6 Haziran 1934 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

6 Haziran 1934 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Tavukçuluk Bahsi w Müşküllere Ve Suallere Cevaplar Ortaköyde Halil Maşuk Beye: Horozları damızlık zamanında parke, parke ayırmamak iyidir. Eraziniz geniş olduğu takdirde bir arada bulunmalarında mahzur yoktur. Yulafı. kırmadan vermek doğru değildir. Çünki uçları sivri olduğu için hayvana rahatsızlık verir. Kırma yulafa yüzde dört nispetinde de kömür tozu karış- tırmak çok iyidir. Beç tavuklarının yumurtlama kabiliyeti yoktur. Fakat etleri lezzetli ve gevrektir, diğer ta- vuklarla — ihtilât — görülmemiştir. Beyaz renklileri de vardır. Her mevsim için kümes yap- mak iktiza etmez ve böyle takdirde kimse tavukçuluk yapa- mar. Tavukların «gurk gürk» et- meleri kuluçka olacaklarına alâ- mettir. * Beyoğlunda Halil Beye: Kümeslerin haftada bir defa süblüme ile dezenfekte edilmesi fayda temin ettiği gibi haşarat yuvalarının kurulmasına da engel olur. Haftada bir kümesinizi Kreo- lin'li badana yaparsanız daha iyi dezenfekte etmiş olursunuz. Hayvanlarınıza kanat numa- rası takmamanızı tavsiye edece- ğgiz. Bu çeşit numaralar istifadeli değil, bilâkis zararlıdır. Çünkü büyükleri oraya buraya takıldığı gibi gayet küçükleri de kontrol esnasında hayvanlara rahatsızlık verir. En iyisi alominyomdan ya- pılmiş ayak numaralarıdır. Hindi 17 yumurta değil, 27 yumurtaya kadar alabilir. Kuluç- kaya iyi alıştırılmadığı için otur- madığını zannediyorum. Çiftliğimizde isterilize edilmiş kan ve İstiridye kabuğu unu sa- tılmaktadır. * Kadıköyünde — Kuşdilinde — Ahmet Niyazi Beye : Tabil . kuluçkada — bazı hare- ketleri.de tabiate bırakmak mu- yafıktır. — Eblileştirilmiş - tavukla- yın ını.ı,ıldı iyi anneler bulun: duğu gibi serserileri de çoktur, Bu serseriler yavrularını c;ıkmı farda ve bulundukları yerde do- yuramıyacaklarını zannederek uzak- lara götürerek saklarlar. * Beşiktaşta zabit müteksiti Mehmet Ali Beye: Tavuklarınızı yumurtalarını ye- mekten vazgeçirmek için eğer tavuğunuz cins değilse kesi yeyiniz. Cins olduğu lıln'lird: herhangi yumurtanın alt veya üst tarafında -bir çivi başı cesametin- de bir delik açık yumurtanın beyazını çıkarınız. Bir miktar sarı sabır. bulâsasından — yumurtanın içine koyunuz ve içindeki sarıya karıştırınız. açmış olduğunuz deli- ği bir zamklı kâğıt veya alçı ile =üp kümese koyunuz. Birkaç bu işe devam ederseniz ta- vuklarınız yumurta yemekten vaz geçecektir. * Eskişebirde Ziraatçi Mehmet Ekyer Tavukları koluçka olmaktan vaz geçirebilmek için soğuk suya batırmak doğru değildir. Kuluç- ka olan tavuklara bol yeşillik ver- mek kâfidir. Yeşillikler, tabanı 2'-481 yapılmış icıırıılılılı bir. ka- 6 veya sepet içine koyu; murtlayan — tavukların niyolîıklyı: karşısına bırakılırsa 3-4 gün için- de kuluçka olmaktan vaz geçerler. * İnebolulu çifiçi Hayreddin Ei. yer İstiridye kabuklarını deniz ke- Sâfü Şair Nedim Var Ya, Nedim?.. Gönlü Çekmece Gölü.. İçi Kadın Dolu.. Samur Kaşlı İnce Belli, Ne Varsa Bütün Kadınlara Âşık.. Koca salonda çıt yok.. Fakat buna mu- kabil de tek bir ihtiyar bile yok.. Bütün başlar » Hepsi de masa başlarında.. Kimi Fllniçueıine. kimi ,ıkığın:.