15 Nisan 1934 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10

15 Nisan 1934 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

N hi &$ K Gâvur Mehmet Yedi (Aşık)lar Şirketi Her hakkı UT N Buluş mah 15-4- 934 Tefrika No. 96 xf ar an Sevgililer Gi ğü eeei Ğİ üi Gâvur Mehmetle Lüna başbaşa vermiş biribirlerine dert yanıyorlardı İki hıçkırık birib yor.. odanın duvarlarına çarçıyordu: — Lüna.. Sevgili, Lüna.. — Mehmet.. Aşkım.. Hayatım.. — Niçin.. — Niçin. — Benden kaçtın ?. k — Lâzımdı.. Bu.. Lâzımdı.. — Seni sevdim.. Unutmadım.. Senden ayrıldıktan sonra, uzun müddet bir ölü gibi mezarlar arasına kapandım.. Orada, canlı bir ölü gibi yaşadım. — Ya ben.. Ben de.. Ben de öyle yaptım., Günahlarımın üstü- ne kalın bir perde çekmek için manastıra iltca etlim. Aylarca, kilisenin günlük ve zeytinyağı kokan duvarları dibinde inledim. Senin aşkını, Sente Maryanın saf muhabbetine verdim. Seni, — ancak bu süretle unutmak iste- — dim.. Sonra.. Hayatımı, yardıma muhtaç insanlara vakfetmeyi dü- şündüm. Bu hastaneye geldim... Aradan çok geçmedi, yaralı ola- cine - karışı- — rak seni getirdiler.. Ah Mehme- dim.. Seni o halde görünce bik- sen ne hale gelcim.. Az kalsın, — çıldırıyor.. taşıdığım bu elbisenin beni bütün beşeri bislerden ayır- — diğim unuütarak, saçımı başımı yola yola üstüne atılıyordum... — Kendimi, pek güçlükle tutabildim. Sana görünmemek için başrahi- beden izin alarak yine manastıra gekildim. Cenabıhakkın sana afi- yet vermesi için günlerce yana yana dua ettim. Hergün seni sor- durüyordum. Gittikçe iyileştiğini haber alıyordum. — Abh, Lüna., Ben bünü his- setmiştim. Eir gün, kapının ara- sından seni hayal meyal görür gibi olmuştum. Bu hayal bir da- ha görünmeyince, aldanıp aldan- madığımı anlamak - için arkadaş- larından biri:e müracaat ettim. Mahirane bir isticvap ile gördü- güm hayalin doğru olup olmadı- ğını öğrenmek istedim. — Biliyorum.. Onu da bili- yorum, O gün gözlerimizin bir an karşılaştığmı anlar anlamaz senin böyle bir teşebbüse girişeceğini tahmin etmiş, bütün arkadaşları- ma lâzimgelen şeyleri — söyle- miştim. — Fakat kalbim.. O arkada- verdiği cevaba bir türlü O eetemceresarererereneseserlenAdakenk sen di secesesacLenmeenEN ço -SON POSTA İLÂN FİATLARI 1— İlâaın tek sütün 1 satırı gazetenin metin yazısile vasali 4 kelimedir. 2 — Ayni yazının 2 satırı ? santimdir. 8S—Ddtha kalın ve daha ince yazılar #satim ile hesap edilir. 4 — Sayfasına gön ilânlar aşajıdaki tübidiz Kesik kesik sözler, bu loş | inanmadı. Fakat artık, © inanmı- yan kalbimi burgu gibi oyan bir şey vardı. İşte nihayet son bir ümit ile bu hileye müracaat et- tim... Bilsen, şimdi ne kadar bah- tiyarım Lüna... — Ya ben?... Vaktin nasıl geçtiğini - bilme- mişlerdi... Pencerelerden — giren aydınlık Lünanın gözlerine çarptı. O zaman Lâüna, hemen yerinden sıçtadı. Gâvur Mehmet, takma sakalını toektı. Yine o ihtiyar ve düşkün haliai aldı. Kapı, yavaş yavaş açıldı. Baş rahibenin yuvarlak ve