S b No. 14 9-5 » 834 Oyun “Tekmil Hırslı Nazarlar Benim Üzerime Dikilmiş, Yiyecek Gibi Bakıyorlardı.,,, — Bırak şu geçmişi enekeli- | ve davudi sesim yükselir yük- ve bir anda dalgalandı. Başlar, bir az daha yi.. Koca bavulu merdivende ba- na taşıttı, Şimdi de aşağıda ara- bacılar kâhyasile çene yarıştırı- yor. Şu, büsbütün yabancı ve ba- husus alaycı insanların arasında Macitle şahsıma ait münakaşayı uzatmaktan çekindim. Derin bir tevekkülle boynumu eydim, bize ayrılan karyolanın bir köşesine çekildim. 25 Eylül 885 Macit, akşama doğru pek yorgun geldi. Tiyatroda bütün hazırlıklar bitmiş. Bu gece ilk oyun verilecekti. 26 Eylül 836 Şu satırları yazarken, çıldır- madığıma hayrette kalıyorum... Tevekkeli, insan kısmı gülden nazik, taştan pek; demezlermiş. Meğer bu, ne kadadar büyük bir hakikatmiş. Eğer böyle olmasaydı, dün gece başıma gelen vak'a üzerina ya, bir kalp sektesinden geberip gitmem.. yahut ta aklımı kaybetmem lâzımgelirdi. Beynime inen darbeden oka- dar sersemim ki, ateşler içinde yanıyorum. Şu satırları bile diş- lerimi sıka sıka güçlükle yazı- y"um— Kumpanyada mevcut beş ka- dın ve en genci, en körpesi ben — olduğumn için dün gece perde açılır açılmaz bütün nazarlar benim üzerimde toplanmıştı. Buraların âdeti veçhile oyun- dan evvel bir müddet çalgı ile şarkı söyleyecektik. Geniş bir ahıra benzeyen basık kahvenin — bir — köşesine — kırık dökük tahtalardan yapılmış bir kerevetin üzerine — sıralanmıştık. Ben, kadın ve kızların tam orta- sında oturüyordum, — Birdenbire karşılaştığım kalabalık bir insan mahşeri.. - Gözlerimin - bebeğine dikilen haris ve coşkun nazarlar.. Biribirine karışan ağır, iğrenç ter, rakı ve sarmısak kokuları, beni bir anda sersem etmişti. Düşüp bayılmamak, bu- kadar halka rezil olmamak için bütün kuvvetimle — dişlerimi sıkıyor,. Gözlerimi yerden ayıramıyarak şu, ilk fena tesiri geçiştirmek istiyordum. Solumda oturan be- lâh Marika birdenbire koluma bir. çimdik —bastı.. Kulağıma eğilerek : — Biz burada gırtlağımızı patlatıyoruz. Ermeni- gelini gibi ne kırıtıyorsun, Şarkı söylesene.. Diye homurdandı. Bu tehditkâr sözler, bana vazifemi hatırlattı. Fakat bütün o çatlak ve pürüzlü kadın sesleri arasında, benim gür -— TAKVİM :— Gün 31 ÇARŞAMBA Hızır 9 MAYIS 934 3 Arabt 24 Muharrem — 1338 Vak 't ıuaY'Vıı—L _VVıMı (Ezaal (yasat Güneş 09 38 4 50 Akşam| Öğe | 4s7 | 12 10| Yatsı İkindi | 8 52 | 16 05 || İmuak tavanlı l selmez; — karşımdaki © obur. insan güruhu &ç ileri uzandı. İhtirasla titreyen du- dakları arvsında paslanmış diller dolaştı. Bütün bana çevrilen göz- lerde, kadın lezzetine karşı bes- lenen sonsuz bir iştihanın kor- kunç bir hayali vardı. Hep bir ağızdan şu eski şarkıyı söylü- yorduk: Her akşam gün batarken gel Sakın geç kalma örken gel Orta sıralardan bir adam ye- rinden fırladı. ü — Ah; anaaam istersen şim- li Diye bağırdı. Bir anda o muhit kaynaştı. Sille ve tokat şa- kırtıları biribirire karıştı. O in- san dalgasın üstünde, iki üç kır- baç