“lıhnilm— lağına dayamış, okuyor. Şu köşedeki genç oldukça sinirli. İkidebirde kötü kötü burnu: nu çarpıtıp, kaşını g::nıu oynatıyor. Şu uzun a mış olan genç, her on ada bir duruyor, gözleri dalıyor ve boyu ile m: dükikada bir vdun tekrar okumaya başlıyor. Gönül bu ya, belki roman kahra- manı genç kızla, delikanlının sev- diği arasında bir müşabehet vardır, değil mi ? Halkevinin “L ,, harfine ben- zeyen bu küçücük kütüpanesinde galiba derslere çalışmak ta bir bayli uğur getiriyor. Akşam Üst- lerine doğru kütüpane gençlerle doluyor, Birer ikişer birer köşeye gçekiliyorlar. Hepsi de düpedür filosof.. Bazan — derse dalıp, bazan dudak ucu fiskosla konu- şuyorlar, Şu küçük masadaki — dört mektepliden biri, önündeki kâğıda bir şeyler yazarak anlatıyor: — Meselâ — iyodu sodyom mahlülünden klor geçirilirse klor iyodu s#odyomun - sodyom mâdeni ile birleşerek kloru sodyom hasıl olur ve iyod serbest kalır, — Muadelesini yap.. — Dur patlama.. — Benim kafama işte bu gir- miyor.. — İyodu Sodyomdan.. Bunları bir havanda döverek un yapabilirsiniz, — piliçlerin kemik teşkekkülâtına hizmet ettiği gibi tavukların da yumurtalarının ka- buklarının çabuk - teşekkül etme: sine hizmet eder. » Kastamonuda çiftçi Köseoğulların- dan Ahmet dayıya: Çift sarılı yumurtaları kuluçka- ya koymayınız, temmuzun beşine kadar civciv çıkarabilirsiniz. * Şişlide bahçıvan Tahir Efendiye: Piliçlerinize —en iyi yeşillik yonca ile - yeşil soğanı tavsiye ederiz. Erenköyt Berekat Tavuk Çiftliği () Tavuk ve Tavukçulüğa ait olan müşküllerinizi sorunuz, mütehassıe size Gevap verecektir. Dikkat ettim: Okuduğu bir aşk romanı:, H Halkevi Kütüphanesinde latacağım..Şu iyodu — sod- yom: En, a, Â zait klor, Se, el, müsa- vidir. En a Se el ıkıii. zı- 1 ta ka- lan i, iyod.. v Sırtını sandalyeye vermiş, elin- deki mecmuanın yapraklarını çe- viren çocuk alay ediyor : — Açıkta bırakma -günahtır, yağmura tutulur. Biraz ilerideki uzun masada hararetli bir edebiyat münakaşası var: — Mai denizin veznini'bul ba- kayım?.. — Nasıl başlıyordu 07.. — Sâfü rakit.. Hani akşamki tagayyür, heyecan ?.. — Hah, dur.. Saf ve rakit : Failâtün.. Hani akşam : Feilâtün.. ki tagayyür: Feilâtün, Heyecan: Failün. — Peki, dört mefailünden bir misal getir.. — Dört mefailünden.. Hah, Namık Kemalin «Görüp ahkâm..» — Söyle söyle. — Görüp ahkâmı asrı mün- | harif sıtku — selâmetten - Çekildik izzetâ ikbal ile..: Tamam, geç.. Al benden 5 numara., * Ders — münakaşaları Halkevi kütüphanesinde öbek öbek köşe- lere kadar serpilmiştir. Sabahın saat onundan” gece onlara kadar kâh riyaziyeden, kâh kimyadan, kâh fizik, coğrafya ve edebiyat- -— TAKVİM —— Gün 'ŞAMBA Hızir _!2 6 Haziran 934 32 Arabi Ruml M 21 Saler *Mayıs> 1380 Vakit | Ezan! / Vasatij Val y Di Güneş 08 33 |4 30 Akışı Öğle (4 35 (12 12| Yataı 1858 |Ezanl |V mant Pe — |19 ör 201 | 2 s7 evize İktndi |& 38 | 16 13)| İmsak Halkevi kütüphanesinde derin bir vessizlik ve hareketsizlik.. Gençler okuyor Râkit: Failâtün.. Hani Akşam o.n; Feilâtün.. Ki Tagay-,w yür: Feilâtün... — | tan mütemadiyen konuşulur. Kü- tüphanenin bir de “rahat sınıfı vardır. Bunlar ya imtihanlara gir- meyenler, yahut ta imtihan der- dinden kurtulmuş olanlardır. Bu sınıf roman ve mecmuaya pek meraklı. Bazen okürken iç- lerinden kaşlarım çatanlar var.. Şöyle masaları yavaş yavaş ge- zerken okudukları kitaplara göz gezdirelim : Şu esmer genç Mavi Siyahı yanındaki bir edebiyat mecmua- sım okuyor, öteki Son Posta'nın “ Hânımteyze ,, — sütununa hay- » Şu yan dönmüş, zayıf v W.