N ğ Nihayet bazı bitaraf meb- mslar araya girmişler, iki tarafı Woğılnuk müzakereye başlamak İstemişlerdi. Fakat o zaman da ili- Şu şartları ortaya sür Mmüşlerdi: 1 — Ekseriyet ve muhalefet fırkası mensuplarından müştere- ken ve yahut bitaraf zevattan mü- rekkep olmak üzere yeni bir ka- binenin teşekkülü. 2 — İdarei örfiyenin ilgası. $ — Memurların cemiyet- lerle alâkalarının kesilmesi. 4 — Kâmil Paşanın kabine riyasetine getirilmesi. İtilâfcılar, bu şartları derme- yan etmekle ne kadar basit ve iptidal fikirli adamlar olduklarını ::ılaiyodıvdı ki bu şartları ka- etmek, bütün idareyi oldu; gibi İtilâfcıların ellerine leılig etmek demekti. Halbuki ge- l:Sıİt Paşa ve gerek İttihatçı- - » henüz bütün kuvvetlerile mü- cehhez bulunuyarlar; her ne baha- _—'—olııı, aer fih, bu teklifte — İttihal işine yaramıştı. Bu - gartlar aat fında yeni bir müzakere başla- mıştı. Bu müzakere esnasında ise güya itilâfçılara iltihak eden bir iki ittihatçı meb'us vasıtasile; bu safderün adamların bütün plânları tamamile — anlaşılmıştı. İtilâfcılar, şayet ortaya sürdükleri gartlar kabul edilmezse, (35inci maddenin tadili) — müzakeresine iştirak etmemeye gizlice karar vermişlerdi. Bu ise, gerek Sait Paşa ve gerek İltihılcılann. ara- “yıpta bulamadıkları bir nimetti. Buna binaen (35inci madde)ğnin evrakı derhal encümenden çıka- rlarak meclise getirildi. Müzakerenin — olacağı — gün, meclisin en heyecanlı günlerinden birini teşkil ediyordu. Ekseriyet Fırkasına mensup meb'uslarla vü- kelâ kâmilen Meclise geldikleri halde, muhalif fırkadan bir tek meb'us bile orlada görünmüyor. du... Müzakere usulen başlamıştı, Fakat riyaset tarafından yapılan yoklamada; (Kanunu Esasınin tadili için icap eden sülüsüm iyet) değil, ekseriyeti âdiye bile hasıl olamadığı anlaşılmıştı. İtilâfçılar güya, (obstruction) (1) (17 Obetructiyon — iştirak etme- mek süretile müzakereyi felce uğrat- mak. I — Gazetenin esas gasrtoli bir sütumun iki satırı bir (santim) sayıtır. 2— Sayfasına göre bir santi- min ilân fiatı şunlardır: sayla 4.S 100 sayfa 3— Bir — sanlimde (8) kelime — vardır. 4— İnce ve kalın yazılar tulacakları yere — göre santimle ölçülür. P ee Dördüncü Kısım No, 113 L Beşinc’i“ M İradesî île ehmet Bir Meclisi Meb'usanı âa K 'i_ A aa KDü b (_' DA A V Co b 000 7 t ef e' ds. * A U St ü #Şğure Srer Hd v »U G G0A OU LÜ DAr ,'?f—' n HİT AM Dot zdarn Siçi AA di Si _’._"_ —f)- ,'r-, a DÜŞ e KA FY? Bt ada "” SS v JAI,'_ : _',»'_.*,'_ı._ v dD T oeeA L TA . $ei p B aŞ ... N üna Lf TLaA n Şi amğa K TF Aze. İzMeİ> S BÜ VA vi di Nİ , BU * #la v < Apr u TÇT ci HYĞ e D e YERM ; .A SEçe u | Manzumenla devamı yarınkl nüshamızda | yapmak istemişler; bu — suretle müzakerenin önüne geçeceklerini zannetmişlerdi... Fakat Sait Paşa, bu gafilâne hareketi derhal kes- kin bir silâh gibi kavramış: — Kabine ile Meclis arasında ihtilâf devam ediyor. Diye, bu siyasi komedinin son sahnesine atlamıştı... Bundan son- rası, artık basit bir şekil mesele- sinden ibaretti. Nitekim 327 ge- nesi Kânunusanisinin beşinci günü Meclisi Meb'usan reisi Ahmet Rıza Bey; kendisine tebliğ olu- nan şu iradei seniyeyi Mecliste Nasıl Doğdu?.. Nasıl Yaşadı?.. 