İndi PA ay Y mir / li Aşk ve Macera Roman: me Halbuki pansiyon sahibi Ma- dam Şöfer bundan ne anlardı? Maddiyetperest kadın oda ka- pısına bir kâğıt yazmış ve asmıştı. Küğıdın. üzerinde şu sözler yazık idi; : , Eğer Odanızda bu gece yatmak istiyorsanız; 1 — Benim oda kapıma vürumuz. 3 — Araladığım kapıdan üç ey yirmi dokuz günlük aylığını: olan yet wiş dokuz mark otuz sekiz feniği veriniz. o Mukabilinde «ize (odanızın Bir sıra Üzerinde uyumaya çalışarak.. Fakat Rusya çarının sokağında idi, Bu- nu iki kız kardeş idare ederdi, Bu kır * kardeşlerin ikisi de sağırdır. uyuklayarak sabah- vardı. İşte Rabakoviç bir im kemile üzerinde 2 Yatakta yatan, kanapede uyu- yan, diğer misafirlere, her gece örtüleri değişmiyen bir yatakta yatmaktan ve örtüsüz bir kanapede de uzanmak iste- mediği için iskemlede oturmayı tercih. ettiğini söylemişti. Raba- koviçin göğsündeki beyaz çiçek- ten bahsaderken sadetten barice çıktık... İşte yine o beyaz çi çeğe avdet edelim. Hayatın . Demin de söylediğimiz. gi Rabakoviç arkâdaşının la kıskaç gibi parmaklarını geçirmiş sesi heyecanından titriyerek mı- rıldanmıştı: — Bak.. bak görüyor musun? Arkadaşı — yirmi, yirmi beş yaşlarında bir gençti, Pommerya- 5 Yazan Suat Suzan nın ta içinden geliyordu. Yazın başındanberi ayağında sandallar, üstünde bir kısa izci pantalonu ve gömleği, arkasında küçük bir torba ve torbanın içinde sanati olan kunduracılığa ait iptidal edevat ve torbanın üstünde bir kitare şapkasız ve parasız Ak manyayı dolaşıyordu. Ümidi iş bulmaktı. Gittiği köylerde, çiftliklerde İş bulmıya uğraşıyordu. Şehirlere gelince bazan sokaklarda ve #vlerin avlusuna girerek kitare m—isamererearsenın Bir Avrupa turnesine (o çıkan Filistin futbol şampiyonu Hakoel takımının o Galatasaray (kulübü gu < Filistin Şampiyonu Geldi Hakosl takımı oyuncuları bir arada SON POSTA m ARŞ i | Bu — e ap via 12-6-934 çalıp .şarkı söylüyor ve para alıyordu. Ekseriya da her evin hizmet kapısından dalıyor. Her kat çıkıyor ve her kattaki apartı manların kapısını çalarak yapacak bir iş olup olmadığın soruyor. yüz merdiven (o çıkmış olursa muhakkak en aşağı Üç evden iş bulabiliyordu. Çünkü” hizmetçileri olmayan barı ev kadınları süprüntü tene- kelerini avluya indirip süprüntü sandığına döktürebilmek © ve a hahları dövdürebilmek için bazan on beş yirmi fenik gözden çıkanıyorlardı. (Arkası var) Galatasaray Ve Beşiktaş İle İki Maç Yapacak | takımı Yunanistanm maruf ta- kımlarından Panatinaikos takımı- nı da şehrimize getirtmektedir, tarafından birkaç maç için şehri» | Panatinaikos takım 6 Temmuz mize çağırdığını haber vermiş- | tik. Hakoel takımı dün öğleden sonra Polonya vapurile şehrimize iştir. Takımda Almanyaya mu- Bu takım Galatasaray ve Be- şiktaş takımlarile birer maç ya- pacaktır. Galatasaray takımı id- manlanna başlamıştır. Bu maçta cezalı oyunculardan Tevfik ve | Muslihin de (oynayabilmesi için Galatasaray kulübü tarafından İstanbul mıntakasına o müracant Diğer taraftan Galatasaray Haydutluk Mardin Yolunda Gelen Yolcuları Soydular da buraya gelecek, Galatasaray ve Beşiktaş takımlarile birer maç yapacaktır. Dünya Kupası Dünya kupasi için * İtalyada yapılan futbol maçlarının finalı hakkında dün biribirine zıt ola- rak alınan iki haberi bildirmiştik. Son haberlere göre, Çekoslovak- ya ve İtalya takımları arasında yapılan bu maç (1-1) beraberlikle bitmiş, fakat on dakika uzatılan öyun esnasında İtalya takımı bir gol daha atarak (1-2) gelip gel- miş ve kupayı kazanmıştır. Bir. Kamyonla Mardin (Hususi)— Mardin yolu üzerinde bazı şerirler bir yolcu kamyonuna tecaviz etmişler, yolcuların ve bu meyanda Midyat mu- allimlerinden Faize Hanımın iki yüz elli lirasile üç altın bileziğini ve bütün eşyalarını almışlardır. Şerirler bu işi yaptıktan sonra yolcuları otomobilden indirerek kendileri binmişler ve şoför Cezreli Mustafa getirmişlerdir. Efendiyi ölümle korkutup kamyonu haydutları bir hayli ileriye götürüp jandarmalara haber vermiştir. Fakat bu hâdisede şoförün harekete. geti » Şoför, bu bırakmış ve geri döndüğü zaman de alâkası olduğu zannile.Mustafa tevkif edilmiştir. Vali Talât Bey hâdise ile bizzat ve çok yakından alâkadar olmuştar. Şerirler şiddetle takip ediliyorlar. Hemen yakalanmak üzeredirler. — Vamık Falk Haziran 