—h eski bir tarih kitabı.. Köşedeki bir mecmuadan “Tiyat« romuz hakkında bir anket,, okuyor. Öteki bir sinema mecmu- asındaki resimlere tamam iki çeyrek saattanberi göz gezdirk yor.. Şu ellerini masaya, çene- sini elleri Üstüne bırakmış, dal. gin genç kalın bir kitaptan bir şeyler okuyor. Kafasını sallaya- rak bir jiki mırıldandıktan sonra tatlı tatlı gülerek — yanındaki arkadaşına döndü: — Şuna bak, şu mısralara... Dinle : Haddeden geçmiş nezaket yaelü bal olmuş sana ruhsan al olmuş sana olunmuş, — nazik işlenmiş vcu biri — dewtimal olmuş sana Ha, nasıl? Bu adama bitiyo- rum monşer.. Nedim varya, Ne- dim, sanki anasından âşık doğ- muş, gönlü Çekmece gölü.. İçi ka: dın dolu. Samur kaşlıya, ince belli- ye gümüş gerdanlıya, püskürme benliye, ortalıkta ne varsa, kadın deye kim varsa âşık.. işte gönül dediğin böyle olur. Moy — sürülmüş — şişeden, Büyü gül taktir Biri olmuş — hüy, — Yine coştun.. kuzum sen şunun mezarını bulsana!, — Niyetim var gibi.. Pençere dibinde oturanlardan ikisinin elinde kitap var amma, —- aARerean YA n H SA Kari Mektupları ndı Bankasındaki Muameleler Mart 927 den itibaren Ow manlı Bankasında her üç ayda bir yüzde yarım komisyon alın- mıya başlandı. Mukavelede olma- dığı için iliraz ettim. Bu komisyon cetvellerde yüzde yarım gösterik diği halde hesaplarda yüzde 3-4 yürütülmektedir. Mart 932 den itibaren posta ve pul ücretlerine S0 kuruş zam- molumarak iki sene tahsil edildi, Tahkikatımda bunun hesap ücreti olarak alındığını öğrendim. Rehin olarak Bankada bulunan tahvilâtıma 10 ayda 775 kuruş Ücret alındı. Rehin olarak muha- faza edilmekte olan tahvilâttan muhafaza ücreti alınması dünyanın hiç bir yerinde görülmemiştir. Bankada faizden ve komis« yondan ayrı ayrı muamele vergisl alınmakta, bu para her üçceayda bir yüzde —3 — ilem6 arasında tehalüf etmektedir. — Alâkadar makamın bu işi tetkik etmesini rica ederiz. Üsküdarda Debbağlar mahallesinde mütekait yüzbaşı Servet Yoklamalar Hakkında Bir Mütekaidin Müulâhazası Yedimizde senedi resmi, nüfus teskeresi, maaş cüzdanı var, Hep- sinde — fotoğraflarımız —mevcut, Bizzat maliyeye veya bankaya g- dilerek isbatı vücut ediliyor. Şu halde yoklamaya lüzum ne? Eğer maksat pul esmanı ise bu o niş« bette yapıştırılacak pul ile temin edilebilir. Yoklama banka veya maliyede isbatı vücut edemiyen ve vekâletle para alanlara inhisar ettirilmeli, ve diğer mütekait ve meleye sebebiyet wııı—_ı. olur mülâhazasındayım. Sabık Merkez Kumandanş mütekail Saffet okumaya galiba hiç teşebbüs etmiyorlar. Caddeyi seyrediyore lar.. Biri ikide birde hararetli bir şeyler okuyor., evvelki dinli- yor ve dişarısını seyrediyor. Fakat kütüpanede kaldığım bir buçuk saat içinde bir şeye dike kat ettim: Mecmualar birer tane.. kitaplar az ve eski.. yenilerden hemen hiç yok gibi bir şey.. genç okuyucular bu yüzden geli- yor, gazetelere göz gezdiriyor, bir şey — okuyamıyorlar.. yoksa ben mi liı!vlı ı""î“ıulıl yoksa gençler mi — yeni şeyleri — takij etmiyorlar? Z " İstanbulda bir yığın mecmua çıktığı halde bunlardan biri, ikisi ancak burada.. Niçin yok, neden alınmıyor? Onu da Allah bilir. Meselâ, şu açık renk elbiseli genç, yarım saattenberi, karşı- sındakinin elinde bulunan ciddi mecmualardan — birini bekliyor. Fakat okuyan da, tam okuyucu imiş hal. Ağır ağır, adeta hatim indiriyor. Nihayet mecmua boşa- hmca, açık renk elbiseli uzanıp kapıverdi : — Allah razı olsun, dedi, iyi ki arkadaki ilânları okumadınız! İkisi de gülüştüler.. *

Bu sayıdan diğer sayfalar: