aat ' Dünya Hüâdiseleri ı_ L ÇO Denizden Balık Yerine Şampan- ya Çıktı Aemerika'da Velflit sahillerin- Bir — balıkçı de avlanan balık- Zaf çıların ağına ga- | rip bir av düş- Geçen hafta Santa Marya ba- lıkçı gemisile her zamanki gibi denize açılan bahkçılar denizin bir noktasında ağlarını atıp çek- tikten cins balıklar arasında bir de sandık bulundu- ğunu görmüşlerdir. Sandığı aç- tıkları vakit içinden muntazam dizilmiş bir halde kırk — tane şampanya şişesi çıkmıştır. Âğ bir kere daha atılmış bir- kaç sandık daha çıkarılmıştır. Böylelikle denizden bir gün zar- fında (300) sandık yanı - bin iki yüz şişe şampanya çıkarılmıştır. O günün bu balıkçılar için gayet kazançlı bir gün olduğunu söylemiye artık lüzum yoktur. Çünkü tonlarla balık - tutsalardı (1200) şişe şampanyanın getirece- ği kârı temin edemezlerdi. Sandıkların da bir müddet evvel takibe uğrıyan içki kaçak- çıları tarafından denize atılmış olduğu anlaşılmıştır. sonra cins İrlanda'nın İngiltereden ayrıla- rak müstakil bir devlet haline gel- diği vakit ilk dü- şündüğü şey or dusunu teşkil ve tensik etmek olmuştur. Ve bu oğurda yapılan ilk teşebbüs ob- mak Üüzere neferlerin levazım çantalarına birer ustura konmuş- tur. İrlanda'nın meşhur ustura fab- rikalarından biri ordunun müte- ahhitliğini almıştır. İmza edilen mukaveleye nazaran fabrika her sene muayyen miktarda ustura yetiştirmek için teşkilât ve tesi- satını çoğaltacaktır. Yalnız bu işin tatbikatı bahsinde bazı &- kıntılar - çekileceği tahmin edil- mektedir. Çünkü sert sakallılar- la yumuşak sakallılar arasında usturaların — nasıl / paylaşılacağı henüz anlaşılmış değildir. Bu hususta bütün İrlanda kışlalarına bazı emirler, talimatnameler ve- rilmiştir. Usturalar — dağıldıktan — sonra İrlanda ordusunda hergün traş olmak mecburi bir hale kona- caktır. İrlanda as- kerleri her- gün — turaş olacak Eaki Zebtiye, Çetülçeşme sokağı, 25 İSTANBUL Gazetemizde — çıkan yan ve resimlerin bütün hakları mahfuz ve gazetemize sittir. ABONE FiATLARI PPa |Senel Ay | Ay | Ay [ Kr. j Kr. | K | KI TÜRKİYEYE (1400| 750 400 / 150 ECNEBİYE 270011400*54» 300 Abone bedeli peşindir. değiştirmek 25 kuruş Gelen evrak geri verilmez. lânlardan mes'uliyet alınmaz. Cevap için mektuplara 10 kuruşluk pul ilâvesi lüzumdır. SON POSTA Tavuklar, qüvercinler, Kanaryalar — Benim Bir Kanaryam Vardı, Dişi.. Yumurtladı, Yumurtladı Da Kendi Yumurtalarını Yedi!.. Üstünde Şakır — Nediyorsunuz a beyim?.. Eski camlar bardak oldu. Nere- de iki tavuk bir horozu 20-25 li- raya sattığımız günler?.. Kafeslerin birinden uzun uzun bir Denizli horozu öttü. Ve tepe- min üstünde şakır şakır şakıyan kanaryalar, zıplayıp — sıçrayarak kuş yemlerini başıma serpiştir- miye başladılar.. Yenicaminin kuşçular, tavuk- çular semti, şimdi can çekişiyor. Birkaç eski kuşçu ve tavukçudan başka kimsa kalmamış.. karşı ta« raftaki ihtiyar, mangalının Üze- rine abanmış, uyukluyor, horoz- lar, cins cins'tavuklar fıkırdayıp, ötüşüyorlar. İstanbulun en eski, en şöhretli kuşçu ve tavukçusu İsmail Efen- dinin geç oğlu ile karşılıklı konu- şuyoruz. O anlatıyor, ben dinli- yorum: — Babam, babamdır - diye söylemiyorum. Fakat İstanbulda hattâ bütün dünyada onun Üzeri- ne kuşçu yoktur.. bir bakışta karşısındaki kanaryanın dişi mi, erkek mi olduğunu bilir. Büyük babam, babamdan da- Kafeslerin Birinden Bir Denizli Horozu Öttü Ve Tepem Şakır Kanaryalar Şakıdı!.. d bale <ter salı günü toplanan kuşçluar pazarında eski bir kuş meraklısı ha baskın kuşçu idi.. Sultan Azizin kuşçubaşısı Arif Ağa dediler mi, bir daha demezlerdi.. 