Yunanistanda Harici Siyaset Münakaşaları Muhtelif fırka ve fikirlerin nâşiri olan —Yunan gazetelerinde harici siyaset — münakaşaları şu günlerde haylı hararetlidir.. Bugün sütunuma muhtelif- Yunan — gazetelerinden şu satırları alıyorum: “ Yunan siyasi — gruplar etmekte acele edi) İngiltere kendi mevkini tayin etme- miştir. Yunenistan için en iyi siyaset, büyük — devletlerin birbirinin aksi menfeatleri karşısında ihtiyat halinde * bulunmaktır. Yunanistanın A_kdıııu- deki vaziyeti, en büyük bahri devle- tin dostluğunu kaybetmemeğe çok dikkat etmesini icap ettirmektedir.., Venizelist “Neo Kozmos, gazetesi M. Çaldaris ve Meksimos'un, Balkan Misakının Yunanistana Balkanlar ha- sgicinde mecburiyetler tahmil etmediği Hakkındaki sözlerini hatırlatmakta ve Yunan murahas heyetinin Cenevredeki waziyetinin bu beyanata mutabık olma- dığını tebarüz ettirerek Tevfik Rüştü Bey ve M. Titülesko böyle * istediği için, Yunanistanın — Avruj meselele- rinde artık bitaraf olmadığını söyle- mektedir. Yarı revmi “Proia,, yazetesi, bun- lara cevap vererek diyor ki: “Eğer Yunanistan Cenevrede Türk teklifine müzaheret etti ise, bunu herhangi bir Avrupa gurüpuna hoş görünmek için değil, fakat sulha yar- dim için yapmıştır. Esasen Türk tek- Nfi de İngiltereye bir teklif değildir. Bundan - dolayı, muhalefetin çıkardığı şaylalar hem esaxsız, hem de memleket menfaat- leri aleyhinde bulunmaktadır. Yuna- nistan Fransaya müzaherete doğru yürümemektedir. Balkan misakı ve karşı — yapılmış Türk - Yunan itilâfhi Yunanistana, | herhangi bir Avrupa grupuna doğru variyet alması için, meeburiyet tahmil etmemektedir. Avrupa Devletlerinin reniden gruplar hâlinde teşekkülünde Çunıniıtımı vaziyetinin ne olacağını kestirmek için vakit — daha çok erkendir. ,, Bitaraf “ Hestia ,, gazetesi, Yuna- nistana, Avrupa hâdiselerinin inkişa- fına pek .ı,.f.' dikkat etmesini tav- siye ediyor ve diyor ki: * Yunanistan, muahedelerin tadili lehindeki hareketten çekinerek ı jmza etmiştir. Fakat Yunanistan siya- setinin Akdeniz cephesine muhalif olan — Türkiyenin muahedesi maddelerinin tadili — ve boğazların lâhtan tecrlidi hakkındaki noktai mazarım kabul edemerz.,, Bu satırlardan anlıyoruz ki Yunan muhalifleri, hükümete muhalefet için kuvvetli bir koz olarak öle aldık- Tarı "harici siyaset,, kılıcını hâlâ kınına sokmamışlardır. ve bunlar, ten evvelki büyük — devletleri — kollama siyasetinden vazgeçmemişlerdir. — * çe “Son Posta,, nn Milli ve Rdebi Telrikasır 34 7 Ş NbA—İ Tehlike vardı. Çünkü vapur hem lüzumundan fazla kalabahk, hem de pek Allahlık bir şeydi. Çoğumuz yanımıza yiyecek öte beri almıştık, Fakat bunlar çabuk lükenmesin diye idare ediyorduk. Vapurda — pişen ve umumi bir karavana gibi dağıtılan yemekler, kırmızı könserve etlerinin suya atılıp içine fasulya, nohut, mer- cimek kabilinden kuru sebzeler ilâvesile hazırlanmakta olan, çorba dense fazla koyu, yemek dense fazla sulu garip tatsız şeylerdi. Çok geçmeden ambarda has- talananlar oldu. Projektör bozul- du. Hattâ içilecek su tükenmeğe | yüz tuttu. Geceleri - torpil gözle- yiciler, ve bunların gönüllü — yar- dımcıları vardı. ğ Adedine göre manası değişen tehlike habercisi kampana veya düdük seslerine gitgide o kadar Bolivya - Paraguvay Muharebesi Bunlara Silâh Satmamak Meselesi Halledilemedi Londra, 27 (A.LA) — Bolivya İle Paraguvaya — gönderilecek — silâhlara ambargo konulmasını İtalyanın hangi şartlar dahilinde