12 e m Pehlevi Hz. bin Ziyareileri Münasöbetile mmm — Dünkü Ve lagtarafı 1 inci sayfada ) Loti'yi de bu sokak» km e Bir akşam, tam gurub ga evin damına çıkmıştık, A geçmiş: “Bir riya âlemindeyim.. Bir ahret havası içinde an ba şehirden, bu Pim ke hiç ay rılmak istemiyorum. Burada ben kendimi, berşeyi unutuyor, sükün, tevekkül içinde kayboluyorum. ,, demişti. Bir de, otur- dek ağ e - çünkü Piyer Loti damda oturmayı, de laşmayı pek severdi - komşular- yarımyamalak yörü- bahçesinde limon ve portakal ağaçlarının, (güllerin arasındaki havuzun durgun suyu başında inen bir kadın görünce “Ah... Bir kadınl,, diye çırpınmış ve bir anda kendine gelerek: - “Hayır, hayır... bakmıyacağım.. ben onları böyle açık saçık değil, dalma o simsiyah örtüleri içinde bir hayal ve gölge gibi içimde yaşatmak İsterim... demişti, Filhakika o zaman bir yabancının herhangi bir yerli kadını hatta sokakta görebilmesi bir mesele idi.. Piyer Loti bugün sağ olsa da tekrar İrana gitseydi, muhakkak valizini açmadan geri dönerdi. Çünkü İranda artık o (ahret ha- vası) nı o (rüya âlemini) bulabil. mek mümkün değildir. * Şehinşah Rıza Pehleyi tahta çıkalı sekiz sene oluyor. Bugünki İran Piyer Loti'nin mest ve mabmur dolaştığı otuz küsur-sene evvelki günlerle değil, fakat on sene evvelki zamanla mukeyese etmek bile insanı hay- rete düşürmiye kâfidir. İranda on sene evvel hiçbir şey yoktu. Ne muntazem bir ordu. Ne adamakıllı bir mektep, bir hastane. Ne yol, şimendifer, liman. Ne fabrika, banka... Ne bütçe... Ve bu kurunu vustai dekor içindeki dünyadan bihaber mem- lekette mollaların, derebeylerin, mütegallibenin (elinde > inleyen halk, bu yerli zulüm yetmiyormuş gibi bir de Çar tegik tere imperatorluj kazı denecek kadar öza ve ıztırap içindeki İranlı (bugün) & unütmuş gibi (dün) 6 ile avunmağa çalışır dı. Ve dinden elinde. kalmış yegâne miras Halır, Hayyam, Ferdevsinin beyitleri > rübaileri dilden dile dolaşır dururdu, bun- lar İranlıya bir inni gibi geliyor- du. Ebedi bir uyku... bu gülistanlarda ben de | Mm Bugünk Tahranda İstanbal caddesi I | mi H in p b m 2 e vee /4 e m RR. a a 2. A A # 3 ü İran hiz Ve uyandıran Obir ses bile yoktu, İşte-Rıza Pehlevi Hz. böyle bir zamanda İranın başina geçti. Ve adımını attığı. tahtın eşi ğinde “ ( molla ) gürültü ile karşılaştı... Molla, abunt, müctehit, imam. Ne isim verirseniz o veriniz; bir kelime ile karakuvvet İranda her şeydi. Sizi zevceniz veya valdenizle yanyana arabaya binmekten, ya» kalık (oOkravat Otakmaktan bile menedecek kadar kökleşmiş olan bu küvvet intihabata, hükümet İşlerin& her şeye karışırdı. Hükü- met doktorunun verdiği bir sıhhat raporunu bile iptal edecek, meşru zevcenizi bir başkasına verecek, öz malınız bir evi elinizden alacak kadar küküm ve nüfuz sahibi olan molla ve müctehit Rıza Şah Pehlevinin tahta çıkışı karşısında bir an şaşaladı; ne yapacağını kestiremiedi. Şehinşah Rıza (o Pehlevi Hz. İranda mecburi askerlik — kanu- ntmu Meydana çıkarınca biraz ken- dine gelir gibi olan bu karakuv- vet masum bir jandarma neferini Tibriz sokaklarında paramparça ettirerek Ohalkı (o ayaklandırmak istedi. Halk, yıllardan beri körü körüne peşine takıldığı bu kuvve- tin fenalığın, zulmünü bilmiyor değildi, fakat kendisini onun şer- rinden koruyacak bir baş bek- Tiyordu. İşte bu baş Rıza Pehlevi Hz. idi, Kuvvetli, müstekil, terakkiper- ver, uyanık bir hükümetten ürken ve onü kendi kuvvetine rakip gören mollalar ise, halkı herne bahasına olsursa olsun sonuna kadar peşinden ayırmamak isti- yordu. Artık öbür dünyadaki cennet vaitlerile avlayamayacaklarını an- ladıkları halkı, bu sefer Şebinşah Riza Peblevinin askerlik külfeti, vergi yükleri, yenilik ve asrilik getireceğinden bahsederek soğut- mağa ve mukabil cephe almaya gağırıyorlardı. Herğeyi — iyi hesaplamış ve bahusus. İran oderin uykudan uy canlandırmak © ve teceddüt yoluna sokmak arzu ve azmini sarsılmaz bir şekilde aklına koymuş olan Rıza Pehlevi Hz. karşına (dikilen kara kuvvetle çetin (bir mücadeleye girişti. Ve muvaffak oldu. y On sene evvel Tahranin İran parlâmentosuna gitmiştim. Geçenlerde vefat eden Harbi- ye nazıri Serdar Esat Bahtiyari de yanımda idi, sıraları dolduran meb'usları ona sor- mi : —Bu'ne kadar sarık böyle?. ( Dövamı 9 uncu sayfada )