6-6- 934 — Nasıl Öldü?. F esheylemişti .. desi ve Meclisi Âyamn rey ve muvafakatı — mucibince — heyeti hazırei meb'usanın feshi ve tarihi — | feshinden itibaren üç ay zarfında -— XK | heyeti cedidei meb'usanın bilim- tibap İçtimamı irade ettim. Mehmet Reşat * Bu esnada memleket, en kor- kunç felâket tehditleri karşısında titriyordu. Fakat gerek muhalif- lerden ve gerek muvafıklardan | hiç kimse buna ehemmiyet ver- miyordu... Fırkacılık, en iğrenç | ve en çükin sahalara kadar dökülmüştü. Fırka namma hare- ket eden ve ü kuvvete galebe etmek isteyen birçok | çaçaron ve çığırtganlar ortaya atılmışlar: biribirleri aleyhine ağız doluları küfürler, tulumbacı kovuş- larında bile söylenmesi istikrah uyandıran şütum ve İânetler yağ- dırmaya başlamışlardı. Her iki taraf ta biribirini (Vatana ihanet)le itham ediyor; her iki taraf ta: — (Kanun) tepeleniyor.. Ayak- lar altında çiğneniyor. Diye feryat ediyordu. Harp, unudulmuştu. — Trablus, Bingazi, Derne çöllerinde kırık tüfeklerle aç, susuz düşmanla pençeleşen kahramanlar unutulmuştu. Daha dün Çanakkalede gürleyen düşman topları, adalarda düşman bayra- ğı altında diz çöken zavallı va- tandaşlar unutulmuştu. Hatta, Bal- kan devletlerinin aktettikleri (mu- kaddes ittifakja konulan imzala- rın henüz mürekkepleri kuruma- dığı bile unutulmuştu. Vatanın bu inkıraz ve izmihlâl tebhlikesi karşısında endişe ile titreyen hakiki vatanperverlerin kalbi hün oluyor. Her türlü dünya bareketlerinden el çekerek ve inzivayı ihtiyar etmiş olan (Şair, Tevfik Fikret) bile (Aşiyan)ının sakin köşesinde sabredemiyor, o günlerin fecaatını en acı ve fakat en hakiki bir lisanla tasvir eden meşhur: okutuvermişti: (95)e doğru.. Meclisin Feshi İradesi Şaheser hitabesini söylüyordu. Kanunu Esasinin yedinci mad- ( Arkası var ) Fanem -. Halepte Nümayişler ( Baştarafı 1 inci sayfada ) mak için camiye gireceğini haber alan halkın bir vak'a çıkarmasına mani olmak Üzere çok sıkı ve kesif zabıta tertibatı alınmıştı, Reisi- cümhur ve başveki bu sırada ca- miye gelerek askerlerin arasında bir yer alarak oturmuşlar, fakat halk yine muhtelif şekillerde nü- mayişlerde bulunmuştur. ; Hatta bu sırada Vatani fırkası reislerinden Sadullah Cabiri Bey minbere çıkarak balka hitben çok heyecanlı bir hitabe söylemiştir. Cami etrafında nümayiş yapan- lardan 122 kişi tevkif olunmuştur. Bunlar arasında Vatani fırkasının —— Mercan: Mercanağa mahallesi Tığcılar i Pııtıı'ııı:ıulı l'.Iııı alt katında 26 No.lı oda. Mercan: Mercanağa mahallesi Tığcılar Pastırmacı hanı alt katında 27 No.lı oda. istanbul Milit Emlâk Müdürlüğünden : Muhammen bedeli Lira caddesinde 700 — peşin Mercan: Mercanağa mahallesi Tığcılar caddesinde 700 — peşin Pastırmacı han alt katinda 28 No. lı oda. Mercan: Mercanağa mahallesi Tığcılar caddesinde Pastırmacı han alt katında 29 No.lı oda. para ile 200 peşin para ile Yukarda yazılı odaların hizalarındaki kıymetler - üzerinden 20 Haziran 934 Çarşamba günü saat on dörde kadar pazarlıkla satılacağı ilân olunur. (M) “2717,, RARRSTR — Japonyada “ Son Posta,, TYEN SAT -,f Sayfa İdil - Ural Türklerini Lekelemek İstiyenler Kobi (Japonyada) — Burada- ki İdil - Ural Türkleri Türk yür- dünün . istiklâli için el birliğile çalışıyorlar. — Fakat, — Japonyaya kaçan beyaz Rusların peşine ta- kılıp Çarlık Rusyanın tekrar di- rilmesi için uğraşan bazı karışık adamlar buradaki Türklere rahat vermiyorlar. Başlarında Kurban Ali isminde karmakarışık hüvi- yetli bir adam bulunan birkaç milli hain, İdil - Ural istiklâli için uğraşan Türk - Tatar medeniyeti cemiyetinin bütün işlerine engel olmak için ellerinden geleni yap- mak istiyorlar. Geçenlerde cemi- yette yapılan bir toplantıda Kur- ban Ali ve bempaları hazır bulunanlara taarruz etmişler, ce- miyetin mürşidi vaziyetinde bulu- nan Ayaz İshaki Beyle arkadaş- larını vurmuşlardı. Bu hâdise, Japonyada çok dürüst ve çalış- kan bir hayat geçiren idil - Ural Türklerini fena balde mütecssir etmiş ve mukabil tedbirler almak lüzumunu — anlatmıştır. — Bunun üzerine İdi-Ural Türklerinin mü- messillerinden mürekkep milli bir mahkeme toplanarak milli davaya, beyaz Ruslara alet olmak suretile engeller çıkarmak — için uğraşan bu — milli —hainlerin vaziyet- lerini tetkik etmiştir. Milli mah- keme, Kurban Ali ve Avenesinin, Çarlık