kıpkırmızı çehresi göründü. Fısıldar gibi bir sesle: — Sör Mariyal.. Zavallı ihti- yar, ne halde?.. Dedi. Sör Mariya, eğildi. Din- darane bir haç çıkardıktan sonra: — Müuhterem valde.. aziz ve mukaddes — bakirenin — mucizesi sayesinde çok sakin bir uyku uyudu. Evvelâ, bir az ateşli idi. Arasıra su verdim. Onun hara- retini teskin ettim. Zannederim ki şimdi, akşamkinden daha rahat bir vaziyettedir. Sör Mariya, bu izahatı verir- ken karyola gıcırdadı. İhtiyar, Yavaş yavaş başını kaldırdı. Baş- rahibeye baktı. Sonra yataktan büsbütün kalktı: — Size çok teşekkür ederim. Beni bir iztiraptan kurtardınız. Kendimi eyi buluyorum, İş güç sahibiyim. — Müsaade — ederseniz artık gideyım. Dedi, Kendisini sokak kapısına ka- dar teşyi eden baş rahibe ile Sör Mariyaya tekrar teşekkürler ederek, hastaneyi terketti: * Sirkecide, İskelenin karşısın- daki kahvede, Hüsnü Efendi sa- bah nargiles'ini içiyordu. Kayık- tan çıkan Gâvur Mehmet büyük bir sevinç içinde kendisine doğru süratle ilerlediğini görür görmerz, memnun oldu. Daha Gâvur Meh- met, selâm vermeden, Hüsnü Ef. merakla sordu: — Gel bakalım, Gâvur Meh- met.. Galiba saradığını buldun. — Hem de, ne buluş Hüsnü Efendi.. Sanki elimle koymuş gibi. — Otur bakalım hele şuraya- da bir yorgunluk kahvesi iç. Kahvecinin okkalı filcanla ge- tirdiği kahveyi içerken, Gâvur Mehmet izahat veriyordu: — Efendim.. Lüna, evvelâ tek- lifime iliraz etti: — Nasıl olur?. Kilisede, Allah huzurunda yemin ettim. Artık arkamdan bu rahibe elbiselerini çıkaramam. Sonra, dinime karşı çok büyük günah etmiş olurum. Dedi, Ben de, onun bu sözleri- ne itiraz ettim: — Yavrucuğum.. dur Ben sa- na bir kolaylık göstereyim. Bizim | dinimize göre, dört kitabın dör- | dü de haktır. Yarm ahrette bü- tün insanlar, bizim Peygamberi- mizin bayrağı allında toplanacak- tır. ( Arkası var ) SON POSTA — Otomobi.iniz var Mı? * — Otomobilim yok amma, bir otobüs karnem var |.. Hölrect n a en e di melee a lli L a | Pünya İktısat Haberleri | T y MN Kolumbiya Kahveleri Cenubi Dünyrda Büyük Rağbet Görüyor Amerikadaki “ Ko- lumbiya ,, Brezil- yadan sonra dün-' yada ikinci kahve ihracatçısıdır. Bu memleket kahve ihracatına gittikçe artan bir inki- şaf vemiye muvaffak olmuştur. Daba (1915) senesinde bir milyon çuval olan Kolumbiyanın kahve ihracah beş sene zarfında iki misline çıkarak (1940,000) çuvalı bulmuştur. O tarihtenberi Ko- lumbiyalılar — kahvelerine yeni yeni mahreçlar aramakta ve Brezilyalıların — karşısma — bütün dünya pazarlarında kuvvetli bir rakip —olarak — çıkmaktadırlar. Sarfolunan bu mütemadi faaliyet (1932) senesinde semeresini ver- mişlir. Kolumbiya geçen sene ihracatını (3,18,000) çuval kahve- ye çıkarmıştır. Bir çuvalın altmış kilo olduğu düşünülürse ihracatın ehemmiyeti hakkında bir fikir edinilebilir. Bu ihracat neticesinde Kolumbiya'ya «70» milyon dolar girmişlir. Kolumbiya dünya kahve ihtiyacının yüzde (13,25) ini temin etmektedir. * Paristen — bildirildiğine — göre umumi