çok geviş adımlar atmış- tır. Bizim müessesemiz, dünyanın diyemezsek de Avrupanın en mü- kemmel bir teşekkülüdür. Bize benziyen bir Romanya vardır. O- mun da bize nazaran bir eksiği var. edehanesi Müşah yoktur. -Bugün müessesemizi, bilbassa kimya lâ- boratuvarımız yeni tesisati ikmal edildikten sonra garbın en mü- tabassıs âlimine göğsümüzü gere gere gösterebiliriz. Bizim mükemmeliyetimizin hu- susiyeti ise şundan ileri geliyor: Diğer memleketlerde Tıbbiâdli henüz Adliye vekâletine merbut, resmi teşkilât ve müessese halin- de değildir. Yani vekâlete karşı mes'ul ve onun işlerini yapmakla mükellef bir — teşekkül yoktur. Adliye teşkilâtı işlerini hususi Tıb- bbıadif mütehaasıslarına ücretle gördürürler. Hatta bu ücret bâzı yerlerde muntazam bir tarifeye tâbidir. Hattâ bazı yerlerde ya- ralanmış bir adamın muayenesini yapan hekim yaralının Üzerindeki elbise kaç parça ise bunun kıy- metine nazaran Ücret alır, Halbu- ki bizde Tıbbıadli, Adliyeye bağlı ve mesul teşkilâttır. Ve hiç bir ücrete tâbi değildir. Muayeneler, tahliller, tetkikler ücretsizdir. Biz bu mükemmeliyetin yalmız İstanbula hasredilmeyeceğini ve kiç olmazsa Ankara, İzmir, Kon- ya gibi büyük vilâyet merkerzle- #imizin de Tıbbıadli milesseseleri ile teçhiz. edileceğini üÜmit edi- yoruz.. Lâboratuvarda Adalet Kıymetli mütehassısımız. bu temennisinde çok haklıdır. Çünkü Tıbbıadli, bugün Adliye ve ada- letin ayrılmaz bir unsuru haline girmiştir. Çok vak'alarda adalet lâboratuvarda — doğuyor. — Buna sayısız misaller vardır. Fahri Can Bey bu hususta son günlerde cereyan etmiş çok dikkate şayan iki vak'a anlatıyor : — Tekirdağında bir adam yurulmuş. Hekim raporuna göre lman kemiği dediğimiz azmıkas- tan bir kurşun ölüme sebep olmuş. Fakat otopsi yapılamamış. Raporda kurşun deliğinin 2 - 2,5 santimetre kutrunda olduğu ve 5 santimetre çapında bir silâhla öldürüldüğü hükmüne vasıl olunu- yor. Adliye, yakalanan 3 maznu- Bun — evlerini arıyor. birinin evinde gümüş kaplı bir tabanca bulunuyor. Fakat tetiği işlemez. İkincisinin evinde tetik köprüsü kopmuş, tetiği ancak elle kaldırılan bir tabanca çıkıyor. Üçüncüsünde İse kesik, eski, fakat kullanılabilir bir martin bulunuyor, Adliye (ehlivukuf) u çağırıyor. (Bu martin patlamıştır. Maktulü öldüren bu kurşundur) - diyorlar. Bu dava iki sene sürdükten sonra bu martin sahibi nihayet mahküm oluyor, Fakat kararı temyiz nakız ediyor. Bunun — üzerine silâhlar bize geldi. Son bir ümitle mezarı açtıriıp kurşun — geçen kemiği buldurduk. Bu silâhların hiçbirisile ıçılamıyacak bir yara bulduk. Bu suretle mahkümun bir bigünah | olduğu anlaşıldı. Bir diğer vak'a da şudurı Kon- | yada bir kadın gayrimeşru bir | çocuk — doğuruyor, ölü. Hekim muayenesinde çocuğun çeneşinde tırnak yaraları buluyor. Kadın gizli doğurduğu ve geç haber , alındığı için hekim çocuğu ancak | tefessuhten sonra muayene ede- | bilmiş. Hekim çocuğun berhayat | doğduğuna ve boğularak öldürül- düğüne