sesi şakladı. Zavallı sarhoş, toşkunluğunun cezasını çekerek, sürüklene sürüklene kapıdan çı- karıldı. Küfürler arasında atıldı. Bir az sonra önümüzdeki ma- saya tepsi tepsi bira ve gazoz şişeleri taşınmaya başladı. Gar- son, her tepsiyi getirdikce, — ki- min gönderdiği hakkında da ke saca izabat veriyordu. — Buyrun — efendim, Düldül zade Necip Ağa tarafından.. — Al gözüm.. Nalbant zade Akkâş Efendi gönderdi. — deyi, haaa.. Karşı köşede... — Afiyet olsun, dedik.. Bu da, İpsiz oğlu Duran Ağadan caba.. Ve ayni zamanda, önümüze rengârenk sigara paketleri açılı- yor.. Üftadelerin, büyük bir feda- kârlık yarışına çıktıkları anlaşılı- yordu. (Arkası var) Rakı Sarfiyatı Mütema- diyen Artıyor ( Baştarafı 1 inci sayfada ) larının, idare namına çalışan di- ger fabrikaların ve hususi ima- verimleri ayrı ayrı gösterilmiştir. Aynı cetvele 1933 senesi aynı müddeti zarfındaki imalât ta ilâve edilmiş bulundu- gundan dikkate değer bir muka- yese yapmak kabildir. Bu nokta- dan dikkati çeken cihet her nevi içki ve ispirtolu imalâtta umumi bir azalışın görülmesi, buna mu- kabil rakı imalâtının artmakta aluşudur. 1933 senesi ilk iki ayı zarfın- da cem'an (690) bin litre rakı imal edildiği halde (1934) sene- sinin ayni müddeti zarfında bu miktar (712) bin litreye yüksel- miştir. Eı; fazla azalış likör imalâtın- 'dadır. Hemen kâmilen İnhisar fabrikalarında yapılan bu imalât (1933) senesinde (42) bin litre iken (1934) de yalnız (6) bin lit- reye baliğ olmuştur. v Azalış miktarı takriben yüz- de seksen üçtür. Şarap imalâtı da çok düşmüştür. 1933 senesi ilk iki ayında 838 litre şarap — yapıl- dığı halde 1934 senesi ayni ay- larında yalnız ceman 394 bin lit- relik imalâtta bulunulmuştur. Romanya Petrolcuları 'da Ri “ we buinşaati müteakip gerek Bul- ' garistan ve gerekse Balkanların - 5000 vagonluk bir hamule — Üç sene evvel sahne ha- yatınızın yirmi beşinci yılını kut- Tulamışlardı. ü Evet o zaman daha çok — Şimdi kaç yaşındasınız? 'am yirmi Beşl Dünya İktısat Haberleri Telâşta Bükreşten bildiriliyor: Iktısadi buhranın tesiri al- BAA tında — ihracatın azalması ve yeni tatbik — mevkiine konan ağır resim ve vergiler petrol işile uğraşanları mütcessir etmiş- tir, Hatta küçük ve orta halli bir çok tasfiyehaneler - faaliyetlerini tatil etmek mecburiyetinde ka- mışlardır. Vaziyet gittikçe fena- laşmaktadır. Yakında ırak petrol- lerinin de rakip vaziyete geçe- ceğini — düşündükçe — Romanya petrolcüleri — telâşa — düşmekte- dirler. Bu münasebetle Romanya troleüler — birliği namına bir eyet sanayi ve ticaret nazırını ziyaret ederek vaziyeti bildirmiş ve bir an evvel vergilerin tahfifi ile bu halin önüne geçilmesini temenni etmiştir. Bu müracaat Romanya iktısat heyetinde görü- şülecek ve bir karara bağlanacaktır. * Kopenhag'da — toplanan — son D beynelmilel şimen- bğ;;; ı;' difer kongresi v Tuna üzerinde bü- köprü yük ve müteharrik bir köprü yapılmasını karar al- tına almıştır. Bu köprü Bulgaristan- omanya arasında