kabul edeceği hak- kındaki bir suale Hariciye Sir Nazırı Con Simon şu cevabı vermiştiri — İtalya ambargonun bütün dev- letler tarafından kabulünü şart koş: muştur. Sovyet Rusya derhal kabul etmiş, fakat Japonya henür kat'i ce- etmiştir. İyevin mevcut silâh elelerinin ambargodan da ileri esürmüştür., .. Dolfüs Romaya . ye Gidiyor Londra, 27 (A.A.) — Resmen ha- ber verildiğine göre Avusturya Baş- rkuı M. Dolfüs gelecek için talyaya giderek M. ıdığıl şll Musolini mülâkatımın netlceleri, görü- şülecek, Avusturya - Macar - İtalyan anlaşması da müzakere mevzuu ola- caktır. Fransada Vergi Islahatı x Parls, 27 (ALA.) — Vergi ıslahatı bakkındaki kanun Meb'usan — Mecli- sindetsosyalistlerin muhalefetine rağ- men (39ljreyle kabul edilmiştir. Islahat kanunile vergi tahsil usulleri sadeleş- tirilmekte, varidat vergisinin nisbeti yüzde (36) dan (24) e indirilmektedir. Tunus Beyi Pariste Paris, 27 (A.A) — Tunus Beyi Ahmet Paşa bu sabah Parise gel- miştir. Tunus Beyini karşılamıştır. Mançurinin Ordu Bütçesi Singking, 87 ( A. A.) — Mançuri bütçesine milli müdafaa için 9 milyon yen tahsisat konulmuştur. İtalyan Donanmasının Takviyesi Ankone, 27 (A. A.) — Yenl- bir torpito mubribl denize indirilmiştir. altı torpil atıcı ti vardır. ve 1840 tondur. Beynelmilel Felemenk At Koşusu Amsterdam, 27 (A. A.) —Beyelmilel At koşusu mükâfatını İtalyanlar ka- zanmıştır. birçok — şahsiyetler 'SON POSTA Macaristan, Fransaya - Fena Halde İçerledi * Başvekilin Sert Bir Cevabı Heyecanlı tezahurata sahme olan Macar parlâmentosu | — Budapeşte, 27 ( A.A ) — Başvekil M. Gömböş hasta olduğu için bugün ( dün ) öğleden sonra Meb'usan Mec- lisinin toplantısında bulunamayacak- ftır. Mecliste, Fransız Hariciye Nazirı M. Bartu'nun Bükreşteki beyanatına cevap vermek üzere birçok hatipler söz almışlardır. M. Gömböş ajansına gu beyanatta bulunm —M Bartu'nun son beyanatı Macaristanda büyük bir hayret ve can sıkıntısına sebep oldu. Biz Fran- sız siyasetinin süngülere değil adalete dayandığını, Fransamın diğer milletler arasındaki ihtilâfları yatıştırarak on- ları barıştıracağını Ümit ediyorduk. M. Bartu'nun - be, bu ümidi hiçe — indirmiştir. uz — Hariciye Nazırı ne düşüncelerini, ne de hi rini gizlemeyen tamamen açık bi adam olmakla iftihar ediyordu. Bina- enaleyh biz de tezimizi sükünetle ve fakat — bütün — açıklığımızla — teşrih edersek tamn bir anlayış gösterecektir. Macar hükümeti. muslihane - bir siyaset takip etmektedir. Meşru te- | mollere istinat €den”bu siyaset Macar hükümeti tarafından, evvelce olduğu gibi, istikbalde de sulh vasıtalarile fakat ayni metanetle takip edile- cektir. , Budapeşte, 27 (A.A.) — Mebusan meclisi dün, devre harici — olarak fevkalâde bir-içtima yapmıştır, Celsede, mebuslar — nisbeten az miktarda idi. Fakat matbuat locası İle samline mahsus yerler küâmilen dölu idi. Hariciye nazırı M. dö Kanya | başvekilin beyanatını alkışlar arasın- da okumuştur. Birçok hatipler, M. Bartunun be- yanatının Macar efkârı umumiyesini inkisara düşürdügünü ve Macaristan- da bulunan birçok Fransız dostlarını bilhassa — mütccasir — öttiğini — teyit etmişlerdir. Küçük ziraatçiler fırkasından M. Ekhard, M. Bartunun siyasetinin, “askeri ittifaklar,, siyasetini tekrar ilhya için yapılan ilk teşebbür oldu- gunu söylemiştir. Hiristiyan fırkasından Kont Estör- hazi bir memleket, sulh veverlik yo- lile hudutlarının tekrar tetkikini iste- diği zaman bu talabi, bir harp sebebi telâkki edilirse, Milletler Cemiyetinin hikmeti vücudünün ne olduğunu sor- | Sosyal demokratlardan M. Büşin- ger diğer - fırkaların protestolarına iştırak etmiş, fakat Macar hüküme- tinin ne Berlin, ne Viyana, ne de Roma ile bağlanmamasını iştemiştir. Başvekilin bayanatının okunma- sındı onra, hariciye nazırı M. dö Kanya mebusların, bütün yazifesini yapacak olan hükümete itimat etme- lerini istemiştir. M. Bartu Parise Döndü Belgrat, 27 (A.A.) — Fransız Hari- elye Nazırı M. Bartu dün akşam Parise dönmüş, istasyonda halk tara- fından alkışlanmıştır. Matbunta yapılan beyanatta, — Fransa ile — Yugoslavya arasında her cihetten tam bir müta- | bakat olduğu bildirilmiştir . DA X zG ERTENRİN UCT LT AT Harici telgraflarımız burada bit- memiştir. Lâtfen 12 inci sayfamıza Bakınız zi ime üüi a v l Kültür Fazlalı- gı Mi? Yoksa . ... . Eksikliği Mi? Şu mektubu aldım: * 23 yaşında orta tahsil yörmüş üç Hisan bilir. oldukça güzel, sıhhatli bir gencim. Bir kusurum vardır, o da mosleğimdir. Dükkâncıyım, esnafım. Tasavvur - ediniz bir mecliste «i genç bir. kıza- takdim ettiler. Kızın mesleğinizi sorup da... cenaf.. Ceva- bini alınca, sizi. derhal sukutu hayale - uğratır. Lise mezunu, Üniversite tale- besinde filân derseniz ( ahlâksız olun, tembel olun, fakir olun ) kız. size kargşı hemön hüsnüteveccükh göste- rir. Yakında —başımdan geçen bir vak'ayı hikâye etmek isterim : Birgün Dükküânımda — otururken hiç tanımadığım bir genç kız benl vzun boylu lâfâ tuttu. Tahsilimi sordu Güzelliğimden bahsetti, daha bir ta- kım şeylar... Kibarmışım. Temizmişim. Bu mesleğe lâyık değilmişimi. Ken- disi lise mezunu genç ve güzel bir hanım,., Bana vermiş olduğu rande- vusune gelmedi,.. Düşündüm: Benl lâyık görmemiş olacak. Kuzum Ha- nimteyzeciğim size samimi olarak s#orarım. Kızların bu hareketleri “Kültür, fazlalığından mı? Yoksa eksikliğinden mi ?.. LK Yavrum, iyi tahill görmenin her zaman tercih vesilesi olacağını uhut- mamak lâzım. Esnaflığı hakir gören- lere gelince, Hamit devrinde değiliz, lehülhamd — seviyemiz yükselmiştir, adetlerinin gayet mahdut — birkaç | şamarığa inhisar edeceğine kanilm. Benim muhitimde düşünceli ve münev- ver genç kızların esnaflığı kazancı mahdut — meslek - sahiplerine tercih ettiklerini gösteren yüzlerce misal daha dün oldukça müreffeh lenin ııloıuııd:y:ı:ı. dhıiılık"n: n mini lerini okşar- b ...f:â:" hatırıma geldi. bilmem, sordum: — Sen Bey misin, paşa mı? Küçücükt — Bey, diye cevap verdi. — Sonra ne olacakuın? — Tüccar! Dikkat ediniz, çocuğa şimdiden bu telkini yapıyorlardı. Size güzelliği- nizden bahsedip ilk konuşmada ran- devu veren genç kız ise, hiç şüphe #etmeyiniz, erkeklerin ancak iki saat | konuştukları fasileye mensuptur: | * Mehmet İzzet Beye: Aranızda tekrar barışmak im- | kâmı kalmadığı takdirde çocuğu- nuzu almak için mahkemeye mü-* racaat etmeniz İâzımdır. 28-6 103 alışıldı ki, yastık yerine başları- :*frdî_ duran can kurtaran kemer- rile lerile hazırlık yapmak k hattâ bu kampana pgürü:î::. düdük çığlığı nimmi gibi tatlılaşır, uyukuları bile bozmazdı. Ambarda haaasızlık, koku ve pislikle, hastalıktan birkaç ölü verilince, vapurun içinde fahri fedailer, — didinmeye — çabala- maya ezelden — vurgün — insan- lar çıktı, nerden bulduklarını an- hyamadığımız keresteler, yelken bezi gibi bir şeylerle orta güver- tede, Üstü örtülü bir yer yap- tırıldı ve lıunl_ıı bunun — içine yatırıldı. Bütün bu korku ve