0 kanarya yumurtalarına bakar, “ bu dişi, bu erkek!,, Der çıkardı. Hakika- ten nişan koyarız, dediği aynen olurdu. Harbiumumiden evvel iş- lerimiz çok iyi idi. 100 bin lira- dan fazla sermayemiz vardı. Bu sermaye düşe düşe bugün 20 bin liraya düştü.. balbuki artık mal para etmiyor.. kuşçuluk, ta- vukçuluk kimsenin umurunda de- ğil.. var mı kadın, var mı içki, var | mı zevk?. Dünya hep bu oldu yal. Kuş ziynettir. Lüks eşya gibi.. ay- yi zevki, aymı merakı — vardır.. fa- kat şimdi kimse bu zevke yanaş- mak istemiyor, " hbatırına — bile gelmiyor.. Eskiden bütün dünyanın kuş merkezi — İstanbuldu.. — buradan Rusyaya yüz binlerce kanarya sevkedilirdi, İskenderiye, Yunanis- tan, Marsilya bütün kanaryala- | xını İstanbuldan alırdı. Türk ka- naryaları kadar dünyada güzel ve sürekli öten hiç bir kanarya bulunmazdı. Meselâ eskiden Türk kanaryası bir Mısır lirasına sa- tılırdı, halbuki şimdi- yüz kuruşa, üç yüz kuruşa kadar satılıyor.. Hem ne kanaryalar |.. İşte görü- yorsunuz., Durmadan ötüyorlar. Bu sırada kapı açıldı, ihtiyar, | baş örtülü, siyah mantolu bir kadın içeri girdi: — Affedersiniz, edeceğim. Elindeki kesekağıdını uzatı- yordu ; — Bir kanarya aldım.. Bana erkek dediler, halbuki hiç öttüğü yok., Dişi mi diye şüphe ettim.. Şuna lütfen bakar mısınız? İsmail Ef.nin oğlu, kese kâ- ğidinin ucunüu — şöyle bir açtı, baktı : — Dişi Hanımefendi !.. Dedi. — Allah Allah, bana erkek- tir diye verdiler. — Dişi,, Kıymeti de kuruş eder. — Altmış mı? Amma yaptınız? Halbuki ben bir buçuk liraya aldım. — Altmış kuruş Hanımefendi, Kadın, merakla, zevkle, hay- sizi rahatsız altmış | ranlıkla tavanda asılı duran kuş- lara baktı, baktı: — Ayol bakın bunlar ne gü- zel ötüyorlar.. Kaça bunlar ?.. — Cinsgine göre Hammefendi. Bir buçuk liradan altı liraya kadar !.. Kadın dert yandı : — Benim bir kanaryam vardı, dişi.. Yumurtladı, yumurtladı da hep kendi yumurtalarını yedi. — Soysuz dişidir Hanımefendi. Kadın bir türlü başımı kuşlar- Meşhur - kuşça Temell Ef. ve oğlu (sağda ) Ortada: Kanarya muayenesi: Dişi mi, erkek mi7 dan ayıramıyordu: — Ah, Allah nazardan sak- lasın, tu tu, Maşallah ! Ne güzel | de şakıyorlar. Pek te pahalı ve- riyorsunuz a evlâdım. — Elbette Hanımefendiciğim, Pahalı olmasa böyle öter mi? Kadın gözlerini kanaryadan ayırmadam yavaş yavaş kapıdan çıktı, gitti. Biz yine konuşmıya başladık : — Tavuk vaziyeti nasıl ? — O da can çekişiyor... Me- rak kalmadı onda da.. Eskiden bir taze yumurtayı 25 kuruşa satıyorduk, şimdi —soran yok.. Eskiden 150 - 200 taze yumurta satardık.. Şimdi 15 tanesini sa- tamıyoruz.. Halbuki 70 - 80 tane taze yumurtamız, hergün elde kalıyor. O cins cins tavukları, süs için, zeynet iİçin — arayan yok. — Siz bilirsiniz.. Cins tavuk- ““lar bavgileridir? « Pilimot, Ofinton, sarı ve siyah Minork, Legorg, Padu, Fizan, Larşan, Andalüs, Koşinşin, Vilyandot, Rodaynen, yani ceman on beş kadar cins tavuk var. Bunların içinde en çok yumurta yapan Legork, Minork, Andalüs ve Rodaynendir. Âzami yumurtaları senede 260 1 geçmez. Tavuklar içinde en nazikleri tepeli