Rusyanın tekrar dirilmesi hülyasını — besleyen bir takım maceracı beyaz Ruslara uşaklık ettikleri, İdi-Ural Türklerini Ja- işlere karışmaktan, mahalle top- lantılarında aza ve rey sahibi ol- | maktan mahrum kalacaklardır. Kararda bunların diğer Türk ve Müslüman memleketlerine kabul edilmemeleri için de teşebbüste bulunulması kabul edilmiştir. Kur- ban Ali taraftarlarından bir kısmı hakkında da, elebaşılarının yalan- larına kanıp Ayaz İshaki Beye ve arkadaşlarına yapılan hakarete iştirak etmeleri, nisbeten hafif bir- suç mahiyetinde görülerek bunlar yaptıklarına töbe ettik- leri takdirde affedileceklerdir. Yine milli mahkemenin kararı mucibince buradaki Türk - Tatar milletine —karşı büyük manevl yardımlarda bulunan Japon pro- fesörü M. Akobaya karşı hakaret eden ve yalan beyannameler neş- reden Tokyodaki Türklerin müte- velli heyetine karşı boykot ya- pılacaktır. Ayrıca Ayaz İshaki Beye ve arkadaşlarına tecavüz ve haka- rette bulunan milli hainlerin Ja« pon adliyesine verilmesi de kabul edilmiştir. Burada Türkler milli ve dini günlerinden istifade ederek heye- canlı toplantılar yapmakta, bu su- retle birlik vaziyetlerini sağlam ve sıkı bir surette devam ettir- mektedirler. Meselâ geçen kur- ban bayramı münasebetile çok beyecanlı bir milli gün yaşan mıştır. O gün Türk-Tatar mede- niyeti cemiyeti binasında bayram namazı kılındıktan sonra bir çay ziyafeti tertip edildi, sonra Ayaz İsbaki B. milli davayı ve milli gayeyi anlatan heyecanlı bir nu- tuk söyledi. Bu toplantıdan sonra gda milli kardeşlerimiz olan Tür- kiye, Efganistan sefarethanelerine gidilerek bayram tebrikinde bu- lunuldu. Bu arada İran sefaretine de uğranıldı. Bu mektubumla birlikte size, bu milli “Plf“m'" ait bazı resimler gönderiyorum. Rakiye Vergi İşinde çeri Mıntaka ( Baştarafı 1 inci sayfada ) göre nihayet — keşfedilebilmiştir. Salâhiyettar makamın bize verdiği malümata göre bunun sebebi şudur : Diğer şubelerde mükellefler ver- gilerini ekseriyetle kendileri gö- türerek mensup oldukları şubelere yatırıyorlar. Bir kısım çarşı esnafı ise böyle yapmıyor. Vergileri için haciz kararı verilinceye ve kapi- larına icra memuru gelinceye kadar bekliyorlar. İcra memurla- rının dükkânlarına hacze geleceği günü öğrenince de hemen kasa- larının gözüne verecekleri parayı ayırıp koyuyorlar. İcra memur- ları dükkâna girince: — Efendim zahmet buyurma- yınız. İşte para, şimdi — çırakla eerasana | şubeye gönderir makbuzunu alırız diyorlar ve uşaklarına da ses- lenerek: — Ahmet, Mehmet! al şu pa- rayı, şubeye götü ve makbuzunu çabuk al, getir! diyorlar. Memurlar bu vaziyet karşı- sında teşekkür ederek dükkân- dan ayrılıyorlar. Uşak ta esasen evvelce - tenbihlendiği için so- kakta şöyle bir tur yaptıktan sonra tekrar dükkâna geliyor. Bu suretle de vergiyi atlatmış bulunuyorlar. ç Tahsil kendince hastalık addettiği bu arızayı keşif ve tekerrürüne meydan vermiye- ceği kanaatindedir. Ümidi, diğer şubeler gibi o mıntaka tahsilâtı- nın da artacağı merkezindedir. (Son vergi vaziyeti ikinci şayfamızdadir.) Rüşvet Maznunu Romen Memurları ( Baştarafı 1 inci sayfada ) Bu kanunun neşrindenberi, Bük- İstinaf Nazırlar, yüksek dereceli hâkim- ler, Jeneraller ve hükümet erkânı mallarının meşru bir kazanca müstenit olduğunu ispata davı edilmişlerdir. h İstinaf mahkemesi, son gün- Kü lerde alen! bir celsede böyle bir dava rüyet etmiştir. Sorguya çe« kilen zat, tapu ve kadastro ida« resi müfettişlerinden bir mühen- distir. Bu zat 11 milyon ley tah- min edilen servetinin membamnı tasrih edememiştir. Müddeiumu: minin talebi Üzerine — mahkeme, malların yarısı kendi — üzerinde bulunan — maznunun karısını da davaya dahil etmiş ve mahkemeyi eylül ayına bırakmıştır. ” 4