” ü Onunla —Eaşba;; Nakili: A.R. “ Nail Galanlık Taslamasına Rağmen Esaslı Bir Malümata Malik Değildi..,, Zavallı köylüleri bin bir yalanla aldatan, onların elindeki beş on parayı soyarak zengin çlan.. Ve zengin olduktan sonra da benim gibi saf ve aptalların hayat ve namusile oynayan bu iğrenç mah- lüktan kurtuldum. Artık bunun için bir tek söz yazmayı bile fazla buluyorum. Sadece - bana mu- kadder olan şu hayatta - ilk defa olarak Nail ile karşılaşmadığıma pek acınıyorum. Macitlerden, Saitlerden gördü- ğüm hakaretleri düşündükçe, on- larla geçirdiğim günlere, saatlara deği; dakikalara, saniyelere bile kalbimde acı bir esef ve teessür duyüyorum. — Ne ise, bu da bir bora imiş.. Az çok zararla geçiş- tirilen bir, hayat borası... İnşallab tamamen geçmiştir.. Ve bir daha, gelmiyecektir. * Nail, gün geçtikçe inceliğini artırıyor. Beni, adeta bir çocuk gibi şımartıyor... Onu, beş sene zarfında kırk yaş büyümüş: fakat gçocukluğundan bir zerre bile kaybetmemiş bir bebek azmanına benzetiyorum. Yazıhanesinden kurtulur. kur- tulmaz, koşa koşa bana geliyor. men yine uzunca bir araba gezin- tisi yapıyoruz. Bu gezintiler esna- sında mütemadiyen beni eğlendi- recek sözler buluyor. Belki on defa üşüyüp Üşümediğimi sorarak hayatımla alâkadar oluyor. Yalnız bazı tuhaf huyları var. Eğer on- lar da olmasa eşi, menendi bulun- maz bir adam. Meselâ; her cümlede bir veya | Aki kelime fransızca karıştırmıya bayılıyor. Ben onu ilk gbıdBğĞm gGCG: — Bu adam mutlaka Pariste doğmuş, büyümüş; türkçeyi geç öğrenmiş.. yahut da, © kadar Jzun zaman Fransada kalmış İu,_ Son Posta “Yevmi, aiyasi, Havadis ve Hslk gazetesi Eski Zabtiye, Çatalçeşme sokağı, 28 İSTANBUL Gazetemizde — çıkan yazı ve resimlerin bütün hakları malıfuz ve gazetemize nittir. : e ranmar n ABONE FiATLARI zARARADA Senel Ay-| Ay | Ay ASA YA a TÜRKİYE 1400 | 750| 400 | 150 YUNANİSTAN 2340 |1220| 710 | 270 ECNEBİ 300 — 12700 (1400| 800 1400 | Abone bedeli indir. Adı eli li ıâe:ıı lir. ı“ı'ı.vı somramae Gelen evrak geri verilmez, ilânlardan nı:ı'ıilyd alınmaz. Cevap için mektaplara 10 kı *00 n lüven andler e D Posta kutusu: Til İstanbul Telgraf : Sonposta ö -“Telefon:20203 Ben... © güzel türkçemizin birçok - keli- | melerini unutmuş. Demiştim. Halbuki sonradan | öğrendim ki: Zavallı çocuk, Zon- guldakta doğmuş, büyümüş.. orta- mektep fransızcasından başka da fransızca kitap yüzü görmemiş... Kullandığı kelimeler, doğrudan doğruya Beyoğlunun (Caddeikebir fransızcası) ndan başka bir şey değil. Fakat o, buna kani değil. Her şeyde olduğu gibi fransızcayı da çok iyl bildiğini zannediyor, Hatta bazan - oldukça kuvvetli olan benim frasızcamı bile düzelt- miye yelteniyor. Dün gece; — Bilmiyorum. Manasına olan: — Jö ne se pa Demiştim. O, bunu tashih etti: — (Jö nese pa) deme, Mele- gim.. (Je ne seyye pa) de... çıkı; Parisliler, böyle söylerler. Dedi. Onu gücendirmemek için, hiç bozmadım: — Yaa.. Öyle mi.. Pekâlâ cicim.. Bundan sonra öyle söylerim. Dedim. Sonra.. (Kibarlık ), adeta on- da bir hastalık olmuş... En sahte vakar ve nezaketleri bile kibarlı- gın hududu içine sokmıya çalışıyor. — Çatalı böyle tutmak, ( ga- lanteri ) ye daha muvafıktır. — (Galanteri) de, böyle otur- mak şarttır. — Çikolatayı yerken yaldızlı kâğdından çıkarıyorlar.. Parmak- larının arasına alıp — yiyorlar.. Ooh, (mon diyö ).. Galanteriye karşı, ne ( katas trof )... Bildiği kelimelerin — çoğunu yanlış behediği için, bazen böyle yanlış yerde de kullanıyor. (Cina- yet) demek isterken, ( felâket ) diyiveriyor. Vaktile gerek anamın, baba- min evinde, gerek mektepte az çok bir şeyler öğrenmiş; görmüş geçirmiş bir kır olduğum