ve paçalı olanlardır. Evet, şaşma bak, nezaket tavuklarda bile vardır. Bu iki cins çok çıt kırıl- dımdır. — Aaelli tabllyeti tavuklarda vardır? — Çok yumurta yapmıyanlar- dır. Bu cins tavuklar çok müşfik, çok iyi ana olurlar.. Ana kabili- yeti banlarda yumurtayı az yap- malarından belli olur. Çok yu- murta yumurtlıyan tavüklar ana olamaz. Birdenbire bırakıp gider. Çabuk soğur. — Tavuk cinsi üzerinde en güzeli? — Bütün hayvanlarda olduğu gibi erkeğidir. Erkek daima iri ve parlak olur.. Her hayvanda bu böyledir. Her güzeli erkek olanıdır. — Sayayı! hangi — Bazı tavuklar, horozsuz olduğu halde yumurtlarlar. Bunun bir zararı var mıdır? — Evet, © yumurtadan - piliç Kari Mektupları Bir Köylü Talebenin Mektubu Ben Giresonun Akyoma kö yünün çocuklarındanım. Mektebi mizin muallimi — Reyban Bey başka bir memuriyete tayin edik diği için mektebimiz kapatıldı. | Biz de 50-60 çocuk çil yavrusu gibi dağıtıldık. Babalarımız maarif müdüründen yeni bir muallim ta- yinini rica için Giresona gittiler. Fakat o gün maarif müdürü Be- yin muhakemesi varmış, makamı- na gelmemiş, göremediler. Köye | dönmek için de ertesi gün orada kalamadılar, Hulasa biz şimdi mektepsiz ve hocasız kaldık. Rica ederiz, devlet mektebimize bir hoca gömr dersin ve etinde, sütünden, yü- nünden istifade edilen koyun sü- rüsü ve biz köylüleri sürünün kuzuları vaziyetinde kalmaktan kurtarsın. Gireson Akyoma köyü mektebi . talebelerinden 18 Mehmet Natbuatın Eir Tezkeresi Matbuat umum müdürlüğümr den: Gazetenizin 29-12-33 tarihli nüshasındaki “ Okumak bilmiyen | Mmüvezzi ,, başlıklı yazı hakkında | Nafıa Vekâletince yapılan tahki- kat — neticesinde Posta telgraf idaresinde yeni harfleri bilmiyen müvezzi olmadığı ve mektupların | sahiplerine verildiği anlaşılmıştır. Yine gazetenizin 3-2-934 ta- rihli nüshasındaki " Bir durak yeri lâzım ,, başlıklı yazı Üzerine Aynalı pasajın kapısı kurşısında | ihtiyari bir durak — yeri tesis edilmiştir. Gazetenizin 3-2- 34 tarihli nüshosındaki “Devlet demiryolları idaresinden — bir rica ,, başlıklı yazışa gelince İstanbul banliyö- sündu elektrik şirketinin hatları teessüs ettikçe İstasyonlara cere- yan alınmakta olduğgu ve şirketçe © civara henüz tesisat yapılmadığı cihetle — Suadiye, Maltepe ve Pendik istasyonlarında elektrik olmadığı anlaşılmıştır. Gazetenizde mezkür — mesele- lerin bu şekilde tashihi lüzumu rica olunur, efendim, çıkmaz cılk olur ve bur mühük« kaktır. Bahisten bahise atlarken bir aralık aklıma geldi, sordum: — Bizde tavuğun ve kuşun süs, ziynet, lüks olarak kullamık maşına sebap nedir? — Üç sebep var: Sultanların kovulması, payıtahtın - değiştirik mesi ve iktisadi buhran.. Bir kerre Sultanlar saraylarında biri- birlerile rekabet edercesine kuş beslerlerdi. Payıtaht değişti. Bü- tün meraklılar şebirden uzaklaştı. İktisadi buhran da malüm. Bu meyanda gövercincilik te ölmeğe başlamıştır. Hiç unutmam babam birkaç sene evvel, İngiliz- lere dört güvercin satmıştı. Lon- | drada yapılan bir müsabakada bu güvercinlerden biri, hirin- ciliği kazandı. ve tamam ©© bin İngiliz lirası mükâfat aldı. Biz konuşmayı bitirdik.. Fakat tepemizdeki kanaryalar bir türlü susmak - bilmiyorlar.. Şakır şakır şakırken, çırpınıp, dövünürken saç: larıma bir sürü darı dökülmüştü.. 'Denizli horozu bilmiyorum kaçıncı defa ötüyordu..