H 4 | Aşk ve CAşk ve Macera Romanı — Romanı Yabancı bir kadına bir koridorda rastgelmek okadar mühim - bir hâdise değildir. Bunun — hangi istasyondan sonra olduğunu bu kadar kat'iyetle bilmenize başka bir. saik okadını gördüğönüz zaman vaki olan harikulâde bir | hâdise var mıdır? Andrea Albertininin - daima sarı olan yüzü birdenbire kızardı: — Komiser efendi dedi bu hanımı son gördüğm yeri kat'i- yetle hatırlamış olmaklığımda bir fevkalâdelik yoktur.. — Bendeniz Legnitz ile Sogon arasında yemek yiyordum. Yemekten kalktığım zaman tren henüz Sogondan kalk- mışlı ve işte ben vagonuma gider- ken © hanıma rastgeldim. — Yalnız mıydı? — Evet... — Koridorun kapısında durt- yordu. Kendisile — selâmlaştık... Hatırını sordum. Hepsi bu... Bir daha ben o hanımı görmedim. — Söyleyecek başka bir sö- zünüz, trende nazarıdikkatinizi celbeden bir şey?.. — Hayır.. Böyle bir şey yok efendim. — Teşekkürler ederim Ahmet Feyzi Bey, çekilebilirsiniz, amma | || Londra evvelâ şunu imzalamalı. Onun da ifadesi imzalanmıştı. Komiser genç kızlara baktı ve elindeki kâğıdı okudu. — Frvölayn Fatma Nuri. * İkisi de sapsarı yüzler ve kor- kudan büyümlş gözlerle komisere doğru yaklaştılar. Fafa öne geçti. Tercüman da yanında idi. Resim Fafaya uza- tıldı: — Frölâyin bu hanımı trende görmüşler mi? Sorunuz , Madmazel bu hanımı trende gördünüz mü? — Hayır görmedim. Tercüman genç kızın Fran- sızca — verdiği cevabı. Almanca tekrarhyordu: — görmemişler, — Görmediklerinden ler mi? — Görmediğinizden emin mi- siniz? — Evet görmediğimden ta- mamile eminim. — Görmediklerinden mile emindirler. tama- — Peki, Frölayn sorunuz, bu | müthiş hâdisatın cereyan ettiği trende nazarı dikkatlerini o za- man şimdi düşünecek olurlarsa zabı- taya müfit olabileceğini zanne- decekleri bir müşahedede bulun- muşlar mı? Tercümanın sözlerini dinleyen Fafa: — Hayır, dedi, trende hiçbir şey nazarıdikkatimi celbetmedi, Bu cevabı duyan komiser fev- kalâde nezaketle: — Demek Frolayin meseleyi tenvir edecek hiçbir. şey bilmi- yorlar. Bu sualin üzerine Fafa, Fatoşa baktı rengi sapsarı oluyordu... Ağlayacakmış gibi titreyerek: — Hayır, hayır diye adeta inledi. Ben bir şey görmedim. rşey bilmiyorum. Bir şeyin fare | 12 celbetmemiş olan, fakat | Yuzan Suat Suzan kına Hiç haberim yok. Komiser genç kızın heyecanını görerek tebessüm etti: — Forlayine söyleyiniz.. telâş etmesinler. Bu sualler - bilâistina katarın bütün yolcularına irat edeceğimiz — suallerdir. Fafaya bu söz tercüme edilin- ce Fafa: — Hayır telâş etmiyorum, di- ye cevap verdi. Yalnız — iki yorgunluğu üzerine — gelen hiç alışık olmadığım bu şeyler, bu sorgular beni harap etti. Komiser çocuk denilecek ka- dar genç olan bu küçük ecnebi kızma karşı bir dostluk duymuş olacaktı! Yumuşak ve pederane bir sesle: — Frolayına söyleyiniz.. varmadım. Ken- dilerini buraya kadar yorduğu- | ae S eaeaer ae GSAREEA SMSLAS e L aei hei — Son Posta İstanbul BORSASI — 28-6-1934 TCT kuruş | 633,25 Prag yörk — 0,708012 Viyana 12,06 9,307 541046 634125 | ZAMB | Bükreş 794025 66,35 — | Balgrat 34835 Amsterdam — 141661 | Moskoya — 1080,75 ESHAM ve TAHVİLÂT Lira | « Lira İş Bank.