halde şimdi biraz şaşırır. gibi oldum. Ya; onun (galanteri) dediği hayat değişmiş.. yahut ta ben bildikle- rimi: unutmuşum... Fakat bütlün bunlar, lüzümün- dan fazla üzerinde durulacak şey- ler değil. İkide birde vukubulan nazikâne ihtarları şöylece hafif tertip — sinirlerime — dokunmakla beraber, yine onun nezaketinden, kadına karşı olan hürmetkârlı- ğından fevkalâde — memnunum. Etn.oıun ( galanteri ) sinin en ciheti... * Bu #abah, bana kahvaltıya gelmişti. Aramızda şöyle bir mu- havere geçti : Ben — Beni okadar memnun ve mes'ut ediyorsunuz ki size bunları hiçbir. kelime ile ifade edemem... Lâkin, buna mukabil vicdanen de okadar muztarp ve müteessirim ki; bunları da size izah eyleyemem. — Niçin (Şeri)?.. — Niçin olacak, Nail Bey... derhal hoşuma giden üüi 'SON POSTA - y Hüi Ada Vapurunda ALAY ; İ İhtiyar kadının boynuna dola- XON * nan kollar kenetlenmiş gibi onu ?b sıkarken genç kız ağırlaşmış - bir HN A | bulut gibi deşildi ve hıçkıra hiç: HrT <ARCS kıra ağlamaya başladı. Hayri Arif Bey kısa cümleler kesik ve Aalçak kelimelerle vazi- yeti annesine anlattı. O zaman buhranı hafif geçir- mek için beraber faaliyete geçti- ler. Ana şefkati, ana - sıcaklığı, ana sevgisi henüz yabancı eller değmeyen — bu gibi — ince vücudü merhem gibi yumuşattı, sardı. Ortalık karardığı zaman o sıkıla sıkıla artık bir damla Plâja nekadar — erken gitmiye başlamış ki bu hale gelmiş! Dünya İktısat Haberleri bile bir sün; ibi Fraıfs:znıı.ı — | enmezen GBiz sünger gi 'arici Ticareti - | — İçindeki teessürler gözlerinden Sızıp akmıştı. Fakat çakıl gibi Azalıyor sert ve İosuşun kadar “ağır “bir Fransız matbuatı bu memle- | —.. bir M.:":;l :::::" Müstemlekiı b lerile olan “.“"“ garetine âit rakam- iyidir ları neşretmekte- dirler, Bu istatistiklere göre Fran- sanın (1934) senesi ilk dört ayı zarfındaki ihracatı (5) milyar(984) milyon frank, ithalâtı ise (8) mi- yar (692) milyon franktır. Müva- zene farkı Farnsanın aleyhine olmak üzere (2) milyar (708) mi- yon Fransız frangına baliğ ob maktadır. Bir sene evvelki ayni devreye ait erkama gelince; hem ihracat hem de ithalât için daha büyük adetlerle karşılanılmaktadır. (1933) senesi ilk dört ayında Fransanın ithalâtı (10) milyar (237) milyon frank, ihracatı ise (6) milyar (59) milyondur. Aleyhteki müvazene farkı dört milyar (178) milyon franktır. Bu — vaziyetten anlaşıldığına Fransız harici ticareti (1929) iktısadi buhranının başladığı ta- rihten beri “devam eden —azalma hareketine ( 1934 ) senesi içinde de devam etmektedir. Filhakika bir sene evvelki dört aya nazaran Fransanın ithalâtında bir buçuk milyar ve ihracatında da (75) mi- yon franklık bir tenakus vardır. Mamaafih ithalâtın ihracata nis- betle çok fazla azalmış bulun- masını ve böylelikle ticaret mü- * Bir hafta sonra iİdi. Tarı vapuru güvertesinde do- laşan ince uzun boylu bir. kadın kamarota vapur hareket etmezden evvel çekilmek Üüzere şu telgrafı verdi: .« Bankası senedat şefi Hayri Arit Bey: ( Baştaratı 1 inci'saytada ) metlâ İmperatorluk Almanyaya kısmen hak veriyor, fakat Fran- sanın da gücenmesine meydan vermemek istiyor. Açıkgöz diplomatların mütalealarına inan- mak - lâzmgelirse — İngilterenin böyle bir vaziyet alması, her şeyden evvel kendi menfaati nok- tasından zaruridir. Çünkü İngik tere, kendi karşısında pürsilâh bir Fransanın bulunmasını tecviz edemez. Almanyayı kısmen olsun silâhlandırmalı ki Fransa büsbü- tün başıboş kalmış olmasın. Al- manyanın silâhli bir vaziyette olması, kısmen 'İılyıyı da kor- kutacağı — için 'l[ıl(mıîı her zaman için İşine gelen bir vazi- yettir. Çünkü hiç korkusuz ve vazenesinin lehlerine — doğru serbest bir Fransa ile bir İtalya, bit — vaziyet — alışını — alâkadar İngilterenin midesini bulandırır. Fransız — mahafili memnuniyetle 4 — İtalyaya gelince; . M. Musolini Hhrlyu’nn. Fransanın, öteki tarafta da Fransanın müt- tefiki olan Yugoslavyanın — İtal- yadan kuvvetli olmasını tehlikeli buluyor. Bunun içindir ki İtalya, harp sonu imzalanan muahede- lerin değiştirilmesine şiddetle ta- raftardır. Muahedeler - değiştiril- diği takdirde büyük harp mağlüp- ları olan Almanya, Avusturya ve Macaristan bugünkü k vazi: den l-ı-wılh:':ı;- caklardır. Bu süretle İtalya iki kuvvetli komşusunun biraz daha ihtiyatlı ve çekingen davaranacağı ümidindedir. Anlaşılıyor ki — devletlerin si- lâhları birakma — meselesindeki istekleri biribirine tabantabana zıttır. Şu halde önümüzdeki son konferanstarı da birşey çıkmıya- cağını söyliyenlere hak vermek lâmmgeliyor. Bu takdirde dünya siyasetinin müstakbel Mmanzarası nasıl olacaktır? Bu sualin cevabını bulmak okadar güç olmasa gerektir. <S sa bugü ”_.'_—'_ görmektedir. Fakat ithalâttaki bu azaliş tabii olmadığından kıymeti azdır. Fransızlar mühtelif tedbirlerle ithalâtın fazla olma- masını temin etmektedirler. Fran- sanın — müstemlekeleri ile olan ticareti daha mütevazin bir hal- dedir. Açık daha ziyade ecnebi memleketlerle olan ticarete aittir. * Budapeşteden bildiriliyor: Ma- caristanla Yugos- g lavya arasında ya- : e | placak — ticaret anlaşması esasla- rını tesbit etmek üzere buraya M. Juno Tomisiç'in tiyasetinde bir Yugoslav heyeti gelmiştir. Fakat heyet Belgrattan çağırıl- dığından müzakerat yarıda kak mıştır. Bu inkıtam Macar - Yu- goslav hududunda çıkan ihtilâf üzerine — Macaristanın eti Akvama müracaat etmesi yüzün- den ileri geldiği söyleniyorsa da Macar matbuatı bu son haberi tekzip edici mahiyette yazılar Burhan Cahit Politika Kaynaşması Hararetlendi Almanya Çember İçinde! F Mayıs 26 EMRi Mektubunuza — ve - tekifinize bu güne kadar cevap — vere- mediğim için affınızı dilerim. Be- nim gibi hayatının ilk adımında dünyanın en büyük ıztırabına çar- pıp sendeliyen bir kız sizin gibi hesap ve hendese ile ölçüp biçen muhakemeli bir erkeği mes'ut edemez zannederim. Beni ilk his- lerine bağlanıp giden betbahtlar kafilesinde bırakınız. Bu betbaht- hk içinde mes'ut olmıya çalışa- cağım. Hayatım Necdetin gömül- düğü topraklarda yarının evlât- larına — kahramanlık, fazilet ve feragat dersi vermekle geçerse bu” bana en büyük saadet ola- caktır. Hürmetlerimi kabul ediniz efendim. Erzurum Mustafa Kemal mektebi Başmuallimi Münire Nacdet — Bitti — Uluköy: 1934 Mayış 20 Burhan Cahit Karilerimden F. A. Hanımelendiyo: Temas ettiğim sahne hakiki- dir efendim. B.c Silâh konferansı reisi M. Hendersno lantısının menfi netice vereceğine kanaat getirmiş olan devletlerin en başındadır. Bunun içindir ki Fransa diplomatları, Avrupanın siyasi haritasını değiştirecek şe- kilde politika faaliyetine giriş- mişlerdir. Bu politika kaynaşma- 81 yakın bir istikbalde bir Sovyet Rüsya - Fransa dostluğunu doğu- racak gibidir. Çünkü Rusya ile Fransa arasındaki siyasi konuş- maların müsbet sahada hayli iler- lediği anlaşılıyor. Bu takdirde Avrupada Fransa, Lehistan, kü- çük itilâf devletleri, Belçika ve Sovyet Rusya el ele vermiş ola- caklardır. Almanya ise garpten şarka kadar uzanacak olan bu bu dostluk çenberinin içinde sı- kışıp kalacaktır. Fakat buna rağ- men Almanyanın da alabileceği bazı politika tedbirleri yok mu- dur? Şüphesirki vardır. ve olacak- tır. Ne olduğunu ise bize zaman gösterecektir. İzmirde Çiçek Balosu İzmir, 25 — GeceHalkevinde verilen çiçek balosu çok muvaf- — fakıyetli olmuştur. zi