bulunacak diğer şehirlerinden merkezi ve şimali — Avrupaya tiren nakliyatı temin olun ktir. Bu battın ihdasile bilhassa yu- murta, tütün ve yemiş sevkıyatı- nn artacağı ve senede en ıııŞı nak- ledileceği tahmin olunuyor. * Roma beynelmilel ziraat ens- titüsü son neşret- Dünga — U vzi bültende, dün. buğday b ya Vazi- vaziyeti | yetini - 1934 mevsimi için, bir mevsim evvelki netayiçle mukayeseli olarak, rdııı şekilde tesbit etmel he tatistik milyon kental itibarile tanzim edilmiştir: 1933-1934 - 1932-1933 Bhıyı ietihaalAtı — 1,237 1,217 racat için ayrılan 297 358 tçı memleket- - lerin ihtiyacı M 172 Mevsim sonundaki istok miktarı 155 186 Yukardaki erkam tetkik edile- cek olursa, muhtelif miktarların fazla veya — eksikleri -biribirini karşıladığından, aşağı yukarı iki sene — vaziyetinin ayni - olduğu görülür. 4 Sear vSa_thl Meselesi Gürültüyü Kesecek Olan Talimat Nerede ? —Errss . 7 ile seyyar satıcılığa başlıyor.. Bu vaziyet gün — geçtikçe artıyor. diye bilirim ki, sonradan seyyar satıcı - olanlardan *bir çoğu, es- kiden dükkânları harıl harıl iş- leyen kimselerdir. ( Baştarafı 1 inci sayfada ) bir istatistik ve tetkik işi adde- derek, - Ticaret odasının esnaf teşkilâtı reisi Kadri Beye müra- cnat ettim.. Yazı masasında karşı | karşıya konuşmağa başladık. Kadri Bey: — Seyyar - satıcılığa ilk defa — Evet, dedi. Bu satıcıların | nasıl başlanır? gürültüsünden kurtulmak mesele- — Birçok seyyar — satıcılar, kendi memleketlerile tanınmış- lardır. Meselâ leblebiciler, sütcü- ler, simitciler ve saire gibi bun- lar memleketlerinden gelen hem- şebrilerini alırlar. “Kasımdan ka- sıma,, gibi bir pazarlıkla ça- dir. Onlara sorun: Bu, avaz avaz bağırıp çağırmaktan kendileri de şikâyetçidir. Düşünün, sabahtan akşama kadar gırtlağının bütün kuvvetile haykıran bir adam ne hale gelir? Nasıl pestil gibi olmaz. Belediyenin yakında tatbik mevküne çıkaracağı bir talimat var.. Bu talimat sa;esinde belki bu sinirlendirici, hasta edici dert- ten kurtulacağız. Bu talimatna- mede seyyar satıcılar için bağır- mak şiddetle — menedilmektedir. Şehrin darlığı, sokaklarında bir- kaç otomobilin, birkaç tramvayın birleşmesi ile hasıl olan müthiş gürültüsü yetmiyormuş gibi bu müziç sesler de artık nihayet bul- malıdır.. hele sabahları, bu satı- cılar çekilmez bir hale geliyorlar. Sonra — nasıl sinir hastalığına tutulmazsınız? Kadri Bey başını sallıyordu: — Bakın, bir nokta daha var.. halkta bu seyyar sotıcılara, müziç seslerinden dolayı mütecessir oldu- ğunu hissettirmelidir.. halkın ba- ğgurmaktan nefret ettiğini gören satıcı, şüphesiz ki, bu huyundan vazgeçer.. — Şehrin bu yüzden en çok gürültüye maruz kalan yerleri? —Pazar yerleri.. seyyar pazar- ların kurulduğu yerler.. - bilhassa İstanbul ve Beyoğlu cihetlerinin Balıkpazarları, Mahmutpaşa, çarşı içi sair yerler.. hele seyyar pazar- ların kurulduğu yerlerde oturan- larda, ne beyin kahyor, ne zihin.. Huzur ve rahat tamamen münse- lip oluyor. Seyyar satıcılar, gürültü sayesinde alış veriş yapacaklarını zannediyorlar.. Halbuki bilâkis.. Müşteri — gürültünün bulunduğu yerden kaçıyor.. — İstanbulda kaç seyyar sa- tıcı var?. — 6 bin küsur.. Bunlardan en çoğunu türkler teşkil eder., Sonra musevi ve ermeniler gelir. Biz bir teşkilât yaptık.. İstanbulda bulunan (38) cemiyetten (18) ini bir sakaf altında birleştirerek, * birleşik cemiyetler bürosu ,, ismini verdik.. ( 38 ) cemiyetten (20) si niçin bu büroya dahil olmadı?. Evet, bunun da sebebi var. Bu cemiyetlerin hemen ekse- risi mevzil.. Meselâ kayıkçılar ce- miyeti deniz kenarında, kasaplar cemiyeti mezbahada, debbağlar cemiyeti Kazlıçeşmede, celepler cemiyeti Sütlücede.. Bizim çatı- mız altına gelmeleri imkânı yok.. — Seyyar utı::dll en çok kazanan ridir?. - Gı:ııı.:M gömlek, fanile ve saire satanlardır. — Seyyar — satıcılar son za- manlarda azalıyor mu, çoğalıyor mu?.. Kadri Bey içini çekti: — Maalesef çoğalıyor.. Sebe- bi? söyleyeyim; buhran birçok dükkânlara tesir ediyor.. Alış verişlerin azalması, ticart hesapların kitaba uymayışı ve- Her halde seyyar ubeıhk,- bi bir yerde iş tutm mektişi Hui gae kânsız kalmış olanlar - içindir. Bunların birçoğunun gözü açıktır ve seyyar ııuulığıı'ıhır türlü cilvesini — bilirler.. — İşte, seyyar satıcıların bağırmala- rına da sebep bunlar teşkil eder Bu, nihayet bir terbiye mese- lesidir. Kadri Beyden ayrılırken : — Bakın, dedi, bir şey daha söyleyeyim: Bugünkü günde en kazançlı iş, veresiye iş yapmıyan ticaret şubeleridir. Meselâ seyyar satıcılar.. Bunların çoğalmalarının bir sebebi de bu peşin alışveriş yal — * * Haliç Umanı hakkında dün aldığımız varakadır: Muhterem gazetenizin neşrettiği mütaleatım sırasında, hedef etti- ğim hücumların Cemil Paşa Hz. ne ve Liman şirketi müdürü Hamdi Beyefendiye karşı olduğu fikrini verebilecek bir fikra mev- cuttur. Haliç hakkında ne Cemil Pa- şanın ne Hamdi Beyefendinin ne gibi mutaleada bulunduklarından asla haberdar — olmadığım için mutalealarına mukabele etmekli- ğime imkân olmadığı gibi, her hâalde hücum etmek hatırıma bile gelemiyeceğini ve sadece bu hususta düşündüklerimi ifade ettiğimi lütfen izah etmenizi rica ederim. Zaten buna gazeteniz de karileriniz de ihtimal vermediği- niz muhakkaktır efendim. “Yusuf Raxi Deniz Gezintisi İstanbul su sporları - kulübü 8 hazirı azalarına bir -':-:ı: ı:::i.ıı':.dı— merasimi , ve bir gezinti tertip etmiştir. Azadan motorbot Tlıı yelkenlisi — olanlar, deniz vasıtası yan & teknele- riae almayı kabul ıtıl.lı:ıciı.'Coıı-' yet, azaların saat 9,30 da Moda kulüp |binasında hazır bulunmalarını rica etmektedir. Ka rener nn sişesa ea ee VAPURCULUK TÜRK ANONİM ŞİRKETİ İstanbul Acentalığı Liman Han, Telefon: 22925 İzmir Sür'at Yolu SAKAR YA vapur Her Perşembe günü saat 14 te Galata rılıtımından kal. kacak doğru İzmire gidecektir. Bu 'AZAR 15 saire gibi Üzüntülerden sonra, m? ı..ı'ı., dı';. î:.hııbu.l: dükkân sahibi kepenkleri çektiği gelecektir. — gibi eline geçirdiği biri şporta