banka teş- l”;:"k;:'f.'f;" kilâtı daimi kom- n siyonu Fransada kullanılmakta olan çeklerin şekil- leri hakkında mühim bir karar vermiştir. Bu karara göre Fran- sada çeklerin şekilleri ve metin- leri bilâistisna —aynı olacaktır. Kabul edilen eb'ada — göre iki boyda çek yapmak kabil — olup bunlar da — ( 270 X 105 ) ve (210 X 75) milimetrelik kâğıt- lardır. Çeklerin bu suretle ayni eb'at ve ayni metinde — oluşlarından elde edilecek istifade büyük ola- caktır. Evvelâ eb'at ayni olum ca imalât muayyen bir şekil için fazlalaşacağından kıymetçe yüzde on ile on beş arasında bir tasar- ruf görülecektir. Metinlerin tevhidi ise banka- cılıkta mühim — bir inkılâp olarak kabul — edilmektedir. Yapılan tahminlere göre metinlerin aynı oluşu gerek çek — yazılırken ve gerek — muhasebede — defterlere geçirilirken yüzde — otuza yakın bir saj tasarrufu meydana geti- recektir. * 1934 senesi şubet ayı zarfında Amerikanın | Amerikanın —Av« rupaya — yaplığı İhracatı | ihracat (82) mil- yon ve Asyaya olan sevkiyat ta (31) milyon dolara baliğ olmuştur. Geçen sene ayni müddet zarfında yapılan ihracatın Avrupaya (51) ve Asyaya da (18) milyon dolâr kıymetinde — olduğu — gözönünde tutulursa — bü — memleketin — bir İnkılâp K Nisan ürsüsünde 15 Recep Bey Dün Büyük Harbin Sonundaki Recep Bey Inkılâp kürsüsü Cümburiyet Halk Fırkası U- | 'mumi Kâtibi Recep Bey, dün akşam Üniversite inkılâp tarihi enstitüsünde — derslerine devam etmiştir. Recep Bey dünkü der- sinde istiklâl muharebelerine baş- lamış ve harbiumuminin nihaye- tindaki askeri vaziyetimizi izah etmiş; demiştir ki: Df * — Harbiumuminin sönlarında bizim dahil olduğumuz devletler zümresinden sulh kokuları, sulh havası gelmeye başladı. Hem de bu koku, —zümrenin en kuvvetli devleti olan Almanya- dan geliyordu. Bu sulh arzusu havası, orduların haletiruhiyesini bozuyordu. Nihayet harbin bizim zümre — tarafından — kazanılmak ümidi kayboldu. Bu — esnada, Anadolu içinde ve Anadolu ya- kınlarındaki Osmanlı ordusunun vaziyetini bilmek lâzımdır. Ce- nupta, Musul civarında 6 ncı ordu Fırat grupu vardı. İraktan çekil- mişlerdi, karşısında İngiliz ordusu bulunuyordu, bu ordumuzun eli silâhlı efradı 10 bin kişiye baliğ oluyordu, düşman ise karşı cep- hede 100 bin kişi idi. Adana ve Halepte ise birinci ve yedinci ordular vardı, bu ordulara Yıldı- rım orduları grupu deniyordu. Bu grup ta Şam üzerinden çekil- mişlerdi. Bu Yıldırım grupunun başına bilâhare Gazi Mustafa Kemal Paşa memur edildi. Bu grupun mecmuu 25 bin muharip nefer idi. Karşısında ise 150 bin kişilik düşman kuvveti vardı, Şarkta 20 bin kişilik 9 u ncu erdumuz vardı.. Bu ordumuzun karşısında düşman yoktu. Çünkü 1917 de Rusyada ihüilâl doğmuştu. Dahili karışıklık olmuş, Rusya saffiharp harici çıkmıştı. İstanbulda, Çanakkale ve İzmir aylık ihracatında (44) milyon dolârlık bir fazlalık meydana geldiği anlaşılı. Ancak bu faz lalık — görünürdedir. — Hakikati halde, hemen ayni nisbet dahi- linde doların kıymeti düştüğün- den, ihracat vaziyetinde görük- düğü gibi bir ziyadeleşme yoktur. Vaziyet cüz'i bir farkla lehte olmakla beraber geçen senenin aynıdır. * Nevyorktan bildirildiğine göre Nevw- Jersey Stan- Petrol Kon| Yör di müdürü eransı Alı ?