üzüntü verici şeylere rağmen, yolcuların, bilhassa kadınların keyifleri hiç te bozuk değildi. Geceleri güvertede eğlence partileri veriliyor, tahsil- den dönen talebelerinin uydurduğu bir caz takımının gürültülü hava- larile' dönen çiftler, bulmaca oyun- ları tertip eden, ve verilen ceza- larla kadını erkeğe, erkeği kadına yaklaştıran — kahkaha — düşkünü insan gurupları toplanıyordu. — İlk dört günü, ben hemen he- men kamaramızdan. biçı çıkma- dım. Çünkü sen kendini üşüt- müştün. Boğazın ağrıyordu. Va- purun halini, kalabalığını alt ka- ta inen merdivenin başındaki ha- ritaya, seleri —göstermesi — ( iğnelenen ve hergün bir az iler- liyecek olan kırmızı bayrağımızın ne uzun uzun yollardan geçece- ğini ben hep babandan dinli- yordum. Beşinci günü akşamı bir az iyileşmiş, güzel güzel dalmıştın. Hararetin filân da yoktu. Kevseri başında bıraktım ve dişarı çık- tım. Öte yandaki güvertede yine bir eğlence - olacaktı. Kamara- mızin önü tenha idi. Açılır ka- panır keten iskemleye uzandım, epey bir zaman öylece yattım. Kahkahalar, çalgı, türkti ses- leri geliyordu. Yıldızlar birer bi- rer yandı. Göz alabildiğine uza- nıp giden denizde hafiften ka- baran dalgalar vardı. Vapur iki ana sallana sallana ilerliyordu. ç Bir aralık yerimden ıılmıı. Galiba babamı âramaya gide- tektim. Gülenlerin,- eğlenenlerin &ösi ve gürültüsü beni yana 'döğ- ru çekti. Vapurun arka tarafında, bir l:ü'ıışe insan halkalanmış, el çırpıyorlardı. Lâz havası çalınıyordu. Yaklaştım. Yer verdiler, kala- balığı! he girdim. Dairenin ilk sıralarında, renk renk süslü ka- dınlar, hazır koltuklara oturmuş- lardı. Arkaları da, ayakta duran erkeklerle dolu idi. — Herkes el çırpıyor, gemici kılıklı gençten birkaç kişi de omuz omuza ver- mişler oynuyorlardı. Vapurun bu noktasında öyle coşkun, neşeli bir hava vardı ki, sallantının artmasına kimse aldı- rış etmiyordu. Oyuna — dalmış bakarken, arkamda bir hareket, bir açılma oldu ve havaya kalk- mış iki kol, bir , hasır koltuğu getirip önüme sürdü. Uzun boylu, geniş yapılı, başı beyaz kasketli biri idi bu. Oynaşan gölgeler içinde, yü- zünü görmemiştim. Koltuğu yere koörken, başı eğikti. İçimi ür- perten bir ses: — Buyurunuz, oturunuz hanı- mefenil Dedi ve adam, bu be- ok adam, tane d Çer S ea tenat e a gibi de bir şey tün yüzü başan başa ifade ve mana kesilmiş gibi, canlana can- lana baktı. Sade gözlü ile değil, sanki dudağı ile, ağzile, kaşlarile, saçlarile, her şeyile baktı. Ve ben © dakik, gülüşen, el çırpan, itişen bu insan kalabalığı- dün, o 'yarı aydınlığın içinde; sa- hncakta kolan vururken duyulan, garip, tatlı bir baş dönmesi ile, göğsüme, — boğazıma, iliklerime ilik bir şeylerin yayıldığını his- settim. Tabiatin, sade boyuna bosuna, yüzüne gözüne üzenip bezenmek- ten gönlünü, duyğularını, ahlâkını ülleştirmeyi unuttuğu karşımdaki gu insa Vedat melihti. Daha © dakika, içi: beş yıl evvelkinden çok , çok daha çoşkun bir his kasırgası koptu, coştu, ve ömründe nasıl meş'um bir rolü olacağını sanki ©o saniye bilmiş, hissetmiş gibi de getirdiği hasır koltuğa otururken gözlerim — karardı, — kulaklarım uğuldadı. O, Başka bir şey demeden ve yanımda durmadan eğildi, gitti. Laz oyunu alkışlarla bitti, yerine başka insanlar çıktı. Kimi dizle- rini yere vura vura, kimi mendil oynata oynata döndü sıçradı. Her- kes güldü, eğlendi. Ben de gör- meden, anlamadan sade baktım durdum. f (Arkası var) MA A L SAA 2 G AAA LĞ 3S S S S