dair rapor veriyor. Vak'8 bize gelince tetkikatımız, hekimit delil olduğunu gördüğü âsarın te* fessuhten ileri geldiğini, kadınıf kendi kendine doğurduğu ve ölü olarak doğduğu anlaşıldı. Kimya Lâboratuvarında Tıbbsadlinin — bugün kimya lâboratuvarı daha mükemmel bir | hale konulmaktadır. Yeni tadilât iki ay zarfında yapılacaktır. Fahri Can B. Tıbbıadli kimyar hanesinde ne gibi esrarın Fennin ışığı altında aydınlatıldığı —hak- kında şu izahatı veriyor: — Kimya lâboratovarımızın rolü çok mühimdir. Meselâ kim- yahane zehir arar: Zehirlendiği iddia edilen adamın ahşası tahlil edilir. Bu mümkün olmazsa me“ zar toprağını tahlil eder, zehirli olduğu iddia edilen maddeleri tahlil eder. Zehiri meydana çıkar nr. Kan lekelerini tahlil eder. insan kanı mıdır, hayvan kan! mudir? bunu aydınlatır. Bekâret ve zina lekelerinden birçok ha- kikatleri meydana çıkarır. Sonra | defter, beyanname, vesaik üzerindeki tahrifleri tetkik eder. Tahrifat, sahtelik yapılmış mı, ne vakit yapilmiş sonradan mı ilâve edilmiş, bunların esrarını meydana çıkarır. Meselâ geçen- lerde (660,000) liralık bir güm- rük kaçakçılığında beyannamenin sahteliği — meydana — çıkarılmış, hükümetin iddiası fennen tahak- kuk etmiştir. Bir traş bıçağı tak- lidi davasında da bıçakların han- gisinin taklit olduğunu tetkik ve tesbil etmiştir. Zabıta ve mahke- meden gönderilen tozların Eroln veya kokaln olup olmadığını, iç- kilerin kaçak olma,; eve safını — tahlil ov':’tı&llı d:iıdıek meydana çıkarır. Yani, Tıbbıadli laboratuvarında bütün muamma- lar fennin ışığı altında aydınla- Bugünkü kimyahanemiz 927 de buraya geldiğimiz zamandan çok mükemmeldir. Eskiden bir salonu vardı. — ve tahlil edilen maddelerden çıkan gazlar — ara- sında doktorlar biribirlerini gö- remezlerdi. Halbuki bu gazların ekserisi maske — kullanılmasını tavsiye ettiğimiz zehirli gazlerdi | Bugünse kimyahane 3 büyük k- sım işgal eder ve 5 ocak çalış' . Yalmz bazı mühim eksiklikle-i var, Meselâ bacalarımız soba to rusundandır. Halbuki bu zehirl gazler madenleri kâmilen tahrip eder. Bu sene Vekâlet tahsisat verdi. Almanyada bunlara mah- sus hususi bir hamurdan çiniler vardır. Bunlardan — getirtiyoruz. Bu ıslahat ta yapıldıktan sonra kimyahanemiz en asri, on mü- tekâmil bir şekle gelmiş - ola- caktır.,, Mücrim,; Deliler Fahri Can Bay cürüm işleyen delilerin nisbeti ve cürümlerin Üzerinde frengi hastalığının âmil olup olmadığı hakkında da — şunu söylemiştir : — Evet.. Son zamanlarda mücrim delilerin arttığını söyle- yebiliriz. Biz, Tıbbiadliye akıl muayenesi için — gönderilenlerin mutlaka kan ve murdar - ilik muayenelerini de yaparırz. Mama- fih frenginin nisbeti ve cürümler üzerinde ne derece Ââmil olduğu hakkında kat'i bir rakam söyle- yemem.. Yalnız Tıbbıadliye gön- derilen nisbeti şu suretle art- maktadır : 929 senesinde 492 kişi.. Bu adet 930 da 540 olmuştur. 931 de 680, 932 de 707, 933 de 785 dir. İstanbul Muhabiri senet gibi |