(Nama) 10, — | Bomonti 5 » (Hümlle) 19, ı IV) detikrazı — 9850 » (lllssnte )102,— | Tetikrazı Dabtli B3 5 Osmanlı Bank, 35,— | Düyanu Mu, — 5250 Selünik 5,93 | Bağdat tertip 10300 Şirketl Hayriye 1500 Heliş *OT | Reji Anadolu WOOV. 23,03 | Tr. » 8 60P. 24AS | Rihi Anadela ti 100V. 43,50 Şark DY — *28,60 İst, Tramray — 48,50 MumrKr.Fo.1886 158,00 Üzküdar s0 — i1g0 | , ., , 1903 80450 Yerkos 2605 / 7 . İSİL 9250 Havagast W — | Elektrik — Telefon UçTs MESKÜKÂT (“) Lira | kuruş 19,165 4,305 58198 2,021 44118 40675 Nev - Parle Milâno Lira Lira 42300 | (Hamit) 10,38 | (Reşat) 40,00 SAZ | (Vahli) 4625 10,83 | Tmce beşibirlik altın (Cümhuriyet) gHamit) armalı 32,50 Kala beşibirlik olta | (a) 4190 ÇCümkan e Z | (vahii) (Azlı) 46,28 | — (*) Borsa harlet Türk altına 28 Hâziran Toptan Hal Flatleri Birinci â Kile | 35 | 25/22 18/20 20/22 15/16 12115 Şeftali Sapanca 14/18 Armut Akçe Mustabey Muhtelif” cias Ağaç çileği Sebzoeler Dolmalık büber yerli Biber sivri yorli İzmir Fasulye ayşekadın yerli Çalı Dömates yrli Sen e Adanı aıî'ıy. Di 16 günlük — seyahat | . | » H 1000 İ| 46,50 || 4375 | 4900 || SON POSTA | Bu Başı Ne Yalım'? | 29-6-934 muza müteessifim. Fakat vazife.. Kendilerine teşekkürler ede- rim. İfadelerinin zaptımı kendile- rine tercüme ediniz. de imzala- sınlar. — Peki efendim. * İ — Frolayın Fatma Cevat. İlk suallerden sonra ona da pasapor ve pasaportun Üüzerine yapışmış resim gösterildi: — Trende bu hanıma rastgel- diniz mi? — Trende bu hanıma rastgel diğimi hiç te hatırlamıyorum. — Peki.. bu hâdise etrafında nazarıdikkatinizi — celbeden — bir müşahedeniz var mı? — Hayır komiser efendi, tren- de ben bu hâdise ile alâkadar farzedebileceğim hiçbir şey gör- medim. Fatoşun — yanakları kıpkırmızı idi. Onun da büyük bir heyecan içerisinde olduğu belli idi. ( Arkası var) | İstanbul beşinci İcra me- | murluğundanı Sarıca zade Cemal Beya birinci | derecede 20,000 liraya Petro veledi Andon Sağredo efendi — tarafından ipotek edilmiş bulunan ve tama 90,000 lira kaymet tekdir — edilmiş bulunan Beyoğlunda — Asmalımesçit mahallesinin. Tepebaşı vö Tütüncü çıkmazı sokağında cephetl tramvay eaddesi üzerinde ve İngiliz sefaretha- vesi karşısında sski 1 mükerrer ve yine 1 mükerrer ve 1 mükerrer ve 8 ve 10 ve 3 ve $ ve yine 1 ve 3 ve $ ve 7 ve 9 vö 11 ve 13 mumaralı elyevm altında büyük bir dükkân ve apartıman kapısının diğer - tarafında elyem pastahanesi bulunan bir bap apartıman yarısı vadesi gelmiş 7500 lira için açık ârttırmaya konmuş olup şartnamesinin 30/6/934 tarihinden iti- baren dairemizde herkes tarafından görüleceği gibi 81/7/934 tarihine mü- «ndif anlı günü saat 14 den 16 ya kadar dairemizde açık Aarttırma