| ile Standard gu- pu mümessillerinden birçoğu Lon- draya bareket edeceklerdir. Bu zevat elyevm Londrada bulenan Şel ve Humble Oil reisleri ile bir- leşecekler ve senelik beynelmilel petrol içtimamı aktedeceklerdir. Salâhiyettar bir membadan du- Vaziyetimizi Anlattı ' : 'u nde dersini takrir ederken etrafında (30) bin, (10) bin ve yine (İ0)bin mevcutlu üç ordumuz bulue nuyordu. Makedonya kuvwetleri de bu ordularımıza — iltihak etmiş bulunuyordu. Askeri vaziyetimiz bu halde iken sulh meyilleri bizi alıp götürüyordu. İttihat ve Terakki hükümeti, bu anda, mevküni — bırakmiya karar verdi ve çekildi. Baştaki esaslı unsurlar memleketi bırakıp gitmek mecburiyetinde kaldılar, Padişah Vahdettin ise bir takım hainane £kirler taşıyordu. Vahdet- tin vaziyetten son derece mem- nundu. O vakit, Hürriyet ve İtilâf adı altındaki fenalık ve hiyanet unsurları mevkit iktidara — geldi, Osmanlı hükümeti de mağlübiyeti kabule mecbur olmuştu, Nihayet İzzet Paşa kabinesi mevkü iktidara geldi. Bu zaman- daki avkeri vaziyetimiz: Yekün olarak Türk ordusunun mecmwu (120) bin muharip kuvvette idi. Şarkta düşman yoktu. Boğazlarda da düşman tesiri uzaktı. Cenupta da düşman fFazla tesir yapacak vaziyette değildi. (120) bin kişilik bu ordunun büyük bir muhare- beye girebilecek kabiliyette oldu- ğunu takdir için fazla bir askeri malümata vukuf lâzım değildir. Bu 120 bin kişilik ordunun bütün malzemesi, — vesaiti de — vardı. Askeri vaziyetimiz. böyle iken sulh gelip çatıyor. Ve Mondros mütarekenamesi imza ediliyor. Halbuki böyle bir askeri vaziyete te, biz Mondros mütarekename- sini imza etmeğe mecbur tulula- mazdık. Çünkü feci bir vaziyet yoktu. Nihayet mütareke yapılmış olabilir. Yani sulh şartları konu- şulabilir. Fakat Mondros gibi mütareke şartlarını değil, teslimi- yet şartlarını da havi bir vesika imza edilemez.,, v K yulan bhaberlere nazaran- bu sene- ki toplantı her yıldan daha ehem- miyetli olacak ve beynelmilel bir petrol konferansı şeklini alacak- tır. Bu toplantıda bütün dünya müstahsillerinin Amerikada yeni, tatbik sahasına konulan nizamatını kullanmaları yolunda propaganda yapılacağı ve muhte- lif beynelmilel petrol — işlerinin görüşüleceği söylenmektedir. Yeni Neşriyat: Ankara — Ankarada Hakimiyeti Milhye guzetesi terafından fransızca olarak çıkarılan Anakara güzetesinin 4 Üncü aayısı da zengin yarzılarle - inti- şar etmiştir. İdare mecmuası — Dahbiliya Vekületi tarafından hber ay çıkanlan bu meomuanın 78 aoi Sayısı çıkmıştır. Bu sayıda Subeyp Nizamı, A Hidae yet, Ali Kemal, Sabri, K. Naci Bey- lerin yazıları - vardır. Diş tabipleri mecmuası — Ayda bir neşrolüama bü mealeki ve tıbbf mecmumnın 56668 mcı sayısı da çıke mığlır.

Bu sayıdan diğer sayfalar: