ellerile da Sorayım Kadınlar, erkekler bir araya toplanmışlar, konuşuyorlardı, er- :;ı:]:"e. viztü için Fbı:'ı evvelâ mıştı. Fakat kadın- lar bu bahsı hemen kapayıver- diler, modadan — dem vurmaya Nllldılıı Bir aralık orta yaş- h bir Hanımefendi Hasan Beye sordu: | — Hasan Bey &iz. hatırlar- | masınız, ne vakit kadınların kısa etek giymesi moda idi, — Vallahi Hammefedi tarihi: ni pek iyi hatırlamıyorum “amma tanıdığım — bir. gözlükçü — vardır ona sorayım.. -T???? —[ Ok:;;" gözleri iyi görme- yen (erkeklere pek çok — gözlük | H eSlemiren pek çi gözlük Hangisi? Genç erkek Ni Bınmiş olan hıı'bıî:dıııı,:’bu..' “n-. lanmıştı. Gencin ailesi bu ni; dan memnun olmadılar, Ni kadına bol para vej istediler, sa ev;ı:;l ınsî Kadın :vğlk:?âa reddetti. Sonra pa ce yumuşadı: M ae — Peki, dedi, nişanın bozul- Masına razıyım, nişanlımı kendim- den soğutur, ayrılırım. n Bey çıkacağı zaman: — Bir dakika durun! Dedi. Bir dolabın; içinde yüz- lerce erkek | resmi bulunan bir | albüm çıkardı. Bahsettiğiniz genç | hangisidi teriverin, B 05T Bt | Gözü Kapalı Hasan Beyin oğlu mektebin- den gelmişti. Hasan Beye: — Baba, dedi, gözlerini kapa- san da yine imzanı atabilir misin? e 'gıul atarım! — Öyle ise gözlerini k N'lıiıı mektep karneme bi:pi...:: ati Bir Az Sonra yi—.u B;y ınlıtîı? — Uşağıma — kızmıştım, — bir daha odama ayağını basmaya- caksın, dedim.. ğ &Bidıhı Odana gelmedi mi? — Pir az sonra geldi. Yere yanarak ayakları hava- Meğer eskiden da byf:f')'ordu. caml ae — Amerika polislerinin beyaz manto ve beyaz eldiven giyme- lerinin sebebini bir türlü anlaya- madım Hasan Bey! : Hırsızların - gözlerine çarp- ÜlÇErteğ pt İmtiyazlı şirketlerin murahhasları tev- kif edilmişlerdir, t Kiraz Mevsimi geldi yine, Dalları bastı kirar.. Ne de boldur bu sene; Dalları bastı kirar.. Rengini beyendim, al; Tadına da baktım bal; İstersen sen de gel al Dalları bastı kiraz.. Yesek acap yarar mı? Midemize zarar mı? İçine $ak kurt var mı Dalları bastı kiraz.. Hemen sapından tutma, Birdenbire unutma; Çekirdeğini yutma Dalları bastı kirar.. Kaplumbağa Hasan Beyin odasında bir canlı kaplumbağa vardı. — Görenlere Merek oldu, sordular: — Bu pis hayvanı odanda beslersin? — Kaplumbağa * ikiyüz elli, ÜÇ yüz sene yaşar, dediler. Ben de ne diye ü alıp odama getirdim. Tec- Yübe edeceğim.. bakalım, hakika- ten o kadar fazla yaşayacak mı, yaşamayacak mı? İiş Dilenci avucunu açtı: — İşsiz kalmış bir adamım bana acıyın! Hasan Bey kızdı: — Sen de bana âcısana, ak- şama kadar işten . canı çıkmış bir adamıml. İki Görünme 'Sarhoşun biri iki yanına sal- lana sallana yürüyordu. Hasan Bey gördü: — Yine nen var? — Ben de bilmiyorum Hasan Bey. Amma bu akşam her şeyi iki görüyorum. ea — Kolayı yar, oeavl -bir " gözünü PAZAR OL. Fi A S AM aeeesseAAceR > .. HasesercasAEAAAAAASARA SAA SAA ge secece SA ASA S AAA GA SAA ASA SS ASA SAA GA ae eA AAA AAA AAAT YYT Y AYA AAA Ka gaklmi; Si “SOn PosTa — Kocama seni bırakıp kaça- rım deyince korkuyor, ne istesem | yapıyor. — Şimdi olabilir, ya ihtiyar- larsan! — O zaman da, hiçbir gün sen- den ayrılmayacağım — diye korku- turum. | Üzülmeyin Tiyatroda acıklı. bir piyesi seyreden genç hanım — hüngür hüngür: ağlıyordu. —-Hasan Bey hanimım — ağlamasına tahammül edemedi. Yanına gitti: — Üzülmeyin — hammefendi, dedi, son perdede her şey yoluna — Yozgatta bir köylü “define bulmuş Hasan Bey! — Çok acıdım.. — Define bulan köylüye mi? — Hayır, define bulunduğunu -düyup. biz. de-birer. tane bulalım diye veniden define arayacaklara! yerERAAeLAMAKERELACE AAA EEEAAELEAEASALAKLAKEALEELARAKA|DA. | d BEY eee aesaseeeceRAE AAA AAA H AAA A AAA Fakat biz hür ve serbest yaşıyoruz! İşte bir sepet bahar.. Bağırıgor bBak manav, Arnavutköyün bunlar.. Kıymeti çok elbette; Yenilir her niyete, Birer birer toplayıp Doldurmuşlar sepete.. Şerbet olur içilir, Zevkıni! bilen bilir, Almaya koşun şimdi; Vakti geçer çekilir... Böyle güzel şey yoktu, Kaklayınca mis koktu; Birkaç kile alınca Beni masrafa soktu.. P. O. H. B. Tanıdım Hasan Bey sokaktan geçen bir kadına dikkatlı dikkatlı baktı: — Tanıyacağım galibal Dedi. p — Akraban mi? — Hayır. — Bir dostunun karısı mır — Hayır. — Öyle ise nereden tanıya- caksın? — Arkasındaki manto karımın mantosu, başındaki şapka kızımın şapkası, ayağındaki ayakkaplar da kız kardeşimin ayakkapları. —-—??71? — Tanıdım, hizmetçi olacak. İstemem Küçük bir erkek çocuğu bıı düğünde beyazlar geymiş Hasan Beye göstererek sordü: | Ben de büyürsem, evlenip _biı 1 gelin alacak mıyim! böyl: Tıg:”ıeı: de büyü, senin de böyle güzel bir gelinin olur. Çocuk di : tanıdım.. - Bizim — İstemem, vazgeçtim! — Neden? — Başından para serptikleri zaman ben dî;;.nındıh koca gibi eğilip para yamıya utanaca- ğam. Başkaları topliyaczle * Emin Yer Hasan Bey bir zamanlar çok — zengindi. — Her cebinde yüz sarı altın taşırdı. Cake- tinin yeleğinin, pantolonunun cep- lerinin mecmuu on dört oldu- ğuna göre, taşıdığı altınlar da tas tamam bin dörtyüz tane idi. Bir gece bir otelde kalacaktı. Altınları otel müdürüne teslim etti. — Kasanızda saklarsınız! — Hay hay efendim. Ertesi gün otel müdüründen altınlarını istedi: — Vereyim efendim, Hütfen benimle beraber geliniz! Otel müdürü önde, Hasan Bey arkada otelin banyo dairesine gittiler. Bin dört yüz sarı altın banyonun içinde idi; Hasan Bey şaşırdı: — Buraya mı saklamıştınız? — Otelimizin en emin yeri burasıdır efendim, bir banyo yap> mak beş lira olduğu. için buraya hiç kimsenin girmesine imkân yoktur. Dua Hasan Bey bir otelde üç gece yatmıştı. Otelden ayrılırken oda- sına bakan garsona elli kuruş verdi: — Bu parayı al; çoluk çocu- ğuna bir şey alırma, onlar da be- nim sıhhatime dua ederler, Garson yüzünü buruşturdu: — Siz bu otelde altı ay evvel yine Üç gece kalmıştınız. o zaman iki lira vleı'lıflıtllıil—'.6 u — Doğ yliyorsuu amma dedi, o:.g;ı sıhhatim ©o kadar yerinde değildi. Duaya daha faz- la ihtiyacım Yavaş 4 Hasan Bey ufak tefek - bir kadım i ğ S ıı::!"“:ledı. Nihat Beyin karısı.. — Nihat Beyin karısı mı, ade- ta yerden bitme bir şeyl Hasan B., sus, der gibi sağ elinin şahadet parmağını dudak- larına götürdü. — Yavaş söyle yerin kulağı vardır, işidir! Uyku ilâcı ; Karısı, Hasan Beyi uyandırdı: — Kalk doktorun - verdi uyku ilâcını içmeyi unutmuşsun! — Bir tanıdığım, benim sima itibarile sana benzediğimi söyledi. — Sen ne dedin Hasan — Bir şey demedim, söyleye- nin ağzına bir yumruk vurdum. —