ile satılacaktır. Arttırma bedeli, bedeli muhammen kıymetinin yüzde yetmiş beşini bulmadığı takdirde en son arttıranın tanhhüdü baki kalmak üzere 15/8/934 tarihine müsadif çarşamba günü sant 1d den 16 ya kadar daire- mizde yapılacak olan arttırmasında gayri menkul mühammen İaymetin yüzde 75 ini bulduğu takdirde en son | artlırana ihale edilecektir. Arttırma bedeli yüzde yetmiş beşini bulmadığı takdirde satış geriye bırakılacaktır. Taliplerin muhammen kıymetin yüzde 7,5 ğu nisbetinda peay akçesini veya millt bir bankanın teminat mektubu- nu hamll bulunmaları lâzımdır. Müte- | rakim vergilerle — vakıf 1 ve belediyöye alt tenvirat ve tanzifat rüsumları müşteriye aittir. 2004 No lr icra ve iflâr kanununun 126 ncı maddesinin dördüncü fıkrasına tevfi- kan bu gayri menkul Üzerinde ipo- tekli alacaklılarla diğer alacaklıların va irtifak hakkı sahiplerinin bu hak- larını ve husüsile faiz ve mesarife dair olan İddlalarının ilân tşrihinden itibaren 20 gün içinde evrakı müsbi. telerile bildirmeleri ve aksl halde hakları tapu sicillerile sabit ol ça satış. bedelinin — paylaşımamı hariç kalacakları cihetle alâkadaranın işbu maddenin mezkür Yıkrasına göre hareket etmeleri ve İşbu gayri men- kulün ziyade malümat almak isteyenlerin 33/187 numaralı dairemizdeki dosyasi- naA müracaat etmeleri lân olunur. (730) (tane) s/8 Patlıcan , W0 (Küfe) Salatalık Beher küfede dört yüz Adet vardir. salr hususatı. hakkında daha | Tavşancıl Köylü İnt[baları Kızların Görün- mekten Otlç_rı Kopuyor Garip Bir Âdet: Börek Kesilinciye Kadar Damat Mal Sahibi Oluyor Kni d vi Tavşancıla umumi bir. bakış Bir yazıcı arkadaşımız — İstanbulun yakın köylerine — gitti ve intibalarını yazdı.. Şehirlilerimizin — özlediği bir havayı yaratan bu yazıların ikincisine de bugün devam ediyorur. Artık bağları geziyoruz. Ta hndnm&ıd.hky#ll& görünüyor. bağlar buralarıdır. Dört dağın hafif bir inişle, tıpkı yuvarlak bir huni haline getirdiği bu bağlar sıra sıra uzanıyor ve uzun ince çamlar, serviler, boy boy yükseliyor. Yolda yine yüksek topuklu iskarpinlerini sürüye sürüye kek- Hik gibi gelen köy kızlarına rast- geldik, Başörtülerini çektiler, yine arkalarını dönüp durdular, bizim geçmemizi — beklediler. Bağlara girerken kara bir bulut üstümüz- den geçiyordu. Bir iki damla yağmur serpelemiye başlayınca köylüler: — Ayağınız uğurlu lmiş! diye sevindiler. Fakat yağmur yağ- madı, bulutlar gelip geçti. Bağlar artık sıklaşıyor.. Aşa- gılara indikçe bir karış toprağın bile boş kalmadığını görüyorum.. Ta uzaklardan ince bir su şıriltısı geliyor, fakat yürüdükçe bu g- rıltı Fazlalaşmıyor hep ayni mut- tarit sesle akıp gidiyor. Bir ara- | hk karşı kiraz ağaçları arasından kıvrak şarkılar kulağıma çarptı: Mendilimi suya saldım, Ben yarimden uzak kaldım Dudağından kiraz aldım, Gülüm gitme gel, gülüm etme gel!. Şarkı birdenbire durdu. Bir iki kısık genç kız kahkahasından sonra süküt., İleride bağ kütükleri arasında başlar oynaşıyor.. Siyah şalvarları ile kiraz ağacı dallarında sakla- nan genç köylü kızlar kıpırdan- muyorlar — bile.. — * Görünecoğıı, görecekler! ,, diye ötleri kopuyor. Fakat ne yauk' Ben bu şarkıyı bir daha duyabilmek için neler vermezdim. Uzaklaşırken dönüp dönüp arkalara baktıkça, onların hâlâ kiraz yaprakları araşında, Üzüm kütüklerinde kıpırdandık- larını görüyorduk. Bir bağ kenarından geçerken önümüze koca bir küfe kiraz ağını — çıktı. - Köylülerden biri “ı:l_ıd;—'.mı bacı kirazlarını ye- e geldik 1. Tn Kiraz yaprakları arasına sak- yanan lhllyır kadın — tatlı tatlı seslendi : - H“ geldiniz. Yiyin afiyetler KMI: bir kıyram daha dön- dükten sonra, önümüze koca bir çanar ağacı çıktı. Ağacın dibinde çukur bir yer.. Gürül gürül akıyor. içte Çatalçeşme buratı.. zamanı Ürzümler büu çeşmede soğutulur, buz ıibl yoııllı*l. Dönüşte ba, çerek geldik.. Hu bağda hz bağ sahibi kirez ikram ediyor, sürü sürü ağaçları gösterereki — Buyurun afiyetler — olsual, yeyini. diyordu. Tavşancıllı gençler, bende o kadar temiz ve candan bir intiba bıraktılarki tarif edemem. * Köyün garip adetleri var. Banaj bunlardan birkaçı anlatılınca, hemes © dakikada evlenmek ve böreği kesmek için naza başlamak — iste- dim.. Neden mi? diyeceksiniz, an- latayım. Köy zengin.. bağlar bol. O nisbette kadınlar ve erkeklerde muktesit.. Hele kadınlar.. Evlene- cek genç kızlar bağlarındaki Üzümü sattıkça beşibirlik dizerler- miş. Meselâ, siz, içinizden birf bu köyden bir kız alacaksınız, değil mi?. Düğün olur, perşembe akşamı kız evinde bir ziyafet verilir.. Bu ziyafetin başlangıcı yuvarlak bir böreği yemektir, Fa- kat bu böreği damat kesmeyince yiyemezsiniz.. O gece börek ortaya konurken, ihtiyarlardan biri de- mada seslenir: — Hadin bakalım evlât; şu böreğide yiyeliml. ©O zaman damat naza başlar. Eline bıçağı alır, bekler, “ Kest ,, derler, kesmez.. Çünkü eyvelden tembihlidir.. Bu sırada: “ Çağırıa şu kayınpederi! ,, diye ortalıktaa şöyle Ustünkörü bir gürültü kopar, Kaympeder gelir; — Kes evlâdım, kes aslanim, kes te yiyelim!. der., Damat nazı- na devam edince, kayınpeder: — Haydi artık kes şunu, sana Çatalçeşmede ( 150 ) dönümlük bağımı verdim.. diye böbürlenir, Damat yine kesmez.. Kayın- peder - damat ne kadar hoşuna gitmişse okadar - coşar: — Haydi, sana ince mingre- deki yüz dönümlük bağı da vers dim.. Damatta inat baki.. — Haydi, sana on tane beşi- biryerde verdiml. Bu iş bir pişkinlik İşidir. Da- ken | mat ne kadar pişkin olursa, malı mülkü okadar artar., Sonra bu âdet sünnet — edilecek — çocuk- larda da vardır. Bu sünnet olacak çocuk at üzerinde mezbahayal lir, fakat atlan inmek İstemez.. gırlııl büyük babaya haber salı- nır, bl ük baba gı 3 çocuğum bıkıyıııL diye çııniu okşamıya kalkınca çocuk avazı basar, ağlamıya başlar: — İamom, ben mal isterim, bağ isterim, beşibiryerde isterimli. diye ( Düvamı 9 uncu sayfada )